N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
ثم
|
S̃M
ṧumme
sonra
then
Se,Mim, 500,40,
CONJ – coordinating conjunction حرف عطف
ينجيه
ن ج و | NCV
YNCYH
yuncīhi
kendisini kurtarsın
it (could) save him.
Ye,Nun,Cim,Ye,He, 10,50,3,10,5,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb PRON – 3rd person masculine singular object pronoun فعل مضارع والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَمَنْ: ve bulunanları | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | جَمِيعًا: hepsini | ثُمَّ: sonra | يُنْجِيهِ: kendisini kurtarsın |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ومن WMNve bulunanları | في FY | الأرض ELÊRŽyeryüzünde | جميعا CMYAEhepsini | ثم S̃Msonra | ينجيه YNCYHkendisini kurtarsın |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve men: ve bulunanları | fī: | l-erDi: yeryüzünde | cemīǎn: hepsini | ṧumme: sonra | yuncīhi: kendisini kurtarsın |
Kırık Meal (Transcript) : |VMN: ve bulunanları | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | CMYAE: hepsini | S̃M: sonra | YNCYH: kendisini kurtarsın |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de fedâ etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister.
Adem Uğur : Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.
Ahmed Hulusi : Yeryüzünde yaşamış olanların tümünü (fidye verse) de kendini kurtarsa!
Ahmet Tekin : Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.
Ahmet Varol : Yeryüzünde olanların hepsini de. Sonra (ister ki) kendini kurtarsın.
Ali Bulaç : Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.
Ali Fikri Yavuz : Yeryüzünde bulunanların hepsini de, sonra kendini kurtarsa...
Bekir Sadak : (11-14) Onlar birbirlerine yalniz gosterilirler. Suclu kimse o gunun azabindan kurtulmak icin ogullarini, ailesini, kardesini, kendisini barindirmis olan sulalesini ve yeryuzunde bulunan herkesi feda etmek ve boylece kendisini kurtarmak ister.
Celal Yıldırım : (11-12-13-14) Birbirlerine gösterilirler (ama) suçlu günahkârlar o günün azabına karşılık oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıran kabile ve obasını ve yeryüzündeki her şeyi fidye verip kendini kurtarmak ister.
Diyanet İşleri : (11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
Diyanet İşleri (eski) : (11-14) Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
Diyanet Vakfi : (11-14) Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.
Edip Yüksel : Ve yeryüzünde bulunan herkesi, ki kurtulsun.
Fizilal-il Kuran : Ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.
Gültekin Onan : Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.
Hakkı Yılmaz : (11-14) Birbirlerine gösterilmiş oldukları hâlde suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye/kurtulmalık versin sonra da kendini kurtarabilsin ister.
Hasan Basri Çantay : ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedâkârlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın.
Hayrat Neşriyat : Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (fedâ etsin de) sonra (bu diyet) onu (o azabdan) kurtarsın!
İbni Kesir : Ve yeryüzünde bulunan herkesi. Ki nihayet kendisini kurtarsın.
İskender Evrenosoğlu : Ve yeryüzünde kim varsa hepsini (versin de), sonra kendisini kurtarsın.
Muhammed Esed : ve yeryüzünde yaşayan (başka) herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.
Ömer Nasuhi Bilmen : (13-14) Ve kendisini barındıran aşiretini (feda etsin). Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.
Ömer Öngüt : Ve yeryüzünde bulunan herkesi fedâ etmek ister. Tâ ki kendisini kurtarsın.
Şaban Piriş : Ve yeryüzünde bulunan herkesi... Sonra kendisini kurtarabilsin..
Suat Yıldırım : (10-14) Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.
Süleyman Ateş : Ve yeryüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın.
Tefhim-ul Kuran : Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.
Ümit Şimşek : Yeryüzünde kim varsa hepsini feda edip kurtulmak ister.
Yaşar Nuri Öztürk : Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]