» 46 / Ahkâf  24:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 24
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : nihayet
2. رَأَوْهُ (RÊVH) = raevhu : onu görünce
3. عَارِضًا (AERŽE) = ǎāriDan : geniş bir bulut halinde
4. مُسْتَقْبِلَ (MSTGBL) = musteḳbile : yönelerek geldiğini
5. أَوْدِيَتِهِمْ (ÊVD̃YTHM) = evdiyetihim : vadilerine
6. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
7. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
8. عَارِضٌ (AERŽ) = ǎāriDun : bir buluttur
9. مُمْطِرُنَا (MMŦRNE) = mumTirunā : bize yağmur yağdıracak
10. بَلْ (BL) = bel : hayır
11. هُوَ (HV) = huve : o
12. مَا (ME) = mā : şey
13. اسْتَعْجَلْتُمْ (ESTACLTM) = steǎ'celtum : sizin acele gelmesini istediğinizdir
14. بِهِ (BH) = bihi : onun
15. رِيحٌ (RYḪ) = rīHun : bir rüzgardır
16. فِيهَا (FYHE) = fīhā : içinde bulunan
17. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : azab
18. أَلِيمٌ (ÊLYM) = elīmun : acıklı
nihayet | onu görünce | geniş bir bulut halinde | yönelerek geldiğini | vadilerine | dediler | bu | bir buluttur | bize yağmur yağdıracak | hayır | o | şey | sizin acele gelmesini istediğinizdir | onun | bir rüzgardır | içinde bulunan | azab | acıklı |

[] [REY] [ARŽ] [GBL] [VD̃Y] [GVL] [] [ARŽ] [MŦR] [] [] [] [ACL] [] [RVḪ] [] [AZ̃B] [ELM]
FLME RÊVH AERŽE MSTGBL ÊVD̃YTHM GELVE HZ̃E AERŽ MMŦRNE BL HV ME ESTACLTM BH RYḪ FYHE AZ̃EB ÊLYM

felemmā raevhu ǎāriDan musteḳbile evdiyetihim ḳālū hāƶā ǎāriDun mumTirunā bel huve steǎ'celtum bihi rīHun fīhā ǎƶābun elīmun
فلما رأوه عارضا مستقبل أوديتهم قالوا هذا عارض ممطرنا بل هو ما استعجلتم به ريح فيها عذاب أليم

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 24
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā nihayet Then when
رأوه ر ا ي | REY RÊVH raevhu onu görünce they saw it
عارضا ع ر ض | ARŽ AERŽE ǎāriDan geniş bir bulut halinde (as) a cloud
مستقبل ق ب ل | GBL MSTGBL musteḳbile yönelerek geldiğini approaching
أوديتهم و د ي | VD̃Y ÊVD̃YTHM evdiyetihim vadilerine their valleys,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
عارض ع ر ض | ARŽ AERŽ ǎāriDun bir buluttur (is) a cloud
ممطرنا م ط ر | MŦR MMŦRNE mumTirunā bize yağmur yağdıracak "bringing us rain."""
بل | BL bel hayır Nay,
هو | HV huve o it
ما | ME şey (is) what
استعجلتم ع ج ل | ACL ESTACLTM steǎ'celtum sizin acele gelmesini istediğinizdir you were asking it to be hastened,
به | BH bihi onun you were asking it to be hastened,
ريح ر و ح | RVḪ RYḪ rīHun bir rüzgardır a wind
فيها | FYHE fīhā içinde bulunan in it
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun azab (is) a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful,

46:24 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet | onu görünce | geniş bir bulut halinde | yönelerek geldiğini | vadilerine | dediler | bu | bir buluttur | bize yağmur yağdıracak | hayır | o | şey | sizin acele gelmesini istediğinizdir | onun | bir rüzgardır | içinde bulunan | azab | acıklı |

[] [REY] [ARŽ] [GBL] [VD̃Y] [GVL] [] [ARŽ] [MŦR] [] [] [] [ACL] [] [RVḪ] [] [AZ̃B] [ELM]
FLME RÊVH AERŽE MSTGBL ÊVD̃YTHM GELVE HZ̃E AERŽ MMŦRNE BL HV ME ESTACLTM BH RYḪ FYHE AZ̃EB ÊLYM

felemmā raevhu ǎāriDan musteḳbile evdiyetihim ḳālū hāƶā ǎāriDun mumTirunā bel huve steǎ'celtum bihi rīHun fīhā ǎƶābun elīmun
فلما رأوه عارضا مستقبل أوديتهم قالوا هذا عارض ممطرنا بل هو ما استعجلتم به ريح فيها عذاب أليم

[] [ر ا ي] [ع ر ض] [ق ب ل] [و د ي] [ق و ل] [] [ع ر ض] [م ط ر] [] [] [] [ع ج ل] [] [ر و ح] [] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 24
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā nihayet Then when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
رأوه ر ا ي | REY RÊVH raevhu onu görünce they saw it
Re,,Vav,He,
200,,6,5,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عارضا ع ر ض | ARŽ AERŽE ǎāriDan geniş bir bulut halinde (as) a cloud
Ayn,Elif,Re,Dad,Elif,
70,1,200,800,1,
"N – accusative masculine indefinite active participle → Cloud"
اسم منصوب
مستقبل ق ب ل | GBL MSTGBL musteḳbile yönelerek geldiğini approaching
Mim,Sin,Te,Gaf,Be,Lam,
40,60,400,100,2,30,
N – accusative masculine (form X) active participle
اسم منصوب
أوديتهم و د ي | VD̃Y ÊVD̃YTHM evdiyetihim vadilerine their valleys,
,Vav,Dal,Ye,Te,He,Mim,
,6,4,10,400,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
عارض ع ر ض | ARŽ AERŽ ǎāriDun bir buluttur (is) a cloud
Ayn,Elif,Re,Dad,
70,1,200,800,
"N – nominative masculine indefinite active participle → Cloud"
اسم مرفوع
ممطرنا م ط ر | MŦR MMŦRNE mumTirunā bize yağmur yağdıracak "bringing us rain."""
Mim,Mim,Tı,Re,Nun,Elif,
40,40,9,200,50,1,
"N – nominative masculine (form IV) active participle → Rain
PRON – 1st person plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بل | BL bel hayır Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
هو | HV huve o it
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
ما | ME şey (is) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
استعجلتم ع ج ل | ACL ESTACLTM steǎ'celtum sizin acele gelmesini istediğinizdir you were asking it to be hastened,
Elif,Sin,Te,Ayn,Cim,Lam,Te,Mim,
1,60,400,70,3,30,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form X) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
به | BH bihi onun you were asking it to be hastened,
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
ريح ر و ح | RVḪ RYḪ rīHun bir rüzgardır a wind
Re,Ye,Ha,
200,10,8,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
فيها | FYHE fīhā içinde bulunan in it
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun azab (is) a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful,
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: nihayet | رَأَوْهُ: onu görünce | عَارِضًا: geniş bir bulut halinde | مُسْتَقْبِلَ: yönelerek geldiğini | أَوْدِيَتِهِمْ: vadilerine | قَالُوا: dediler | هَٰذَا: bu | عَارِضٌ: bir buluttur | مُمْطِرُنَا: bize yağmur yağdıracak | بَلْ: hayır | هُوَ: o | مَا: şey | اسْتَعْجَلْتُمْ: sizin acele gelmesini istediğinizdir | بِهِ: onun | رِيحٌ: bir rüzgardır | فِيهَا: içinde bulunan | عَذَابٌ: azab | أَلِيمٌ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME nihayet | رأوه RÊWH onu görünce | عارضا AERŽE geniş bir bulut halinde | مستقبل MSTGBL yönelerek geldiğini | أوديتهم ÊWD̃YTHM vadilerine | قالوا GELWE dediler | هذا HZ̃E bu | عارض AERŽ bir buluttur | ممطرنا MMŦRNE bize yağmur yağdıracak | بل BL hayır | هو HW o | ما ME şey | استعجلتم ESTACLTM sizin acele gelmesini istediğinizdir | به BH onun | ريح RYḪ bir rüzgardır | فيها FYHE içinde bulunan | عذاب AZ̃EB azab | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: nihayet | raevhu: onu görünce | ǎāriDan: geniş bir bulut halinde | musteḳbile: yönelerek geldiğini | evdiyetihim: vadilerine | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | ǎāriDun: bir buluttur | mumTirunā: bize yağmur yağdıracak | bel: hayır | huve: o | : şey | steǎ'celtum: sizin acele gelmesini istediğinizdir | bihi: onun | rīHun: bir rüzgardır | fīhā: içinde bulunan | ǎƶābun: azab | elīmun: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: nihayet | RÊVH: onu görünce | AERŽE: geniş bir bulut halinde | MSTGBL: yönelerek geldiğini | ÊVD̃YTHM: vadilerine | GELVE: dediler | HZ̃E: bu | AERŽ: bir buluttur | MMŦRNE: bize yağmur yağdıracak | BL: hayır | HV: o | ME: şey | ESTACLTM: sizin acele gelmesini istediğinizdir | BH: onun | RYḪ: bir rüzgardır | FYHE: içinde bulunan | AZ̃EB: azab | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : O bulutun, vâdilerine doğru gelmekte olduğunu görünce bu demişlerdi, bize yağmur getiren bulut. Hayır, o, çarçabuk gelmesini istediğiniz şey, bir yel ki onda elemli bir azap var.
Adem Uğur : Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!
Ahmed Hulusi : Ne vakit onu (tehdit olundukları azabı) vadilerine yönelmiş geniş bir bulut olarak gördüler, dediler ki: "Bu bize yağmur indirecek bir buluttur. " Hayır, o kendisini acele istediğinizdir! (O) içinde feci bir azap olan rüzgârdır.
Ahmet Tekin : O azâbı, vâdilerine doğru ansızın yayılan, akan bir bulut halinde gördükleri zaman: 'Bu, bize yağmur yağdıracak, ufukta beliren bir buluttur.' dediler. Hûd ise: 'O, sizin küstahça acele gelmesini istediğiniz şeydir. O, içinde can yakıp inleten müthiş azap olan bir rüzgârdır.'dedi.
Ahmet Varol : Derken onu vadilerine yönelerek gelen geniş bir bulut olarak gördüklerinde: 'Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur' dediler. 'Hayır o çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acıklı azap bulunan bir rüzgar.
Ali Bulaç : Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz : Vakta ki, o korkutuldukları azabı, (bulundukları) vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüler, dediler ki: “- Bu, ufukta beliren bir bulut; bize yağmur yağdıracak.” (Hûd Aleyhisselâm, onlara şöyle dedi) “- Hayır, o, sizin acele istediğiniz şey. Bir rüzgâr ki, onda çok acıklı bir azab vardır.
Bekir Sadak : (24-25) O azabin, yayilarak vadilerine dogru yoneldigini gorduklerinde: «Bu yaygin bulut bize yagmur yagdiracaktir» dediler. Hud: «Hayir, o, acele beklediginiz seydir; can yakici azap veren bir ruzgardir; Rabbinin buyrugu ile her seyi yok eder» dedi. Bunun uzerine evlerinin harabelerinden baska bir sey gorunmez oldu. Biz, suclu milleti iste boyle cezalandiririz.
Celal Yıldırım : Onlar, vadilerine doğru enine yayılıp gelen bir bulut görünce, «bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur,» dediler. O, «hayır, o sizin acele istediğiniz şeydir; içinde elem verici azabı taşıyan bir rüzgârdır;
Diyanet İşleri : O azabı vadilerine doğru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, “Bu, bize yağmur getiren bir buluttur” dediler. Hûd, “Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgârdır” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde: 'Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır' dediler. Hud: 'Hayır, o, acele beklediğiniz şeydir; can yakıcı azap veren bir rüzgardır; Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder' dedi. Bunun üzerine evlerinin harabelerinden başka bir şey görünmez oldu. Biz, suçlu milleti işte böyle cezalandırırız.
Diyanet Vakfi : Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!
Edip Yüksel : Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, 'Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur,' dediler. Hayır, bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: «Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur.» dediler. Hud ise: «O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgârdır ki, içerisinde acı bir azab vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken onu vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüklerinde: «Bu, bize yağmur yağdıracak ufukta beliren bir buluttur.» dediler. O ise: «Hayır, o, sizin çabuk gelmesini istediğiniz şeydir; içinde acıklı bir azap bulunan bir rüzgardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken vaktâ ki onu vadîlerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler, bu, dediler: bir ârız (ufukta beliren bir bulut) bize yağmur yağdıracak, hayır, o sizin acele istediğiniz şey: bir rüzgâr ki onda çok acıklı bir azâb var
Fizilal-il Kuran : Nihayet azabın ufukta geniş bir bulut halinde vadilerine doğru geldiğini görünce «Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur» dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azab bulunan bir rüzgardır.
Gültekin Onan : Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır.
Hakkı Yılmaz : (24,25) "Sonunda onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut hâlinde gördüklerinde: “Ha işte! Bu, bize yağmur getirecek bir bulut!” dediler, Hayır, aksine o, çabuklaştırmaya çalıştığınız şeyin ta kendisi; Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden, içinde acıklı bir azap olan rüzgâr... Sonunda o hâle geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Biz, günahkârlar topluluğunu işte böyle cezalandırırız. "
Hasan Basri Çantay : Artık vaktaki onu, vadilerine yönelerek gelen bir bulut haalinde, görmüşlerdi. Dediler ki: «Bu, bize yağmur verici bir bulutdur». (Hûd) »Hayır, (dedi), bu, çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir, rüzgârdır ki onda elem verici bir azâb vardır».
Hayrat Neşriyat : Nihâyet onu (o azâbı) vâdilerine doğru gelen bir bulut hâlinde görünce: 'Bu (olsa olsa) bize yağmur yağdırıcı bir buluttur!' dediler. (Hûd dedi ki:) 'Hayır! O, kendisini acele istediğiniz şeydir! İçinde (pek) elemli bir azab bulunan bir rüzgârdır!'
İbni Kesir : Onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce dediler ki: Bu; bize yağmur getirecek büyük bir buluttur. Hayır o, acelece beklediğiniz şey, bir rüzgardır ki içinde elem verici azab vardır.
İskender Evrenosoğlu : Fakat onu (azabı) vadilerine doğru yönelen bulutu gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur.” dediler. Hayır o, kendisini acele istediğiniz şey, içinde elîm azap olan bir rüzgârdır (fırtınadır).
Muhammed Esed : Sonuçta yoğun bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını fark ettiklerinde, "Bu, bize (bereketli) bir yağmur getirecek olan buluttur!" diye haykırdılar. (Ama Hud,) "Hayır," dedi, "o, sizin (bu kadar müstehzi şekilde) çabuklaşmasını istediğiniz acıklı azabı haber veren bir rüzgardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, onu kendi derelerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler. Dediler ki: «İşte bu, bize yağmur yağdırıcı bir buluttur.» «Hayır. O, kendisini alelacele istediğiniz şeydir, bir rüzgardır, onda bir acıklı azab vardır.»
Ömer Öngüt : Nihayet o azabın, geniş bir bulut halinde vâdilerine doğru yayılarak geldiğini görünce: "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur. " dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem verici azabı taşıyan bir rüzgardır.
Şaban Piriş : Azabın, bir bulut halinde vadilerine doğru gelişini gördükleri zaman: -Bu, bize yağmur getirecek bir bulut! demişlerdi. -Hayır. O, acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı bir azap olan rüzgardır!
Suat Yıldırım : (24-25) Vaktâ ki, bildirilen azabı, vâdilerine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce: "Bu, dediler, bize yağmur getiren bir bulut!" Hûd: "Hayır, dedi, bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı azap taşıyan bir rüzgârdır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır." Derken hepsi helâk olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş gürûhu böyle cezalandırırız.
Süleyman Ateş : Nihâyet azâbın (ufukta) geniş bir bulut halinde vâdilerine doğru geldiğini görünce: "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azâb bulunan bir rüzgârdır.
Tefhim-ul Kuran : Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, «Bu bize yağmur yağdıracak olan bir buluttur» dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgâr; onda acıklı bir azab vardır.
Ümit Şimşek : Azabın bir bulut şeklinde belirip de vâdilerine yöneldiğini gördüklerinde, 'Bu bize yağmur yağdıracak bir bulut' dediler. Hud 'Hayır,' dedi. 'O, çabuklaştırılmasını istediğiniz şeydir-bir rüzgâr ki, acı bir azap taşır.
Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}