Ahmet Varol Meali |
|
Andolsun Tur'a,(52:1) | |
(2-3)Yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış kitaba,(52:2) | |
(2-3) Yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış kitaba,(52:3) | |
Ma'mur eve,(52:4) | |
Yükseltilmiş tavana,(52:5) | |
Tutuşturulmuş denize, [1](52:6) | |
Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.(52:7) | |
Ona engel olacak bir şey yoktur.(52:8) | |
O gün gök bir çalkalanış çalkalanır,(52:9) | |
Ve dağlar bir yürüyüş yürür ki!(52:10) | |
İşte o gün, yalanlayanların vay hallerine!(52:11) | |
Ki onlar, daldıkları bir batılın içinde oynayıp duranlardır.(52:12) | |
O gün onlar cehennem ateşine doğru şiddetle itilirler.(52:13) | |
'İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz ateştir.(52:14) | |
Bu da bir büyü müdür yoksa siz mi görmüyorsunuz?(52:15) | |
Girin oraya. Artık ister dayanın ister dayanmayın. Sizin için birdir. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz.'(52:16) | |
Şüphesiz takva sahipleri cennetlerde ve nimet içindedirler.(52:17) | |
Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk sürerler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.(52:18) | |
'Yapmakta olduklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için.'(52:19) | |
Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak. Ayrıca onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.(52:20) | |
İman edip nesilleri de imanda kendilerini izleyenler var ya, onların nesillerini kendilerine katmış ve kendi amellerinden bir şey eksiltmemişizdir. Her kişi kazandığına karşılık bir rehindir. [2](52:21) | |
Onlara canlarının çektiği meyvelerden ve etten bol bol vermişizdir.(52:22) | |
Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama ne de günâha sokma vardır.(52:23) | |
Etraflarında kendilerine ait öyle delikanlılar dolaşırlar ki onlar adeta sedefte saklı inci gibidirler.(52:24) | |
Birbirlerine dönüp sorarlar.(52:25) | |
Derler ki: 'Biz daha önce ailemiz içindeyken endişeliydik.(52:26) | |
Allah bize lutfetti de bizi delikçiklere (hücrelere) kadar işleyen azaptan korudu.(52:27) | |
Şüphesiz biz daha önce O'na yalvarırdık. Gerçekten iyilik eden, rahmet eden O'dur.'(52:28) | |
O halde sen öğüt ver. Rabbinin nimetiyle sen ne bir kâhinsin ne de mecnun.(52:29) | |
Yoksa: '(O) bir şairdir, biz onun zamanın felaketlerine çarpılmasını gözlüyoruz' mu diyorlar?(52:30) | |
De ki: 'Gözleyin, şüphesiz ben de sizinle beraber gözleyenlerdenim!'(52:31) | |
Bunu kendilerine akılları mı emrediyor yoksa onlar azgın bir topluluk mudurlar?(52:32) | |
Yoksa: 'Onu kendisi uydurup söyledi' mi diyorlar? Hayır, onlar inanmıyorlar.(52:33) | |
Eğer doğru sözlü iseler onun benzeri bir söz getirsinler öyleyse!(52:34) | |
Onlar hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar yoksa yaratanlar kendileri midirler?(52:35) | |
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar kesin bilgiyle inanmıyorlar.(52:36) | |
Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanlarında mıdır? Yoksa hâkimiyet sahibi onlar mıdırlar?(52:37) | |
Yoksa onların merdivenleri mi var da onunla (göklerde konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse dinleyenleri açık bir belge getirsin.(52:38) | |
Yoksa kızlar O'nun da oğlanlar sizin mi?(52:39) | |
Yoksa sen onlardan ücret istiyorsun da onlar borçtan ağır yük altında mı kaldılar?(52:40) | |
Yoksa gayb (ilmi) kendi yanlarında mıdır da onlar (onu) yazıyorlar mı?(52:41) | |
Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar? Oysa asıl tuzağa düşecek olanlar o inkâr edenlerdir.(52:42) | |
Yoksa onların Allah'tan başka bir ilahları mı var? Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir.(52:43) | |
Gökten bir parçanın düştüğünü görseler: 'Üst üste yığılmış bir buluttur' derler.(52:44) | |
Öyleyse onları çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.(52:45) | |
O gün tuzakları kendilerinden bir şey savamaz ve onlara yardım da edilmez.(52:46) | |
Şüphesiz zalimler için bundan önce de bir azap var. Ancak onların çoğu bilmiyorlar.(52:47) | |
Sen Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen bizim gözlerimizin önündesin. Kalktığın zaman da Rabbini hamd ile tesbih et.(52:48) | |
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batmasının ardından da O'nu tesbih et.(52:49) | |