Kırık Meal (Arapça) : |أَلَمْ : | نَشْرَحْ : açmadık mı? | لَكَ : senin | صَدْرَكَ : göğsünü | Kırık Meal (Harekesiz) : |ألم ÊLM | نشرح NŞRḪ açmadık mı? | لك LK senin | صدرك ṦD̃RK göğsünü | Kırık Meal (Okunuş) : |elem : | neşraH : açmadık mı? | leke : senin | Sadrake : göğsünü | Kırık Meal (Transcript) : |ÊLM : | NŞRḪ : açmadık mı? | LK : senin | ṦD̃RK : göğsünü | Abdulbaki Gölpınarlı : Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Adem Uğur : Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Ahmed Hulusi : Senin göğsünü açmadık mı (darlığını genişletmedik mi)? Ahmet Tekin : Biz senin iyiliğin için göğsünü İslâm’a, ilme, hikmete, sabra, tahammüle açmadık mı, gönlünü ferahlatmadık mı? Ahmet Varol : Biz senin göğsünü açmadık mı? Ali Bulaç : Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi? Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm), senin saadetin için, göğsünü (hikmetle doldurub) genişletmedik mi? Bekir Sadak : Senin gonlunu acmadik mi? Celal Yıldırım : Senin göğsünü açıp genişletmedik mi ? Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Diyanet İşleri (eski) : Senin gönlünü açmadık mı? Diyanet Vakfi : Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Edip Yüksel : Göğsünü genişletip seni sakinleştirmedik mi? Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı? Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Senin için bağrını açmadık mı? Elmalılı Hamdi Yazır : Şerh etmedik mi senin içün bağrını? Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed! Senin göğsünü açmadık mı? Gültekin Onan : Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi? Hakkı Yılmaz : (1-4) {Duhâ 1-11} + Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı? Senden ağır yükünü indirmedik mi? –Ki o, senin belini çatırdatmıştı.– Senin şanını da senin için yüceltmedik mi? Hasan Basri Çantay : (Habîbim) göğsünü senin (fâiden) için (açıb da) genişletmedik mi? (Genişletdik). Hayrat Neşriyat : Göğsüne senin için (ilim ve hikmetle) inşirâh vermedik mi (genişletmedik mi)? İbni Kesir : Senin göğsünü açmadık mı? İskender Evrenosoğlu : Göğsünü senin için şerhetmedik mi (yarıp genişletmedik mi)? Muhammed Esed : Biz kalbini aç(ıp ferahlat)madık mı, Ömer Nasuhi Bilmen : Senin için göğsünü açıp genişletmedik mi? Ömer Öngüt : Biz senin göğsünü açmadık mı? Şaban Piriş : Senin göğsünü ferahlatıp, genişletmedik mi? Suat Yıldırım : Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Süleyman Ateş : Biz senin (bunalan) göğsünü açmadık mı (ondaki bunalımları, sıkıntıları giderip, onu ilim, hikmet ve huzur ile genişletmedik mi)? Tefhim-ul Kuran : Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi? Ümit Şimşek : Biz senin gönlünü ferahlatmadık mı? Yaşar Nuri Öztürk : Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!