» 13 / Ra’d  22:

Kuran Sırası: 13
İniş Sırası: 96
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43

 » 13 / Ra’d  Suresi: 22
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve onlar
2. صَبَرُوا (ṦBRVE) = Saberū : sabrederler
3. ابْتِغَاءَ (EBTĞEÙ) = btiğā'e : arzu ederek
4. وَجْهِ (VCH) = vechi : yüzünü (rızasını)
5. رَبِّهِمْ (RBHM) = rabbihim : Rablerinin
6. وَأَقَامُوا (VÊGEMVE) = ve eḳāmū : ve doğrulur
7. الصَّلَاةَ (ELṦLET) = S-Salāte : SaLâTe/Desteğe
8. وَأَنْفَقُوا (VÊNFGVE) = ve enfeḳū : ve harcarlar
9. مِمَّا (MME) = mimmā : şeyden
10. رَزَقْنَاهُمْ (RZGNEHM) = razeḳnāhum : rızıklandırdığımız
11. سِرًّا (SRE) = sirran : gizlice
12. وَعَلَانِيَةً (VALENYT) = ve ǎlāniyeten : ve alenen
13. وَيَدْرَءُونَ (VYD̃RÙVN) = ve yedra'ūne : ve savarlar
14. بِالْحَسَنَةِ (BELḪSNT) = bil-Haseneti : iyilikle
15. السَّيِّئَةَ (ELSYÙT) = s-seyyiete : kötülüğü
16. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte
17. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlarındır
18. عُقْبَى (AGB) = ǔḳbā : sonu
19. الدَّارِ (ELD̃ER) = d-dāri : şu yurdun
ve onlar | sabrederler | arzu ederek | yüzünü (rızasını) | Rablerinin | ve doğrulur | SaLâTe/Desteğe | ve harcarlar | şeyden | rızıklandırdığımız | gizlice | ve alenen | ve savarlar | iyilikle | kötülüğü | işte | onlarındır | sonu | şu yurdun |

[] [ṦBR] [BĞY] [VCH] [RBB] [GVM] [ṦLV] [NFG] [] [RZG] [SRR] [ALN] [D̃RE] [ḪSN] [SVE] [] [] [AGB] [D̃VR]
VELZ̃YN ṦBRVE EBTĞEÙ VCH RBHM VÊGEMVE ELṦLET VÊNFGVE MME RZGNEHM SRE VALENYT VYD̃RÙVN BELḪSNT ELSYÙT ÊVLÙK LHM AGB ELD̃ER

velleƶīne Saberū btiğā'e vechi rabbihim ve eḳāmū S-Salāte ve enfeḳū mimmā razeḳnāhum sirran ve ǎlāniyeten ve yedra'ūne bil-Haseneti s-seyyiete ulāike lehum ǔḳbā d-dāri
والذين صبروا ابتغاء وجه ربهم وأقاموا الصلاة وأنفقوا مما رزقناهم سرا وعلانية ويدرءون بالحسنة السيئة أولئك لهم عقبى الدار

 » 13 / Ra’d  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve onlar And those who
صبروا ص ب ر | ṦBR ṦBRVE Saberū sabrederler (are) patient,
ابتغاء ب غ ي | BĞY EBTĞEÙ btiğā'e arzu ederek seeking
وجه و ج ه | VCH VCH vechi yüzünü (rızasını) (the) Face
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rablerinin (of) their Lord
وأقاموا ق و م | GVM VÊGEMVE ve eḳāmū ve doğrulur and establish
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer
وأنفقوا ن ف ق | NFG VÊNFGVE ve enfeḳū ve harcarlar and spend
مما | MME mimmā şeyden from what
رزقناهم ر ز ق | RZG RZGNEHM razeḳnāhum rızıklandırdığımız We have provided them,
سرا س ر ر | SRR SRE sirran gizlice secretly
وعلانية ع ل ن | ALN VALENYT ve ǎlāniyeten ve alenen and publicly
ويدرءون د ر ا | D̃RE VYD̃RÙVN ve yedra'ūne ve savarlar and they repel
بالحسنة ح س ن | ḪSN BELḪSNT bil-Haseneti iyilikle with the good
السيئة س و ا | SVE ELSYÙT s-seyyiete kötülüğü the evil -
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte those
لهم | LHM lehum onlarındır for them
عقبى ع ق ب | AGB AGB ǔḳbā sonu (is) the final attainment
الدار د و ر | D̃VR ELD̃ER d-dāri şu yurdun (of) the Home -

13:22 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve onlar | sabrederler | arzu ederek | yüzünü (rızasını) | Rablerinin | ve doğrulur | SaLâTe/Desteğe | ve harcarlar | şeyden | rızıklandırdığımız | gizlice | ve alenen | ve savarlar | iyilikle | kötülüğü | işte | onlarındır | sonu | şu yurdun |

[] [ṦBR] [BĞY] [VCH] [RBB] [GVM] [ṦLV] [NFG] [] [RZG] [SRR] [ALN] [D̃RE] [ḪSN] [SVE] [] [] [AGB] [D̃VR]
VELZ̃YN ṦBRVE EBTĞEÙ VCH RBHM VÊGEMVE ELṦLET VÊNFGVE MME RZGNEHM SRE VALENYT VYD̃RÙVN BELḪSNT ELSYÙT ÊVLÙK LHM AGB ELD̃ER

velleƶīne Saberū btiğā'e vechi rabbihim ve eḳāmū S-Salāte ve enfeḳū mimmā razeḳnāhum sirran ve ǎlāniyeten ve yedra'ūne bil-Haseneti s-seyyiete ulāike lehum ǔḳbā d-dāri
والذين صبروا ابتغاء وجه ربهم وأقاموا الصلاة وأنفقوا مما رزقناهم سرا وعلانية ويدرءون بالحسنة السيئة أولئك لهم عقبى الدار

[] [ص ب ر] [ب غ ي] [و ج ه] [ر ب ب] [ق و م] [ص ل و] [ن ف ق] [] [ر ز ق] [س ر ر] [ع ل ن] [د ر ا] [ح س ن] [س و ا] [] [] [ع ق ب] [د و ر]

 » 13 / Ra’d  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve onlar And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
صبروا ص ب ر | ṦBR ṦBRVE Saberū sabrederler (are) patient,
Sad,Be,Re,Vav,Elif,
90,2,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ابتغاء ب غ ي | BĞY EBTĞEÙ btiğā'e arzu ederek seeking
Elif,Be,Te,Ğayn,Elif,,
1,2,400,1000,1,,
N – accusative masculine (form VIII) verbal noun
اسم منصوب
وجه و ج ه | VCH VCH vechi yüzünü (rızasını) (the) Face
Vav,Cim,He,
6,3,5,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rablerinin (of) their Lord
Re,Be,He,Mim,
200,2,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأقاموا ق و م | GVM VÊGEMVE ve eḳāmū ve doğrulur and establish
Vav,,Gaf,Elif,Mim,Vav,Elif,
6,,100,1,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الصلاة ص ل و | ṦLV ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer
Elif,Lam,Sad,Lam,Elif,Te merbuta,
1,30,90,30,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وأنفقوا ن ف ق | NFG VÊNFGVE ve enfeḳū ve harcarlar and spend
Vav,,Nun,Fe,Gaf,Vav,Elif,
6,,50,80,100,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مما | MME mimmā şeyden from what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
رزقناهم ر ز ق | RZG RZGNEHM razeḳnāhum rızıklandırdığımız We have provided them,
Re,Ze,Gaf,Nun,Elif,He,Mim,
200,7,100,50,1,5,40,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سرا س ر ر | SRR SRE sirran gizlice secretly
Sin,Re,Elif,
60,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وعلانية ع ل ن | ALN VALENYT ve ǎlāniyeten ve alenen and publicly
Vav,Ayn,Lam,Elif,Nun,Ye,Te merbuta,
6,70,30,1,50,10,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
ويدرءون د ر ا | D̃RE VYD̃RÙVN ve yedra'ūne ve savarlar and they repel
Vav,Ye,Dal,Re,,Vav,Nun,
6,10,4,200,,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالحسنة ح س ن | ḪSN BELḪSNT bil-Haseneti iyilikle with the good
Be,Elif,Lam,Ha,Sin,Nun,Te merbuta,
2,1,30,8,60,50,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine noun
جار ومجرور
السيئة س و ا | SVE ELSYÙT s-seyyiete kötülüğü the evil -
Elif,Lam,Sin,Ye,,Te merbuta,
1,30,60,10,,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
لهم | LHM lehum onlarındır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
عقبى ع ق ب | AGB AGB ǔḳbā sonu (is) the final attainment
Ayn,Gaf,Be,,
70,100,2,,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
الدار د و ر | D̃VR ELD̃ER d-dāri şu yurdun (of) the Home -
Elif,Lam,Dal,Elif,Re,
1,30,4,1,200,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: ve onlar | صَبَرُوا: sabrederler | ابْتِغَاءَ: arzu ederek | وَجْهِ: yüzünü (rızasını) | رَبِّهِمْ: Rablerinin | وَأَقَامُوا: ve doğrulur | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | وَأَنْفَقُوا: ve harcarlar | مِمَّا: şeyden | رَزَقْنَاهُمْ: rızıklandırdığımız | سِرًّا: gizlice | وَعَلَانِيَةً: ve alenen | وَيَدْرَءُونَ: ve savarlar | بِالْحَسَنَةِ: iyilikle | السَّيِّئَةَ: kötülüğü | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمْ: onlarındır | عُقْبَى: sonu | الدَّارِ: şu yurdun |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN ve onlar | صبروا ṦBRWE sabrederler | ابتغاء EBTĞEÙ arzu ederek | وجه WCH yüzünü (rızasını) | ربهم RBHM Rablerinin | وأقاموا WÊGEMWE ve doğrulur | الصلاة ELṦLET SaLâTe/Desteğe | وأنفقوا WÊNFGWE ve harcarlar | مما MME şeyden | رزقناهم RZGNEHM rızıklandırdığımız | سرا SRE gizlice | وعلانية WALENYT ve alenen | ويدرءون WYD̃RÙWN ve savarlar | بالحسنة BELḪSNT iyilikle | السيئة ELSYÙT kötülüğü | أولئك ÊWLÙK işte | لهم LHM onlarındır | عقبى AGB sonu | الدار ELD̃ER şu yurdun |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: ve onlar | Saberū: sabrederler | btiğā'e: arzu ederek | vechi: yüzünü (rızasını) | rabbihim: Rablerinin | ve eḳāmū: ve doğrulur | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve enfeḳū: ve harcarlar | mimmā: şeyden | razeḳnāhum: rızıklandırdığımız | sirran: gizlice | ve ǎlāniyeten: ve alenen | ve yedra'ūne: ve savarlar | bil-Haseneti: iyilikle | s-seyyiete: kötülüğü | ulāike: işte | lehum: onlarındır | ǔḳbā: sonu | d-dāri: şu yurdun |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃YN: ve onlar | ṦBRVE: sabrederler | EBTĞEÙ: arzu ederek | VCH: yüzünü (rızasını) | RBHM: Rablerinin | VÊGEMVE: ve doğrulur | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | VÊNFGVE: ve harcarlar | MME: şeyden | RZGNEHM: rızıklandırdığımız | SRE: gizlice | VALENYT: ve alenen | VYD̃RÙVN: ve savarlar | BELḪSNT: iyilikle | ELSYÙT: kötülüğü | ÊVLÙK: işte | LHM: onlarındır | AGB: sonu | ELD̃ER: şu yurdun |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlar, Rablerinin rızâsını dileyerek sabrederler, namaz kılarlar, kendilerini rızıklandırdığımız şeyden, gizli ve açık harcarlar ve kötülüğü iyilikle giderirler. Öyle kişilerdir onlar ki onlarındır güzel sonuç.
Abdullah Aydın : Onlar ki, sırf Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler. Namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak (hayır için) harcarlar, kötülüğü de iyilikle savarlar. İşte bunlar (adı geçenler var ya) dünya yurdunun (güzel) sonucu, (ahiret saadeti) onlar içindir.
Adem Uğur : Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.
Ahmed Hulusi : Yine onlar Rablerinin vechini (cennet yaşamı olan rabbanî kuvvelerin açığa çıkışı yaşamını) arzulayarak sabrettiler (mevcut şartlarına); salâtı ikame ettiler ve kendilerinde açığa çıkardığımız yaşam gıdasından gizli ve açık olarak bağışta bulundular. . . Yaptıkları yanlışları (arkasından yapacakları) güzel fiillerle yok ederler. . . İşte onlarındır geleceğin vatanı!
Ahmet Davudoğlu : Onlar ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve aşikar infak ederler. Kötülüğü de iyilikle defederler. İşte bunlar var ya (dünya) yurdunun (iyi) sonucu onlarındır.
Ahmet Tekin : Onlar, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla, sabrederek mücadeleye devam edenler, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten gizli ve açık Allah yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayanlar, insanların ihtiyaçlarını görenler, devletle, iyilikle, güzel metotlar kullanarak kötülüğü, anarşiyi ortadan kaldıranlardır. İşte dünya hayatının mutlu sonucu, âhiret saadeti onlarındır.
Ahmet Varol : Onlar Rabblerinin rızasını dileyerek sabreder, namazı kılar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak eder ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte bu (dünya) yurdun(un) sonu onlar içindir.
Ali Arslan : İşte onlar Rablerinin rızasını isteyerek sabredenler.
Ali Bulaç : Ve onlar, Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
Ali Fikri Yavuz : Onlar ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı gereği üzere kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve aşikâr harcarlar, kötülüğü de iyilikle savarlar, işte bunlar (adı geçenler var ya), ahiret saadeti onlar içindir.
Arif Pamuk : Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte bunlar var ya, dünya yurdunun güzel sonu sadece onlarındır.
Ayntabî Mehmet Efendi : Ve onlar ki, Rablerinin rızâsını isteyerek sabrederler. Namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli, aşikar infak ederler. Ve fenalığı iyilikle karşılarlar. (Onlar için), bu darın (dünyanın) iyi bir akıbeti (Ahiret saadeti) vardır.
Bahaeddin Sağlam : Onlar ki, sahipleri olan Allah'ın öz rızasını kazanmak için sabrederler.
Bekir Sadak : (22-24) Onlar, Rablerinin rizasini dileyerek sabrederler, namazi kilarlar; kendilerine verdigimiz riziktan, gizlice ve acikca sarfederler; iyilik yaparak kotulugu ortadan kaldirirlar; iste onlara bu dunyanin iyi sonucu, girecekleri Adn cennetleri vardir; babalarÙnÙn, eslerinin, cocuklarÙnÙn iyi olanlarÙ da oraya girerler. Melekler her kapÙdan yanlarÙna girip: «Sabretmenize karsÙlÙk size selam olsun; burasÙ dunyanÙn ne guzel bir sonucudur!» derler.
Bir Heyet : Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden kimselerdir.
Celal Yıldırım : (22-23-24) Onlar ki, Rablarının rızâsını dileyerek sabrettiler, namazı dosdoğru kıldılar, kendilerine verilen rızıklardan gizli-açık (Allah için, Allah yolunda) harcadılar ve (hepsiyle birlikte) kötülüğü iyilikle savarlar; işte onlara Dünya yurdunun güzel bir sonucu (tatlı bir ürünü), girecekleri ADN Cennetleri vardır; babalarından, eşlerinden, çocuklarından kendini düzeltip iyiler sınıfına girenler de onlarla beraber gireceklerdir. Melekler her kapıdan onların yanına girerler de, «sabretmenize karşılık selâm size ; burası Dünya yurdunun ne güzel sonucudur» derler.
Diyanet İşleri : Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.
Diyanet İşleri (eski) : (22-24) Onlar, Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler, namazı kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizlice ve açıkça sarfederler; iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldırırlar; işte onlara bu dünyanın iyi sonucu, girecekleri Adn cennetleri vardır; babalarının, eşlerinin, çocuklarının iyi olanları da oraya girerler. Melekler her kapıdan yanlarına girip: 'Sabretmenize karşılık size selam olsun; burası dünyanın ne güzel bir sonucudur!' derler.
Diyanet Vakfi : Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.
Diyanet Vakfı (1993) : Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden kimselerdir.
Edip Yüksel : Ve onlar ki sadece Rab'lerinin onayını kazanmak için sabredip direnirler, namazı gözetirler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için harcarlar ve kötülüğü iyilik ile savarlar. Son durağı onlar hak etmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve onlar ki, Rablerinin rızasına ermek için sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli açık harcarlar ve kötülüğü iyilik ile savarlar. İşte bunlar, dünya yurdunun akibeti onlara mahsustur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onlar ki Mevlâlarının rızasına ermek için sabretmekte, namazı dürüst kılmakda, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli açık infak eylemektedirler, ve seyyieyi hasene ile defederler, işte bunlar, Dünya yurdunun ukbası onlara
Fizilal-il Kuran : Yine onlar, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacı ile sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizlice ve açıkça hayır yolunda harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar. İşte geçici dünyanın ardından gelecek olan mutlu akıbet onları bekliyor.
Gültekin Onan : Ve onlar rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
Hakkı Yılmaz : (19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmuş, ayakta tutmuş], kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık Allah yolunda harcamış ve çirkinlikleri güzelliklerle ortadan kaldıran kişiler öğüt alıp düşünürler. İşte onlar, bu yurdun âkıbeti; adn cennetleri kendilerinin olanlardır. Onlar, atalarından, eşlerinden ve soylarından sâlih olanlar Adn cennetlerine gireceklerdir. Görevli güçler/ haberci âyetler de her kapıdan yanlarına girerler: “Sabretmiş olduğunuz şeylere karşılık size selâm olsun! Bu yurdun sonu ne güzeldir!” "
Hasan Basri Çantay : Onlar ki (sırf) Rablerinin rızaasını isteyerek (her zorluğa) katlanırlar, namazı dos doğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıkdan gizli ve aşikâr (hayır yoluna) harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar, işte onlar, onlar için bu dâr (-i dünyân) ın (iyi) bir sonucu vardır.
Hasan Tahsin Feyizli : Onlar ki, (yalnız) Rablerinin rızâsını dileyerek (nefislerine zor gelen şeylere) sabrederler.
Hayrat Neşriyat : Ve onlar ki, Rablerinin rızâsını arzu ederek sabrederler, namazı hakkıyla kılarlar, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizlice ve açıkça (Allah yolunda) sarf ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar; işte onlar var ya, onlara (dünya) yurdun(un güzel) âkıbeti vardır.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Onlar, Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler.
Hüseyin Kaleli : “Rablerinin rızasını isteyerek sabredenler de, namazları kılanlar da, kendilerine verdiğimiz rızıklardan da gizli ve açık olarak harcayanlar, kötülüğü de iyilik ile savanlar. İşte bunlar, yurdun akıbeti ancak kendilerinindir.”
İbni Kesir : Ve onlar ki; Rabblarının rızasını dileyerek sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizlice ve açıkça infak ederler. Kötülüğü iyilik yaparak ortadan kaldırırlar. İşte onlara bu dünyanın karşılığı;
İskender Evrenosoğlu : Onlar, sabırla Rab'lerinin vechini (Zat'ını, Zat'a ulaşmayı ve Allah'ın Zat'ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Onlar ki, Rablerinin rızasını arayarak sabretmişler, namazlarını dosdoğru kılmışlar, kendilerine rızık olarak verdigimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunmuşlar, kötülüğe iyilikle karşılık vermek ve günahın ardından bir sevap işlemek suretiyle kötülüğü iyilikle gidermişlerdir. Bu dünyanın sonunda güzel bir akıbet işte onlar içindir.
Muhammed Esed : ve onlar ki, Rablerinin teveccühünü umarak güçlüklere göğüs gerip, namazda kararlılık gösterirler; kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli açık başkaları için harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar. İşte, ahirette erişilecek olan nihai huzur böylelerine özgüdür;
Mustafa İslamoğlu : İşte onlar Rablerinin rızasını elde etme yolunda sebat gösterirler; hem salatı ikame ederler hem de kendilerine verdiğimiz nimetlerden gizlice ve açıktan sarf ederler; dahası, kötülüğü iyilikle ortadan kaldırırlar. İşte onlar, (bu) diyarın mutlu sona ulaşacak sakinleridirler.
Nedim Yılmaz : Bunlar Rablerinin rızasını kazanmak maksadıyla sabreden, namazı kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda gizli ve açık olarak harcayan ve iyilik yaparak kötülüğü savan kimselerdir. İşte bu dünya yurdundaki güzel sonuç onlarındır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlar ki, Rablerinin rızasını isteyerek sabretmişlerdir ve namazı doğruca kılmışlardır ve kendilerine merzûk ettiğimiz şeylerden gizlice ve âşikâre olarak infakta bulunmuşlardır ve kötülüğü iyilik ile def'ederler, işte onlar için bu dünyada iyi bir akıbet vardır.
Ömer Öngüt : Onlar ki, Rablerinin rızâsına ermek için sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık (Allah yolunda) harcarlar ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte dünya yurdunun sonucu onlar içindir.
Ömer Rıza Doğrul : Onlar ki, Rablerinin rızası uğrunda her (eziyete) göğüs gerip sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli aşikar harcederler ve fenalığa karşı iyilikle gelirler. İşte bunlar için öyle güzel bir akıbet vardır ki,
Şaban Piriş : Onlar, Rablerinin rızasını kazanmak için sabredenler, namazı kılanlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizli ve açık olarak sarfedenler; iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldıranlardır. İşte onlar için yurdun en iyisi vardır.
Suat Yıldırım : Onlar, sırf Rab’lerinin rızasını kazanmak için sabreder, namazı tam gerektiği şekilde kılarlar. Kendilerine ihsan ettiğimiz rızıklardan gerek gizli, gerek açık bir tarzda bağışta bulunur ve kötülüğe iyilikle mukabele ederler. İşte onlardır dünya diyarının güzel âkıbetini kazananlar.
Süleyman Ateş : Ve onlar Rablerinin yüzünü (rızâsını) arzu ederek (nefsin gücüne giden şeylere) sabrederler; namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak (hayır yoluna) harcarlar ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte şu yurdun sonucu onlarındır:
Talat Koçyiğit : Rablerinin yüzü suyu hürmetine sabredenler.
Tefhim-ul Kuran : Ve onlar Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
Ümit Şimşek : Onlar, Rablerinin rızasını umarak sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, onlara rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunurlar, kötülüğü de iyilikle savarlar. Dünya yurdunun hayırlı sonu işte onlar içindir.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar, Rablerinin yüzünü arzulayarak sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık dağıtırlar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte bunlar içindir ölümsüz yurt.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Onlar ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}