» 42 / Sûrâ  37:

Kuran Sırası: 42
İniş Sırası: 62
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 37
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve
2. يَجْتَنِبُونَ (YCTNBVN) = yectenibūne : onlar kaçınırlar
3. كَبَائِرَ (KBEÙR) = kebāira : büyük
4. الْإِثْمِ (ELÎS̃M) = l-iṧmi : günahlardan
5. وَالْفَوَاحِشَ (VELFVEḪŞ) = velfevāHişe : ve çirkin işlerden
6. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
7. مَا (ME) = mā :
8. غَضِبُوا (ĞŽBVE) = ğaDibū : kızdıkları
9. هُمْ (HM) = hum : onlar
10. يَغْفِرُونَ (YĞFRVN) = yeğfirūne : affederler
ve | onlar kaçınırlar | büyük | günahlardan | ve çirkin işlerden | ve zaman | | kızdıkları | onlar | affederler |

[] [CNB] [KBR] [ES̃M] [FḪŞ] [] [] [ĞŽB] [] [ĞFR]
VELZ̃YN YCTNBVN KBEÙR ELÎS̃M VELFVEḪŞ VÎZ̃E ME ĞŽBVE HM YĞFRVN

velleƶīne yectenibūne kebāira l-iṧmi velfevāHişe ve iƶā ğaDibū hum yeğfirūne
والذين يجتنبون كبائر الإثم والفواحش وإذا ما غضبوا هم يغفرون

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 37
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve And those who
يجتنبون ج ن ب | CNB YCTNBVN yectenibūne onlar kaçınırlar avoid
كبائر ك ب ر | KBR KBEÙR kebāira büyük (the) greater
الإثم ا ث م | ES̃M ELÎS̃M l-iṧmi günahlardan sins
والفواحش ف ح ش | FḪŞ VELFVEḪŞ velfevāHişe ve çirkin işlerden and the immoralities,
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman and when
ما | ME and when
غضبوا غ ض ب | ĞŽB ĞŽBVE ğaDibū kızdıkları they are angry,
هم | HM hum onlar they
يغفرون غ ف ر | ĞFR YĞFRVN yeğfirūne affederler forgive,

42:37 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | onlar kaçınırlar | büyük | günahlardan | ve çirkin işlerden | ve zaman | | kızdıkları | onlar | affederler |

[] [CNB] [KBR] [ES̃M] [FḪŞ] [] [] [ĞŽB] [] [ĞFR]
VELZ̃YN YCTNBVN KBEÙR ELÎS̃M VELFVEḪŞ VÎZ̃E ME ĞŽBVE HM YĞFRVN

velleƶīne yectenibūne kebāira l-iṧmi velfevāHişe ve iƶā ğaDibū hum yeğfirūne
والذين يجتنبون كبائر الإثم والفواحش وإذا ما غضبوا هم يغفرون

[] [ج ن ب] [ك ب ر] [ا ث م] [ف ح ش] [] [] [غ ض ب] [] [غ ف ر]

 » 42 / Sûrâ  Suresi: 37
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يجتنبون ج ن ب | CNB YCTNBVN yectenibūne onlar kaçınırlar avoid
Ye,Cim,Te,Nun,Be,Vav,Nun,
10,3,400,50,2,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
كبائر ك ب ر | KBR KBEÙR kebāira büyük (the) greater
Kef,Be,Elif,,Re,
20,2,1,,200,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
الإثم ا ث م | ES̃M ELÎS̃M l-iṧmi günahlardan sins
Elif,Lam,,Se,Mim,
1,30,,500,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
والفواحش ف ح ش | FḪŞ VELFVEḪŞ velfevāHişe ve çirkin işlerden and the immoralities,
Vav,Elif,Lam,Fe,Vav,Elif,Ha,Şın,
6,1,30,80,6,1,8,300,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman and when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
ما | ME and when
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
غضبوا غ ض ب | ĞŽB ĞŽBVE ğaDibū kızdıkları they are angry,
Ğayn,Dad,Be,Vav,Elif,
1000,800,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
يغفرون غ ف ر | ĞFR YĞFRVN yeğfirūne affederler forgive,
Ye,Ğayn,Fe,Re,Vav,Nun,
10,1000,80,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: ve | يَجْتَنِبُونَ: onlar kaçınırlar | كَبَائِرَ: büyük | الْإِثْمِ: günahlardan | وَالْفَوَاحِشَ: ve çirkin işlerden | وَإِذَا: ve zaman | مَا: | غَضِبُوا: kızdıkları | هُمْ: onlar | يَغْفِرُونَ: affederler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN ve | يجتنبون YCTNBWN onlar kaçınırlar | كبائر KBEÙR büyük | الإثم ELÎS̃M günahlardan | والفواحش WELFWEḪŞ ve çirkin işlerden | وإذا WÎZ̃E ve zaman | ما ME | غضبوا ĞŽBWE kızdıkları | هم HM onlar | يغفرون YĞFRWN affederler |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: ve | yectenibūne: onlar kaçınırlar | kebāira: büyük | l-iṧmi: günahlardan | velfevāHişe: ve çirkin işlerden | ve iƶā: ve zaman | : | ğaDibū: kızdıkları | hum: onlar | yeğfirūne: affederler |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃YN: ve | YCTNBVN: onlar kaçınırlar | KBEÙR: büyük | ELÎS̃M: günahlardan | VELFVEḪŞ: ve çirkin işlerden | VÎZ̃E: ve zaman | ME: | ĞŽBVE: kızdıkları | HM: onlar | YĞFRVN: affederler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve suçların büyüklerinden ve çirkin şeylerden kaçınanlara ve kızdıkları zaman, suçları örtenlere.
Adem Uğur : Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
Ahmed Hulusi : Onlar ki suçun büyüklerinden (şirk, iftira) ve açık çirkinliklerden kaçınırlar; öfkelendiklerinde bağışlarlar. . .
Ahmet Tekin : İman edenler, bilerek işlenen büyük günahlardan, meşrû olmayan şehevî fiillerden, gayri meşrû ilişkilerden, zinadan ve hayâsızlıktan, cimrilikten, haddi aşmaktan ve ahlâksızlıktan kaçınanlardır. Öfkelendikleri zaman kusurları bağışlayanlardır.
Ahmet Varol : Onlar ki, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar. Kızdıkları zaman bağışlarlar.
Ali Bulaç : (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Ali Fikri Yavuz : O kimselerdir ki, büyük günahlardan ve açık rezaletlerden kaçınırlar, öfkelendikleri zaman da, onlar kusur bağışlarlar;
Bekir Sadak : (36-38) Size verilen herhangi bir sey, sadece dunya hayatinin bir gecimligidir. Allah katinda olan; inanip Rablerine guvenen, buyuk gunahlardan ve hayasizliklardan cekinen, ofkelendiklerinde bile bagislayanlar, Rablerinin cagrisina cevap verenler ve namaz kilanlar icin daha iyi ve daha sureklidir. Onlarin isleri aralarinda danisma iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan da sarfederler.
Celal Yıldırım : Günahın büyüklerinden ve hayâsızlıklardan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar;
Diyanet İşleri : (36-39) (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
Diyanet İşleri (eski) : (36-38) Size verilen herhangi bir şey, sadece dünya hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan; inanıp Rablerine güvenen, büyük günahlardan ve hayasızlıklardan çekinen, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha süreklidir. Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarfederler.
Diyanet Vakfi : Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.
Edip Yüksel : Onlar ki büyük günahlardan çirkin işlerden kaçınırlar ve kızdıkları zaman bağışlarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar ki, günahın büyüklerine ve açık çirkinliklere uzak bulunurlar ve öfkelendikleri vakit de kusur örterler;
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onlar ki günahın büyüklerine ve açık çirkinliklere uzak bulunurlar ve her gadablandıkları vakıt da onlar kusur örterler
Fizilal-il Kuran : Onlar büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da affederler.
Gültekin Onan : (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Hakkı Yılmaz : (36-39) "İşte, size verilen herhangi bir şey, basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], işleri de kendi aralarında Şura; “işin en iyi yanını ortaklaşa bulup ortaya çıkarma” olan, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcarlar/ başta yakınları olmak üzere başkalarının nafakalarını temin eden kimseler için ve kendilerine bir haksızlık ve saldırı isabet ettiği zaman birbirleriyle yardımlaşan/ intikam alan kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır. "
Hasan Basri Çantay : (36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda) olanlara, Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allaha tâat uğrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tağallüb ve zulüm vaaki olduğu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur.
Hayrat Neşriyat : Hem onlar ki, günahın büyüklerinden ve fuhşiyâttan kaçınırlar; onlar öfkelendikleri zaman da (kusurları) bağışlarlar.
İbni Kesir : Ve büyük günahlardan, hayasızlıktan çekinenler, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar içindir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar, günahların büyüğünden ve fuhuştan içtinap ederler (sakınırlar). Ve öfkelendikleri zaman affederler.
Muhammed Esed : bağışlanmaz günahlardan ve hayasızlıktan kaçınanlar ve öfke bastığında da kolayca affedenler (için);
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o kimseler için ki, günahın büyüklerinden ve fâhiş kötülüklerden kaçınırlar. Ve gazaba geldikleri zaman onlar bağışlarlar.
Ömer Öngüt : Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar. Kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar, affederler.
Şaban Piriş : Günahın büyüğünden ve ahlaksızlıklardan kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlarlar.
Suat Yıldırım : Onlar öyle kimselerdir ki büyük günahlardan ve hayasız çirkin işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yutar, karşıdakinin kusurlarını affederler.
Süleyman Ateş : Onlar büyük günâhlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da onlar, affederler.
Tefhim-ul Kuran : (Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar,
Ümit Şimşek : Onlar büyük günahlardan ve fuhşiyattan kaçınırlar; öfkelendiklerinde ise kusurları bağışlarlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar, günahın büyüklerinden ve tüm iğrençliklerinden uzak dururlar. Öfkelendikleri zamansa, affedenler onlar olur.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}