Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Yaklaştı kıyâmet ve yarıldı ay.(54:1) | |
Ve onlar, bir delil gördüler mi yüz çevirirler de sürüp giden bir büyü derler.(54:2) | |
Ve yalanlarlar ve dileklerine uyarlar ve her iş, kararlaştırılmıştır.(54:3) | |
Ve andolsun, öyle haberler geldi onlara ki o haberlerde onları vazgeçirecek, onlara öğüt verecek şeyler vardı.(54:4) | |
Yüksek hikmet vardı, derken korkutuşlar fayda vermedi gitti.(54:5) | |
Artık yüz çevir onlardan; o gün çağıran, hoşlanılmayan birşeye çağırır.(54:6) | |
Gözleri yerde, kabirlerden çıkarlar, sanki onlar, dağılmış çekirgelerdir.(54:7) | |
Yönelirler çağırana; kâfirler, bugün derler, ne de zorlu gün.(54:8) | |
Onlardan önce Nûh kavmi de kulumuzu yalanlamıştı ve delil dediler ona, pek fenâ incittiler onu.(54:9) | |
Derken Rabbine duâ etti: Şüphe yok ki altoldum ben, artık sen yardım et bana.(54:10) | |
Derken açtık göklerin kapılarını da şarıl şarıl ardı gelmez yağmurlar yağdırdık.(54:11) | |
Ve yerden de sular fışkırttık, derken sular, mukadder bir emre göre birleşti.(54:12) | |
Ve onu, tahtalardan yapılmış ve mıhlarla kenetlenmiş bir gemide taşıdık.(54:13) | |
Gözümüzün önünde akıp giderdi; bir mükâfattı nankörlük görene.(54:14) | |
Ve andolsun ki bir delil olarak bıraktık onu, fakat bir ibret alan mı var?(54:15) | |
Derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım?(54:16) | |
Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?(54:17) | |
Âd da yalanlamıştı, derken nasıldı azâbım benim ve korkutuşlarım?(54:18) | |
Şüphe yok ki sürüp giden uğursuz bir günde onlara bir kasırgadır yolladık.(54:19) | |
Onları kökünden koparmadaydı, sanki köklerinden kopup baş aşağı devrilen hurma kütükleriydi onlar.(54:20) | |
Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var?(54:22) | |
Semûd da korkutucuları yalanladı.(54:23) | |
Derken bizden bir adama mı uyacağız dediler, gerçekten de o zaman elbette sapıklığa düşeriz, ateşlere yanar, kavruluruz.(54:24) | |
Vahiy, içimizden gele gele ona mı geliyor? Hayır, o, yalancı kendini beğenmiş birisi.(54:25) | |
Yarın bilirler kimmiş yalancı kendini beğenmiş.(54:26) | |
Şüphe yok ki onları sınamak için dişi deveyi gönderiyoruz, artık gözetle onları ve dayan.(54:27) | |
Ve haber ver onlara, su, aralarında paylaştırılmıştır, her bölük, nöbetinde hazır olur, su alır.(54:28) | |
Derken arkadaşlarına seslendiler, derken kılıcını çekti de devenin ayaklarını kesti, öldürdü.(54:29) | |
Gerçekten de bir bağırış gönderdik onlara, derken hayvan ağılına konan çalıya çırpıya döndüler.(54:31) | |
Lût kavmi de korkutucuları yalanladılar.(54:33) | |
Gerçekten de, Lût'un âilesi müstesnâ, onlara taş yağdıran bir yel gönderdik, Lût'un âilesini de bir seher çağı kurtardık.(54:34) | |
Katımızdan bir nîmet olarak; işte böyle mükâfatlandırırız şükredeni.(54:35) | |
Ve andolsun ki o, bizim helâkimizle korkutmuştu onları da onlar, bu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi.(54:36) | |
Ve gerçekten de onun konuklarını istemişlerdi de biz, kör edivermiştik gözlerini, artık tadın azâbımı ve korkutuşlarımın sonucunu.(54:37) | |
Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.(54:38) | |
Artık tadın azâbımı ve korkutuşlarımı.(54:39) | |
Ve andolsun ki Firavun soyuna da korkutucular gelmişti.(54:41) | |
Bütün delillerimizi yalanladılar, derken onları üstün ve mutlak kudretli bir helâk edişle helâk ediverdik.(54:42) | |
Sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı, yoksa kitaplarda bir kurtuluş mu var size?(54:43) | |
Yoksa biz, birbirine yardım eden bir topluluğuz mu derler?(54:44) | |
O topluluk, yakında bozguna uğrayacak ve ardını dönüp kaçacak.(54:45) | |
Onlara vaadedilen azâbın mukadder zamânı kıyâmettir ve kıyâmetin azâbı, daha da zararlıdır ve daha da acı.(54:46) | |
Şüphe yok ki suçlular, sapıklık içinde ve yakıp kavuran ateşlerdedir.(54:47) | |
O gün, yüzüstü ateşe sürüklenip atılırlar; tadın bakalım, cehennemin yakışını.(54:48) | |
Şüphe yok ki biz; her şeyi, bilgimizde mukadder olduğu gibi ve zamânında yarattık.(54:49) | |
Ve bizim emrimiz, birdir, ancak bir göz kırpış, bir göz yumup açış gibi tezdir.(54:50) | |
Ve andolsun ki taraftarlarınızı da helâk ettik, fakat bir ibret alan mı var?(54:51) | |
Ve işledikleri her şey, kitaplardadır.(54:52) | |
Ve küçük, büyük, hepsi de yazılıdır.(54:53) | |
Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, ırmakların başlarında.(54:54) | |
Gerçeklik makamında, çok kudretli bir büyük padişah katında.(54:55) | |