Ahmet Tekin Meali |
|
İncire ve zeytine, önceki peygamberlerin ve ümmetlerin yaşadığı incir ve zeytin diyarına andolsun!(95:1) | |
Tûr-i Sînâ’ya andolsun!(95:2) | |
Şu emin beldeye, Mekke’ye andolsun!(95:3) | |
Biz insanı en güzel bir biçimde, en güzel duygularla, ilâhî ahlâk ile ahlâklanacak güzellikte, hayat şartlarına katlanabilecek, dünyadaki sorumluluğunu üstlenebilecek mükemmeliyette imkân ve kabiliyetlerle yarattık.(95:4) | |
Dahası ona, en düşük ahlâkî seviyeye inebilecek, sorumsuzluğun dibine vurabilecek hayat şartlarına hiç katlanamayacak, ömrünün en verimsiz en fena çağını yaşayabilecek zaafları da verdik.(95:5) | |
Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler bu duruma düşmeyecektir. Onlar için en yüksek makamlar, bitmez tükenmez mükâfatlar vardır.(95:6) | |
Artık bundan sonra, ey insan, seni, dini, şeriatı, ilâhi düzeni, herkesin amellerinin karşılığını alacağını yalanlamaya sevk edecek olan ne türlü bir sebep olabilir?(95:7) | |
Allah, hâkimlerin, kanun-kural koyan hükümranların, kanunlarını, kurallarını icra edenlerin en büyüğü, en hayırlısı değil mi?(95:8) | |