Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felâketin haberi?(88:1) | |
O gün yüzler eğilirler.(88:2) | |
Çalışıp çabalarlar, zahmete girip yorulurlar.(88:3) | |
Pek kızgın ateşe atılırlar.(88:4) | |
Pek ıssı bir suyla suvarılırlar.(88:5) | |
Onlara orada yemek olarak ancak zehirli diken var,(88:6) | |
Ne besler ve ne doyurur, açlığı defeder.(88:7) | |
O gün yüzler, sevinçlidir, neşeye dalar.(88:8) | |
Çalıştıklarından hoşnût olurlar.(88:9) | |
Yüce cennettedirler.(88:10) | |
Orada boş söz duymazlar.(88:11) | |
Orada akan bir pınar var.(88:12) | |
Orada yükseltilmiş tahtlar.(88:13) | |
Ve konmuş sağraklar.(88:14) | |
Ve sıra sıra konmuş yastıklar.(88:15) | |
Yer yer yayılmış döşemeler.(88:16) | |
Hâlâ mı bakmazlar deveye, nasıl da yaratılmış?(88:17) | |
Ve göğe, nasıl da yüceltilmiş?(88:18) | |
Ve dağlara, nasıl da dikilmiş.(88:19) | |
Ve yeryüzüne, nasıl da yayılmış?(88:20) | |
Artık korkut, öğüt ver, sen, ancak bir korkutucusun, bir öğütçü.(88:21) | |
Onlara mûsâllat olmuş biri değilsin.(88:22) | |
Ancak kabûl etmeyen ve kâfir olana gelince.(88:23) | |
Artık onu Allah azaplandırır pek büyük bir azapla.(88:24) | |
Şüphe yok ki tapımızdır gelecekleri yer.(88:25) | |
Sonra da şüphe yok ki hesaplarını görmek, bize düşer.(88:26) | |