» 46 / Ahkâf  29:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 29
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : bir zaman
2. صَرَفْنَا (ṦRFNE) = Sarafnā : yöneltmiştik
3. إِلَيْكَ (ÎLYK) = ileyke : sana
4. نَفَرًا (NFRE) = neferan : bir topluluğu
5. مِنَ (MN) = mine : -den
6. الْجِنِّ (ELCN) = l-cinni : cinler-
7. يَسْتَمِعُونَ (YSTMAVN) = yestemiǔne : dinlemek üzere
8. الْقُرْانَ (ELGR ËN) = l-ḳurāne : Kur'an
9. فَلَمَّا (FLME) = fe lemmā : zaman
10. حَضَرُوهُ (ḪŽRVH) = HaDerūhu : ona geldikleri
11. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
12. أَنْصِتُوا (ÊNṦTVE) = enSitū : susun (dinleyin)
13. فَلَمَّا (FLME) = fe lemmā : zaman da
14. قُضِيَ (GŽY) = ḳuDiye : bitirildiği
15. وَلَّوْا (VLVE) = vellev : döndüler
16. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
17. قَوْمِهِمْ (GVMHM) = ḳavmihim : kavimlerine
18. مُنْذِرِينَ (MNZ̃RYN) = munƶirīne : uyarıcılar olarak
bir zaman | yöneltmiştik | sana | bir topluluğu | -den | cinler- | dinlemek üzere | Kur'an | zaman | ona geldikleri | dediler | susun (dinleyin) | zaman da | bitirildiği | döndüler | | kavimlerine | uyarıcılar olarak |

[] [ṦRF] [] [NFR] [] [CNN] [SMA] [GRE] [] [ḪŽR] [GVL] [NṦT] [] [GŽY] [VLY] [] [GVM] [NZ̃R]
VÎZ̃ ṦRFNE ÎLYK NFRE MN ELCN YSTMAVN ELGR ËN FLME ḪŽRVH GELVE ÊNṦTVE FLME GŽY VLVE ÎL GVMHM MNZ̃RYN

ve iƶ Sarafnā ileyke neferan mine l-cinni yestemiǔne l-ḳurāne fe lemmā HaDerūhu ḳālū enSitū fe lemmā ḳuDiye vellev ilā ḳavmihim munƶirīne
وإذ صرفنا إليك نفرا من الجن يستمعون القرآن فلما حضروه قالوا أنصتوا فلما قضي ولوا إلى قومهم منذرين

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 29
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
صرفنا ص ر ف | ṦRF ṦRFNE Sarafnā yöneltmiştik We directed
إليك | ÎLYK ileyke sana to you
نفرا ن ف ر | NFR NFRE neferan bir topluluğu a party
من | MN mine -den of
الجن ج ن ن | CNN ELCN l-cinni cinler- the jinn,
يستمعون س م ع | SMA YSTMAVN yestemiǔne dinlemek üzere listening
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāne Kur'an (to) the Quran.
فلما | FLME fe lemmā zaman And when
حضروه ح ض ر | ḪŽR ḪŽRVH HaDerūhu ona geldikleri they attended it,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
أنصتوا ن ص ت | NṦT ÊNṦTVE enSitū susun (dinleyin) """Listen quietly."""
فلما | FLME fe lemmā zaman da And when
قضي ق ض ي | GŽY GŽY ḳuDiye bitirildiği it was concluded,
ولوا و ل ي | VLY VLVE vellev döndüler they turned back
إلى | ÎL ilā to
قومهم ق و م | GVM GVMHM ḳavmihim kavimlerine their people
منذرين ن ذ ر | NZ̃R MNZ̃RYN munƶirīne uyarıcılar olarak (as) warners.

46:29 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bir zaman | yöneltmiştik | sana | bir topluluğu | -den | cinler- | dinlemek üzere | Kur'an | zaman | ona geldikleri | dediler | susun (dinleyin) | zaman da | bitirildiği | döndüler | | kavimlerine | uyarıcılar olarak |

[] [ṦRF] [] [NFR] [] [CNN] [SMA] [GRE] [] [ḪŽR] [GVL] [NṦT] [] [GŽY] [VLY] [] [GVM] [NZ̃R]
VÎZ̃ ṦRFNE ÎLYK NFRE MN ELCN YSTMAVN ELGR ËN FLME ḪŽRVH GELVE ÊNṦTVE FLME GŽY VLVE ÎL GVMHM MNZ̃RYN

ve iƶ Sarafnā ileyke neferan mine l-cinni yestemiǔne l-ḳurāne fe lemmā HaDerūhu ḳālū enSitū fe lemmā ḳuDiye vellev ilā ḳavmihim munƶirīne
وإذ صرفنا إليك نفرا من الجن يستمعون القرآن فلما حضروه قالوا أنصتوا فلما قضي ولوا إلى قومهم منذرين

[] [ص ر ف] [] [ن ف ر] [] [ج ن ن] [س م ع] [ق ر ا] [] [ح ض ر] [ق و ل] [ن ص ت] [] [ق ض ي] [و ل ي] [] [ق و م] [ن ذ ر]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 29
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
صرفنا ص ر ف | ṦRF ṦRFNE Sarafnā yöneltmiştik We directed
Sad,Re,Fe,Nun,Elif,
90,200,80,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إليك | ÎLYK ileyke sana to you
,Lam,Ye,Kef,
,30,10,20,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
نفرا ن ف ر | NFR NFRE neferan bir topluluğu a party
Nun,Fe,Re,Elif,
50,80,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN mine -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الجن ج ن ن | CNN ELCN l-cinni cinler- the jinn,
Elif,Lam,Cim,Nun,
1,30,3,50,
"N – genitive masculine noun → Jinn"
اسم مجرور
يستمعون س م ع | SMA YSTMAVN yestemiǔne dinlemek üzere listening
Ye,Sin,Te,Mim,Ayn,Vav,Nun,
10,60,400,40,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāne Kur'an (to) the Quran.
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
1,30,100,200,,50,
"PN – accusative masculine proper noun → Quran"
اسم علم منصوب
فلما | FLME fe lemmā zaman And when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
حضروه ح ض ر | ḪŽR ḪŽRVH HaDerūhu ona geldikleri they attended it,
Ha,Dad,Re,Vav,He,
8,800,200,6,5,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنصتوا ن ص ت | NṦT ÊNṦTVE enSitū susun (dinleyin) """Listen quietly."""
,Nun,Sad,Te,Vav,Elif,
,50,90,400,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فلما | FLME fe lemmā zaman da And when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
قضي ق ض ي | GŽY GŽY ḳuDiye bitirildiği it was concluded,
Gaf,Dad,Ye,
100,800,10,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
ولوا و ل ي | VLY VLVE vellev döndüler they turned back
Vav,Lam,Vav,Elif,
6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
قومهم ق و م | GVM GVMHM ḳavmihim kavimlerine their people
Gaf,Vav,Mim,He,Mim,
100,6,40,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
منذرين ن ذ ر | NZ̃R MNZ̃RYN munƶirīne uyarıcılar olarak (as) warners.
Mim,Nun,Zel,Re,Ye,Nun,
40,50,700,200,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: bir zaman | صَرَفْنَا: yöneltmiştik | إِلَيْكَ: sana | نَفَرًا: bir topluluğu | مِنَ: -den | الْجِنِّ: cinler- | يَسْتَمِعُونَ: dinlemek üzere | الْقُرْانَ: Kur'an | فَلَمَّا: zaman | حَضَرُوهُ: ona geldikleri | قَالُوا: dediler | أَنْصِتُوا: susun (dinleyin) | فَلَمَّا: zaman da | قُضِيَ: bitirildiği | وَلَّوْا: döndüler | إِلَىٰ: | قَوْمِهِمْ: kavimlerine | مُنْذِرِينَ: uyarıcılar olarak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ bir zaman | صرفنا ṦRFNE yöneltmiştik | إليك ÎLYK sana | نفرا NFRE bir topluluğu | من MN -den | الجن ELCN cinler- | يستمعون YSTMAWN dinlemek üzere | القرآن ELGR ËN Kur'an | فلما FLME zaman | حضروه ḪŽRWH ona geldikleri | قالوا GELWE dediler | أنصتوا ÊNṦTWE susun (dinleyin) | فلما FLME zaman da | قضي GŽY bitirildiği | ولوا WLWE döndüler | إلى ÎL | قومهم GWMHM kavimlerine | منذرين MNZ̃RYN uyarıcılar olarak |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: bir zaman | Sarafnā: yöneltmiştik | ileyke: sana | neferan: bir topluluğu | mine: -den | l-cinni: cinler- | yestemiǔne: dinlemek üzere | l-ḳurāne: Kur'an | fe lemmā: zaman | HaDerūhu: ona geldikleri | ḳālū: dediler | enSitū: susun (dinleyin) | fe lemmā: zaman da | ḳuDiye: bitirildiği | vellev: döndüler | ilā: | ḳavmihim: kavimlerine | munƶirīne: uyarıcılar olarak |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃: bir zaman | ṦRFNE: yöneltmiştik | ÎLYK: sana | NFRE: bir topluluğu | MN: -den | ELCN: cinler- | YSTMAVN: dinlemek üzere | ELGR ËN: Kur'an | FLME: zaman | ḪŽRVH: ona geldikleri | GELVE: dediler | ÊNṦTVE: susun (dinleyin) | FLME: zaman da | GŽY: bitirildiği | VLVE: döndüler | ÎL: | GVMHM: kavimlerine | MNZ̃RYN: uyarıcılar olarak |
Abdulbaki Gölpınarlı : An o zamanı ki hani cinlerin bir bölüğünü, Kur'ân dinlesinler diye senin bulunduğun tarafa yollamıştık; oraya gelince birbirlerine, susun demişlerdi; okunuşu bitince de korkutmak için kavimlerine dönmüşlerdi de.
Adem Uğur : Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
Ahmed Hulusi : Hani cinden (insan gözünün görme alanı dışında kalan bir türden) bir grubu, Kurân'ı işitip dinlesinler diye sana yöneltmiştik. . . Ona hazır olduklarında dediler ki: "Susun!". . . Hüküm yerine gelince de uyarıcılar olarak toplumlarına döndüler!
Ahmet Tekin : Hani, cinlerden bir grubu, Kur’ân’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’ân’ı dinlemek için geldiklerinde, birbirlerine: 'Susun, dinleyin, duyduklarınızı uygulayın!' dediler. Kur’ân’ın okunması bitince de, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
Ahmet Varol : Hani cinlerden bir grubu Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde: 'Susup kulak verin' dediler. (Okuma) bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler.
Ali Bulaç : Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.
Ali Fikri Yavuz : Hatırla ki, cinlerden (on kişiye yakın) bir grubu, Kur’an dinlemek üzere sana yollamıştık. Vakta ki, Kur’an’ın huzuruna vardılar. (Birbirlerine): “- Susun, dinleyin” dediler. Sonra (Hz. Peygamber tarafından okunmakta olan Kur’an) bitirildiği vakit de (cinler Peygambere ve Kur’an’a iman getirerek) döndüler, (hem iman’a davet, hem de iman getirmiyenleri) korkutmak üzere kavimlerine gittiler.
Bekir Sadak : Kuran'i dinleyecek cinlerden bir takimini sana yoneltmistik. Onlar Kuran'i dinlemege hazir olunca birbirlerine: «Susun» dediler Kuran'in okunmasi bitince, herbiri birer uyarici olarak milletlerine donduler.
Celal Yıldırım : Hani bir vakit cinlerden birkaç tanesini Kur'ân dinlemek üzere sana çevirip göndermiştik. O'nu dinlemeye hazır duruma gelince, birbirlerine, «susun dinleyin I» dediler. Dinleme işi yerine gelip sona erince birer uyarıcılar olarak kendi topluluklarına dönüp gittiler.
Diyanet İşleri : Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
Diyanet İşleri (eski) : Kuran'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar Kuran'ı dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: 'Susun' dediler. Kuran'ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak milletlerine döndüler.
Diyanet Vakfi : Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) «Susun» demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
Edip Yüksel : Cinlerden bir grubu, Kuran'ı dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde, 'Susun' dediler. (Okuma) bitirilince topluluklarına birer uyarıcı olarak döndüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur'ân'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar Kur'ân'ı dinlemek için hazır bulundukları zaman birbirlerine «susun» dediler. Kur'ân'ın okunması bitince de birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de şu vakti anlat, hani cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana göndermiştik. Onu dinlemeye geldiklerinde: «Susun, dinleyin!» dediler. (Dinleme) bitirilince de dönüp uyarmak üzere kavimlerine gittiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de şu vaktı anlat ki: Cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana sevketmiştik, bu suretle vaktâ ki ona hâzır oldular, susun dinleyin dediler, sonra bitirildiği vakıt da döndüler, inzar etmek üzere kavımlarına gittiler
Fizilal-il Kuran : Bir zamanlar cinlerden bir topluluğu Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde «Susun dinleyin» dediler. Kur'an okuması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler.
Gültekin Onan : Hani cinlerden birkaçını, Kuran dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.
Hakkı Yılmaz : Hani Biz gizli ajanlardan Kur’ân'ı dinlemek isteyen bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, Kur’ân'a hazır oldukları zaman, “Susun!” dediler. Sonra Kur’ân'ı dinleyince de birer uyarıcı olarak toplumlarına döndüler.
Hasan Basri Çantay : Yâdet o zamanı ki cinlerden bir taaifeyi Kur'an dinlemeleri için sana (doğru) çevirmişdik. İşte bunlar onun huzuuruna gelince (birbirine) «Susun (dinleyin)» demişler, (okunması) bitirilince de (kendilerini azâb ile) korkutmıya me'mur olarak kavmlerine dönmüşlerdi.
Hayrat Neşriyat : Ve bir zaman, cinlerden birtakımını Kur’ân’ı dinlemeleri üzere sana yöneltmiştik. Nihâyet ona (ulaşarak) hazır olduklarında (birbirlerine): 'Susun (dinleyin)!' dediler. (O Kur’ân kırâeti) bitirilince de (artık îmân etmiş kimseler ve Allah’ın azâbı ile) korkutucular olarak kavimlerine döndüler.
İbni Kesir : Hani Kur'an dinlesinler diye sana cinlerden bir taife yöneltmiştik. Hazır olunca demişlerdi ki: Susun. Kur'an tamam olunca da her biri birer uyarıcı olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
İskender Evrenosoğlu : Cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik, Kur'ân'ı dinlemeleri için. Onun huzuruna geldikleri zaman “Susun, dinleyin!” dediler. Sonra (Kur'ân-ı Kerim okuması) bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.
Muhammed Esed : Hani (ey Muhammed!) Biz bir grup tanınmayan/bilinmeyen varlığı, Kuran'ı dinleyebilsinler diye sana doğru yöneltmiştik ve o(nun mesajları)nı fark eder etmez de (birbirlerine) "Sessizce dinleyin!" demişler ve (okuma) bittiğinde kendi toplumlarına uyarıcı olarak dönmüşlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o zamanı da yâd et ki, cinlerden bir zümreyi Kur'an'ı dinlemeleri için sana göndermiştik. Vaktâ ki, ona hazır oldular, dediler ki: «Susun! (dinleyin).» Vaktâ ki, tilâveti nihâyet buldu, kendi kavimlerine korkutucular olarak dönüp gittiler.
Ömer Öngüt : Resulüm! Hani Kur'an dinlesinler diye sana cinlerden bir tâife yöneltmiştik. Hazır olunca birbirlerine: "Susun!" demişlerdi. Kur'an'ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
Şaban Piriş : Hani, cinlerden bir grubu Kur’an’ı dinlesinler diye sana yöneltmiştik. Onun yanına gelince “susun!” demişler. (Okuma) tamamlanınca kavimlerine uyarıcı olarak dönmüşler.
Suat Yıldırım : Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur’ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur’ân’ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: "Susun, dinleyin!" dediler. Okuma tamamlanınca kendi toplumlarına birer uyarıcı olarak döndüler.
Süleyman Ateş : Bir zaman, cinlerden bir topluluğu Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Ona geldiklerinde (birbirlerine): "Susun, (dinleyin)" dediler. (Okuma) Bitirilince de uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler:
Tefhim-ul Kuran : Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: «Kulak verin;» sonra (dinleme işi) bitirilince de kendi kavimlerine (birer) uyarıcı korkutucular olarak döndüler.
Ümit Şimşek : Bir zaman da, Kur'ân'ı dinlemeleri için, cinlerden bir topluluğu sana göndermiştik. Onu dinlemek için hazır hale geldiklerinde, birbirlerine 'Susun' dediler. Kur'ân okunduktan sonra da kavimlerine birer uyarıcı olarak döndüler.
Yaşar Nuri Öztürk : Bir zaman, cinlerden bir topluluğu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onu dinlemeye hazır hale geldiklerinde: "Susup dinleyin!" dediler. Dinleme bitirilince de uyarıcılar olarak kendi toplumlarına döndüler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}