» 32 / Secde  20:

Kuran Sırası: 32
İniş Sırası: 75
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30

 » 32 / Secde  Suresi: 20
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَأَمَّا (VÊME) = veemmā : ve fakat
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
3. فَسَقُوا (FSGVE) = feseḳū : yoldan çıkanların
4. فَمَأْوَاهُمُ (FMÊVEHM) = feme'vāhumu : barınacakları yer
5. النَّارُ (ELNER) = n-nāru : ateştir
6. كُلَّمَا (KLME) = kullemā : her
7. أَرَادُوا (ÊRED̃VE) = erādū : istediklerinde
8. أَنْ (ÊN) = en :
9. يَخْرُجُوا (YḢRCVE) = yeḣrucū : çıkmak
10. مِنْهَا (MNHE) = minhā : oradan
11. أُعِيدُوا (ÊAYD̃VE) = uǐydū : yine geri çevrilirler
12. فِيهَا (FYHE) = fīhā : oraya
13. وَقِيلَ (VGYL) = ve ḳīle : ve denilir
14. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
15. ذُوقُوا (Z̃VGVE) = ƶūḳū : tadın
16. عَذَابَ (AZ̃EB) = ǎƶābe : azabını
17. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateş
18. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
19. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : olduğunuz
20. بِهِ (BH) = bihi : onu
21. تُكَذِّبُونَ (TKZ̃BVN) = tukeƶƶibūne : yalanlamakta
ve fakat | | yoldan çıkanların | barınacakları yer | ateştir | her | istediklerinde | | çıkmak | oradan | yine geri çevrilirler | oraya | ve denilir | onlara | tadın | azabını | ateş | | olduğunuz | onu | yalanlamakta |

[] [] [FSG] [EVY] [NVR] [KLL] [RVD̃] [] [ḢRC] [] [AVD̃] [] [GVL] [] [Z̃VG] [AZ̃B] [NVR] [] [KVN] [] [KZ̃B]
VÊME ELZ̃YN FSGVE FMÊVEHM ELNER KLME ÊRED̃VE ÊN YḢRCVE MNHE ÊAYD̃VE FYHE VGYL LHM Z̃VGVE AZ̃EB ELNER ELZ̃Y KNTM BH TKZ̃BVN

veemmā elleƶīne feseḳū feme'vāhumu n-nāru kullemā erādū en yeḣrucū minhā uǐydū fīhā ve ḳīle lehum ƶūḳū ǎƶābe n-nāri lleƶī kuntum bihi tukeƶƶibūne
وأما الذين فسقوا فمأواهم النار كلما أرادوا أن يخرجوا منها أعيدوا فيها وقيل لهم ذوقوا عذاب النار الذي كنتم به تكذبون

 » 32 / Secde  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | VÊME veemmā ve fakat But as for
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
فسقوا ف س ق | FSG FSGVE feseḳū yoldan çıkanların are defiantly disobedient
فمأواهم ا و ي | EVY FMÊVEHM feme'vāhumu barınacakları yer then their refuge
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāru ateştir (is) the Fire.
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her Every time
أرادوا ر و د | RVD̃ ÊRED̃VE erādū istediklerinde they wish
أن | ÊN en to
يخرجوا خ ر ج | ḢRC YḢRCVE yeḣrucū çıkmak come out
منها | MNHE minhā oradan from it,
أعيدوا ع و د | AVD̃ ÊAYD̃VE uǐydū yine geri çevrilirler they (will) be returned
فيها | FYHE fīhā oraya in it,
وقيل ق و ل | GVL VGYL ve ḳīle ve denilir and it (will) be said
لهم | LHM lehum onlara to them,
ذوقوا ذ و ق | Z̃VG Z̃VGVE ƶūḳū tadın """Taste"
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabını (the) punishment
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduğunuz you used (to)
به | BH bihi onu [in it]
تكذبون ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BVN tukeƶƶibūne yalanlamakta "deny."""

32:20 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve fakat | | yoldan çıkanların | barınacakları yer | ateştir | her | istediklerinde | | çıkmak | oradan | yine geri çevrilirler | oraya | ve denilir | onlara | tadın | azabını | ateş | | olduğunuz | onu | yalanlamakta |

[] [] [FSG] [EVY] [NVR] [KLL] [RVD̃] [] [ḢRC] [] [AVD̃] [] [GVL] [] [Z̃VG] [AZ̃B] [NVR] [] [KVN] [] [KZ̃B]
VÊME ELZ̃YN FSGVE FMÊVEHM ELNER KLME ÊRED̃VE ÊN YḢRCVE MNHE ÊAYD̃VE FYHE VGYL LHM Z̃VGVE AZ̃EB ELNER ELZ̃Y KNTM BH TKZ̃BVN

veemmā elleƶīne feseḳū feme'vāhumu n-nāru kullemā erādū en yeḣrucū minhā uǐydū fīhā ve ḳīle lehum ƶūḳū ǎƶābe n-nāri lleƶī kuntum bihi tukeƶƶibūne
وأما الذين فسقوا فمأواهم النار كلما أرادوا أن يخرجوا منها أعيدوا فيها وقيل لهم ذوقوا عذاب النار الذي كنتم به تكذبون

[] [] [ف س ق] [ا و ي] [ن و ر] [ك ل ل] [ر و د] [] [خ ر ج] [] [ع و د] [] [ق و ل] [] [ذ و ق] [ع ذ ب] [ن و ر] [] [ك و ن] [] [ك ذ ب]

 » 32 / Secde  Suresi: 20
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | VÊME veemmā ve fakat But as for
Vav,,Mim,Elif,
6,,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EXL – explanation particle
الواو عاطفة
حرف تفصيل
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
COND – masculine plural conditional noun
اسم شرط
فسقوا ف س ق | FSG FSGVE feseḳū yoldan çıkanların are defiantly disobedient
Fe,Sin,Gaf,Vav,Elif,
80,60,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فمأواهم ا و ي | EVY FMÊVEHM feme'vāhumu barınacakları yer then their refuge
Fe,Mim,,Vav,Elif,He,Mim,
80,40,,6,1,5,40,
REM – prefixed resumption particle
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الفاء استئنافية
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāru ateştir (is) the Fire.
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her Every time
Kef,Lam,Mim,Elif,
20,30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
أرادوا ر و د | RVD̃ ÊRED̃VE erādū istediklerinde they wish
,Re,Elif,Dal,Vav,Elif,
,200,1,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يخرجوا خ ر ج | ḢRC YḢRCVE yeḣrucū çıkmak come out
Ye,Hı,Re,Cim,Vav,Elif,
10,600,200,3,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHE minhā oradan from it,
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
أعيدوا ع و د | AVD̃ ÊAYD̃VE uǐydū yine geri çevrilirler they (will) be returned
,Ayn,Ye,Dal,Vav,Elif,
,70,10,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
فيها | FYHE fīhā oraya in it,
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وقيل ق و ل | GVL VGYL ve ḳīle ve denilir and it (will) be said
Vav,Gaf,Ye,Lam,
6,100,10,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول
لهم | LHM lehum onlara to them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ذوقوا ذ و ق | Z̃VG Z̃VGVE ƶūḳū tadın """Taste"
Zel,Vav,Gaf,Vav,Elif,
700,6,100,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabını (the) punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduğunuz you used (to)
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
به | BH bihi onu [in it]
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
تكذبون ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BVN tukeƶƶibūne yalanlamakta "deny."""
Te,Kef,Zel,Be,Vav,Nun,
400,20,700,2,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form II) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَأَمَّا: ve fakat | الَّذِينَ: | فَسَقُوا: yoldan çıkanların | فَمَأْوَاهُمُ: barınacakları yer | النَّارُ: ateştir | كُلَّمَا: her | أَرَادُوا: istediklerinde | أَنْ: | يَخْرُجُوا: çıkmak | مِنْهَا: oradan | أُعِيدُوا: yine geri çevrilirler | فِيهَا: oraya | وَقِيلَ: ve denilir | لَهُمْ: onlara | ذُوقُوا: tadın | عَذَابَ: azabını | النَّارِ: ateş | الَّذِي: | كُنْتُمْ: olduğunuz | بِهِ: onu | تُكَذِّبُونَ: yalanlamakta |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأما WÊME ve fakat | الذين ELZ̃YN | فسقوا FSGWE yoldan çıkanların | فمأواهم FMÊWEHM barınacakları yer | النار ELNER ateştir | كلما KLME her | أرادوا ÊRED̃WE istediklerinde | أن ÊN | يخرجوا YḢRCWE çıkmak | منها MNHE oradan | أعيدوا ÊAYD̃WE yine geri çevrilirler | فيها FYHE oraya | وقيل WGYL ve denilir | لهم LHM onlara | ذوقوا Z̃WGWE tadın | عذاب AZ̃EB azabını | النار ELNER ateş | الذي ELZ̃Y | كنتم KNTM olduğunuz | به BH onu | تكذبون TKZ̃BWN yalanlamakta |
Kırık Meal (Okunuş) : |veemmā: ve fakat | elleƶīne: | feseḳū: yoldan çıkanların | feme'vāhumu: barınacakları yer | n-nāru: ateştir | kullemā: her | erādū: istediklerinde | en: | yeḣrucū: çıkmak | minhā: oradan | uǐydū: yine geri çevrilirler | fīhā: oraya | ve ḳīle: ve denilir | lehum: onlara | ƶūḳū: tadın | ǎƶābe: azabını | n-nāri: ateş | lleƶī: | kuntum: olduğunuz | bihi: onu | tukeƶƶibūne: yalanlamakta |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊME: ve fakat | ELZ̃YN: | FSGVE: yoldan çıkanların | FMÊVEHM: barınacakları yer | ELNER: ateştir | KLME: her | ÊRED̃VE: istediklerinde | ÊN: | YḢRCVE: çıkmak | MNHE: oradan | ÊAYD̃VE: yine geri çevrilirler | FYHE: oraya | VGYL: ve denilir | LHM: onlara | Z̃VGVE: tadın | AZ̃EB: azabını | ELNER: ateş | ELZ̃Y: | KNTM: olduğunuz | BH: onu | TKZ̃BVN: yalanlamakta |
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat buyruktan çıkanlara gelince: Onların yurtları ateştir; oradan çıkmak istedikleri zaman tekrar atılırlar oraya ve onlara denir ki: Tadın yalanladığınız ateşin azâbını.
Adem Uğur : Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
Ahmed Hulusi : İnancı bozuk olanlara gelince, onların yaşam boyutu - ortamı ateştir! Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya iade olunurlar ve kendilerine: "Yalanladığınız o ateşin azabını tadın!" denilir.
Ahmet Tekin : Doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkan fâsıkların, âsilerin, bozguncuların mekânları ise ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler, kendilerine: 'Yalanlayıp durduğunuz, Cehennem azâbını tadın' denilir.
Ahmet Varol : Fasıklık edenlere gelince; onların barınma yerleri ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler oraya geri döndürülürler ve kendilerine: 'Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın' denir.
Ali Bulaç : Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.
Ali Fikri Yavuz : Amma fâsık (münâfık) olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her çıkmak istedikçe, onlar yine ateş içine döndürülürler; ve onlara: “- Haydi tadın bakalım, yalanlayıp durduğunuz o ateşin azabını!...” denilir. (*) Dikkat!... Secde âyetidir.
Bekir Sadak : Ama yoldan cikanlarin, iste onlarin varacagi yer atestir. Oradan cikmak isteyislerinin her defasinda geri cevrilirler ve onlara: «Yalanlayip, durdugunuz atesin azabini tadin» denir.
Celal Yıldırım : Yozmuş ahlâksızlara gelince : Onların eyleşecekleri yerleri ateştir. Oradan ne kadar çıkmak isteseler hemen geri çevirilirler ve onlara, «yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın !» denilir.
Diyanet İşleri : Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
Diyanet İşleri (eski) : Ama yoldan çıkanların, işte onların varacağı yer ateştir. Oradan çıkmak isteyişlerinin her defasında geri çevrilirler ve onlara: 'Yalanlayıp, durduğunuz ateşin azabını tadın' denir.
Diyanet Vakfi : Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
Edip Yüksel : Yoldan çıkmış olanların konağı ise ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, tekrar oraya çevrilirler. Onlara, 'Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın,' denir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ama fasıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Amma fasıklık etmiş olanların me'vâları ateştir. Ondan her çıkmak istedikçe onlar içine iade olunurlar da kendilerine haydi tadın o ateşin tekzib edib durduğunuz azâbını denilir
Fizilal-il Kuran : Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse, yine oraya geri çevrilirler ve onlara «yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın» denir.
Gültekin Onan : Fasık kimseler içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.
Hakkı Yılmaz : (20,21) Ve yoldan çıkanlara gelince, onların varacağı yer de Ateş'tir. Her çıkmak istediklerinde oraya yeniden çevrilecekler ve onlara, “Yalanlayıp durduğunuz Ateş'in azabını tadın” denilecektir. Hiç kuşkusuz, dönerler diye onlara, büyük cezanın biraz hafifinden, en yakın cezadan da tattıracağız.
Hasan Basri Çantay : Fâsık olanların barınacağı yer ise ateşdir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse içerisine döndürülürler ve onlara: «Tekzîb edegeldiğiniz o ateşin azabını tadın» denilir.
Hayrat Neşriyat : Fakat o fâsıklık edenlere gelince, artık onların varacağı yer, ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: 'Kendisini yalanlamaktaolduğunuz ateşin azâbını tadın!' denilir.
İbni Kesir : Yoldan çıkanlara gelince; onların sığınağı da ateştir. Oradan çıkmak istedikleri her seferinde geri çevrilirler. Ve onlara: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın, denir.
İskender Evrenosoğlu : Ve fakat fasık olanlar, onların mevası (barınağı) ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya iade edilirler (geri döndürülürler). Ve onlara: "Ateşin azabını tadın! Ki onu tekzip etmiştiniz (yalanlamıştınız)." denir.
Muhammed Esed : Sapmışların varacakları yer ise ateştir. Ondan kurtulmak için her çırpınışlarında yeniden içine atılırlar ve kendilerine, "Yalanlamış olduğunuz ateşin azabını (şimdi) tadın bakalım!" denir.
Mustafa İslamoğlu : Hak yoldan sapanlara gelince: artık onların da konaklayacakları yer ateş olacak; oradan ne zaman çıkmak isteseler, kendilerine "Oldum olası yalanlayıp durdurduğunuz ateşin azabını tadın!" denilerek oraya iade edilecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Fakat o kimseler ki, fıska sapmışlardır, artık onların barınacakları yer, ateştir. Her ne vakit oradan çıkmalarını istedikçe onun içine geri döndürüleceklerdir ve onlara denilmiş olacaktır ki, o ateş azabını tadın ki, siz onu yalan saymakta bulunmuş idiniz.
Ömer Öngüt : Yoldan çıkanların barınacakları yer ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya döndürülürler. Onlara: “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın!” denir.
Şaban Piriş : Yoldan çıkanlara gelince, onların barınağı ateştir. Her ne zaman oradan çıkmak isteseler, tekrar oraya döndürülürler ve onlara şöyle denir: -Tadın bakalım yalanladığınız ateşin azabını!
Suat Yıldırım : Yoldan çıkmış fâsıkların ise barınakları cehennemdir. Her ne zaman oradan çıkmak isteseler yine oraya itilirler. Onlara: "Cehennem azabını yalan sayıyordunuz. Tadın da görün bakalım!" denir.
Süleyman Ateş : Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın" denilir.
Tefhim-ul Kuran : Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler ve onlara: «Kendisini yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın» denir.
Ümit Şimşek : Yoldan çıkmış olanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, 'Tadın yalanladığınız ateş azabını!' diye geri çevrilirler.
Yaşar Nuri Öztürk : Sapmış olanların varacakları yerse ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler. Ve şöyle denir onlara: "Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadıverin!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}