Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِي : (o yük) ki | أَنْقَضَ : çatırdatmıştı | ظَهْرَكَ : sırtını | Kırık Meal (Harekesiz) : |الذي ELZ̃Y (o yük) ki | أنقض ÊNGŽ çatırdatmıştı | ظهرك ƵHRK sırtını | Kırık Meal (Okunuş) : |Elleƶī : (o yük) ki | enḳaDe : çatırdatmıştı | Zehrake : sırtını | Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃Y : (o yük) ki | ÊNGŽ : çatırdatmıştı | ƵHRK : sırtını | Abdulbaki Gölpınarlı : Öylesine yük ki çökertmişti belini. Adem Uğur : O senin belini büken yükü. Ahmed Hulusi : Ki o (-nun ağırlığı), senin belini çatırdatmıştı! Ahmet Tekin : Sırtındaki çok ağır, seni ezen yükü almadık mı? Ahmet Varol : Ki o senin belini bükmüştü. Ali Bulaç : Ki o, senin belini bükmüştü; Ali Fikri Yavuz : Öyle ki, (o yük) sırtını çatırdatıb bükmüştü. Bekir Sadak : (2-3) Belini buken yukunu uzerinden almadik mi? Celal Yıldırım : (2-3) Belini (büküp) çatırdatan yükünü senden indirmedik mi ? Diyanet İşleri : (2-3) Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Diyanet İşleri (eski) : (2-3) Belini büken yükünü üzerinden almadık mı? Diyanet Vakfi : (2-3) Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? Edip Yüksel : Ki belini bükmüştü. Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O senin sırtını ezen yükü. Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü? Elmalılı Hamdi Yazır : Ki zâr etmişti bütün zahrını? Fizilal-il Kuran : Ki o belini bükmüştü, Gültekin Onan : Ki o, senin belini bükmüştü; Hakkı Yılmaz : (1-4) {Duhâ 1-11} + Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı? Senden ağır yükünü indirmedik mi? –Ki o, senin belini çatırdatmıştı.– Senin şanını da senin için yüceltmedik mi? Hasan Basri Çantay : (Öyle yükdü ki o) senin sırtına ağır gelmiş, (kemiklerini gıcırdatmış) dı. Hayrat Neşriyat : (2-3) Ve sırtına çok ağır gelen yükünü, senden indirmedik mi? İbni Kesir : Ki o senin belini bükmüştü. İskender Evrenosoğlu : Ki o (yük) senin sırtını bükmüştü. Muhammed Esed : o belini büken (yükü)? Ömer Nasuhi Bilmen : (2-3) Ve senden yükünü indirmedik mi? Öyle ki, senin sırtına pek ağırlık vermişti. Ömer Öngüt : Ki o yük, ağırlığından dolayı belini bükmüştü. Şaban Piriş : Ki o belini bükmüştü. Suat Yıldırım : (2-3) Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi? Süleyman Ateş : Ki (o, ağırlığından) sırtını çatırdatmıştı! Tefhim-ul Kuran : Ki o, senin belini bükmüştü; Ümit Şimşek : Bir yük ki belini büküyordu. Yaşar Nuri Öztürk : Ki o, belini çatırdatmıştı senin.