» 36 / Yâsîn  Suresi:

Kuran Sırası: 36
İniş Sırası: 41

Celal Yıldırım Meali
Yâ-Sîn.(36:1)
Hikmet dolu Kur'ân'a and olsun ki,(36:2)
Sen elbette gönderilen peygamberlerdensin.(36:3)
Doğru yol üzerindesin.(36:4)
(Kur'ân) cok üstün, cok güçlü, çok merhametli (Allah'ın) indirdiğidir.(36:5)
Babaları uyarılmayan bir milleti —ki onlar gaflet içindedirler— uyarman içindir.(36:6)
And olsun ki, hüküm, çoğu hakkında gerçekleşip sübut bulmuştur, artık inanmazlar.(36:7)
Şüphesiz ki biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak şekilde demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarıya kalkıktır.(36:8)
Önlerine de, arkalarına da bir sed koyduk, gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık onlar görmezler.(36:9)
(Ey Peygamber!) Onları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyarsan da uyarmasan da birdir; imân etmezler.(36:10)
Sen ancak Zikr'e (Kur'ân'a) uyup Rahmân'dan, gıyabında saygı ile korkanları uyarabiiirsin. Öylesini mağfiret ve göz-gönül dolduran güzel bir mükâfatla müjdele.(36:11)
Şüphesiz biz, evet biz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri (koydukları izleri) yazarız. Ve her şeyi açık ve açıklayıcı bir Ana Kitap'ta sayıp tesbit etmişizdir.(36:12)
Onlara, o kasaba halkından misal getir; hani onlara peygamberler gelmişti.(36:13)
Hani kendilerine iki elci göndermiştik de onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine o ikisini bir üçüncü-süyle destekleyip güçlendirmiştik. «Şüphesiz biz size gönderilen elçileriz !» Demişlerdi.(36:14)
Onlar ise, hayır, dediler, siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahman bir şey indirmemiştir. Siz ancak yalan söylüyorsunuz.(36:15)
Elçiler de, «Rabbimiz bilir ki biz gerçekten size gönderilen elçileriz.(36:16)
Bize gereken, sadece açık tebliğdir,» dediler.(36:17)
Kasaba halkı onlara: «Doğrusu sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk çöktü. Eğer (bu iddia ve uyarınızdan) vazgeçmezseniz elbette sizi taşlar ve elbette bizden size elem verici bir azâb dokunur,» dediler.(36:18)
Elçiler dediler ki: «Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir; size öğüt verilse de mi ? Hayır, siz (inkâr ve sapıklıkta, inat ve azgınlıkta) aşırı giden bir milletsiniz.»(36:19)
Şehrin en uzak kesiminden bir adam koşarak geldi ve: «Ey kavmim ! Gönderilen bu elçilere uyun ;(36:20)
Uyun sizden ücret istemiyen-lere. Bunlar doğru yol üzerinde bulunuyorlardır.» Dedi.(36:21)
Hem beni yoktan yaratıp varlık alanına getiren Allah'a ne diye tapmıyayım ? Hepiniz ancak O'na döndürüleceksiniz.(36:22)
Artık ben, O'ndan başka tanrılar edinir miyim ? Eğer Rahman, bana bir zarar vermeyi dilese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar da.(36:23)
O takdirde ben, mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum.(36:24)
(Ey elçiler!) Şüpheniz olmasın ki ben sizin Rabbınıza imân ettim, beni işittiniz..(36:25)
(26-27) Ona, «gir Cennet'e!» denildi. O da, «ah keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni, ikrama lâyık görülen kişilerden kıldığını bir bilselerdi.»(36:26)
Onun ardından, milleti üzerine gökten hiçbir (yok edici) asker indirmedik, indirecek de değildik.(36:28)
Sadece bir haykırış (yetti); hemen sönüverdiler.(36:29)
Yazık çok yazık o kullara ki, kendilerine ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ederlerdi.(36:30)
Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nice nesilleri yok ettik ki onlar(dan hiç birlen) bunlara (bir daha) dönüp gelmiyorlardı.(36:31)
Hepsi de istisnasız huzurumuzda biraraya getirileceklerdir.(36:32)
Diriltip içinden daneler çıkardığımız ölü toprak onlar için (varlığımızın ve kudretimizin) açık belgelerinden biridir, ondan yeyip geçinirler.(36:33)
Onda hurmalık ve üzüm bahçeleri meydana getirdik ve içinden pınarlar fışkırttık,(36:34)
Ki onun meyvelerinden ve ellerinin işleyip ortaya çıkardığı ürünlerden yesinler. Artık şükretmezler mi?.(36:35)
O'nu tesbîh ve tenzîh edin ki, yerin yetiştirdiğinden, kendi nefslerinden ve bilmedikleri daha nice şeylerden çift çift yaratmıştır.(36:36)
Gece de onlar için (ilâhî kudrete delâlet eden) açık bir belgedir. Gündüzü ondan çekip sıyırırız da hemen karanlıkta kalmış olurlar.(36:37)
Güneş de kendine has karargâhta (yörüngesinde) cereyan etmektedir. Bu o çok güçlü, çok üstün, her şeyi bilen (Allah'ın) takdîridir.(36:38)
Ay için de konaklar belirledik ; sonunda kuru hurma çubuğu gibi (incelip eğik) döner.(36:39)
Ne Güneş'in Ay'a yetişmesi uygun (bir kanun)dur, ne de gece, gündüzün önüne geçebilir. Her biri ayrı bir yörüngede yüzerler (hareketlerini sürdürürler).(36:40)
Onlar için ayrı bir açık belge de, soylarını o dolu gemiye yükleyip taşımamız,(36:41)
Ve bunun benzeri binecekleri şeyleri onlar için yaratmamızdır.(36:42)
Dilersek onları (suda) boğarız da artık ne çığlıklarına koşan bulunur, ne de kurtarılma şansları olur.(36:43)
Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar geçinip yararlanmaları için irâdemiz onların kurtulmasını sağlamıştır.)(36:44)
Kendilerine, önünüzdekinden ve arkanızdakinden (Dünya ve Âhiret'te azabı ve rüsvaylığı gerektiren fenalıklardan) korkup sakının ki, merhamet olunasınız, denildiği zaman (aldırış bile etmezler).(36:45)
Kendilerine ne kadar Rabbın âyetlerinden bir âyet geldiyse, mutlaka ondan yüzçevirdiler. '(36:46)
Yine kendilerine, Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden (Allah için) harcayın, denildiği zaman, o küfredenler, imân edenlere, «Allah'ın dilediği takdirde yedireceği kimseyi biz mi yedirelim ?! Şüphesiz ki siz açık bir sapıklık içinde bulunuyorsunuz,» derler.(36:47)
Ve derler ki: Eğer doğru kimselerdenseniz bu va'd ne zaman ?(36:48)
Onlar çekişip tartışırken ansızın kendilerini yakalayıverecek bir haykırışı beklerler.(36:49)
Artık (bu durumda) ne bir tavsiyede bulunmaya güç getirebilirler, ne de ailelerine dönebilirler.(36:50)
Sûr'a üfrülünce bir de bakarsın kabirlerinden çıkıp Rablarına doğru akın akın koşarlar.(36:51)
Eyvah bize ! Kim bizi uyuduğumuz yerden kaldırdı ? derler. (Onlara :) Bu, Rahman (olan Allah'ın) va'dettiği ve peygamberlerin doğru söylediği (gündür, denilir.)(36:52)
Sadece bir haykırış. Bir de bakarsın hepsi huzurumuzda hazır bekliyorlar.(36:53)
Bugün hiç kimseye zulmedilmez ve ancak yapageldiğiniz şeylerin karşılığını görürsünüz.(36:54)
Bugün cennetlikler tatlı bir eğlence içinde sevinip neşelenmektedirler.(36:55)
Onlar da, eşleri de gölgede tahtlar, kanepeler üzerinde kurulmuşlardır.(36:56)
Onlara orada meyveler ve istedikleri her şey vardır.(36:57)
Onlara O çok merhametli Rabb'dan sözlü selâm vardır.(36:58)
Ey suçlu günahkârlar! Bugün bir tarafa ayrılın.(36:59)
Ey Âdem oğulları! Şeytana tapmayın, o gerçekten sizin açık düşmanınızdır.(36:60)
Bana tapın. İşte en doğru yol budur, diye size buyurmadım mı ?(36:61)
And olsun kî şeytan sizden nice nice nesilleri saptırmıştır. Akledecek durumda değil miydiniz ?(36:62)
İşte bu, tehdîd edilegeldiğiniz Cehennem'dir.(36:63)
İnkâr edegeldiğinize karşılık bugün girin oraya !(36:64)
Bugün onların (o inkarcı azgınların, sapık döneklerin) ağızlarını mühürleriz. Neler işleyip elde ettiklerini (ortaya dökmek için) bizimle (onların ağzı değil) elleri konuşur, ayakları da şâhidlikte bulunur.(36:65)
Dilemiş olsak, gözlerini silme kör ederdik de yolu bulabilmek için koşuşup dururlardı; ama nerede görebilirlerdi ?(36:66)
Dilemiş olsak, onları oldukları yerde suretlerini değiştirirdik de artık ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.(36:67)
Kimi uzun ömürlü yaşatırsak, yaratılışını tersine çevirip değiştiririz. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?(36:68)
Biz O'na (Muhammed'e) şiir öğretmedik; aslında şiir ona yaraşmaz da. O ancak katıksız bir öğüt ve açık ortada bir Kur'ân'dır.(36:69)
Diriyi uyarmak ve kâfirler üzerine (azâbla ilgili) sözün hakk olması içindir (bu Kur'ân)!.(36:70)
Görmedin mi ki, biz (kudret) ellerimizin imalâtı olan davarları yarattık; böylece onlar buna sahip oluyorlardır.(36:71)
Onları kendilerine boyun eğer kıldık da bir kısmı binekleridir, bir kısmının da etini yemekteler.(36:72)
Kendileri için onlarda birtakım yararlar ve içecekler de vardır. Artık şükretmezler mi ?(36:73)
Yardım olunurlar (kendilerine imdad olunur) diye tutup Allah'tan başka tanrılar edindiler.(36:74)
Halbuki o tanrıların, onlara yardımda bulunmaya güçleri yetmez onlar ise, o tanrılar için hazır (koruyucu) askerlerdir.(36:75)
Sakın onların sözü seni üzmesin. Şüphesiz ki, biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliriz.(36:76)
İnsan, kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ? Buna rağmen bir de bakarsın ki o, (bize karşı) açık bir hasım.(36:77)
Kendi yaratılışını unuttu da çürüdüğü halde bu kemikleri kim yaratabilir? diyerek bize misâl vermeye kalkıştı.(36:78)
De ki, onu ilk yaratıp meydana getiren diriltecektir. O, yaratışın, yaratılışın her özelliğini bilendir.(36:79)
O ki, size yeşil ağaçtan ateş meydana getirdi. Siz de o ateşten yakıp duruyorsunuz.(36:80)
Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini (veya tıpkısını) yaratmaya kudreti yetmez mi ? Elbette yeter. O her şeyi yaratandır, bilendir.(36:81)
O, bir şeyi (var kılmayı) dileyince, O'nun emri sadece «ol!» demesidir, o şey hemen oluverir.(36:82)
Her şeyin mülkü (mukadderat ve tasarrufu) elinde olan (Allah) çok yücedir, çok münezzehtir.(36:83)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}