» 35 / Fâtir  32:

Kuran Sırası: 35
İniş Sırası: 43
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

 » 35 / Fâtir  Suresi: 32
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
2. أَوْرَثْنَا (ÊVRS̃NE) = evraṧnā : miras verdik
3. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitabı
4. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
5. اصْطَفَيْنَا (EṦŦFYNE) = STafeynā : seçtiklerimize
6. مِنْ (MN) = min : (arasın)dan
7. عِبَادِنَا (ABED̃NE) = ǐbādinā : kullarımız
8. فَمِنْهُمْ (FMNHM) = fe minhum : onlardan kimi
9. ظَالِمٌ (ƵELM) = Zālimun : zulmedendir
10. لِنَفْسِهِ (LNFSH) = linefsihi : nefsine
11. وَمِنْهُمْ (VMNHM) = ve minhum : ve kimi
12. مُقْتَصِدٌ (MGTṦD̃) = muḳteSidun : orta gidendir
13. وَمِنْهُمْ (VMNHM) = ve minhum : ve kimi de
14. سَابِقٌ (SEBG) = sābiḳun : öne geçendir
15. بِالْخَيْرَاتِ (BELḢYRET) = bil-ḣayrāti : hayırlarda
16. بِإِذْنِ (BÎZ̃N) = biiƶni : izniyle
17. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
18. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : işte budur
19. هُوَ (HV) = huve : O
20. الْفَضْلُ (ELFŽL) = l-feDlu : lutuf
21. الْكَبِيرُ (ELKBYR) = l-kebīru : büyük
sonra | miras verdik | Kitabı | | seçtiklerimize | (arasın)dan | kullarımız | onlardan kimi | zulmedendir | nefsine | ve kimi | orta gidendir | ve kimi de | öne geçendir | hayırlarda | izniyle | Allah'ın | işte budur | O | lutuf | büyük |

[] [VRS̃] [KTB] [] [ṦFV] [] [ABD̃] [] [ƵLM] [NFS] [] [GṦD̃] [] [SBG] [ḢYR] [EZ̃N] [] [] [] [FŽL] [KBR]
S̃M ÊVRS̃NE ELKTEB ELZ̃YN EṦŦFYNE MN ABED̃NE FMNHM ƵELM LNFSH VMNHM MGTṦD̃ VMNHM SEBG BELḢYRET BÎZ̃N ELLH Z̃LK HV ELFŽL ELKBYR

ṧumme evraṧnā l-kitābe elleƶīne STafeynā min ǐbādinā fe minhum Zālimun linefsihi ve minhum muḳteSidun ve minhum sābiḳun bil-ḣayrāti biiƶni llahi ƶālike huve l-feDlu l-kebīru
ثم أورثنا الكتاب الذين اصطفينا من عبادنا فمنهم ظالم لنفسه ومنهم مقتصد ومنهم سابق بالخيرات بإذن الله ذلك هو الفضل الكبير

 » 35 / Fâtir  Suresi: 32
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
أورثنا و ر ث | VRS̃ ÊVRS̃NE evraṧnā miras verdik We caused to inherit
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those whom
اصطفينا ص ف و | ṦFV EṦŦFYNE STafeynā seçtiklerimize We have chosen
من | MN min (arasın)dan of
عبادنا ع ب د | ABD̃ ABED̃NE ǐbādinā kullarımız "Our slaves;"
فمنهم | FMNHM fe minhum onlardan kimi and among them
ظالم ظ ل م | ƵLM ƵELM Zālimun zulmedendir (is he) who wrongs
لنفسه ن ف س | NFS LNFSH linefsihi nefsine himself,
ومنهم | VMNHM ve minhum ve kimi and among them
مقتصد ق ص د | GṦD̃ MGTṦD̃ muḳteSidun orta gidendir (is he who is) moderate,
ومنهم | VMNHM ve minhum ve kimi de and among them
سابق س ب ق | SBG SEBG sābiḳun öne geçendir (is he who is) foremost
بالخيرات خ ي ر | ḢYR BELḢYRET bil-ḣayrāti hayırlarda in good deeds
بإذن ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃N biiƶni izniyle by permission
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
هو | HV huve O is
الفضل ف ض ل | FŽL ELFŽL l-feDlu lutuf the Bounty
الكبير ك ب ر | KBR ELKBYR l-kebīru büyük the great.

35:32 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sonra | miras verdik | Kitabı | | seçtiklerimize | (arasın)dan | kullarımız | onlardan kimi | zulmedendir | nefsine | ve kimi | orta gidendir | ve kimi de | öne geçendir | hayırlarda | izniyle | Allah'ın | işte budur | O | lutuf | büyük |

[] [VRS̃] [KTB] [] [ṦFV] [] [ABD̃] [] [ƵLM] [NFS] [] [GṦD̃] [] [SBG] [ḢYR] [EZ̃N] [] [] [] [FŽL] [KBR]
S̃M ÊVRS̃NE ELKTEB ELZ̃YN EṦŦFYNE MN ABED̃NE FMNHM ƵELM LNFSH VMNHM MGTṦD̃ VMNHM SEBG BELḢYRET BÎZ̃N ELLH Z̃LK HV ELFŽL ELKBYR

ṧumme evraṧnā l-kitābe elleƶīne STafeynā min ǐbādinā fe minhum Zālimun linefsihi ve minhum muḳteSidun ve minhum sābiḳun bil-ḣayrāti biiƶni llahi ƶālike huve l-feDlu l-kebīru
ثم أورثنا الكتاب الذين اصطفينا من عبادنا فمنهم ظالم لنفسه ومنهم مقتصد ومنهم سابق بالخيرات بإذن الله ذلك هو الفضل الكبير

[] [و ر ث] [ك ت ب] [] [ص ف و] [] [ع ب د] [] [ظ ل م] [ن ف س] [] [ق ص د] [] [س ب ق] [خ ي ر] [ا ذ ن] [] [] [] [ف ض ل] [ك ب ر]

 » 35 / Fâtir  Suresi: 32
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
أورثنا و ر ث | VRS̃ ÊVRS̃NE evraṧnā miras verdik We caused to inherit
,Vav,Re,Se,Nun,Elif,
,6,200,500,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those whom
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
اصطفينا ص ف و | ṦFV EṦŦFYNE STafeynā seçtiklerimize We have chosen
Elif,Sad,Tı,Fe,Ye,Nun,Elif,
1,90,9,80,10,50,1,
V – 1st person plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min (arasın)dan of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عبادنا ع ب د | ABD̃ ABED̃NE ǐbādinā kullarımız "Our slaves;"
Ayn,Be,Elif,Dal,Nun,Elif,
70,2,1,4,50,1,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فمنهم | FMNHM fe minhum onlardan kimi and among them
Fe,Mim,Nun,He,Mim,
80,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء عاطفة
جار ومجرور
ظالم ظ ل م | ƵLM ƵELM Zālimun zulmedendir (is he) who wrongs
Zı,Elif,Lam,Mim,
900,1,30,40,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
لنفسه ن ف س | NFS LNFSH linefsihi nefsine himself,
Lam,Nun,Fe,Sin,He,
30,50,80,60,5,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومنهم | VMNHM ve minhum ve kimi and among them
Vav,Mim,Nun,He,Mim,
6,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
مقتصد ق ص د | GṦD̃ MGTṦD̃ muḳteSidun orta gidendir (is he who is) moderate,
Mim,Gaf,Te,Sad,Dal,
40,100,400,90,4,
N – nominative masculine indefinite (form VIII) active participle
اسم مرفوع
ومنهم | VMNHM ve minhum ve kimi de and among them
Vav,Mim,Nun,He,Mim,
6,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
سابق س ب ق | SBG SEBG sābiḳun öne geçendir (is he who is) foremost
Sin,Elif,Be,Gaf,
60,1,2,100,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
بالخيرات خ ي ر | ḢYR BELḢYRET bil-ḣayrāti hayırlarda in good deeds
Be,Elif,Lam,Hı,Ye,Re,Elif,Te,
2,1,30,600,10,200,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
بإذن ا ذ ن | EZ̃N BÎZ̃N biiƶni izniyle by permission
Be,,Zel,Nun,
2,,700,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
هو | HV huve O is
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الفضل ف ض ل | FŽL ELFŽL l-feDlu lutuf the Bounty
Elif,Lam,Fe,Dad,Lam,
1,30,80,800,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الكبير ك ب ر | KBR ELKBYR l-kebīru büyük the great.
Elif,Lam,Kef,Be,Ye,Re,
1,30,20,2,10,200,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ثُمَّ: sonra | أَوْرَثْنَا: miras verdik | الْكِتَابَ: Kitabı | الَّذِينَ: | اصْطَفَيْنَا: seçtiklerimize | مِنْ: (arasın)dan | عِبَادِنَا: kullarımız | فَمِنْهُمْ: onlardan kimi | ظَالِمٌ: zulmedendir | لِنَفْسِهِ: nefsine | وَمِنْهُمْ: ve kimi | مُقْتَصِدٌ: orta gidendir | وَمِنْهُمْ: ve kimi de | سَابِقٌ: öne geçendir | بِالْخَيْرَاتِ: hayırlarda | بِإِذْنِ: izniyle | اللَّهِ: Allah'ın | ذَٰلِكَ: işte budur | هُوَ: O | الْفَضْلُ: lutuf | الْكَبِيرُ: büyük |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ثم S̃M sonra | أورثنا ÊWRS̃NE miras verdik | الكتاب ELKTEB Kitabı | الذين ELZ̃YN | اصطفينا EṦŦFYNE seçtiklerimize | من MN (arasın)dan | عبادنا ABED̃NE kullarımız | فمنهم FMNHM onlardan kimi | ظالم ƵELM zulmedendir | لنفسه LNFSH nefsine | ومنهم WMNHM ve kimi | مقتصد MGTṦD̃ orta gidendir | ومنهم WMNHM ve kimi de | سابق SEBG öne geçendir | بالخيرات BELḢYRET hayırlarda | بإذن BÎZ̃N izniyle | الله ELLH Allah'ın | ذلك Z̃LK işte budur | هو HW O | الفضل ELFŽL lutuf | الكبير ELKBYR büyük |
Kırık Meal (Okunuş) : |ṧumme: sonra | evraṧnā: miras verdik | l-kitābe: Kitabı | elleƶīne: | STafeynā: seçtiklerimize | min: (arasın)dan | ǐbādinā: kullarımız | fe minhum: onlardan kimi | Zālimun: zulmedendir | linefsihi: nefsine | ve minhum: ve kimi | muḳteSidun: orta gidendir | ve minhum: ve kimi de | sābiḳun: öne geçendir | bil-ḣayrāti: hayırlarda | biiƶni: izniyle | llahi: Allah'ın | ƶālike: işte budur | huve: O | l-feDlu: lutuf | l-kebīru: büyük |
Kırık Meal (Transcript) : |S̃M: sonra | ÊVRS̃NE: miras verdik | ELKTEB: Kitabı | ELZ̃YN: | EṦŦFYNE: seçtiklerimize | MN: (arasın)dan | ABED̃NE: kullarımız | FMNHM: onlardan kimi | ƵELM: zulmedendir | LNFSH: nefsine | VMNHM: ve kimi | MGTṦD̃: orta gidendir | VMNHM: ve kimi de | SEBG: öne geçendir | BELḢYRET: hayırlarda | BÎZ̃N: izniyle | ELLH: Allah'ın | Z̃LK: işte budur | HV: O | ELFŽL: lutuf | ELKBYR: büyük |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonra kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize mîras bıraktık; derken onlardan nefsine zulmeden var ve onlardan mutedil hareket eden var ve onlardan, hayırlarda herkesten ileri giden var Allah izniyle; işte bu, pek büyük bir lütuf ve ihsândır.
Adem Uğur : Sonra Kitab'ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte büyük fazilet budur.
Ahmed Hulusi : Sonra kullarımızdan süzüp seçtiklerimizi Hakikat ve Sünnetullah bilgisine vâris kıldık! Onlardan kimi nefsine zulmedicidir (hakikat bilgisinin hakkını vererek yaşayamaz). . . Onlardan kimi muktesiddir (arada, kâh hakikatini hisseder kâh bedenselliğe düşer). . . Onlardan kimi de Bi-iznillah (Esmâ açığa çıkışının elvermesiyle) hayırlar - yaşantıları ile öne geçendir. . . İşte bu büyük lütuf, üstünlüktür! Not: Bu âyeti açıklayan bir hadis-i şerif: Ebud Derda r. a. dedi ki, Hz. Rasûlullah'ı şu âyeti (yani bu 32. âyeti) okurken işittim de şöyle buyurdu: "Hayratlar ile öne geçene gelince, o hesap görmeden cennete girer. . . Muktesid (arada olan) ise kolay bir hesapla hesaba çekilir. . . Amma nefsine zulmedene gelince, kendisine hemm (hüzün - üzüntü) dokununcaya kadar bir makamda oturur, sonra cennete dâhil olur". . . Sonra şu âyeti okudu: "Hamd, hazanı (üzülmeyi) bizden gideren (tüm kuvvelerin sahibi) Allâh'a aittir. . . Muhakkak ki Rabbimiz, Ğafûr'dur, Şekûr'dur. {34. âyet}" (Müsned-i A. Hanbel)
Ahmet Tekin : Sonra kitabı, Kur’ân’ı kullarımız arasından seçtiklerimize, Muhammed ümmetine, âlimlerine, imamlarına, mürşitlerine, miras olarak devrettik. Kullarımız arasında, helâlleri terkederek, bir kısım meşrû haklarını kullanmayarak, nefislerine zulmedenler var. Onların içinde, orta yolu, maksada ulaştıran hak yolu tutan, sâlih amellerin yanında ara sıra günah işleyenler var. Yine onların arasında, Allah’ın planı, iradesi dahilinde dünya ve âhiret için en hayırlı olanda, Kur’ân öğretiminde, Kur’ân ilkeleriyle yaşamada, uygulamada, Allah’ın emirlerini yerine getirmede öne geçenler var. İşte böyle bir sorumluluğa sahiplenmek büyük bir lütfudur.
Ahmet Varol : Sonra Kitab'ı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan kimi nefsine haksızlık eder, kimi orta yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçer. İşte büyük lütuf budur.
Ali Bulaç : Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.
Ali Fikri Yavuz : Sonra biz Kur’an’ı, kullarımızdan (diğer ümmetler üzerine) seçtiklerimize, (Hz. Muhammed aleyhissâlatü vesselâm’ın ümmetine) miras kılmağa hüküm verdik. Onlardan da kimi, (Kur’an’la amelde kusur etmekle) nefislerine zulüm edicidir, kimi kötülük ve iyiliği müsavi gidendir, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda ileri geçendir. İşte bu (Kur’an’a varis olmak), büyük ihsandır.
Bekir Sadak : Sonra bu kitap'i kullarimizdan sectigimiz kimselere miras birakmisizdir. Onlardan kimi kendine yazik eder, kimi orta davranir, kimi de, Allah'in izniyle, iyiliklere kosar. Iste buyuk lutuf budur.
Celal Yıldırım : Sonra da Kitab'ı kullarımızdan seçip beğendiklerimize miras bıraktık. Artık onlardan bir kısmı kendine haksızlık eder; bir kısmı ortalama gider; bir kısmı da —Allah'ın izniyle— hayırlarda öne geçer, işte bu büyük bir fazilettir.
Diyanet İşleri : Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.
Diyanet İşleri (eski) : Sonra bu Kitap'ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta davranır, kimi de, Allah'ın izniyle, iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur.
Diyanet Vakfi : Sonra Kitab'ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte büyük fazilet budur.
Edip Yüksel : Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Onlardan kimi kendilerine zulmedenlerdir, kimi orta yolu tutar, kimi de ALLAH'ın izniyle iyi işlerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra Biz, o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta giden yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte büyük lütuf odur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzdüklerimize mîras kıldık, onlardan da nefislerine zulmeden var, muktesıd, orta giden var, Allahın izniyle hayırlarda ileri geçenler var, işte büyük fadl o
Fizilal-il Kuran : Sonra bu Kitab'ı seçtiğimiz kullarımıza miras bıraktık. Bunların kimi kendilerine yazık eder, kiminin davranış notu ortadır, kimi de Allah'ın izni ile iyiliklerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur.
Gültekin Onan : Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Tanrı'nın izniyle hayırlarda yarışır, öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.
Hakkı Yılmaz : (32,33) "Sonra Biz, Kitab'ı kullarımızdan, süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Şimdi de onlardan bazıları kendilerine haksızlık eden, bazıları orta yolu tutan/ikili oynayan, bazıları da Allah'ın izniyle/ bilgisiyle hayırlarda önde gidenlerdir. İşte bu, büyük armağanın; Adn cennetlerinin ta kendisidir. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bileziklerle ve incilerle süsleneceklerdir. Oradaki elbiseleri ipektir. "
Hasan Basri Çantay : Sonra bir o kitabı kullarımızdan (beğenib) seçdiklerimize mîras bırakdık. İşte onlardan kimi nefsine zulmedendir, onların ba'zısı mu'tedildir, onlardan bir kısmı da Allahın izniyle hayrat (ve hasenat yarışların) da öncü ol (up kazan) andır. İşte bu, büyük fazl (-u kerem) in ta kendisidir.
Hayrat Neşriyat : Sonra o kitâbı, kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (senin ümmetine) mîras verdik. Artık onlardan nefsine zulmeden de var, içlerinden muktesid (orta yolda giden) de var. Bir de onlardan Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçen var. İşte büyük lütûf budur!
İbni Kesir : Sonra Biz; kitabı, kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de muktesiddir. Kimi ise Allah'ın izni ile hayırlara koşandır. İşte bu; büyük lutfun kendisidir.
İskender Evrenosoğlu : Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Böylece onlardan bir kısmı nefsine zulmedicidir, onlardan bir kısmı muktesittir. Onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayırlarda yarışanlardır. İşte o ki o, büyük fazldır.
Muhammed Esed : Biz, bu ilahi vahyi kullarımızdan seçtiklerimize miras olarak bahşettik. Onlardan bazısı kendilerine zulmeder, bazısı (doğru ile eğri arasında) ara yolu tercih eder, bir kısmı da Allah'ın izniyle iyilikte başı çekenlerden olur. Bu (ise) en büyük fazilettir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra o kitabı kullarımızdan seçip ayırt ettiklerimize miras kıldık. İmdi onlardan nefsine zulmeden vardır ve onlardan mutedil olan vardır ve onlardan izn-i ilâhî ile hayırlarda ileri geçen vardır. İşte bu, en büyük bir keremdir.
Ömer Öngüt : Sonra biz o Kitab'ı kullarımızdan beğenip seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi nefsine zulmedendir. Kimi mutedildir (Orta yoldadır). Onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayır yarışlarında öncü olanlardır. İşte bu, büyük bir fazl-u keremin tâ kendisidir.
Şaban Piriş : Sonra bu kitaba, kullarımızdan seçtiğimizi mirasçı kılarız. Onlardan kendine zulmeden de olur, onu tasdik eden de. Onların arasında Allah’ın izniyle hayırlarda yarışanlar vardır. En büyük fazilet budur.
Suat Yıldırım : Sonra Biz, kitabı seçtiğimiz kullarımıza miras verdik. Kullarımızdan kimi nefsine zulmeder. Kimi mûtedildir, orta yolu tutar. Kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçer. İşte büyük lütuf budur.
Süleyman Ateş : Sonra Kitabı kullarımız arasından seçtiklerimize mirâs verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allâh'ın izniyle hayırlarda öne geçendir. İşte büyük lutuf budur.
Tefhim-ul Kuran : Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi kendi orta yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır, öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.
Ümit Şimşek : Sonra kitaba kullarımızdan seçtiklerimizi vâris kıldık. Onlardan kimi vardır, nefsine zulmeder. Kimi vardır, orta yolu tutar. Kimi de vardır, Allah'ın izniyle hayırda öne geçer. Bu ise pek büyük bir lütuftur.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden öz nefsine zulmeden var. Orta yolda gideni var. Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var. İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}