» 57 / Hadîd  26:

Kuran Sırası: 57
İniş Sırası: 94
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

 » 57 / Hadîd  Suresi: 26
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. أَرْسَلْنَا (ÊRSLNE) = erselnā : gönderdik
3. نُوحًا (NVḪE) = nūHen : Nuh'u
4. وَإِبْرَاهِيمَ (VÎBREHYM) = ve ibrāhīme : ve İbrahim'i
5. وَجَعَلْنَا (VCALNE) = ve ceǎlnā : ve koyduk
6. فِي (FY) = fī : arasına
7. ذُرِّيَّتِهِمَا (Z̃RYTHME) = ƶurriyyetihimā : bunların zürriyetleri
8. النُّبُوَّةَ (ELNBVT) = n-nubuvvete : peygamberliği
9. وَالْكِتَابَ (VELKTEB) = velkitābe : ve Kitabı
10. فَمِنْهُمْ (FMNHM) = fe minhum : onlardan vardır
11. مُهْتَدٍ (MHTD̃) = muhtedin : doğru yolda olanlar
12. وَكَثِيرٌ (VKS̃YR) = vekeṧīrun : ama çoğu
13. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlardan
14. فَاسِقُونَ (FESGVN) = fāsiḳūne : yoldan çıkmıştır
ve andolsun | gönderdik | Nuh'u | ve İbrahim'i | ve koyduk | arasına | bunların zürriyetleri | peygamberliği | ve Kitabı | onlardan vardır | doğru yolda olanlar | ama çoğu | onlardan | yoldan çıkmıştır |

[] [RSL] [] [] [CAL] [] [Z̃RR] [NBE] [KTB] [] [HD̃Y] [KS̃R] [] [FSG]
VLGD̃ ÊRSLNE NVḪE VÎBREHYM VCALNE FY Z̃RYTHME ELNBVT VELKTEB FMNHM MHTD̃ VKS̃YR MNHM FESGVN

veleḳad erselnā nūHen ve ibrāhīme ve ceǎlnā ƶurriyyetihimā n-nubuvvete velkitābe fe minhum muhtedin vekeṧīrun minhum fāsiḳūne
ولقد أرسلنا نوحا وإبراهيم وجعلنا في ذريتهما النبوة والكتاب فمنهم مهتد وكثير منهم فاسقون

 » 57 / Hadîd  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā gönderdik We sent
نوحا | NVḪE nūHen Nuh'u Nuh
وإبراهيم | VÎBREHYM ve ibrāhīme ve İbrahim'i and Ibrahim,
وجعلنا ج ع ل | CAL VCALNE ve ceǎlnā ve koyduk and We placed
في | FY arasına in
ذريتهما ذ ر ر | Z̃RR Z̃RYTHME ƶurriyyetihimā bunların zürriyetleri their offspring
النبوة ن ب ا | NBE ELNBVT n-nubuvvete peygamberliği Prophethood
والكتاب ك ت ب | KTB VELKTEB velkitābe ve Kitabı "and the Scripture;"
فمنهم | FMNHM fe minhum onlardan vardır and among them
مهتد ه د ي | HD̃Y MHTD̃ muhtedin doğru yolda olanlar (is) a guided one,
وكثير ك ث ر | KS̃R VKS̃YR vekeṧīrun ama çoğu but most
منهم | MNHM minhum onlardan of them
فاسقون ف س ق | FSG FESGVN fāsiḳūne yoldan çıkmıştır (are) defiantly disobediently.

57:26 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | gönderdik | Nuh'u | ve İbrahim'i | ve koyduk | arasına | bunların zürriyetleri | peygamberliği | ve Kitabı | onlardan vardır | doğru yolda olanlar | ama çoğu | onlardan | yoldan çıkmıştır |

[] [RSL] [] [] [CAL] [] [Z̃RR] [NBE] [KTB] [] [HD̃Y] [KS̃R] [] [FSG]
VLGD̃ ÊRSLNE NVḪE VÎBREHYM VCALNE FY Z̃RYTHME ELNBVT VELKTEB FMNHM MHTD̃ VKS̃YR MNHM FESGVN

veleḳad erselnā nūHen ve ibrāhīme ve ceǎlnā ƶurriyyetihimā n-nubuvvete velkitābe fe minhum muhtedin vekeṧīrun minhum fāsiḳūne
ولقد أرسلنا نوحا وإبراهيم وجعلنا في ذريتهما النبوة والكتاب فمنهم مهتد وكثير منهم فاسقون

[] [ر س ل] [] [] [ج ع ل] [] [ذ ر ر] [ن ب ا] [ك ت ب] [] [ه د ي] [ك ث ر] [] [ف س ق]

 » 57 / Hadîd  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أرسلنا ر س ل | RSL ÊRSLNE erselnā gönderdik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
نوحا | NVḪE nūHen Nuh'u Nuh
Nun,Vav,Ha,Elif,
50,6,8,1,
"PN – accusative masculine proper noun → Nuh"
اسم علم منصوب
وإبراهيم | VÎBREHYM ve ibrāhīme ve İbrahim'i and Ibrahim,
Vav,,Be,Re,Elif,He,Ye,Mim,
6,,2,200,1,5,10,40,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – accusative masculine proper noun → Ibrahim"
الواو عاطفة
اسم علم منصوب
وجعلنا ج ع ل | CAL VCALNE ve ceǎlnā ve koyduk and We placed
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
6,3,70,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY arasına in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ذريتهما ذ ر ر | Z̃RR Z̃RYTHME ƶurriyyetihimā bunların zürriyetleri their offspring
Zel,Re,Ye,Te,He,Mim,Elif,
700,200,10,400,5,40,1,
N – genitive feminine noun
PRON – 3rd person masculine dual possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
النبوة ن ب ا | NBE ELNBVT n-nubuvvete peygamberliği Prophethood
Elif,Lam,Nun,Be,Vav,Te merbuta,
1,30,50,2,6,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
والكتاب ك ت ب | KTB VELKTEB velkitābe ve Kitabı "and the Scripture;"
Vav,Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
6,1,30,20,400,1,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
فمنهم | FMNHM fe minhum onlardan vardır and among them
Fe,Mim,Nun,He,Mim,
80,40,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء عاطفة
جار ومجرور
مهتد ه د ي | HD̃Y MHTD̃ muhtedin doğru yolda olanlar (is) a guided one,
Mim,He,Te,Dal,
40,5,400,4,
N – genitive masculine indefinite (form VIII) active participle
اسم مجرور
وكثير ك ث ر | KS̃R VKS̃YR vekeṧīrun ama çoğu but most
Vav,Kef,Se,Ye,Re,
6,20,500,10,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
منهم | MNHM minhum onlardan of them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فاسقون ف س ق | FSG FESGVN fāsiḳūne yoldan çıkmıştır (are) defiantly disobediently.
Fe,Elif,Sin,Gaf,Vav,Nun,
80,1,60,100,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | أَرْسَلْنَا: gönderdik | نُوحًا: Nuh'u | وَإِبْرَاهِيمَ: ve İbrahim'i | وَجَعَلْنَا: ve koyduk | فِي: arasına | ذُرِّيَّتِهِمَا: bunların zürriyetleri | النُّبُوَّةَ: peygamberliği | وَالْكِتَابَ: ve Kitabı | فَمِنْهُمْ: onlardan vardır | مُهْتَدٍ: doğru yolda olanlar | وَكَثِيرٌ: ama çoğu | مِنْهُمْ: onlardan | فَاسِقُونَ: yoldan çıkmıştır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | أرسلنا ÊRSLNE gönderdik | نوحا NWḪE Nuh'u | وإبراهيم WÎBREHYM ve İbrahim'i | وجعلنا WCALNE ve koyduk | في FY arasına | ذريتهما Z̃RYTHME bunların zürriyetleri | النبوة ELNBWT peygamberliği | والكتاب WELKTEB ve Kitabı | فمنهم FMNHM onlardan vardır | مهتد MHTD̃ doğru yolda olanlar | وكثير WKS̃YR ama çoğu | منهم MNHM onlardan | فاسقون FESGWN yoldan çıkmıştır |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | erselnā: gönderdik | nūHen: Nuh'u | ve ibrāhīme: ve İbrahim'i | ve ceǎlnā: ve koyduk | : arasına | ƶurriyyetihimā: bunların zürriyetleri | n-nubuvvete: peygamberliği | velkitābe: ve Kitabı | fe minhum: onlardan vardır | muhtedin: doğru yolda olanlar | vekeṧīrun: ama çoğu | minhum: onlardan | fāsiḳūne: yoldan çıkmıştır |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve andolsun | ÊRSLNE: gönderdik | NVḪE: Nuh'u | VÎBREHYM: ve İbrahim'i | VCALNE: ve koyduk | FY: arasına | Z̃RYTHME: bunların zürriyetleri | ELNBVT: peygamberliği | VELKTEB: ve Kitabı | FMNHM: onlardan vardır | MHTD̃: doğru yolda olanlar | VKS̃YR: ama çoğu | MNHM: onlardan | FESGVN: yoldan çıkmıştır |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki biz, Nûh'u ve İbrâhim'i gönderdik ve soylarına da peygamberlik ve kitap verdik; derken onlardan doğru yolu bulanlar var ve çoğuysa buyruktan çıkmış olanlar.
Adem Uğur : Andolsun ki biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik, peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Onlardan (insanlardan) kimi doğru yoldadır; içlerinden birçoğu da yoldan çıkmışlardır.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i irsâl ettik. . . Nübüvvet'i ve Kitabı (Hakikat ve Sünnetulah BİLGİsini) onların zürriyetleri içinde oluşturduk! Onlardan hakikate eren vardır. . . (Ama) onlardan çoğu inancı bozuk kişilerdir!
Ahmet Tekin : Nûh’u ve İbrâhim’i de peygamber olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirip gönderdik. Peygamberliği ve kitabı da, onların nesilleri içinde devam ettirdik. Onlardan doğru yolu tercih edenler, doğru yolda sebat edenler vardı. Onların çoğu da doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden fâsıktı, âsi ve bozguncu idi.
Ahmet Varol : Andolsun biz Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik ve onların soylarına peygamberliği ve kitabı verdik. Onlardan doğru yolu bulan vardır. Onların çoğu ise yoldan çıkmış kimselerdir.
Ali Bulaç : Andolsun, Biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
Ali Fikri Yavuz : Celâlim hakkı için, Nûh’u ve İbrâhîm’i (birer peygamber) gönderdik. Peygamberliği de, kitabı da onların nesillerine verdik. Öyle iken hidayeti, içlerinden bazısı kabul etmiştir; çokları da fâsıklardır.
Bekir Sadak : And olsun ki Nuh'u ve Ibrahim'i Biz gonderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik; soylarindan gelenlerin kimi dogru yoldadir, bircogu da yoldan cikmistir.
Celal Yıldırım : And olsun ki, Nuh'u ve İbrahim'i (peygamber olarak) gönderdik ; soylarına peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan kimi doğru yol üzeredir ; çoğu ise, ilâhî sınırları aşan sapık yozmuşlardır.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki Nuh'u ve İbrahim'i Biz gönderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik; soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, birçoğu da yoldan çıkmıştır.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik, peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Onlardan (insanlardan) kimi doğru yoldadır; içlerinden birçoğu da yoldan çıkmışlardır.
Edip Yüksel : Biz Nuh'u, İbrahim'i gönderdik, soylarına peygamberlik ve kitap bağışladık. Bir kısmı doğruyu buldu; ama onlardan çoğu yoldan çıkmışlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun, Nuh'u ve İbrahim'i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan yola gelen de vardı, ama onlardan çoğu yoldan çıkmışlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Soylarına peygamberlik ve kitap verdik; öyle iken içlerinden bazısı doğru yolu kabul etmiş, çokları ise yoldan çıkmış fasıklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem celâlim hakkı için Nuhu ve İbrahimi gönderdik, zürriyyetlerinde de nübüvvet ve kitabı atâ kıdık öyle iken içlerinden ba'zısı hidayeti kabul etmiş, çokları ise yoldan çıkmış fâsıklardır
Fizilal-il Kuran : Biz Nuh'u ve İbrahim'i peygamber olarak gönderdik. İkisinin soyuna da peygamberlik ve kitap verdik. Onların soylarından türeyenlerin bir bölümü doğru yola bağlı kaldı, fakat çoğu yoldan çıktı.
Gültekin Onan : Andolsun, biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır; onlardan çoğu da fasıktır.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun Nûh'u ve İbrâhîm'i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bu ikisinin soyları içinde devam ettirdik. Sonra da onlardan bir kısım doğru yolu bulan, onlardan birçoğu da hak yoldan çıkmış kimselerdir.
Hasan Basri Çantay : Andolsun biz Nuuhu ve İbrâhîmi (peygamber olarak) gönderdik. Peygamberliği de, kitabı da onların nesillerine verdik. Binnetîce içlerinden doğru yolu bulanlar var (idiyse de) bir çoku da faasık kimselerdi onların.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki, Nûh’u ve İbrâhîm’i de (peygamber olarak) gönderdik; hem peygamberliği ve kitâbı onların nesillerinde kıldık. Buna rağmen onlardan hidâyete eren vardır, fakat onlardan çoğu (yoldan çıkmış) fâsık kimselerdir.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Peygamberliği de, kitabı da onların soyuna verdik. Onlardan kimi doğru yoldadır, içlerinden bir çoğu da fasıklardır.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki, Hz. Nuh'u ve Hz. İbrâhîm'i gönderdik. Ve onların zürriyetlerinden nebîler kıldık. Ve kitap (verdik). Böylece onlardan bir kısmı hidayete erenlerdir ve onların çoğu fasıklardır.
Muhammed Esed : Gerçekten, (aynı amaçla) Nuh'u ve İbrahim'i (elçilerimiz olarak) gönderdik ve soylarından gelenlere peygamberlik ve vahiy verdik; onların bir kısmı doğru yoldaydı, ama çoğu da yoldan sapmıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kasem olsun ki, Nûh'u ve İbrahim'i gönderdik ve onların zürriyetlerinde nübüvveti ve kitabı (berdevam) kıldık. Artık onlardan hidyete ermiş olan vardır, onlardan bir çokları ise fâsık kimselerdir.
Ömer Öngüt : Andolsun ki Nuh'u ve İbrahim'i biz gönderdik. Peygamberliği de kitabı da onların soyuna verdik. Soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, içlerinden bir çoğu da yoldan çıkmışlardır.
Şaban Piriş : Nuh’u ve İbrahim’i de göndermiştik. İkisinin soyundan da peygamberlik ve kitap vermiştik. Onlardan doğru yola giren olduğu gibi, çoğu da yoldan çıkmıştır.
Suat Yıldırım : Biz Nuh’u, İbrâhim’i peygamber olarak gönderdiğimiz gibi, zürriyetlerine de kitap ve nübüvvet verdik. Onlardan kimisi doğru yolu bulsa da, çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır.
Süleyman Ateş : Andolsun, Nûh'u ve İbrâhim'i elçi gönderdik, peygamberliği ve Kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan doğru yolda olanlar da vardır, ama onlardan çoğu yoldan çıkmıştır.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz Nuh'u ve İbrahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.
Ümit Şimşek : Biz Nuh'u ve İbrahim'i de peygamber olarak gönderdik ve ikisinin nesline de peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan doğru yolu bulanlar da oldu; birçokları ise yoldan çıkmış kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de resul olarak gönderdik. Peygamberliği ve Kitap'ı bunların soyları arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}