» 46 / Ahkâf  35:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 35
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَاصْبِرْ (FEṦBR) = feSbir : o halde sabret
2. كَمَا (KME) = kemā : gibi
3. صَبَرَ (ṦBR) = Sabera : sabrettikleri
4. أُولُو (ÊVLV) = ūlū : sahibi
5. الْعَزْمِ (ELAZM) = l-ǎzmi : azim (ve irade)
6. مِنَ (MN) = mine :
7. الرُّسُلِ (ELRSL) = r-rusuli : elçilerin
8. وَلَا (VLE) = ve lā : ve asla
9. تَسْتَعْجِلْ (TSTACL) = testeǎ'cil : acele etme
10. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlar için
11. كَأَنَّهُمْ (KÊNHM) = keennehum : onlar gibi olurlar
12. يَوْمَ (YVM) = yevme : gün
13. يَرَوْنَ (YRVN) = yeravne : gördükleri
14. مَا (ME) = mā : şeyi (azabı)
15. يُوعَدُونَ (YVAD̃VN) = yūǎdūne : tehdit edildikleri
16. لَمْ (LM) = lem :
17. يَلْبَثُوا (YLBS̃VE) = yelbeṧū : (sanki) yaşamamışlar
18. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında
19. سَاعَةً (SEAT) = sāǎten : bir sa'at
20. مِنْ (MN) = min : -den
21. نَهَارٍ (NHER) = nehārin : gündüz-
22. بَلَاغٌ (BLEĞ) = belāğun : (bu) bir duyurudur
23. فَهَلْ (FHL) = fehel :
24. يُهْلَكُ (YHLK) = yuhleku : helak mı edilecektir?
25. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
26. الْقَوْمُ (ELGVM) = l-ḳavmu : topluluktan
27. الْفَاسِقُونَ (ELFESGVN) = l-fāsiḳūne : yoldan çıkmış
o halde sabret | gibi | sabrettikleri | sahibi | azim (ve irade) | | elçilerin | ve asla | acele etme | onlar için | onlar gibi olurlar | gün | gördükleri | şeyi (azabı) | tehdit edildikleri | | (sanki) yaşamamışlar | dışında | bir sa'at | -den | gündüz- | (bu) bir duyurudur | | helak mı edilecektir? | başkası | topluluktan | yoldan çıkmış |

[ṦBR] [] [ṦBR] [EVL] [AZM] [] [RSL] [] [ACL] [] [] [YVM] [REY] [] [VAD̃] [] [LBS̃] [] [SVA] [] [NHR] [BLĞ] [] [HLK] [] [GVM] [FSG]
FEṦBR KME ṦBR ÊVLV ELAZM MN ELRSL VLE TSTACL LHM KÊNHM YVM YRVN ME YVAD̃VN LM YLBS̃VE ÎLE SEAT MN NHER BLEĞ FHL YHLK ÎLE ELGVM ELFESGVN

feSbir kemā Sabera ūlū l-ǎzmi mine r-rusuli ve lā testeǎ'cil lehum keennehum yevme yeravne yūǎdūne lem yelbeṧū illā sāǎten min nehārin belāğun fehel yuhleku illā l-ḳavmu l-fāsiḳūne
فاصبر كما صبر أولو العزم من الرسل ولا تستعجل لهم كأنهم يوم يرون ما يوعدون لم يلبثوا إلا ساعة من نهار بلاغ فهل يهلك إلا القوم الفاسقون

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 35
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاصبر ص ب ر | ṦBR FEṦBR feSbir o halde sabret So be patient,
كما | KME kemā gibi as
صبر ص ب ر | ṦBR ṦBR Sabera sabrettikleri had patience
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahibi those of determination
العزم ع ز م | AZM ELAZM l-ǎzmi azim (ve irade) those of determination
من | MN mine of
الرسل ر س ل | RSL ELRSL r-rusuli elçilerin the Messengers,
ولا | VLE ve lā ve asla and (do) not
تستعجل ع ج ل | ACL TSTACL testeǎ'cil acele etme seek to hasten
لهم | LHM lehum onlar için for them.
كأنهم | KÊNHM keennehum onlar gibi olurlar As if they had,
يوم ي و م | YVM YVM yevme gün (the) Day
يرون ر ا ي | REY YRVN yeravne gördükleri they see
ما | ME şeyi (azabı) what
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne tehdit edildikleri they were promised,
لم | LM lem not
يلبثوا ل ب ث | LBS̃ YLBS̃VE yelbeṧū (sanki) yaşamamışlar remained
إلا | ÎLE illā dışında except
ساعة س و ع | SVA SEAT sāǎten bir sa'at an hour
من | MN min -den of
نهار ن ه ر | NHR NHER nehārin gündüz- a day.
بلاغ ب ل غ | BLĞ BLEĞ belāğun (bu) bir duyurudur A notification.
فهل | FHL fehel But will
يهلك ه ل ك | HLK YHLK yuhleku helak mı edilecektir? (any) be destroyed
إلا | ÎLE illā başkası except
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmu topluluktan the people -
الفاسقون ف س ق | FSG ELFESGVN l-fāsiḳūne yoldan çıkmış the defiantly disobedient?

46:35 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

o halde sabret | gibi | sabrettikleri | sahibi | azim (ve irade) | | elçilerin | ve asla | acele etme | onlar için | onlar gibi olurlar | gün | gördükleri | şeyi (azabı) | tehdit edildikleri | | (sanki) yaşamamışlar | dışında | bir sa'at | -den | gündüz- | (bu) bir duyurudur | | helak mı edilecektir? | başkası | topluluktan | yoldan çıkmış |

[ṦBR] [] [ṦBR] [EVL] [AZM] [] [RSL] [] [ACL] [] [] [YVM] [REY] [] [VAD̃] [] [LBS̃] [] [SVA] [] [NHR] [BLĞ] [] [HLK] [] [GVM] [FSG]
FEṦBR KME ṦBR ÊVLV ELAZM MN ELRSL VLE TSTACL LHM KÊNHM YVM YRVN ME YVAD̃VN LM YLBS̃VE ÎLE SEAT MN NHER BLEĞ FHL YHLK ÎLE ELGVM ELFESGVN

feSbir kemā Sabera ūlū l-ǎzmi mine r-rusuli ve lā testeǎ'cil lehum keennehum yevme yeravne yūǎdūne lem yelbeṧū illā sāǎten min nehārin belāğun fehel yuhleku illā l-ḳavmu l-fāsiḳūne
فاصبر كما صبر أولو العزم من الرسل ولا تستعجل لهم كأنهم يوم يرون ما يوعدون لم يلبثوا إلا ساعة من نهار بلاغ فهل يهلك إلا القوم الفاسقون

[ص ب ر] [] [ص ب ر] [ا و ل] [ع ز م] [] [ر س ل] [] [ع ج ل] [] [] [ي و م] [ر ا ي] [] [و ع د] [] [ل ب ث] [] [س و ع] [] [ن ه ر] [ب ل غ] [] [ه ل ك] [] [ق و م] [ف س ق]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 35
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاصبر ص ب ر | ṦBR FEṦBR feSbir o halde sabret So be patient,
Fe,Elif,Sad,Be,Re,
80,1,90,2,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
كما | KME kemā gibi as
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
صبر ص ب ر | ṦBR ṦBR Sabera sabrettikleri had patience
Sad,Be,Re,
90,2,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahibi those of determination
,Vav,Lam,Vav,
,6,30,6,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
العزم ع ز م | AZM ELAZM l-ǎzmi azim (ve irade) those of determination
Elif,Lam,Ayn,Ze,Mim,
1,30,70,7,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
من | MN mine of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الرسل ر س ل | RSL ELRSL r-rusuli elçilerin the Messengers,
Elif,Lam,Re,Sin,Lam,
1,30,200,60,30,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ve asla and (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تستعجل ع ج ل | ACL TSTACL testeǎ'cil acele etme seek to hasten
Te,Sin,Te,Ayn,Cim,Lam,
400,60,400,70,3,30,
V – 2nd person masculine singular (form X) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
لهم | LHM lehum onlar için for them.
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
كأنهم | KÊNHM keennehum onlar gibi olurlar As if they had,
Kef,,Nun,He,Mim,
20,,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «كأن»
يوم ي و م | YVM YVM yevme gün (the) Day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
يرون ر ا ي | REY YRVN yeravne gördükleri they see
Ye,Re,Vav,Nun,
10,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi (azabı) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne tehdit edildikleri they were promised,
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يلبثوا ل ب ث | LBS̃ YLBS̃VE yelbeṧū (sanki) yaşamamışlar remained
Ye,Lam,Be,Se,Vav,Elif,
10,30,2,500,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā dışında except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
ساعة س و ع | SVA SEAT sāǎten bir sa'at an hour
Sin,Elif,Ayn,Te merbuta,
60,1,70,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
نهار ن ه ر | NHR NHER nehārin gündüz- a day.
Nun,He,Elif,Re,
50,5,1,200,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
بلاغ ب ل غ | BLĞ BLEĞ belāğun (bu) bir duyurudur A notification.
Be,Lam,Elif,Ğayn,
2,30,1,1000,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فهل | FHL fehel But will
Fe,He,Lam,
80,5,30,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative particle
الفاء استئنافية
حرف استفهام
يهلك ه ل ك | HLK YHLK yuhleku helak mı edilecektir? (any) be destroyed
Ye,He,Lam,Kef,
10,5,30,20,
V – 3rd person masculine singular (form IV) passive imperfect verb
فعل مضارع مبني للمجهول
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavmu topluluktan the people -
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الفاسقون ف س ق | FSG ELFESGVN l-fāsiḳūne yoldan çıkmış the defiantly disobedient?
Elif,Lam,Fe,Elif,Sin,Gaf,Vav,Nun,
1,30,80,1,60,100,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَاصْبِرْ: o halde sabret | كَمَا: gibi | صَبَرَ: sabrettikleri | أُولُو: sahibi | الْعَزْمِ: azim (ve irade) | مِنَ: | الرُّسُلِ: elçilerin | وَلَا: ve asla | تَسْتَعْجِلْ: acele etme | لَهُمْ: onlar için | كَأَنَّهُمْ: onlar gibi olurlar | يَوْمَ: gün | يَرَوْنَ: gördükleri | مَا: şeyi (azabı) | يُوعَدُونَ: tehdit edildikleri | لَمْ: | يَلْبَثُوا: (sanki) yaşamamışlar | إِلَّا: dışında | سَاعَةً: bir sa'at | مِنْ: -den | نَهَارٍ: gündüz- | بَلَاغٌ: (bu) bir duyurudur | فَهَلْ: | يُهْلَكُ: helak mı edilecektir? | إِلَّا: başkası | الْقَوْمُ: topluluktan | الْفَاسِقُونَ: yoldan çıkmış |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فاصبر FEṦBR o halde sabret | كما KME gibi | صبر ṦBR sabrettikleri | أولو ÊWLW sahibi | العزم ELAZM azim (ve irade) | من MN | الرسل ELRSL elçilerin | ولا WLE ve asla | تستعجل TSTACL acele etme | لهم LHM onlar için | كأنهم KÊNHM onlar gibi olurlar | يوم YWM gün | يرون YRWN gördükleri | ما ME şeyi (azabı) | يوعدون YWAD̃WN tehdit edildikleri | لم LM | يلبثوا YLBS̃WE (sanki) yaşamamışlar | إلا ÎLE dışında | ساعة SEAT bir sa'at | من MN -den | نهار NHER gündüz- | بلاغ BLEĞ (bu) bir duyurudur | فهل FHL | يهلك YHLK helak mı edilecektir? | إلا ÎLE başkası | القوم ELGWM topluluktan | الفاسقون ELFESGWN yoldan çıkmış |
Kırık Meal (Okunuş) : |feSbir: o halde sabret | kemā: gibi | Sabera: sabrettikleri | ūlū: sahibi | l-ǎzmi: azim (ve irade) | mine: | r-rusuli: elçilerin | ve lā: ve asla | testeǎ'cil: acele etme | lehum: onlar için | keennehum: onlar gibi olurlar | yevme: gün | yeravne: gördükleri | : şeyi (azabı) | yūǎdūne: tehdit edildikleri | lem: | yelbeṧū: (sanki) yaşamamışlar | illā: dışında | sāǎten: bir sa'at | min: -den | nehārin: gündüz- | belāğun: (bu) bir duyurudur | fehel: | yuhleku: helak mı edilecektir? | illā: başkası | l-ḳavmu: topluluktan | l-fāsiḳūne: yoldan çıkmış |
Kırık Meal (Transcript) : |FEṦBR: o halde sabret | KME: gibi | ṦBR: sabrettikleri | ÊVLV: sahibi | ELAZM: azim (ve irade) | MN: | ELRSL: elçilerin | VLE: ve asla | TSTACL: acele etme | LHM: onlar için | KÊNHM: onlar gibi olurlar | YVM: gün | YRVN: gördükleri | ME: şeyi (azabı) | YVAD̃VN: tehdit edildikleri | LM: | YLBS̃VE: (sanki) yaşamamışlar | ÎLE: dışında | SEAT: bir sa'at | MN: -den | NHER: gündüz- | BLEĞ: (bu) bir duyurudur | FHL: | YHLK: helak mı edilecektir? | ÎLE: başkası | ELGVM: topluluktan | ELFESGVN: yoldan çıkmış |
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık, peygamberlerden azim ve irâde sâhipleri nasıl sabrettilerse sen de sabret ve azâba uğramaları için acele etme. Onlara vaadedilen azâbı gördükleri gün sanırlar ki dünyâda bir günün bir ânı kadar kalmışlar; bu, bir tebliğdir, buyruktan çıkan topluluktan başkası helâk mı olur?
Adem Uğur : O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar hakkında acele etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir mi hiç!
Ahmed Hulusi : Rasûllerden Ulül Azm'ın sabrettiği gibi (sen de) sabret; onlar için acele etme! Tehdit edildikleri şeyi gördükleri (ölümü tattıkları) süreçte, sanki gündüzden bir saatten fazla (Dünya'da) kalmamış gibi olurlar! Belağ (bu yeterli bir tebliğdir)! İnancı bozuklar toplumundan başkası mı helâk edilecek!
Ahmet Tekin : Görevine kalben inanan, iradeli, sabrederek mücadeleye devam eden, sebatkâr, kararlı Rasullerin yaşadığı şartlara benzer şartlarda sen de sabrederek, mücadeleye devam et. Azâbın onlara, çabucak gelmesi konusunda acele etme. Sanki onlar, tehdit edildikleri azâbı gördükleri gün, dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu yeterli bir tebliğ ve öğüttür. Doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkan fâsık, âsi, bozguncu bir topluluktan başkası helâk edilir mi hiç?
Ahmet Varol : Artık sen peygamberlerden kararlılık sahiplerinin sabrettikleri gibi sabret ve onlar için acele etme. Onlar, vaad olunduklarını gördükleri gün adeta gündüzün bir saatinden fazla (dünyada) kalmamış gibi olurlar. (Bu) bir tebliğdir. Yoldan çıkmışlar topluluğundan başkası hiç helak olur mu?
Ali Bulaç : Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?
Ali Fikri Yavuz : O halde, (Ey Rasûlüm, kâfirlerin eziyetlerine karşı), azim sahibleri olan peygamberlerin sabrettiği gibi sabret; ve onlar hakkında (azab için) acele etme. Onlar, o vaad olundukları acıyı görecekleri gün, sanki gündüzün bir saatinden başka bir müddet dünyada durmamışa döneceklerdir. Bu kadarı, kâfi bir tebliğdir. Öyle ise, fâsıklar (kâfirler) topluluğundan başkası mı helâk edilecektir?
Bekir Sadak : Peygamberlerden azim sahibi olanlarin sabrettigi gibi sen de sabret; inkarcilar icin acele etme; onlar, kendilerine soz verileni gordukleri gun dunyada sadece gunduzun bir muddeti eglendiklerini sanirlar. Bu bir bildiridir; yoldan cikmis olanlardan baskasi mi yok edilir?*
Celal Yıldırım : (Ey Peygamber!) Peygamberlerden azim (yüksek irâde ve dayanma gücü) sahiplerinin sabrettiği gibi sabret. Onlara (inecek azabı) acele etme. Onlar, va'dolunduklan şeyi görecekleri gün sanki gündüzden bir saat kadar kalmış gibi olacaklar. Bu, yeterli bir tebliğdir! Allah yolundan çıkmış suçlu günahkâr bir milletten başkası mı yok edilir ?
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) O hâlde, yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. Onlar tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. Bu bir duyurudur. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helâk edilir.
Diyanet İşleri (eski) : Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret; inkarcılar için acele etme; onlar, kendilerine söz verileni gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir müddeti eğlendiklerini sanırlar. Bu bir bildiridir; yoldan çıkmış olanlardan başkası mı yok edilir?
Diyanet Vakfi : O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret! Onlar hakkında acele etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir mi hiç!
Edip Yüksel : Karar ve azim sahibi elçiler nasıl sabrettiyse sen de sabret ve onlar için acele etme. Onlar, kendilerine söz verileni gördüklerinde, (sanki dünyada) gündüzün bir saati kadar kalmışlardır. Bu bir bildiridir: Yoldan çıkmış topluluklardan başkası mı yok edilir?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için (azab hususunda) acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabı gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Hiç yoldan çıkan fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde üstün irade sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sabret ve onlar hakkında ivedilik etme! Onlar, kendilerine va'dedilen acıyı görecekleri gün, gündüzün bir saatinden başka durmamışa döneceklerdir. Bu yeterli bir tebliğdir. Demek ki, helak edilecekler, başkası değil, ancak itaattan çıkmış fasıklar topluluğudur!
Elmalılı Hamdi Yazır : Binâenaleyh ülül'azim Peygamberlerin sabrettiği gibi sabret ve onlar hakkında ivedi etme, sanki onlar o va'dolundukları acıyı görecekleri gün gündüzün bir saatinden başka durmamışa döneceklerdir; kâfî bir tebliğ, demek ki ihlâk edilecek başka değil, ancak taatten çıkmış fasıklar güruhudur
Fizilal-il Kuran : O halde peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar hakkında acele etme, onlar va'dedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada gündüzün sadece bir saat kadar kaldıklarını sanırlar. Bu, bir tebliğdir. Yoldan çıkmışlardan başkası helak edilir mi hiç?
Gültekin Onan : Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasıklar kavminden başkası yıkıma uğratılır mı?
Hakkı Yılmaz : Artık elçilerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için aceleci olma. Sanki onlar kendilerine vaat edilen şeyi gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kalmış gibidirler. Bu, bir tebliğdir. Artık hak yoldan çıkanlar topluluğundan başkası değişime/yıkıma uğratılır mı?
Hasan Basri Çantay : O halde (Habîbim) peygamberlerden azim saahiblerinin sabretdikleri gibi sen de sabret. Onlar (ın azâbı) için acele etme. Onlar tehdîd edilmekde oldukları (azâbı) görecekleri gün sanki kendileri (dünyâda) gündüzün bir saatinden başka durmamış gibi (olacaklardır). (Bu, yeter) bir tebliğdir. Öyle ya, faasıklar güruhundan başkası helak edilir mi? (Asla).
Hayrat Neşriyat : (Ey Resûlüm!) O hâlde, ülü’l-azm (sebat sâhibi) peygamberlerin sabrettiği gibi, (sen de) sabret! Ve onlar (o inkâr edenler) hakkında acele etme! Onlar va'd olunup durdukları(azâbları)nı görecekleri gün, sanki (dünyada) sâdece gündüzün bir saati kadar kalmış gibidirler. (Bu) bir tebliğdir! Hiç fâsıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi?
İbni Kesir : Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret. Onlar için acele etme. Onlar vaad olunduklarını gördükleri gün; sanki dünyada sadece gündüzün bir saatı kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Fasıklar güruhundan başkası helak edilir mi hiç?
İskender Evrenosoğlu : Öyleyse ulûl'azm olan resûller gibi sabret. Ve onlar için acele etme. O gün vaadolundukları şeyi (azabı) gördükleri zaman gündüzün bir saatinden fazla kalmamış gibi olurlar. (Bu) bir tebliğdir. Artık fasıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi?
Muhammed Esed : Öyleyse (ey inananlar!) Kalpleri azim ve kararlılıkla doldurulmuş olan bütün Peygamberler gibi sıkıntılara karşı sabırlı olun ve onlara sabırla katlanın. Ve (hakikati inkar edip duran) bu kişilerin hemen azaba çarptırılmalarını istemeyin, kendilerine vaad edilen şeyin (gerçekleştiğini) gördükleri o gün, (yeryüzünde) kaldıkları süre, onlara (dünyevi ölçülerle) ancak bir günün bir saati kadar (kısa görünecek.) Mesaj(ımız işte budur.) Öyleyse hiç sapkın bir halktan başkası yok edilir mi?
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık sabret, resûllerden azim sahiplerinin sabrettiği gibi ve onlar için isti'cal etme. Sanki onlar vaadolunduklarını görecekleri gün, gündüzden bir saatten başka durmamışlar gibi olacaklardır. (Bu) Bir tebliğdir, fâsıklar olan kavimden başkası, helâke uğratılacak mıdır? (Elbette uğratılmayacaktır).
Ömer Öngüt : Resulüm! Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret! Onlar için acele etme! Onlar vâdedildikleri azabı gördükleri zaman sanki dünyada gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Yoldan çıkmış fâsıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi?
Şaban Piriş : O halde, sen de azim sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sabret! Onlar için acele etme! Onlar kendilerine vaat edileni gördükleri gün gündüzün bir saatinden fazla yaşamamış gibidirler. Bu bir tebliğdir. Fasık toplumdan başkası helak edilir mi?
Suat Yıldırım : O halde ey Resulüm! O üstün azim sahipleri olan peygamberler nasıl sabrettilerse, sen de öyle sabret. Onlar hakkında azap gelmesi için acele etme! Onlar, tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, dünyada gündüzün, sadece bir saatinden daha fazla kalmadıklarını düşüneceklerdir. Bu bir duyurudur. Sözün kısası: "Allah’ın yolundan çıkmış güruhtan başkası helâk edilmez."
Süleyman Ateş : O halde sen de, azim (ve irâde) sâhibi elçilerin sabrettikleri gibi sabret. O (nankör)ler için acele etme. Onlar, tehdidedildikleri azâbı gördükleri gün, sanki gündüzün sadece bir sâ'ati kadar yaşamış gibi olurlar. (Bu) Bir duyurudur. Yoldan çıkmış topluluktan başkası mı helâk edilecektir?
Tefhim-ul Kuran : Artık sen sabret; peygamberlerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki kendileri gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamışlar. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?
Ümit Şimşek : Azim ve sebat sahibi peygamberler nasıl sabrettiyse, sen de sabret; onlar için acele etme. Kendilerine vaad olunan günü gördüklerinde, onlar dünyada gündüzün bir saatinden fazla kalmadıklarını sanırlar. Bu bir tebliğdir. Yoldan çıkmışların güruhundan başkası helâk olur mu hiç?
Yaşar Nuri Öztürk : Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}