Ahmed Hulusi Meali |
|
Kasem ederim şu beldeye (yaşamakta olduğun dünyaya). . .(90:1) | |
Ki sen bu beldede bir kayıtsızsın!(90:2) | |
(İnsanı) doğurana ve doğurduğuna (kasem ederim),(90:3) | |
(Andolsun) ki, insanı sıkıntılı aşamalar içinde yarattık!(90:4) | |
Hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor (şimdi insan)?(90:5) | |
"Pek çok mal harcadım" diyor.(90:6) | |
Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?(90:7) | |
Ona iki göz meydana getirmedik mi?(90:8) | |
Bir dil ve iki dudak. . .(90:9) | |
Ona iki yolu (Hak ve bâtıl) gösterdik!(90:10) | |
El Akabe'ye (o sarp yokuşa) tırmanmayı göze alamadı (insan)!(90:11) | |
Nedir bilir misin el Akabe?(90:12) | |
(O) esaret bağını çözmektir (bilinci bedenin esaretinden kurtarmak)!(90:13) | |
Yahut aç olduğu hâlde elindekiyle başkasını doyurmak!(90:14) | |
Yakınlığı olan yetime (yemek yedirmektir).(90:15) | |
Yahut toprağa uzanıp kalmış yoksula yedirip doyurmaktır.(90:16) | |
Sonra da iman eden, birbirlerine sabrı yaşamayı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden kimselerden olmaktır.(90:17) | |
İşte bunlar ashab-ı meymenedir (sağ ashabı; saîdler).(90:18) | |
İşaretlerimizi inkâr edenler ise, onlar ashab-ı meş'emedir (sol ashabı; şakîler).(90:19) | |
Onlar ateşe kapatılıp kilitlenmişlerdir!(90:20) | |