Ali Bulaç Meali |
|
(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?(88:1) | |
O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'(88:2) | |
Çalışmış, boşuna yorulmuştur.(88:3) | |
Kızgın bir ateşe yollanırlar.(88:4) | |
Kaynar bir kaynaktan içirilirler.(88:5) | |
Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur.(88:6) | |
Ne doyurup semirtir, ne açlıktan korur.(88:7) | |
O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.(88:8) | |
Harcadığı çabadan dolayı hoşnuttur.(88:9) | |
Yüksek bir cennettedir.(88:10) | |
Orada anlamsız bir söz işitmez.(88:11) | |
Orada 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.(88:12) | |
Orada yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;(88:13) | |
Konulmuş (içecek dolu) kaplar,(88:14) | |
Dizi dizi yastıklar,(88:15) | |
Ve serilmiş yaygılar.(88:16) | |
Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?(88:17) | |
Göğe, nasıl yükseltildi?(88:18) | |
Dağlara; nasıl oturtulup kuruldu?(88:19) | |
Yere; nasıl yayılıp döşendi?(88:20) | |
Artık sen, öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın.(88:21) | |
Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.(88:22) | |
Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse(88:23) | |
Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.(88:24) | |
Şüphesiz onların dönüşleri bizedir.(88:25) | |
Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.(88:26) | |