» 70 / Me’âric  42:

Kuran Sırası: 70
İniş Sırası: 79
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44

 » 70 / Me’âric  Suresi: 42
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَذَرْهُمْ (FZ̃RHM) = feƶerhum : bırak onları
2. يَخُوضُوا (YḢVŽVE) = yeḣūDū : dalsınlar
3. وَيَلْعَبُوا (VYLABVE) = ve yel'ǎbū : ve oynasınlar
4. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
5. يُلَاقُوا (YLEGVE) = yulāḳū : kavuşuncaya
6. يَوْمَهُمُ (YVMHM) = yevmehumu : günlerine
7. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
8. يُوعَدُونَ (YVAD̃VN) = yūǎdūne : kendilerine va'dedilen
bırak onları | dalsınlar | ve oynasınlar | kadar | kavuşuncaya | günlerine | | kendilerine va'dedilen |

[VZ̃R] [ḢVŽ] [LAB] [] [LGY] [YVM] [] [VAD̃]
FZ̃RHM YḢVŽVE VYLABVE ḪT YLEGVE YVMHM ELZ̃Y YVAD̃VN

feƶerhum yeḣūDū ve yel'ǎbū Hattā yulāḳū yevmehumu lleƶī yūǎdūne
فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون

 » 70 / Me’âric  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum bırak onları So leave them
يخوضوا خ و ض | ḢVŽ YḢVŽVE yeḣūDū dalsınlar (to) converse vainly
ويلعبوا ل ع ب | LAB VYLABVE ve yel'ǎbū ve oynasınlar and amuse themselves
حتى | ḪT Hattā kadar until
يلاقوا ل ق ي | LGY YLEGVE yulāḳū kavuşuncaya they meet
يومهم ي و م | YVM YVMHM yevmehumu günlerine their Day,
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine va'dedilen they are promised,

70:42 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bırak onları | dalsınlar | ve oynasınlar | kadar | kavuşuncaya | günlerine | | kendilerine va'dedilen |

[VZ̃R] [ḢVŽ] [LAB] [] [LGY] [YVM] [] [VAD̃]
FZ̃RHM YḢVŽVE VYLABVE ḪT YLEGVE YVMHM ELZ̃Y YVAD̃VN

feƶerhum yeḣūDū ve yel'ǎbū Hattā yulāḳū yevmehumu lleƶī yūǎdūne
فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون

[و ذ ر] [خ و ض] [ل ع ب] [] [ل ق ي] [ي و م] [] [و ع د]

 » 70 / Me’âric  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum bırak onları So leave them
Fe,Zel,Re,He,Mim,
80,700,200,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
يخوضوا خ و ض | ḢVŽ YḢVŽVE yeḣūDū dalsınlar (to) converse vainly
Ye,Hı,Vav,Dad,Vav,Elif,
10,600,6,800,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ويلعبوا ل ع ب | LAB VYLABVE ve yel'ǎbū ve oynasınlar and amuse themselves
Vav,Ye,Lam,Ayn,Be,Vav,Elif,
6,10,30,70,2,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يلاقوا ل ق ي | LGY YLEGVE yulāḳū kavuşuncaya they meet
Ye,Lam,Elif,Gaf,Vav,Elif,
10,30,1,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يومهم ي و م | YVM YVMHM yevmehumu günlerine their Day,
Ye,Vav,Mim,He,Mim,
10,6,40,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine va'dedilen they are promised,
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَذَرْهُمْ: bırak onları | يَخُوضُوا: dalsınlar | وَيَلْعَبُوا: ve oynasınlar | حَتَّىٰ: kadar | يُلَاقُوا: kavuşuncaya | يَوْمَهُمُ: günlerine | الَّذِي: | يُوعَدُونَ: kendilerine va'dedilen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فذرهم FZ̃RHM bırak onları | يخوضوا YḢWŽWE dalsınlar | ويلعبوا WYLABWE ve oynasınlar | حتى ḪT kadar | يلاقوا YLEGWE kavuşuncaya | يومهم YWMHM günlerine | الذي ELZ̃Y | يوعدون YWAD̃WN kendilerine va'dedilen |
Kırık Meal (Okunuş) : |feƶerhum: bırak onları | yeḣūDū: dalsınlar | ve yel'ǎbū: ve oynasınlar | Hattā: kadar | yulāḳū: kavuşuncaya | yevmehumu: günlerine | lleƶī: | yūǎdūne: kendilerine va'dedilen |
Kırık Meal (Transcript) : |FZ̃RHM: bırak onları | YḢVŽVE: dalsınlar | VYLABVE: ve oynasınlar | ḪT: kadar | YLEGVE: kavuşuncaya | YVMHM: günlerine | ELZ̃Y: | YVAD̃VN: kendilerine va'dedilen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bırak artık onları dalsınlar daldıklarına ve oynasınlar oynadıklarıyla, kendilerine vaadedilen güne kavuşuncaya dek.
Adem Uğur : Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.
Ahmed Hulusi : Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar!
Ahmet Tekin : O halde, onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar dalıp oynasınlar.
Ahmet Varol : Artık sen onları bırak, vaadedildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsın ve oynasınlar.
Ali Bulaç : Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Ali Fikri Yavuz : O halde (Ey Rasûlüm) bırak o inkârcıları, (bâtıl inançlarına) dalsınlar ve oynaya dursunlar; tâ o vaad olundukları güne kavuşturulacakları zamana kadar...
Bekir Sadak : Onlari birak; kendilerine soz verilen gune kavusmalarina kadar dalip oynasinlar.
Celal Yıldırım : Artık sen, onları bırak da, kendileri için va'dolunan güne kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar.
Diyanet İşleri : Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar.
Diyanet İşleri (eski) : Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.
Diyanet Vakfi : Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.
Edip Yüksel : Bırak onları, kendilerine söz verilen gün ile karşı karşıya gelinceye kadar dalsınlar, oynasınlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde bırak onları, kendilerine vadolunan güne çatacakları ana kadar dalsınlar ve oynayadursunlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : O halde bırak onları dalsınlar ve oynıya dursunlar tâ o va'd olundukları güne çatacakları deme kadar
Fizilal-il Kuran : Bırak onları kendilerine va'dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın oynasınlar.
Gültekin Onan : Şu halde sen kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Hakkı Yılmaz : Sen onları hemen bırak da, vaat edilen günlerine kavuşuncaya dek boşa uğraşsınlar ve oynayadursunlar.
Hasan Basri Çantay : (Şimdilik) onları (hallerine) bırak. (Azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynaya dursunlar.
Hayrat Neşriyat : (Ey Habîbim!) Artık onları bırak, va'd olunageldikleri günlerine kavuşuncaya kadar(bâtıla) dalsınlar, oynasınlar!
İbni Kesir : Bırak onları, kendilerine vaadolunan güne kavuşuncaya kadar dalıp oynasınlar.
İskender Evrenosoğlu : Artık onları terket, vaadolundukları güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynasınlar.
Muhammed Esed : O halde, bırak onları, kendilerine vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar boş konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar;
Ömer Nasuhi Bilmen : Şimdilik onları bırak, dalsınlar ve oynasınlar, vaad olundukları günlerine kavuşacaklarına değin.
Ömer Öngüt : Resulüm! Bırak onları! Tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayadursunlar.
Şaban Piriş : -Bırak onları, kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp, oynasınlar!
Suat Yıldırım : Artık sen onları kendi hallerine bırak da, kendilerine vâd edilen gün gelinceye kadar bâtıla dalsın, oynasınlar.
Süleyman Ateş : Bırak onları kendilerine va'dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar.
Tefhim-ul Kuran : Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Ümit Şimşek : Bırak onları, dalsınlar, eğlensinler, vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar.
Yaşar Nuri Öztürk : Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}