Diyanet İşleri Meali |
|
(1-2) Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.(56:1) | |
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.(56:3) | |
Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!(56:8) | |
Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!(56:9) | |
(10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.(56:10) | |
Onlar, Naîm cennetlerindedirler.(56:12) | |
(13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.(56:13) | |
(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.(56:15) | |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.(56:17) | |
(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.(56:22) | |
(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)(56:24) | |
Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.(56:25) | |
Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.(56:26) | |
Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!(56:27) | |
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.(56:28) | |
Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.(56:35) | |
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.(56:36) | |
(39-40) Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.(56:39) | |
Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!(56:41) | |
(42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!.(56:42) | |
Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.(56:45) | |
Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.(56:46) | |
Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?”(56:47) | |
“Evvelki atalarımız da mı?”(56:48) | |
(49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”(56:49) | |
(51-52) Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.(56:51) | |
Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.(56:53) | |
Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.(56:54) | |
Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.(56:55) | |
İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.(56:56) | |
Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?(56:57) | |
Attığınız o meniye ne dersiniz?!(56:58) | |
Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?(56:59) | |
(60-61) Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.(56:60) | |
Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya!(56:62) | |
Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!(56:63) | |
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?(56:64) | |
Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:(56:65) | |
“Muhakkak biz çok ziyandayız!”(56:66) | |
“Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!”(56:67) | |
İçtiğiniz suya ne dersiniz?!(56:68) | |
Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?(56:69) | |
Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!.(56:70) | |
Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!(56:71) | |
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?(56:72) | |
Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.(56:73) | |
O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).(56:74) | |
(75-76) Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-(56:75) | |
O, elbette değerli bir Kur’an’dır.(56:77) | |
Korunmuş bir kitaptadır.(56:78) | |
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.(56:79) | |
Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.(56:80) | |
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?(56:81) | |
Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!(56:83) | |
Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.(56:84) | |
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.(56:85) | |
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!(56:86) | |
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.(56:88) | |
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir.(56:90) | |
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.(56:92) | |
Bir de cehenneme atılma vardır.(56:94) | |
Şüphesiz bu, kesin gerçektir.(56:95) | |
Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.(56:96) | |