İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Savurarak esip dağıtan rüzgârlara andolsun!(51:1) | |
Ve de yük taşıyanlara (yağmur yüklü bulutlara).(51:2) | |
Sonra kolayca akıp gidenlere (süzülenlere).(51:3) | |
Hem de emrederek (işleri), (görevli meleklere) taksim edenlere (andolsun ki...)(51:4) | |
Muhakkak ki size vaadolunanlar kesinlikle doğrudur.(51:5) | |
Ve muhakkak ki dîn (hesap görme; mükâfat veya ceza), kesinlikle vuku bulacaktır (gerçekleşecektir).(51:6) | |
Ve dairesel yollara sahip olan semaya andolsun.(51:7) | |
Muhakkak ki siz, mutlaka ihtilâflı bir söz (düşünce) içindesiniz.(51:8) | |
Döndürülmüş olan kişi, ondan çevrilir.(51:9) | |
Yalancılar kahrolsun!(51:10) | |
Onlar ki cehalet içinde, gaflette olanlardır.(51:11) | |
“Dîn günü (hesap günü) ne zaman?” diye sorarlar.(51:12) | |
O gün onlar, ateşe atılarak (fitnelerinin karşılığı olarak) azaba maruz bırakılırlar.(51:13) | |
Fitnenizi (yalanladığınızı) tadın! Bu, sizin acele istemiş olduğunuz şeydir.(51:14) | |
Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve pınarlardadır.(51:15) | |
Rab'lerinin onlara verdiği şeyi alanlar; muhakkak ki onlar, bundan önce muhsin olanlardır.(51:16) | |
Onlar geceden uyudukları şey (zaman parçası) çok az olanlardı.(51:17) | |
Ve onlar, seher vakitlerinde mağfiret dilerler.(51:18) | |
Ve onların mallarında isteyenlerin ve mahrum olanların (isteyemeyenlerin) hakkı vardır.(51:19) | |
Yakîn hasıl edenler için yeryüzünde (Allah'ın) âyetleri vardır.(51:20) | |
Ve kendi nefslerinizde de (âyetler) vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?(51:21) | |
Ve semada sizin rızkınız ve vaadolunduğunuz şeyler vardır.(51:22) | |
İşte Rabbe, semaya ve yere andolsun ki; şüphesiz o, mutlaka sizlerin konuştuğunuz şeyler kadar haktır.(51:23) | |
Hz. İbrâhîm'in ikram edilen misafirlerinin haberi sana geldi mi?(51:24) | |
Onun yanına geldikleri zaman “selâm” dediler. (Hz. İbrâhîm de): “Selâm yabancı kavim.” dedi.(51:25) | |
Bunun üzerine (Hz. İbrâhîm) gizlice ailesinin yanına gidip hemen (kızarmış) semiz bir buzağı getirdi.(51:26) | |
Böylece onu (yemeği) onlara yaklaştırdı (ikram etti): “Yemez misiniz?” dedi.(51:27) | |
Fakat onlardan korktuğunu hissetti: “Korkma!” dediler. Ve onu alîm bir erkek çocukla müjdelediler.(51:28) | |
Bunun üzerine hanımı (bu haberi) çığlık atarak karşıladı. Ve yüzüne vurarak: “Ben kısır ihtiyar bir kadınım.” dedi.(51:29) | |
“Senin Rabbinin buyurduğu şey işte budur.” dediler. Muhakkak ki O; Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir), Alîm'dir.(51:30) | |
(Hz. İbrâhîm): “Öyleyse ey elçiler! Söylemek istediğiniz şey nedir?” dedi.(51:31) | |
Dediler ki: “Muhakkak ki biz, mücrim bir kavme gönderildik.”(51:32) | |
Onların üzerlerine balçıktan taşlar yollamak için.(51:33) | |
Onlar, Rabbinin katında haddi aşanlar için işaretlenmiş olan (taşlardır).(51:34) | |
Sonra orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.(51:35) | |
Fakat orada, bir evden başkasında, müslümanlardan (bir kimse) bulamadık.(51:36) | |
Ve orada elîm azaptan korkanlar için delil bıraktık.(51:37) | |
Ve Hz. Musa'da (da deliller vardır). Onu firavuna apaçık bir sultanla (mucize ile) göndermiştik.(51:38) | |
Fakat o, etrafındakilerle yüz çevirdi ve: “O bir sihirbaz veya delidir.” dedi.(51:39) | |
Sonunda onu ve ordularını yakaladık ve böylece onları kınanmış olarak denize attık.(51:40) | |
Ve Ad (kavminde) de (ibretler, deliller vardır). Onlara, “yok edici” bir rüzgâr göndermiştik.(51:41) | |
(O rüzgâr), üzerinden geçtiği (hiç)bir şeyi bırakmayarak, mutlaka kül gibi toz haline getirdi.(51:42) | |
Ve Semud (kavminde) de (ibretler, deliller vardır). Onlara: “Bir süre metalanın (yararlanın).” denilmişti.(51:43) | |
Fakat Rab'lerinin emrinden çıktılar. Bunun üzerine, onlar bakıyorlarken, kendilerini yıldırım aldı.(51:44) | |
O zaman ayağa kalkmaya muktedir olamadılar. Ve onlar “yardım edilenler” olmadılar.(51:45) | |
Ve ondan evvel Nuh kavmi de… Muhakkak ki onlar fasık bir kavimdi.(51:46) | |
Ve sema; Biz onu büyük bir kudret ile bina ettik. Ve muhakkak ki (onu) genişletici olan elbette Biziz.(51:47) | |
Ve yeryüzü; onu döşek yaptık. İşte ne güzel düzenleyici.(51:48) | |
Ve Biz, herşeyden (zıttıyla kaim kılarak) çift yarattık. Umulur ki böylece siz tezekkür edersiniz.(51:49) | |
Öyleyse Allah'a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O'ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.(51:50) | |
Ve Allah ile beraber başka ilâhlar kılmayın. Muhakkak ki ben, sizin için O'ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.(51:51) | |
İşte böyle, onlardan öncekiler de, (kendilerine) gelen resûle “sihirbazdır veya mecnundur”dan başka bir şey demediler.(51:52) | |
Onu (resûle “sihirbaz veya mecnun” demeyi, sonrakilere) vasiyet mi ettiler? Hayır, onlar azgın bir kavimdir.(51:53) | |
O halde onlardan yüz çevir, artık sen kınanacak değilsin.(51:54) | |
Ve öğüt verip hatırlat. Muhakkak ki tezekkür, mü'minlere fayda verir.(51:55) | |
Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.(51:56) | |
Onlardan (hiç)bir rızık istemiyorum ve Beni doyurmalarını da istemiyorum.(51:57) | |
Muhakkak ki Allah; O, rızık verendir, güç, kuvvet sahibidir.(51:58) | |
İşte muhakkak ki zulmedenlerin (azaptan) nasibi, arkadaşlarının nasibi (azabı) gibidir. Artık Benden (azabı) acele istemesinler.(51:59) | |
Bu durumda vaadolundukları (kıyâmet) günü sebebiyle inkâr edenlerin vay haline.(51:60) | |