» 68 / Kalem  43:

Kuran Sırası: 68
İniş Sırası: 2
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 68 / Kalem  Suresi: 43
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. خَاشِعَةً (ḢEŞAT) = ḣāşiǎten : korkuyla
2. أَبْصَارُهُمْ (ÊBṦERHM) = ebSāruhum : gözleri
3. تَرْهَقُهُمْ (TRHGHM) = terheḳuhum : onları kaplar
4. ذِلَّةٌ (Z̃LT) = ƶilletun : bir zillet
5. وَقَدْ (VGD̃) = ve ḳad : halbuki
6. كَانُوا (KENVE) = kānū :
7. يُدْعَوْنَ (YD̃AVN) = yud'ǎvne : da'vet edilirlerdi
8. إِلَى (ÎL) = ilā :
9. السُّجُودِ (ELSCVD̃) = s-sucūdi : secdeye
10. وَهُمْ (VHM) = vehum : onlar
11. سَالِمُونَ (SELMVN) = sālimūne : sağlam iken
korkuyla | gözleri | onları kaplar | bir zillet | halbuki | | da'vet edilirlerdi | | secdeye | onlar | sağlam iken |

[ḢŞA] [BṦR] [RHG] [Z̃LL] [] [KVN] [D̃AV] [] [SCD̃] [] [SLM]
ḢEŞAT ÊBṦERHM TRHGHM Z̃LT VGD̃ KENVE YD̃AVN ÎL ELSCVD̃ VHM SELMVN

ḣāşiǎten ebSāruhum terheḳuhum ƶilletun ve ḳad kānū yud'ǎvne ilā s-sucūdi vehum sālimūne
خاشعة أبصارهم ترهقهم ذلة وقد كانوا يدعون إلى السجود وهم سالمون

 » 68 / Kalem  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
خاشعة خ ش ع | ḢŞA ḢEŞAT ḣāşiǎten korkuyla Humbled,
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSāruhum gözleri their eyes,
ترهقهم ر ه ق | RHG TRHGHM terheḳuhum onları kaplar will cover them
ذلة ذ ل ل | Z̃LL Z̃LT ƶilletun bir zillet humiliation.
وقد | VGD̃ ve ḳad halbuki And indeed,
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
يدعون د ع و | D̃AV YD̃AVN yud'ǎvne da'vet edilirlerdi called
إلى | ÎL ilā to
السجود س ج د | SCD̃ ELSCVD̃ s-sucūdi secdeye prostrate
وهم | VHM vehum onlar while they
سالمون س ل م | SLM SELMVN sālimūne sağlam iken (were) sound.

68:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

korkuyla | gözleri | onları kaplar | bir zillet | halbuki | | da'vet edilirlerdi | | secdeye | onlar | sağlam iken |

[ḢŞA] [BṦR] [RHG] [Z̃LL] [] [KVN] [D̃AV] [] [SCD̃] [] [SLM]
ḢEŞAT ÊBṦERHM TRHGHM Z̃LT VGD̃ KENVE YD̃AVN ÎL ELSCVD̃ VHM SELMVN

ḣāşiǎten ebSāruhum terheḳuhum ƶilletun ve ḳad kānū yud'ǎvne ilā s-sucūdi vehum sālimūne
خاشعة أبصارهم ترهقهم ذلة وقد كانوا يدعون إلى السجود وهم سالمون

[خ ش ع] [ب ص ر] [ر ه ق] [ذ ل ل] [] [ك و ن] [د ع و] [] [س ج د] [] [س ل م]

 » 68 / Kalem  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
خاشعة خ ش ع | ḢŞA ḢEŞAT ḣāşiǎten korkuyla Humbled,
Hı,Elif,Şın,Ayn,Te merbuta,
600,1,300,70,400,
N – accusative feminine singular indefinite active participle
اسم منصوب
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSāruhum gözleri their eyes,
,Be,Sad,Elif,Re,He,Mim,
,2,90,1,200,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ترهقهم ر ه ق | RHG TRHGHM terheḳuhum onları kaplar will cover them
Te,Re,He,Gaf,He,Mim,
400,200,5,100,5,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ذلة ذ ل ل | Z̃LL Z̃LT ƶilletun bir zillet humiliation.
Zel,Lam,Te merbuta,
700,30,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
وقد | VGD̃ ve ḳad halbuki And indeed,
Vav,Gaf,Dal,
6,100,4,
CIRC – prefixed circumstantial particle
CERT – particle of certainty
الواو حالية
حرف تحقيق
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يدعون د ع و | D̃AV YD̃AVN yud'ǎvne da'vet edilirlerdi called
Ye,Dal,Ayn,Vav,Nun,
10,4,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
السجود س ج د | SCD̃ ELSCVD̃ s-sucūdi secdeye prostrate
Elif,Lam,Sin,Cim,Vav,Dal,
1,30,60,3,6,4,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
وهم | VHM vehum onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
سالمون س ل م | SLM SELMVN sālimūne sağlam iken (were) sound.
Sin,Elif,Lam,Mim,Vav,Nun,
60,1,30,40,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |خَاشِعَةً: korkuyla | أَبْصَارُهُمْ: gözleri | تَرْهَقُهُمْ: onları kaplar | ذِلَّةٌ: bir zillet | وَقَدْ: halbuki | كَانُوا: | يُدْعَوْنَ: da'vet edilirlerdi | إِلَى: | السُّجُودِ: secdeye | وَهُمْ: onlar | سَالِمُونَ: sağlam iken |
Kırık Meal (Harekesiz) : |خاشعة ḢEŞAT korkuyla | أبصارهم ÊBṦERHM gözleri | ترهقهم TRHGHM onları kaplar | ذلة Z̃LT bir zillet | وقد WGD̃ halbuki | كانوا KENWE | يدعون YD̃AWN da'vet edilirlerdi | إلى ÎL | السجود ELSCWD̃ secdeye | وهم WHM onlar | سالمون SELMWN sağlam iken |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḣāşiǎten: korkuyla | ebSāruhum: gözleri | terheḳuhum: onları kaplar | ƶilletun: bir zillet | ve ḳad: halbuki | kānū: | yud'ǎvne: da'vet edilirlerdi | ilā: | s-sucūdi: secdeye | vehum: onlar | sālimūne: sağlam iken |
Kırık Meal (Transcript) : |ḢEŞAT: korkuyla | ÊBṦERHM: gözleri | TRHGHM: onları kaplar | Z̃LT: bir zillet | VGD̃: halbuki | KENVE: | YD̃AVN: da'vet edilirlerdi | ÎL: | ELSCVD̃: secdeye | VHM: onlar | SELMVN: sağlam iken |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gözleri yere dikilir, üstlerine aşağılık çöker ve gerçekten de sağ esenken de secdeye dâvet edilmişlerdir de secde etmemişlerdi.
Adem Uğur : Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).
Ahmed Hulusi : Gözleri dehşetten önlerine eğik, zillet hâlinde! Oysa onlar akılları başlarında dünyada iken secdeye davet olunuyorlardı.
Ahmet Tekin : Onlar, dünyada, rahatları, huzurları yerinde iken, secdelere, imana, İslâm’a, namaza davet edildikleri halde, davete icabet etmedikleri için, o gün, gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile mecalleri olmayacak durumda, düşkün bir halde, kendilerini bir zillet sararken secdeye güçleri yetmeyecek.
Ahmet Varol : Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. Oysa onlar sağlamken secdeye çağrılıyorlardı.
Ali Bulaç : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
Ali Fikri Yavuz : Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki, vaktiyle (dünyada) başları selâmette iken, bu secdeye davet olunuyorlardı; (da onu kabul etmiyorlardı).
Bekir Sadak : (42-43) O gun isin dehsetinden baldirlar acilir; gozleri donmu3gj olarak yuzlerini zillet burur; Secdeye cagirilirlar ama buna gucleri yetmez. Oysa, kendileri sapasaglam olduklari zaman secdeye cagirilmislardi.
Celal Yıldırım : Gözleri korkudan kararmış halde kendilerini zillet sarıvermiştir. Oysa (daha önce Dünya'da) kendileri sağlam ve sıhhatli iken secdeye çağrılırlardı.
Diyanet İşleri : (42-43) Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.
Diyanet İşleri (eski) : (42-43) O gün işin dehşetinden baldırlar açılır; gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür; secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa, kendileri sapasağlam oldukları zaman secdeye çağırılmışlardı.
Diyanet Vakfi : Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).
Edip Yüksel : Gözleri düşmüş bir durumda, onları aşağılanma kaplar. Oysa onlar sağlam iken secdeye çağrılmışlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur. Oysa onlar, o secdeye sağ salim iken davet ediliyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken da'vet olunuyorlardı.
Fizilal-il Kuran : Gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet kaplar. Onlar sağlam iken de secdeye davet edildiler fakat secde etmezlerdi.
Gültekin Onan : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
Hakkı Yılmaz : Gözleri yere eğilmiş, kendilerini bir horluk, düşkünlük sarmış bulunur. Oysa onlar, sağ-salim iken de boyun eğip teslim olmaya davet ediliyorlardı.
Hasan Basri Çantay : (Evet, secdeye da'vet edilecekler) gözleri düşük, kendilerini bir zillet sarmış olarak. Halbuki onlar bu secdeye (dünyâda) herşeyden salim ve sapasağlam iken da'vet ediliyorlardı.
Hayrat Neşriyat : (O gün kâfirlerin, pişmanlıktan) gözleri öne düşmüş bir hâlde, kendilerini bir zillet kaplar. Hâlbuki onlar (dünyada) sıhhatli kimseler iken, (okunan ezanlarla) doğrusu secdeye çağrılıyorlardı (fakat namaz kılmıyorlardı).
İbni Kesir : Gözleri dönmüş olarak, yğzlerini zillet bürür. Halbuki kendileri sapa* sağlam oldukları vakit secdeye çağırılmışlardı.
İskender Evrenosoğlu : Gözleri korkudan ürpermiş halde, onları bir zillet kaplar. Onlar, salimken (sağlıklı ve selâmette iken) secde etmeye davet olunmuşlardı.
Muhammed Esed : (işte o Gün) gözleri zilletin ağırlığıyla ürkekleşip durgunlaşacaktır; çünkü hayatta iken (Allah'ın huzurunda) secde etmeye çağrılmaları (boşa gitmişti).
Ömer Nasuhi Bilmen : Gözleri kararmış, kendilerini zillet kaplamış (bulunurlar). Halbuki onlar sapasağlam iken bu secdelere dâvet olunuyorlardı.
Ömer Öngüt : Gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür. Halbuki onlar sapasağlam iken de secde etmeye dâvet ediliyorlardı.
Şaban Piriş : Gözleri yere yıkılmış, yüzlerini zillet bürümüş/perişan olmuşlardır. Oysa onlar, selamette iken secdeye çağrılmışlardı.
Suat Yıldırım : Gözleri yerde, kendilerini zillet kaplamıştır. Halbuki dünyada bedenleri sağlam, âzaları salim iken de secdeye dâvet edilirler, ama bunu yapmazlardı.
Süleyman Ateş : Gözleri düşük olarak yüzlerini bir zillet kaplar. Onlar sağlam iken de secdeye da'vet edilirler (fakat secde etmezler)di.
Tefhim-ul Kuran : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük,' kendilerine de zillet sarıp kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
Ümit Şimşek : Gözleri baygın düşmüş, kendilerini zillet kaplamıştır. Halbuki sapasağlam iken de onlar secdeye çağrılmışlardı
Yaşar Nuri Öztürk : Gözleri yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}