» 13 / Ra’d  25:

Kuran Sırası: 13
İniş Sırası: 96
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43

 » 13 / Ra’d  Suresi: 25
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : kimseler
2. يَنْقُضُونَ (YNGŽVN) = yenḳuDūne : bozan(lar)
3. عَهْدَ (AHD̃) = ǎhde : verdikleri sözü
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'a
5. مِنْ (MN) = min :
6. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra
7. مِيثَاقِهِ (MYS̃EGH) = mīṧāḳihi : iyice pekiştirdikten
8. وَيَقْطَعُونَ (VYGŦAVN) = ve yeḳTaǔne : ve kesenler
9. مَا (ME) = mā : şeyi
10. أَمَرَ (ÊMR) = emera : istediği
11. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
12. بِهِ (BH) = bihi : onunla
13. أَنْ (ÊN) = en :
14. يُوصَلَ (YVṦL) = yūSale : bitiştirilmesini
15. وَيُفْسِدُونَ (VYFSD̃VN) = ve yufsidūne : ve bozgunculuk yapanlar
16. فِي (FY) = fī :
17. الْأَرْضِ (ELÊRŽ) = l-erDi : yeryüzünde
18. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte
19. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onlaradır
20. اللَّعْنَةُ (ELLANT) = l-leǎ'netu : la'net
21. وَلَهُمْ (VLHM) = ve lehum : ve Onların
22. سُوءُ (SVÙ) = sū'u : kötü (sonucu)
23. الدَّارِ (ELD̃ER) = d-dāri : yurdun
kimseler | bozan(lar) | verdikleri sözü | Allah'a | | sonra | iyice pekiştirdikten | ve kesenler | şeyi | istediği | Allah'ın | onunla | | bitiştirilmesini | ve bozgunculuk yapanlar | | yeryüzünde | işte | onlaradır | la'net | ve Onların | kötü (sonucu) | yurdun |

[] [NGŽ] [AHD̃] [] [] [BAD̃] [VS̃G] [GŦA] [] [EMR] [] [] [] [VṦL] [FSD̃] [] [ERŽ] [] [] [LAN] [LHM] [SVE] [D̃VR]
VELZ̃YN YNGŽVN AHD̃ ELLH MN BAD̃ MYS̃EGH VYGŦAVN ME ÊMR ELLH BH ÊN YVṦL VYFSD̃VN FY ELÊRŽ ÊVLÙK LHM ELLANT VLHM SVÙ ELD̃ER

velleƶīne yenḳuDūne ǎhde llahi min beǎ'di mīṧāḳihi ve yeḳTaǔne emera llahu bihi en yūSale ve yufsidūne l-erDi ulāike lehumu l-leǎ'netu ve lehum sū'u d-dāri
والذين ينقضون عهد الله من بعد ميثاقه ويقطعون ما أمر الله به أن يوصل ويفسدون في الأرض أولئك لهم اللعنة ولهم سوء الدار

 » 13 / Ra’d  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne kimseler And those who
ينقضون ن ق ض | NGŽ YNGŽVN yenḳuDūne bozan(lar) break
عهد ع ه د | AHD̃ AHD̃ ǎhde verdikleri sözü the covenant
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
من | MN min from
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
ميثاقه و ث ق | VS̃G MYS̃EGH mīṧāḳihi iyice pekiştirdikten contracting it,
ويقطعون ق ط ع | GŦA VYGŦAVN ve yeḳTaǔne ve kesenler and sever
ما | ME şeyi what
أمر ا م ر | EMR ÊMR emera istediği (has been) commanded
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah
به | BH bihi onunla for it
أن | ÊN en to
يوصل و ص ل | VṦL YVṦL yūSale bitiştirilmesini be joined
ويفسدون ف س د | FSD̃ VYFSD̃VN ve yufsidūne ve bozgunculuk yapanlar and spread corruption
في | FY in
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth.
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those -
لهم | LHM lehumu onlaradır for them
اللعنة ل ع ن | LAN ELLANT l-leǎ'netu la'net (is) the curse,
ولهم ل ه م | LHM VLHM ve lehum ve Onların and for them
سوء س و ا | SVE SVÙ sū'u kötü (sonucu) (is) an evil
الدار د و ر | D̃VR ELD̃ER d-dāri yurdun home.

13:25 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kimseler | bozan(lar) | verdikleri sözü | Allah'a | | sonra | iyice pekiştirdikten | ve kesenler | şeyi | istediği | Allah'ın | onunla | | bitiştirilmesini | ve bozgunculuk yapanlar | | yeryüzünde | işte | onlaradır | la'net | ve Onların | kötü (sonucu) | yurdun |

[] [NGŽ] [AHD̃] [] [] [BAD̃] [VS̃G] [GŦA] [] [EMR] [] [] [] [VṦL] [FSD̃] [] [ERŽ] [] [] [LAN] [LHM] [SVE] [D̃VR]
VELZ̃YN YNGŽVN AHD̃ ELLH MN BAD̃ MYS̃EGH VYGŦAVN ME ÊMR ELLH BH ÊN YVṦL VYFSD̃VN FY ELÊRŽ ÊVLÙK LHM ELLANT VLHM SVÙ ELD̃ER

velleƶīne yenḳuDūne ǎhde llahi min beǎ'di mīṧāḳihi ve yeḳTaǔne emera llahu bihi en yūSale ve yufsidūne l-erDi ulāike lehumu l-leǎ'netu ve lehum sū'u d-dāri
والذين ينقضون عهد الله من بعد ميثاقه ويقطعون ما أمر الله به أن يوصل ويفسدون في الأرض أولئك لهم اللعنة ولهم سوء الدار

[] [ن ق ض] [ع ه د] [] [] [ب ع د] [و ث ق] [ق ط ع] [] [ا م ر] [] [] [] [و ص ل] [ف س د] [] [ا ر ض] [] [] [ل ع ن] [ل ه م] [س و ا] [د و ر]

 » 13 / Ra’d  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne kimseler And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
ينقضون ن ق ض | NGŽ YNGŽVN yenḳuDūne bozan(lar) break
Ye,Nun,Gaf,Dad,Vav,Nun,
10,50,100,800,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عهد ع ه د | AHD̃ AHD̃ ǎhde verdikleri sözü the covenant
Ayn,He,Dal,
70,5,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'a (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ميثاقه و ث ق | VS̃G MYS̃EGH mīṧāḳihi iyice pekiştirdikten contracting it,
Mim,Ye,Se,Elif,Gaf,He,
40,10,500,1,100,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويقطعون ق ط ع | GŦA VYGŦAVN ve yeḳTaǔne ve kesenler and sever
Vav,Ye,Gaf,Tı,Ayn,Vav,Nun,
6,10,100,9,70,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أمر ا م ر | EMR ÊMR emera istediği (has been) commanded
,Mim,Re,
,40,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın (by) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
به | BH bihi onunla for it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يوصل و ص ل | VṦL YVṦL yūSale bitiştirilmesini be joined
Ye,Vav,Sad,Lam,
10,6,90,30,
V – 3rd person masculine singular passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
ويفسدون ف س د | FSD̃ VYFSD̃VN ve yufsidūne ve bozgunculuk yapanlar and spread corruption
Vav,Ye,Fe,Sin,Dal,Vav,Nun,
6,10,80,60,4,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأرض ا ر ض | ERŽ ELÊRŽ l-erDi yeryüzünde the earth.
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte Those -
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
لهم | LHM lehumu onlaradır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
اللعنة ل ع ن | LAN ELLANT l-leǎ'netu la'net (is) the curse,
Elif,Lam,Lam,Ayn,Nun,Te merbuta,
1,30,30,70,50,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
ولهم ل ه م | LHM VLHM ve lehum ve Onların and for them
Vav,Lam,He,Mim,
6,30,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
سوء س و ا | SVE SVÙ sū'u kötü (sonucu) (is) an evil
Sin,Vav,,
60,6,,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الدار د و ر | D̃VR ELD̃ER d-dāri yurdun home.
Elif,Lam,Dal,Elif,Re,
1,30,4,1,200,
N – genitive feminine singular noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: kimseler | يَنْقُضُونَ: bozan(lar) | عَهْدَ: verdikleri sözü | اللَّهِ: Allah'a | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مِيثَاقِهِ: iyice pekiştirdikten | وَيَقْطَعُونَ: ve kesenler | مَا: şeyi | أَمَرَ: istediği | اللَّهُ: Allah'ın | بِهِ: onunla | أَنْ: | يُوصَلَ: bitiştirilmesini | وَيُفْسِدُونَ: ve bozgunculuk yapanlar | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمُ: onlaradır | اللَّعْنَةُ: la'net | وَلَهُمْ: ve Onların | سُوءُ: kötü (sonucu) | الدَّارِ: yurdun |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN kimseler | ينقضون YNGŽWN bozan(lar) | عهد AHD̃ verdikleri sözü | الله ELLH Allah'a | من MN | بعد BAD̃ sonra | ميثاقه MYS̃EGH iyice pekiştirdikten | ويقطعون WYGŦAWN ve kesenler | ما ME şeyi | أمر ÊMR istediği | الله ELLH Allah'ın | به BH onunla | أن ÊN | يوصل YWṦL bitiştirilmesini | ويفسدون WYFSD̃WN ve bozgunculuk yapanlar | في FY | الأرض ELÊRŽ yeryüzünde | أولئك ÊWLÙK işte | لهم LHM onlaradır | اللعنة ELLANT la'net | ولهم WLHM ve Onların | سوء SWÙ kötü (sonucu) | الدار ELD̃ER yurdun |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: kimseler | yenḳuDūne: bozan(lar) | ǎhde: verdikleri sözü | llahi: Allah'a | min: | beǎ'di: sonra | mīṧāḳihi: iyice pekiştirdikten | ve yeḳTaǔne: ve kesenler | : şeyi | emera: istediği | llahu: Allah'ın | bihi: onunla | en: | yūSale: bitiştirilmesini | ve yufsidūne: ve bozgunculuk yapanlar | : | l-erDi: yeryüzünde | ulāike: işte | lehumu: onlaradır | l-leǎ'netu: la'net | ve lehum: ve Onların | sū'u: kötü (sonucu) | d-dāri: yurdun |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃YN: kimseler | YNGŽVN: bozan(lar) | AHD̃: verdikleri sözü | ELLH: Allah'a | MN: | BAD̃: sonra | MYS̃EGH: iyice pekiştirdikten | VYGŦAVN: ve kesenler | ME: şeyi | ÊMR: istediği | ELLH: Allah'ın | BH: onunla | ÊN: | YVṦL: bitiştirilmesini | VYFSD̃VN: ve bozgunculuk yapanlar | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | ÊVLÙK: işte | LHM: onlaradır | ELLANT: la'net | VLHM: ve Onların | SVÙ: kötü (sonucu) | ELD̃ER: yurdun |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'ın ahdini, ona söz verdikten sonra bozanlara ve Allah'ın ulaştırmayı emrettiği şeyi kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk edenlere gelince: Öyle kişilerdir onlar ki lânet onlara ve onlarındır kötü sonuç.
Abdullah Aydın : Amma Allah'ın ahdini, O'na söz verdikten sonra bozanlara, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabalık bağlarını) koparanlara ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince, işte lanet onlaradır. Kötü yurt Cehennem de onlaradır.
Adem Uğur : Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
Ahmed Hulusi : Mîsaklarına rağmen (yaratılışlarındaki mutlak teslimiyet fıtratına rağmen) sonradan Allâh Ahdini (şartlandırılmaları ya da bilgileri yanlış değerlendirmeleri yüzünden) bozanlar; Allâh'ın (şirk anlayışının kaldırılarak) BİRleştirilmesini/vusûlünü emrettiği şeyi kesip koparanlar (oluşmuş benliğin orijin benden ayrı bir yapı olduğunu kabul edenler) ve arzda (bedeni amacına uygun kullanmayarak, karındaki beyinin esiri olarak) ifsad yapanlara gelince, işte Allâh'tan uzaklaştırılmışlık (hakikatlerine bahşedilmiş Esmâ kuvvelerinden uzak düşmek) onlar içindir! Vatanın kötüsü de onlaradır!
Ahmet Davudoğlu : Ama Allah'ın ahdini sağlama bağladıktan sonra bozanlar ve Allah'ın eklenmesini emrettiği bağları koparanlar, yeryüzünü fesada verenler yok mu? Onlara da ancak lânet vardır. Yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Ahmet Tekin : Allah’a verdikleri sözü kulluk sözleşmesi ile belgeledikten, kesinleştirdikten sonra bozanlara, koyduğu ilâhî düzene, şeriata aykırı yaşayanlara, Allah’ın, riâyet edilmesini, birleştirilmesini, bütün olarak düşünülmesini, uygulanmasını emrettiği, bütün peygamberlerin tek davet ve tebliğ konusu İslâm dinindeki devamlılığı sağlayan hükümleri bir kenara atarak, ayrı dinler icat edenlere; şer’î kuralları, şer’î hükümleri, şer’î düzeni, Kur’ân’ın bütünlüğünü bozarak, parçalayarak İslâm’ı tesirsiz kılmaya çalışanlara, ülkede, yeryüzünde küfürle, zulümle, isyan ile, fitne ile fesat çıkaranlara lânet vardır, kötü bir yurt, cehennem vardır.
Ahmet Varol : Allah'a verilen sözü onun pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini koparan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya, işte onlar için lanet vardır. Yurdun fenası da onlaradır.
Ali Arslan : Ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği (îmân ve sıla-i rahim bağlarını) koparanlar...
Ali Bulaç : Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Ali Fikri Yavuz : Amma (ezelde) Allah’ın tevhîd ahdini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler (var ya), işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara...
Arif Pamuk : Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri terkedenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar, işte lanet onlar içindir. Ve kötü yurt olan cehennem onlarındır.
Ayntabî Mehmet Efendi : Onlar ki, misak ve tevsik ettikten sonra, Allah Teala'nın ahdini bozarlar ve O'nun vaslını emrettiği şeyi kırarlar. Yeryüzünde (küfür, zulüm ve fitne ile) fesad çıkarırlar. İşte lâ'net, kötü yurt (dünyada fena bir akıbet, Cehennem azabı) bunlar içindir.
Bahaeddin Sağlam : Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağları kesenler...
Bekir Sadak : Saglam soz verdikten sonra Allah'in ahdini bozanlar ve Allah'in birlestirilmesini emrettigini ayiranlar ve yeryuzunde bozgunculuk yapanlar, iste lanet onlara ve kotu yurt, cehennem, onlaradir.
Bir Heyet : Allah'ın, riayet edilmesini emrettiği şeyleri (bağları koparıp) terk edenler...
Celal Yıldırım : Allah'a verdikleri sözü, sağlam-güvenli bir and ile pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın ulaştırılmasını emrettiğini koparanlar ve yeryüzünde fesâd çıkaranlar var ya, işte lanet onlaradır ve onlar için kötü bir yurt vardır.
Diyanet İşleri : Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Diyanet İşleri (eski) : Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lanet onlara ve kötü yurt, cehennem, onlaradır.
Diyanet Vakfi : Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
Diyanet Vakfı (1993) : Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler...
Edip Yüksel : ALLAH'a verdikleri sözden sonra sözleşmeyi bozanlar, ALLAH'ın birleştirmeyi emrettiğini birleştirmeyenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar laneti hakketmişlerdir ve onlar için kötü bir sonuç vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fakat Allah'a verdikleri sözü belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın, birleştirilmesini emrettiği ilişkileri koparanlar ve yeryüzünü fesada verenler; işte bunlar, lanet olsun onlara ve yurdun kötüsü de onlara olsun!
Elmalılı Hamdi Yazır : Amma Allahın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allahın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara
Fizilal-il Kuran : Allah'a vermiş oldukları sözü kesin bir taahhüt haline getirdikten sonra bozanlara, Allah'ın sürdürülmesini emrettiği ilişkileri kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince onlara lânet vardır ve dünyayı izleyecek olan kötü akıbet kendilerini beklemektedir.
Gültekin Onan : Tanrı'ya verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Tanrı'nın ulaştırılmasını buyurduğunu kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Hakkı Yılmaz : "Allah'a yeminle ‘kesin söz’ verdikten sonra bozan ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyleri; iman ve ameli kesen/ birbirinden ayıran ve yeryüzünde kargaşa çıkaran kimseler; işte onlar, dışlanma kendileri için olanlardır. Yurdun kötüsü de onlar içindir. "
Hasan Basri Çantay : Allaha verdikleri sözü kuvvetli te'mînat ile de destekledikden sonra bozanlar, Allahın bitişdirilmesini (idâmesini) emretdiği şey'i (raabıtayı) kıranlar, yer yüzünü fesada verenler (yok mu?), işte onlar, lâ'net onlara, yurdun kötüsü (olan cehennem) de onlara.
Hasan Tahsin Feyizli : Allah'ın ilgilenmesini emrettiği şeyler (ile bağlar)ı kesenler...
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki Allah’ın ahdini (O’na) kat'î olarak verdikleri sözden sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabâlar ve mü’minler arasında olması gereken irtibâtı) kesenler ve yeryüzünde fesad çıkaranlara gelince, işte onlar yok mu, lâ'net onlaradır; yurdun kötüsü (Cehennem) de onlar içindir!
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar...
Hüseyin Kaleli : “Misakından sonra Allâh’ın ahdini bozanlar, Allâh’ın ulaşılmasını emrettiği şeyi de kesenler ve yerde bozgunculuk yapanlar var ya, işte bunlar lanet ancak (onların) kendilerinedir. Yurdun kötüsü de yalnız onlarındır.”
İbni Kesir : Pekiştirdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar; işte la'net onlaradır. Yurtların en kötüsü de onlarındır.
İskender Evrenosoğlu : Onlar, misaklerinden sonra (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini teslim edeceklerine dair ezelde Allah'a misak verdikten sonra) Allah'ın ahdini bozarlar (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim etmezler). Ve Allah'ın, O'na (Allah'a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler (ruhlarını Allah'a ulaştırmazlar). Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar (başka insanların da Sıratı Mustakîm'e ulaşmalarına mani oldukları için fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem) onlar içindir.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : O kimseler ki, söz verdikten sonra Allah'a olan ahidlerini bozarlar, peygamberlerin bir kısmına inanıp bir kısmına inanmazlar, akrabalık bağlarını ve Allah'ın yerine getirilmesini emrettiği huhuka riayet etmezler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte lanet onlar için, akibetin kötüsü de onlar içindir.
Muhammed Esed : Fakat (yaratılışlarının gereği olan doğal bir) andlaşmaya dayanıyor olmasına rağmen Allah'la olan bağlantılarını bozup Allah'ın sıkı tutulmasını emrettiği (bağları) kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselere gelince; işte, (Allah'ın) laneti böylelerine yönelmiştir; ve (öte dünyada) varılacak yerlerin en kötüsü de onlara ayrılmıştır.
Mustafa İslamoğlu : Ama fıtrat sözleşmesinin ardından Allah’a verdikleri sözü ihlâl edenler, dahası Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kesip kopararak yeryüzünde sosyal çürümeye neden olanlar var ya: işte onlar Allah’ın rahmetinden kesinlikle dışlanmışlardır ve dâr(-ı dünyanın) ardından gelen kötü akıbet onları beklemektedir.
Nedim Yılmaz : Allah’a verdikleri sözü (itiraf ve kabul ederek) vesikalandırdıktan sonra bazan, Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri terk eden ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, işte lânet onlaradır, bu yurttaki kötü sonuç da onlaradır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o kimseler ki, Allah'ın ahdini takviye ettikten sonra bozarlar ve Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte lânet onlaradır. Yurdun kötüsü de onlaradır.
Ömer Öngüt : Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi ayıranlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar. . . İşte lânet onlar içindir ve kötü yurt cehennem de onlarındır.
Ömer Rıza Doğrul : Onlar ki Allah ile ahde bağlandıktan sonra ahdini bozarlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler, yeryüzünde fesat çıkarırlar, işte bunlar lânete uğramışlardır. En kötü yurt onlarındır.
Şaban Piriş : Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini ayırarak ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak; Allah’a verdiği sözü, ant içtikten sonra bozanlar, işte lanet onlaradır. En kötü yurt / cehennem onlarındır.
Suat Yıldırım : Ama Allah’a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkarıp nizamı bozanlar yok mu,işte onlara sadece lânet vardır. En kötü yurt olan cehennem vardır.
Süleyman Ateş : Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allâh'ın bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte la'net onlara, yurdun kötü sonucu da onlaradır.!
Talat Koçyiğit : Allah'ın birleştirilmesini emrettiği (akrabalık bağları)nı koparanlar...
Tefhim-ul Kuran : Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Ümit Şimşek : Sözleştikten sonra Allah'ın ahdini bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi kesen ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, lânet de onlar için, yurdun kötüsü de onlar içindir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Sılâ-ı rahmi kesenler...


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}