İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Ha, mim.(44:1) | |
Kitab-ı Mübîn'e (Apaçık Kitab'a) andolsun.(44:2) | |
Muhakkak ki Biz onu, mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz, uyaranlarız.(44:3) | |
Hikmetli (hükmedilmiş) emirlerin (işlerin) hepsi, onda (o gecede) ayırt edilir (belirlenir).(44:4) | |
Katımızdan bir emir olarak. Muhakkak ki Biz, (Kur'ân'ı ve resûlleri) gönderenleriz.(44:5) | |
Rabbinden bir rahmet olarak. Muhakkak ki O; O, en iyi işiten, en iyi bilendir.(44:6) | |
Göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Eğer siz yakîn sahibi iseniz.(44:7) | |
O'ndan başka İlâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin ve evvelki (sizden önceki) babalarınızın Rabbidir.(44:8) | |
Hayır, onlar şüphe içinde oynuyorlar (oyalanıyorlar).(44:9) | |
Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.(44:10) | |
(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.(44:11) | |
Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü'minleriz.(44:12) | |
Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.(44:13) | |
Ve (O'NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O'NDAN yüz çevirdiler.(44:14) | |
Muhakkak ki Biz, azabı biraz kaldırsak (bile), şüphesiz ki siz (şirke) dönecek olanlarsınız.(44:15) | |
Büyük bir şiddetle (onları) yakalayacağımız gün, Biz mutlaka intikam alacak olanlarız.(44:16) | |
Ve andolsun ki Biz, onlardan önce firavun kavmini de imtihan ettik. Ve onlara da kerim bir resûl (Hz. Musa) gelmişti.(44:17) | |
(Hz. Musa): “Allah'ın kullarını bana verin. Muhakkak ki ben, sizin için emin bir resûlüm.” (demişti).(44:18) | |
Allah'a karşı ululuk (büyüklük) taslamayın! Çünkü ben, size apaçık bir sultan (delil) ile geliyorum.(44:19) | |
Ve muhakkak ki ben, beni taşlamanızdan, sizin de Rabbiniz olan Rabbime sığındım.(44:20) | |
Eğer bana inanmıyorsanız artık benden uzaklaşın.(44:21) | |
Bunun üzerine: “Bunlar günahkâr bir kavimdir.” diye, Rabbine dua etti.(44:22) | |
Hemen gece yürüyüşü yapmak üzere kullarımla (beraber) yola çık! Muhakkak ki siz takip edileceksiniz.(44:23) | |
Ve denizi açık olarak bırak! Muhakkak ki onlar, boğulacak olan bir ordudur.(44:24) | |
Bahçelerden ve pınarlardan nicelerini terkettiler.(44:25) | |
Ve ekinler ve kerim mekânlar (güzel köşkler).(44:26) | |
Ve orada zevk içinde yaşadıkları ni'metler (terkettiler).(44:27) | |
İşte, böyle. Ve sonraki kavmi onlara varis kıldık.(44:28) | |
Onlara yer ve gök ağlamadı. Ve onlara mühlet verilmedi.(44:29) | |
Ve andolsun ki Biz, İsrailoğullarını (firavunun) zelil azab(ın)dan kurtardık.(44:30) | |
O firavun ki, şüphesiz o, haddi aşanlardan ve büyüklük taslayanlardandı.(44:31) | |
Ve andolsun ki Biz, onları (İsrailoğullarını) ilim üzerine âlemlere seçtik (üstün kıldık).(44:32) | |
Ve onlara, içinde apaçık imtihan olan âyetlerden (mucizelerden) verdik.(44:33) | |
Gerçekten onlar, mutlaka diyecekler ki.(44:34) | |
(Bizim ölümümüz) sadece ilk ölümümüzdür. Ve biz, neşrolunacak (tekrar diriltilecek) değiliz.(44:35) | |
Siz doğru söyleyenlerseniz, o halde babalarımızı (geri) getirin.(44:36) | |
Onlar mı yoksa Tubba'nın kavmi ve onlardan öncekiler mi daha hayırlı? Biz onları helâk ettik. Çünkü onlar mücrimlerdi.(44:37) | |
Ve gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri, oyun olsun diye yaratmadık.(44:38) | |
İkisini de haktan başka bir şey ile yaratmadık (ikisini de hak ile yarattık). Ve lâkin onların çoğu bilmezler.(44:39) | |
Muhakkak ki fasıl günü, onların hepsinin belirlenmiş vaktidir.(44:40) | |
O gün, dosttan dosta (hiç)bir şey fayda vermez. Ve onlara yardım olunmaz.(44:41) | |
Ancak Allah'ın rahmet (Rahîm esmasıyla tecelli) ettiği kimse hariç. Muhakkak ki O, Azîz'dir, Rahîm'dir.(44:42) | |
Muhakkak ki zakkum ağacı.(44:43) | |
Günahkârların yemeğidir.(44:44) | |
Erimiş maden gibi karınlarında kaynar.(44:45) | |
Kaynar suyun kaynaması gibi.(44:46) | |
Onu tutun (yakalayın)! Hemen cehennemin ortasına sürükleyin.(44:47) | |
Sonra başının üstüne azap olarak kaynar su dökün.(44:48) | |
(Azabı) tat! (Hani) sen, gerçekten azîzdin ve kerimdin (kendini öyle zannediyordun).(44:49) | |
Muhakkak ki bu azap, sizin şüphe ettiğiniz şeydir.(44:50) | |
Muhakkak ki takva sahipleri, mutlaka emin makamlardadır.(44:51) | |
Cennetlerde ve pınarlarda.(44:52) | |
Karşılıklı ipekten ve atlastan giysiler giyerler.(44:53) | |
İşte, böyle. Ve onları, iri gözlü huriler ile evlendiririz.(44:54) | |
Orada emniyet içinde her çeşit meyveden isterler.(44:55) | |
Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah, böylece) onları cehennem azabından korumuştur.(44:56) | |
Senin Rabbinden fazl (lütuf) olarak işte bu, (en büyük kurtuluş) fevz-ül azîmdir.(44:57) | |
İşte böylece O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i), senin lisanın ile kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tezekkür ederler.(44:58) | |
Artık gözle (bekle)! Muhakkak ki onlar da (bekleyenler) gözleyenlerdir.(44:59) | |