Hasan Basri Çantay Meali |
|
Andolsun «Tuur» a, (52:1) | |
(2-3) Neşredilmiş kâğıd (lar) içinde yazılı kitaba, (52:2) | |
Ma'muur eve, (52:4) | |
Yükseltilmiş tavana, (52:5) | |
Dolan denize, (52:6) | |
Ki Rabbinin azâbı hiç şübhesiz vaaki'dir (inecekdir), (52:7) | |
Onu defedecek (hiçbir şey de) yokdur. (52:8) | |
O gün gök sallanıb çalkanır, (52:9) | |
Dağlar (yerinden kopub) yürür. (52:10) | |
Vay artık o gün (peygamberleri önce) tekzib edenlere! (52:11) | |
Ki onlar daldıkları baatıl içinde oynayıb duranlardır. (52:12) | |
O gün onlar cehennem ateşine itilib kakılırlar. (52:13) | |
(Şöyle denilecek:) «İşte sizin yalan saymakda idiğiniz ateş budur». (52:14) | |
«(Peki) bu da mı sihir?! Yoksa siz (yine büyülendiniz de) görmüyor musunuz»?! (52:15) | |
Girin oraya! İster dayanın, ister dayanmayın, sizce birdir. Siz ancak yapageldiklerinizin cezasına çarpılıyorsunuz». (52:16) | |
Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar cennetler, ni'met (ler) içindedirler, (52:17) | |
Rablerinin kendilerine verdiği ile zevkyâb olarak. Rableri onları o çılgın cehennemin azabından korumuşdur. (52:18) | |
(Şöyle denilir:) «(İyi) amel (ve hareket) etmiş olduğunuz için aafiyetle yeyin, için». (52:19) | |
«Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslananlar olarak». Biz onlara şahin gözlü huurîleri eş yapdık. (52:20) | |
İman edib de zürriyyetleri de îman ile kendilerine tâ'bi olanlar (yok mu?) biz onların nesillerini de kendilerine katdık. Kendilerinin amelinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir. (52:21) | |
Onlara canlarının isteyeceği meyve (ler) i, et (ler) i de bol bol verdik. (52:22) | |
Orada birbirleriyle öyle kadeh çekişirler ki! Onda ne bir saçmalama, ne de bir günâha sokma yokdur. (52:23) | |
O sadefleri içinde gizlenmiş inci gibi civanlar da kendilerine (hizmet için) etraflarında döner (ler). (52:24) | |
(Ehl-i cennet) birbirine yönelib (hallerini ve amellerini) soruşdururlar, (52:25) | |
(Şöyle) diyerek: «Biz hakıykat bundan evvel (dünyâda) ailelerimiz içinde (aakıbetimizden) korkanlardık». (52:26) | |
«İşte Allah bize (mağfiret ve rahmetini) lûtfetdi. Bizi sâm yeli azabından korudu». (52:27) | |
«Gerçek biz bundan evvel (müvahhid olarak) Ona ibâdet ediyorduk. Şübhesiz ki O, (evet) O, (va'dinde saadık) ihsanı bol, çok esirgeyicidir». (52:28) | |
(Habîbim) sen hemen öğüt vermekde devam et. Öyle ya, sen Rabbinin ni'meti sayesinde ne bir kâhin, ne de bir mecnun değilsin. (52:29) | |
Yoksa «(O), bir şâirdir, biz onun, zamanın felâketli haadiseleri (ne çarpılması) nı gözetliyoruz» mu diyorlar? (52:30) | |
De ki: «Bekleyin. Çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim». (52:31) | |
Yahud bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgınlar güruhu mudur? (52:32) | |
Yahud onu kendisi mi uydurub söyledi diyorlar? Hayır, onlar îman etmezler. (52:33) | |
Öyleyse onlar da, eğer doğru söyleyenlerse, onun gibi (velev uydurma) bir söz getirsinler! (52:34) | |
Yoksa onlar bir şeysiz olarak mı yaratdılar? Yahud (kendilerinin) yaratıcıları kendileri midir?! (52:35) | |
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yaratdılar? Hayır, onlar (Allahın birliğini, kudretini) iyi bilmiyorlar. (52:36) | |
Yahud Rabbinin hazîneleri onların yanında mı? Veya onlar (eşyâyi diledikleri gibi tedbîre) haakim ve gaalib kimseler mi? (52:37) | |
Yoksa onlara haas bir merdiven vardır da onun üstünden mi dinliyorlar Öyleyse dinleyicileri açık bir bürhan getirsin (ler)! (52:38) | |
Yahud kızlar Onun, oğullar sizin mi? (52:39) | |
Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da onlar (bundan mütevellid) borcdan dolayı ağır bir yük altına mı girmişlerdir? (52:40) | |
Yahud gayb (ın ilmi) kendilerinin yanındadır da (bunu) onlar mı yazıyorlar? (52:41) | |
Yoksa (sana) bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenler (kurduklara o) tuzağa kendileri düşüb mağlub olmuşlardır (olacaklardır). (52:42) | |
Yahud onların Allahdan başka bir Tanrıları mı var? Allah onların katmakda oldukları ortaklardan münezzehdir. (52:43) | |
Eğer gökden bir parça düşer görseler «(Bu), derler, birbiri üstüne yığılmış bir bulutdur». (52:44) | |
Artık onları çarpılacakları günlerine kadar (hallerine) bırak. (52:45) | |
O gün tuzakları hiçbir şeyle kendilerine fâide vermeyecek, onlara yardım da edilmeyecekdir. (52:46) | |
Muhakkak ki o zulmedenlere bundan evvel de bir azâb var. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. (52:47) | |
Sen Rabbinin hükmüne (rızaa ile) sabret. Çünkü muhakkak sen bizim gözlerimiz (önün) desin. Kalkacağın zaman da Rabbine hamd ile tesbîh (ve tenzîh) et. (52:48) | |
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra dahi tesbîh et. (52:49) | |