» 51 / Zâriyât  59:

Kuran Sırası: 51
İniş Sırası: 67
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 59
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَإِنَّ (FÎN) = feinne : muhakkak
2. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : vardır
3. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmedenlerin
4. ذَنُوبًا (Z̃NVBE) = ƶenūben : bir (azab) payı
5. مِثْلَ (MS̃L) = miṧle : gibi
6. ذَنُوبِ (Z̃NVB) = ƶenūbi : payı
7. أَصْحَابِهِمْ (ÊṦḪEBHM) = eSHābihim : arkadaşlarının
8. فَلَا (FLE) = felā : o halde
9. يَسْتَعْجِلُونِ (YSTACLVN) = yesteǎ'cilūni : acele etmesinler
muhakkak | vardır | zulmedenlerin | bir (azab) payı | gibi | payı | arkadaşlarının | o halde | acele etmesinler |

[] [] [ƵLM] [Z̃NB] [MS̃L] [Z̃NB] [ṦḪB] [] [ACL]
FÎN LLZ̃YN ƵLMVE Z̃NVBE MS̃L Z̃NVB ÊṦḪEBHM FLE YSTACLVN

feinne lilleƶīne Zelemū ƶenūben miṧle ƶenūbi eSHābihim felā yesteǎ'cilūni
فإن للذين ظلموا ذنوبا مثل ذنوب أصحابهم فلا يستعجلون

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 59
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإن | FÎN feinne muhakkak So indeed,
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne vardır for those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenlerin do wrong,
ذنوبا ذ ن ب | Z̃NB Z̃NVBE ƶenūben bir (azab) payı (is) a portion
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L miṧle gibi like
ذنوب ذ ن ب | Z̃NB Z̃NVB ƶenūbi payı (the) portion
أصحابهم ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEBHM eSHābihim arkadaşlarının (of) their companions,
فلا | FLE felā o halde so let them not ask Me to hasten.
يستعجلون ع ج ل | ACL YSTACLVN yesteǎ'cilūni acele etmesinler so let them not ask Me to hasten.

51:59 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

muhakkak | vardır | zulmedenlerin | bir (azab) payı | gibi | payı | arkadaşlarının | o halde | acele etmesinler |

[] [] [ƵLM] [Z̃NB] [MS̃L] [Z̃NB] [ṦḪB] [] [ACL]
FÎN LLZ̃YN ƵLMVE Z̃NVBE MS̃L Z̃NVB ÊṦḪEBHM FLE YSTACLVN

feinne lilleƶīne Zelemū ƶenūben miṧle ƶenūbi eSHābihim felā yesteǎ'cilūni
فإن للذين ظلموا ذنوبا مثل ذنوب أصحابهم فلا يستعجلون

[] [] [ظ ل م] [ذ ن ب] [م ث ل] [ذ ن ب] [ص ح ب] [] [ع ج ل]

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 59
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإن | FÎN feinne muhakkak So indeed,
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الفاء استئنافية
حرف نصب
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne vardır for those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenlerin do wrong,
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ذنوبا ذ ن ب | Z̃NB Z̃NVBE ƶenūben bir (azab) payı (is) a portion
Zel,Nun,Vav,Be,Elif,
700,50,6,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L miṧle gibi like
Mim,Se,Lam,
40,500,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ذنوب ذ ن ب | Z̃NB Z̃NVB ƶenūbi payı (the) portion
Zel,Nun,Vav,Be,
700,50,6,2,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
أصحابهم ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEBHM eSHābihim arkadaşlarının (of) their companions,
,Sad,Ha,Elif,Be,He,Mim,
,90,8,1,2,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فلا | FLE felā o halde so let them not ask Me to hasten.
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يستعجلون ع ج ل | ACL YSTACLVN yesteǎ'cilūni acele etmesinler so let them not ask Me to hasten.
Ye,Sin,Te,Ayn,Cim,Lam,Vav,Nun,
10,60,400,70,3,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء المحذوفة ضمير متصل في محل نصب مفعول به
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَإِنَّ: muhakkak | لِلَّذِينَ: vardır | ظَلَمُوا: zulmedenlerin | ذَنُوبًا: bir (azab) payı | مِثْلَ: gibi | ذَنُوبِ: payı | أَصْحَابِهِمْ: arkadaşlarının | فَلَا: o halde | يَسْتَعْجِلُونِ: acele etmesinler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فإن FÎN muhakkak | للذين LLZ̃YN vardır | ظلموا ƵLMWE zulmedenlerin | ذنوبا Z̃NWBE bir (azab) payı | مثل MS̃L gibi | ذنوب Z̃NWB payı | أصحابهم ÊṦḪEBHM arkadaşlarının | فلا FLE o halde | يستعجلون YSTACLWN acele etmesinler |
Kırık Meal (Okunuş) : |feinne: muhakkak | lilleƶīne: vardır | Zelemū: zulmedenlerin | ƶenūben: bir (azab) payı | miṧle: gibi | ƶenūbi: payı | eSHābihim: arkadaşlarının | felā: o halde | yesteǎ'cilūni: acele etmesinler |
Kırık Meal (Transcript) : |FÎN: muhakkak | LLZ̃YN: vardır | ƵLMVE: zulmedenlerin | Z̃NVBE: bir (azab) payı | MS̃L: gibi | Z̃NVB: payı | ÊṦḪEBHM: arkadaşlarının | FLE: o halde | YSTACLVN: acele etmesinler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kendilerine zulmedenlere, arkadaşlarının payı gibi bir azap payı var, artık acele etmesinler.
Adem Uğur : Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmişlerinin payı gibi (azaptan) bir payları vardır! O halde acele etmesinler!
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki zâlim olanlar, (kendilerinden önceki geçmiş) arkadaşlarının payları benzeri (azaptan) paylarını alacaklardır! Acele etmesinler.
Ahmet Tekin : Baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlerin hakka riayet etmeyenlerin, haksızlık edenlerin, şirke girenlerin isyan ve inkârda ısrar edenlerin geçmişteki yandaşlarının payı gibi, azaptan dolgun bir payları vardır. Onu, benden küstahça acele vermemi istemesinler.
Ahmet Varol : Muhakkak ki, o zulmedenlerin (geçmişteki) arkadaşlarının payları gibi (azaptan) payları vardır. Şu halde acele etmesinler.
Ali Bulaç : Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.
Ali Fikri Yavuz : Onun için, muhakkak o zulmedenlere (Mekke kâfirlerine, kendilerinden önceki) arkadaşlarının (azab) payı gibi, bir pay vardır. Şimdi o azabı acele istemesinler.
Bekir Sadak : Zulmedenlerin, gecmis arkadaslarinin suclarina benzer suclari vardir; cezalarini Benden acele istemesinler.
Celal Yıldırım : Doğrusu o zulmedenlerin (önceki) arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. Artık acele etmesinler.
Diyanet İşleri : Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.
Diyanet İşleri (eski) : Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler.
Diyanet Vakfi : Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmişlerinin payı gibi (azaptan) bir payları vardır! O halde acele etmesinler!
Edip Yüksel : Elbette, bu zulmedenlerin de (geçmiş) yoldaşlarının payına benzer bir payları vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz ki, zulmedenlerin geçmiş arkadaşlarının payı gibi, dolgun bir azab payı vardır. Ama şimdi onu acele istemesinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onun için muhakkak o zulmedenlere arkadaşlarının payı gibi, dolgun bir pay vardır, şimdi onu acele istemesinler!
Elmalılı Hamdi Yazır : Onun için muhakkak ki o zulm edenlere arkadaşlarının payı gibi dolgun bir pay vardır, şimdi onu acele etmesinler
Fizilal-il Kuran : Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmiş arkadaşlarının payı gibi bir azab payı vardır. Acele etmesinler.
Gültekin Onan : Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.
Hakkı Yılmaz : Artık şüphesiz, şirk koşarak yanlış, kendi zararlarına iş yapan kimseler için arkadaşlarının payı gibi bir pay vardır. Artık acele etmesinler.
Hasan Basri Çantay : Artık muhakkak ki o zulmedenler için (geçmiş) arkadaşlarının (azâb) hissesi gibi bir nasıyb (-i hüsran) vardır. Şimdi (onu) acele istemesinler.
Hayrat Neşriyat : Onun için muhakkak ki o zulmedenlerin (geçmiş) arkadaşlarının nasîbi gibi(azabdan) bir nasibleri vardır; artık benden (onu) acele istemesinler!
İbni Kesir : Muhakkak ki zulmedenlerin, arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır. Acele etmesinler.
İskender Evrenosoğlu : İşte muhakkak ki zulmedenlerin (azaptan) nasibi, arkadaşlarının nasibi (azabı) gibidir. Artık Benden (azabı) acele istemesinler.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, zulüm işleyenler, (geçmişteki) arkadaşları gibi (kötülükten) paylarını alacaklardır. Öyleyse (akibetlerini) çabuklaştırmayı benden istemesinler!
Ömer Nasuhi Bilmen : Şimdi şüphe yok ki, zulmeden kimseler için arkadaşlarının nâsibleri gibi birçok nâsip vardır, artık acele etmesinler.
Ömer Öngüt : Muhakkak ki bu (zamanda) zulmedenlerin de (geçmişteki zâlim) arkadaşlarının paylarına benzer (azaptan) payları vardır. O halde acele etmesinler!
Şaban Piriş : Zalimlik edenlerin de (kendilerinden önceki) arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. Acele etmesinler.
Suat Yıldırım : Muhakkak ki şimdiki zalimlerin de, daha önceki meslekdaşlarının payı gibi, bir azap payı vardır. Acele etmelerine hiç gerek yok, nasılsa ona kavuşacaklar!
Süleyman Ateş : Muhakkak ki, bu zulmedenlerin de (geçmiş) arkadaşlarının payı gibi bir azâb payı vardır, (ötekilerin başına gelen azâb gibi bir azâb bunların da başına gelecektir), acele etmesinler.
Tefhim-ul Kuran : Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.
Ümit Şimşek : O zulmedenlerin de, tıpkı gelip geçmiş arkadaşlarının payına benzer şekilde, azaptan birer payı vardır; onun için acele etmesinler.
Yaşar Nuri Öztürk : Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. O halde acele etmesinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}