CONJ – prefixed conjunction wa (and) ACC – accusative particle PRON – 1st person plural object pronoun الواو عاطفة حرف نصب من اخوات «ان» و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لما
|
LME
lemmā
ne zaman ki
when
Lam,Mim,Elif, 30,40,1,
T – time adverb ظرف زمان
سمعنا
س م ع | SMA
SMANE
semiǎ'nā
işitince
we heard
Sin,Mim,Ayn,Nun,Elif, 60,40,70,50,1,
V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الهدى
ه د ي | HD̃Y
ELHD̃
l-hudā
yol gösteren (Kur'an)ı
the Guidance
Elif,Lam,He,Dal,, 1,30,5,4,,
N – accusative masculine noun اسم منصوب
آمنا
ا م ن | EMN
ËMNE
āmennā
inandık
we believed
,Mim,Nun,Elif, ,40,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
به
|
BH
bihi
ona
in it.
Be,He, 2,5,
P – prefixed preposition bi PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
فمن
|
FMN
fe men
artık kim
And whoever
Fe,Mim,Nun, 80,40,50,
REM – prefixed resumption particle COND – conditional noun الفاء استئنافية اسم شرط
يؤمن
ا م ن | EMN
YÙMN
yu'min
inanırsa
believes
Ye,,Mim,Nun, 10,,40,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
بربه
ر ب ب | RBB
BRBH
birabbihi
Rabbine
in his Lord,
Be,Re,Be,He, 2,200,2,5,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فلا
|
FLE
felā
then not
Fe,Lam,Elif, 80,30,1,
RSLT – prefixed result particle NEG – negative particle الفاء واقعة في جواب الشرط حرف نفي
يخاف
خ و ف | ḢVF
YḢEF
yeḣāfu
korkmaz
he will fear
Ye,Hı,Elif,Fe, 10,600,1,80,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb فعل مضارع
بخسا
ب خ س | BḢS
BḢSE
beḣsen
eksik verilmesinden
any loss
Be,Hı,Sin,Elif, 2,600,60,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun اسم منصوب
ولا
|
VLE
ve lā
ve ne de
and not
Vav,Lam,Elif, 6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
رهقا
ر ه ق | RHG
RHGE
raheḳan
kötülük edilmesinden
any burden.
Re,He,Gaf,Elif, 200,5,100,1,
N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَأَنَّا: biz | لَمَّا: ne zaman ki | سَمِعْنَا: işitince | الْهُدَىٰ: yol gösteren (Kur'an)ı | امَنَّا: inandık | بِهِ: ona | فَمَنْ: artık kim | يُؤْمِنْ: inanırsa | بِرَبِّهِ: Rabbine | فَلَا: | يَخَافُ: korkmaz | بَخْسًا: eksik verilmesinden | وَلَا: ve ne de | رَهَقًا: kötülük edilmesinden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأنا WÊNEbiz | لما LMEne zaman ki | سمعنا SMANEişitince | الهدى ELHD̃yol gösteren (Kur'an)ı | آمنا ËMNEinandık | به BHona | فمن FMNartık kim | يؤمن YÙMNinanırsa | بربه BRBHRabbine | فلا FLE | يخاف YḢEFkorkmaz | بخسا BḢSEeksik verilmesinden | ولا WLEve ne de | رهقا RHGEkötülük edilmesinden |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ennā: biz | lemmā: ne zaman ki | semiǎ'nā: işitince | l-hudā: yol gösteren (Kur'an)ı | āmennā: inandık | bihi: ona | fe men: artık kim | yu'min: inanırsa | birabbihi: Rabbine | felā: | yeḣāfu: korkmaz | beḣsen: eksik verilmesinden | ve lā: ve ne de | raheḳan: kötülük edilmesinden |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊNE: biz | LME: ne zaman ki | SMANE: işitince | ELHD̃: yol gösteren (Kur'an)ı | ËMNE: inandık | BH: ona | FMN: artık kim | YÙMN: inanırsa | BRBH: Rabbine | FLE: | YḢEF: korkmaz | BḢSE: eksik verilmesinden | VLE: ve ne de | RHGE: kötülük edilmesinden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçekten de doğru yolu gösteren Kur'ân'ı duyunca inandık ona; kim Rabbine inanırsa artık ne mükâfâtın azalmasından korkar, ne de zulümden ve kötülükten.
Adem Uğur : Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.
Ahmed Hulusi : "Biz hüdayı (Kurân'ı) işittiğimizde, Onun hakikat olduğuna iman ettik. . . Kim Rabbine hakikati olarak iman ederse, (artık o) ne hakkının eksik verilmesinden korkar ve ne de zillete düşürülmekten!"
Ahmet Tekin : 'Biz hidayet rehberi olan Kur’ân’ı, peygamberi işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, amellerinin değerinin düşürülmesinden, mükâfatının eksik verilmesinden, haklarına tecavüzden, zulüm ve haksızlık edilmesinden korkmaz.'
Ahmet Varol : Ve biz doğruluğa ileten (Kur'an)'ı duyunca ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse (sevabının) eksik verilmesinden de, haksızlığa uğratılmaktan da korkmaz.
Ali Bulaç : "Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından."
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz, O Kur’an’ı dinlediğimiz zaman ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne mükâfatının azalacağından, ne de bir haksızlığa uğrıyacağından korkmaz.
Bekir Sadak : «Şuphesiz, dogruluk rehberi olan Kuran'i dinledigimizde ona inandik; kim Rabbine inanirsa, o, ecrinin eksiltileceginden ve kendisine haksizlik edileceginden korkmaz.»
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki, biz doğru yolu gösteren (Kur'ân)ı kulak verip dinlediğimizde ona imân ettik. Artık kim Rabbına imân ederse, ne (ecrinin) eksileceğinden, ne de haksızlığa uğrayacağından korkusu olmaz..
Diyanet İşleri : “Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Şüphesiz, doğruluk rehberi olan Kuran'ı dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz.'
Diyanet Vakfi : Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.
Edip Yüksel : 'Biz, yol gösteren (Kuran)ı işitir işitmez ona inandık. Rabbine inanan hiçbir haksızlığa ve sıkıntıya uğramaz.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Her kim O Rabbine iman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istila olunmak korkusu kalmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iyman ettik, her kim o rabbına iyman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istiylâ olunmak korkusu kalmaz
Fizilal-il Kuran : Biz doğru yola ileten Kur'ân'ı işitir işitmez ona inandık. Kim Rabbine inanırsa ne haksızlığa uğramaktan ve ne zora koşulmaktan korkar.
Gültekin Onan : "Elbette biz, o yol gösterici (Kuran'ı) işitince, ona inandık. Artık kim rabbine inanırsa, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından."
Hakkı Yılmaz : Ve biz o kılavuzu/ Kur’ân'ı dinlediğimizde ona iman ettik. Onun için kim Rabbine inanırsa, o hakkının eksik verilmesinden ve haksızlığa uğramaktan/ aptal yerine konmaktan, kendisine aşırı yük yüklenilmesinden korkmaz.
Hasan Basri Çantay : «Doğrusu, biz o hidâyeti (Kur'ânı) dinleyince ona îmân etdik. Kim de Rabbine îmân ederse o, ne bir (ecrinin) eksileceğinden, ne de bir haksızlığa uğrayacağından korkmaz».
Hayrat Neşriyat : 'Ve gerçekten biz, o hidâyeti (Kur’ân’ı) dinleyince ona îmân ettik. O hâlde kim Rabbisine îmân ederse, artık ne (alacağı sevabda) bir noksanlıktan, ne de bir haksızlığa uğramaktan korkar!'
İbni Kesir : Doğrusu biz, hidayeti işittiğimizde ona inandık. Kim Rabbına iman ederse; o, ecrinin eksiltilmesinden ve kendisine haksızlık edilmesinden korkmaz.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten biz, hidayeti işittiğimiz zaman O'na îmân ettik. Artık kim Rabbine îmân ederse, bundan sonra hakkının verilmemesinden ve zulme uğrayacağından korkmaz.
Muhammed Esed : Bu nedenle, (Allah'ın) rehberliği(ne çağrıyı) duyar duymaz ona inanmaya başladık. Rabbine inanan kimse hiçbir zaman ziyana veya haksızlığa uğrama korkusu duymaz.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Doğrusu biz vaktâ ki, o rehber-i hidâyeti dinledik, O'na imân ettik. İmdi kim de Rabbine imân ederse artık ne noksaniyetten ve ne de bir zillete uğramadan korkmaz.»
Ömer Öngüt : "Biz hidayet rehberi olan Kur'an'ı dinlediğimizde, ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse; o artık ne mükâfatın azalacağından, ne de haksızlığa uğrayacağından korkmaz.
Şaban Piriş : Biz, yol göstericiyi işittiğimiz zaman ona inandık. Kim Rabbine iman ederse, (ecrinin) eksilmesinden ve haksızlık edilmesinden korkmaz.
Suat Yıldırım : Biz hidâyet Rehberini dinleyince onu tasdik ettik. Kim Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden, ne de gadre uğramaktan asla endişesi kalmaz."
Süleyman Ateş : Biz, yol gösteren (Kur'ân)ı işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa (ne hakkının) eksik verilmesinden, ne de kendisine kötülük edilmesinden korkar.
Tefhim-ul Kuran : «Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.»
Ümit Şimşek : 'Doğru yolu gösteren Kur'ân'ı işitir işitmez biz ona iman ettik. Rabbine iman eden kimse ne ecrinin eksilmesinden korkar, ne zulme uğramaktan.
Yaşar Nuri Öztürk : "Biz, doğruya ve güzele kılavuzlayanı dinleyince, ona inandık. Rabbine inanan kişi ne hakkının eksik verilmesinden korkar ne de tecavüze uğrayıp kuşatılmaktan."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]