» 68 / Kalem  23:

Kuran Sırası: 68
İniş Sırası: 2
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 68 / Kalem  Suresi: 23
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَانْطَلَقُوا (FENŦLGVE) = fenTaleḳū : derken yürüdüler
2. وَهُمْ (VHM) = vehum : ve onlar
3. يَتَخَافَتُونَ (YTḢEFTVN) = yeteḣāfetūne : fısıldaşıyorlardı
derken yürüdüler | ve onlar | fısıldaşıyorlardı |

[ŦLG] [] [ḢFT]
FENŦLGVE VHM YTḢEFTVN

fenTaleḳū vehum yeteḣāfetūne
فانطلقوا وهم يتخافتون

 » 68 / Kalem  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فانطلقوا ط ل ق | ŦLG FENŦLGVE fenTaleḳū derken yürüdüler So they went,
وهم | VHM vehum ve onlar while they
يتخافتون خ ف ت | ḢFT YTḢEFTVN yeteḣāfetūne fısıldaşıyorlardı lowered (their) voices,

68:23 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

derken yürüdüler | ve onlar | fısıldaşıyorlardı |

[ŦLG] [] [ḢFT]
FENŦLGVE VHM YTḢEFTVN

fenTaleḳū vehum yeteḣāfetūne
فانطلقوا وهم يتخافتون

[ط ل ق] [] [خ ف ت]

 » 68 / Kalem  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فانطلقوا ط ل ق | ŦLG FENŦLGVE fenTaleḳū derken yürüdüler So they went,
Fe,Elif,Nun,Tı,Lam,Gaf,Vav,Elif,
80,1,50,9,30,100,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural (form VII) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وهم | VHM vehum ve onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
يتخافتون خ ف ت | ḢFT YTḢEFTVN yeteḣāfetūne fısıldaşıyorlardı lowered (their) voices,
Ye,Te,Hı,Elif,Fe,Te,Vav,Nun,
10,400,600,1,80,400,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VI) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَانْطَلَقُوا: derken yürüdüler | وَهُمْ: ve onlar | يَتَخَافَتُونَ: fısıldaşıyorlardı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فانطلقوا FENŦLGWE derken yürüdüler | وهم WHM ve onlar | يتخافتون YTḢEFTWN fısıldaşıyorlardı |
Kırık Meal (Okunuş) : |fenTaleḳū: derken yürüdüler | vehum: ve onlar | yeteḣāfetūne: fısıldaşıyorlardı |
Kırık Meal (Transcript) : |FENŦLGVE: derken yürüdüler | VHM: ve onlar | YTḢEFTVN: fısıldaşıyorlardı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki.
Adem Uğur : Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı.
Ahmed Hulusi : Aralarında fısıldanarak yola koyulup gittiler.
Ahmet Tekin : Aralarında fısıldaşarak fırladılar.
Ahmet Varol : Derken aralarında fısıldaşarak yola çıktılar.
Ali Bulaç : Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:
Ali Fikri Yavuz : Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:
Bekir Sadak : (23-24) «ugun orada, hicbir duskun kimse yanimiza sokulmasin» diye gizli gizli konusarak yuruyorlardi.
Celal Yıldırım : (23-24) Derken hemen yola koyuldular ve şöyle fısıldaştılar: «Sakın bugün ürünlerimizin orada aramıza bir yoksul sokulmasın.»
Diyanet İşleri : (23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
Diyanet İşleri (eski) : (23-24) 'Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın' diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
Diyanet Vakfi : (23-24) Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.
Edip Yüksel : Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı (fısıldaşıyorlardı):
Elmalılı Hamdi Yazır : Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı:
Fizilal-il Kuran : Derken yürüdüler ve şöyle fısıldaşıyorlardı:
Gültekin Onan : Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:
Hakkı Yılmaz : (17-24) Şüphesiz Biz, o çiftlik sahiplerine belâ verdiğimiz gibi onlara belâ vereceğiz: Hani onlar, sabah olunca kesinlikle çiftliğin ürünlerini devşireceklerine yemin etmişlerdi. Bir istisna da yapmıyorlardı. Ama onlar uyurken Rabbin tarafından bir tayfun çiftliğin üzerinden dolaşıverdi. Sabaha, çiftlik, biçilmiş/devşirilmiş gibi oluverdi. Sabahladıkları vakit birbirlerine seslendiler: “Haydi, devşirecekseniz sabahleyin erkence gidin!” dediler. Hemen yola koyuldular, aralarında fısıldaşıyorlardı: Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!
Hasan Basri Çantay : Derken onlar aralarında fısıldaşarak gitdiler:
Hayrat Neşriyat : (23-24) 'Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!' diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler.
İbni Kesir : Ve gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
İskender Evrenosoğlu : Bundan sonra aralarında gizlice konuşarak (evden) ayrıldılar.
Muhammed Esed : Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı:
Ömer Nasuhi Bilmen : (22-23) «Eğer kesip devşirecek iseniz (bostanınıza) sabahleyin erken varınız.» Artık aralarında gizlice söyleşerek gidiverdiler.
Ömer Öngüt : Derken fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular:
Şaban Piriş : (22-23) -Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler.
Suat Yıldırım : (23-24) Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: "Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin!"
Süleyman Ateş : Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı:
Tefhim-ul Kuran : Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:
Ümit Şimşek : Giderken fısıldaşıyorlardı:
Yaşar Nuri Öztürk : Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}