Ahmet Varol Meali |
|
Ha. Mim.(42:1) | |
Ayn. Sin. Kaf.(42:2) | |
Güçlü ve hakim Allah sana ve senden öncekilere işte böyle vahyetmektedir.(42:3) | |
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, büyüktür.(42:4) | |
Gökler neredeyse üstlerinden çatlayacaklar. Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlar için mağfiret dilerler. İyi bilin ki Allah, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olandır.(42:5) | |
O'ndan başka dostlar edinenlere gelince Allah onları kollamaktadır. Sen onların üzerine vekil değilsin.(42:6) | |
İşte biz sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik ki şehirlerin anası (Mekke halkı)nı ve etrafında olanları uyarasın. Hakkında hiçbir şüphe olmayan toplanış günü konusunda uyarıda bulunasın. (O gün) bir grup cennette bir grup da alevli ateştedir.(42:7) | |
Allah dileseydi onları bir tek ümmet yapardı. Ancak dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere gelince onların ne bir dostları ne de bir yardımcıları vardır.(42:8) | |
Yoksa onlar O'ndan başka dostlar mı edindiler? Oysa Allah, (gerçek) dost işte O'dur; ölüleri O diriltir. O her şeye güç yetirendir.(42:9) | |
Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. 'İşte benim Rabbim olan Allah budur. Ben O'na güvendim ve O'na gönülden yönelirim.'(42:10) | |
O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler; hayvanlardan da çiftler varetti. Sizi bu tarzda türeti(p çoğaltı)yor. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O duyandır, görendir.(42:11) | |
Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Dilediğine rızkı genişletir ve daraltır. O her şeyi bilendir.(42:12) | |
O: 'Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin' diye dinden Nuh'a buyurduğunu, sana vahyettiğimizi ve İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya buyurduğumuzu sizin için de bir şeriat kıldı. Müşrikleri kendisine çağırdığın şey onlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve gönülden yöneleni kendine iletir.(42:13) | |
Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından, belirli bir süreye kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onlardan sonra kitaba mirasçı kılınanlar da onun (peygamberin) hakkında gocundurucu bir tereddüt içindedirler.(42:14) | |
İşte bundan dolayı (onları tevhid inancına) çağır ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların arzularına uyma ve de ki: 'Ben Allah'ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize sizin yaptıklarınız sizedir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma yoktur. Allah aralarımızı birleştirir. Dönüş de O'nadır.'(42:15) | |
O'na icabet edildikten sonra Allah hakkında tartışanların delilleri Rableri katında geçersizdir. Onlara bir gazap ve onlar için şiddetli bir azap vardır.(42:16) | |
Allah, hak üzere Kitab'ı ve ölçüyü (mizanı) indirendir. Ne bilirsin; belki de kıyamet yakındır.(42:17) | |
Ona inanmayanlar onun çarçabuk gelmesini istiyorlar. İman edenler ise ondan korkar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki kıyamet hakkında tartışanlar uzak bir sapıklık içindedirler.(42:18) | |
Allah kullarına karşı lütuf sahibidir. Dilediğine rızık verir. O kuvvetlidir, üstündür.(42:19) | |
Kim ahiret kazancınını isterse onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse ona ondan veririz. Ama onun ahirette bir payı yoktur.(42:20) | |
Yoksa onların, dinden Allah'ın izin vermediklerini kendilerine meşru kılan ortakları mı var? Eğer ayırım sözü olmasaydı aralarında hüküm verilmiş olurdu. Gerçekten zalimler için acıklı bir azap vardır.(42:21) | |
Zalimlerin kazandıklarından dolayı korktuklarını görürsün, o (kazandıklarının cezası) ise başlarına çöküverir. İman edip salih ameller işleyenlerse cennet bahçelerindedirler. Rablerinin katında onlara istedikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.(42:22) | |
İşte bu Allah'ın, iman edip salih ameller işleyen kullarını müjdelediği şeydir. De ki: 'Ben buna karşılık sizden yakınlıktan dolayı olan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.' Kim bir iyilik kazanırsa biz onun ondaki iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, şükrün karşılığını bolca verendir.(42:23) | |
Yoksa: 'O Allah'a karşı yalan uydurdu' mu diyorlar? Allah dilese senin kalbini mühürler. Allah batılı ortadan kaldırır ve sözleriyle hakkı yerleştirir. O göğüslerde olanı bilendir.(42:24) | |
Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilen O'dur.(42:25) | |
İman edip salih ameller işleyenler(in duaların)ı kabul eder ve kendi lütfuyla onlara fazladan verir. Kâfirlere gelince onlar için şiddetli bir azap vardır.(42:26) | |
Allah kulları için rızkı genişletseydi yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ancak dilediği bir ölçü üzere indirir. Şüphesiz o kullarından haberdardır, görendir.(42:27) | |
Onlar ümit kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayan O'dur. O velidir (dosttur, kullarının işlerini yürütendir), çokça övülendir.(42:28) | |
Göklerin, yerin ve bu ikisinde yaydığı canlıların yaratılışı da O'nun ayetlerindendir. O, dilediği zaman onları bir araya getirmeye kadirdir.(42:29) | |
Başınıza gelen herhangi bir musibet, sizin ellerinizin kazandıklarından dolayıdır. Çoğunu da affeder.(42:30) | |
Yoksa siz yeryüzünde (O'nu) aciz bırakamazsınız. Sizin Allah'tan başka bir dostunuz ve yardımcınız da yoktur.(42:31) | |
Denizde büyük dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun ayetlerindendir.(42:32) | |
Dilese rüzgarı sakinleştirir ve böylece onlar onun (denizin) üzerinde durakalırlar. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler vardır.(42:33) | |
Yahut kazandıklarından dolayı onları batırır. Çoğunu da affeder.(42:34) | |
Öyle ki, ayetlerimiz hakkında mücadele edenler kendileri için hiçbir kaçacak yer olmadığını bilsinler.(42:35) | |
Size verilen herhangi bir şey dünya hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan ise iman eden ve Rablerine güvenenler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.(42:36) | |
Onlar ki, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar. Kızdıkları zaman bağışlarlar.(42:37) | |
Rablerinin çağrısına uyar ve namazı kılarlar. İşleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra harcarlar.(42:38) | |
Bir tecavüze uğradıklarında birlikte karşı koyarlar.(42:39) | |
Bir kötülüğün cezası onun benzeri bir kötülüktür. Kim affeder ve barışı sağlarsa onun ecri Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.(42:40) | |
Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa artık onların aleyhlerine bir yol yoktur.(42:41) | |
Yol ancak insanlara zulmedenlerin ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlerin aleyhlerinedir. Onlar için acıklı bir azap vardır.(42:42) | |
Kim de sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu (yaptığı) üzerinde kararlılık gösterilecek (azmedilecek) işlerdendir.(42:43) | |
Allah kimi saptırırsa artık onun O'ndan sonra bir dostu olmaz. Zalimlerin azabı gördüklerinde: 'Geri dönmeye bir yol var mı?' dediklerini görürsün.(42:44) | |
Onların, aşağılıktan boyun bükmüş halde ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla gizlice baktıklarını görürsün. İman edenler de derler ki: 'Asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana uğratanlardır. İyi bilin ki zalimler kalıcı bir azap içindedirler!'(42:45) | |
Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek dostları yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol yoktur.(42:46) | |
Allah'tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce Rabbinizin çağrısına uyun. O gün sizin için ne bir sığınak ne de inkar yolu vardır.(42:47) | |
Eğer yüz çevirirlerse biz seni onların üzerlerine koruyucu olarak göndermedik. Sana düşen sadece tebliğdir. Gerçek şu ki, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir. Ama ellerinin öne sürdüklerinden dolayı başlarına bir kötülük gelse o zaman insan pek nankördür.(42:48) | |
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler ve dilediğine de erkekler bahşeder.(42:49) | |
Yahut onları erkekler ve dişiler olarak çift kılar. Dilediğini de kısır yapar. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.(42:50) | |
Allah, vahiy yoluyla yahut perde arkasından ya da bir elçi göndererek o (elçi)nin dilediğini ona vahyetmesi dışında bir insanla konuşmaz. Şüphesiz O, uludur, hikmet sahibidir.(42:51) | |
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner.(42:52) | |
Göklerde ve yerde ne varsa kendine ait olan Allah'ın yoluna. İyi bilin ki işler Allah'a döner.(42:53) | |