V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
يسكن
س ك ن | SKN
YSKN
yuskini
durdurur da
He can cause the wind to become still
Ye,Sin,Kef,Nun, 10,60,20,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
الريح
ر و ح | RVḪ
ELRYḪ
r-rīHa
rüzgarı
He can cause the wind to become still
Elif,Lam,Re,Ye,Ha, 1,30,200,10,8,
N – accusative feminine noun اسم منصوب
فيظللن
ظ ل ل | ƵLL
FYƵLLN
feyeZlelne
sonra kalırlar
then they would remain
Fe,Ye,Zı,Lam,Lam,Nun, 80,10,900,30,30,50,
REM – prefixed resumption particle V – 3rd person feminine plural imperfect verb PRON – subject pronoun الفاء استئنافية فعل مضارع والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
رواكد
ر ك د | RKD̃
RVEKD̃
ravākide
hareketsiz
motionless
Re,Vav,Elif,Kef,Dal, 200,6,1,20,4,
N – accusative masculine plural noun اسم منصوب
على
|
AL
ǎlā
on
Ayn,Lam,, 70,30,,
P – preposition حرف جر
ظهره
ظ ه ر | ƵHR
ƵHRH
Zehrihi
(denizin) sırtında
its back.
Zı,He,Re,He, 900,5,200,5,
N – genitive masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن
|
ÎN
inne
kuşkusuz
Indeed,
,Nun, ,50,
ACC – accusative particle حرف نصب
في
|
FY
fī
vardır
in
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
ذلك
|
Z̃LK
ƶālike
bunda
that
Zel,Lam,Kef, 700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
لآيات
ا ي ي | EYY
L ËYET
lāyātin
ibretler
surely (are) Signs
Lam,,Ye,Elif,Te, 30,,10,1,400,
EMPH – emphatic prefix lām N – genitive feminine plural indefinite noun اللام لام التوكيد اسم مجرور
لكل
ك ل ل | KLL
LKL
likulli
herkes için
for everyone
Lam,Kef,Lam, 30,20,30,
P – prefixed preposition lām N – genitive masculine noun جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |إِنْ: eğer | يَشَأْ: dilerse | يُسْكِنِ: durdurur da | الرِّيحَ: rüzgarı | فَيَظْلَلْنَ: sonra kalırlar | رَوَاكِدَ: hareketsiz | عَلَىٰ: | ظَهْرِهِ: (denizin) sırtında | إِنَّ: kuşkusuz | فِي: vardır | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَاتٍ: ibretler | لِكُلِّ: herkes için | صَبَّارٍ: sabreden | شَكُورٍ: şükreden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎNeğer | يشأ YŞÊdilerse | يسكن YSKNdurdurur da | الريح ELRYḪrüzgarı | فيظللن FYƵLLNsonra kalırlar | رواكد RWEKD̃hareketsiz | على AL | ظهره ƵHRH(denizin) sırtında | إن ÎNkuşkusuz | في FYvardır | ذلك Z̃LKbunda | لآيات L ËYETibretler | لكل LKLherkes için | صبار ṦBERsabreden | شكور ŞKWRşükreden |
Kırık Meal (Okunuş) : |in: eğer | yeşe': dilerse | yuskini: durdurur da | r-rīHa: rüzgarı | feyeZlelne: sonra kalırlar | ravākide: hareketsiz | ǎlā: | Zehrihi: (denizin) sırtında | inne: kuşkusuz | fī: vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ibretler | likulli: herkes için | Sabbārin: sabreden | şekūrin: şükreden |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: eğer | YŞÊ: dilerse | YSKN: durdurur da | ELRYḪ: rüzgarı | FYƵLLN: sonra kalırlar | RVEKD̃: hareketsiz | AL: | ƵHRH: (denizin) sırtında | ÎN: kuşkusuz | FY: vardır | Z̃LK: bunda | L ËYET: ibretler | LKL: herkes için | ṦBER: sabreden | ŞKVR: şükreden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dilerse rüzgârı durdurur da denizin üstünde, öylece kalakalırlar; şüphe yok ki bunda, iyiden iyiye sabreden ve çok şükreden herkese elbette deliller var.
Adem Uğur : Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Ahmed Hulusi : Eğer dilerse, rüzgârı durdurur da (rüzgârın gücü ile akıp gidenler, denizin) üzerinde durup kalırlar. . . Muhakkak ki bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır.
Ahmet Tekin : Eğer Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygunsa, rüzgârı durdurur da, yelkenliler denizin üzerinde hareket edemez hale gelirler. Bunda, çok sabrederek mücadeleye devam eden ve çok şükreden kimseler için, açıkça Allah’ın kudretini gösteren deliller vardır.
Ahmet Varol : Dilese rüzgarı sakinleştirir ve böylece onlar onun (denizin) üzerinde durakalırlar. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler vardır.
Ali Bulaç : Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Ali Fikri Yavuz : Eğer Allah dilerse, o rüzgârı durduruverir de, (gemiler) deniz üzerinde kalakalırlar. Şübhesiz bunda, (Allah’ın nimetlerine) çok şükreden, ziyade sabırlı olan herkes için bir çok ibretler var.
Bekir Sadak : O, dilerse ruzgari durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yuzunde durakalir. Bunlarda, sabirli olan ve cok sukreden kimseler icin deliller vardir.
Celal Yıldırım : Dilerse rüzgârı durdurur da (yelkenli olanları) su üstünde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda, çokça sabreden, çokça şükreden kimse için deliller, belgeler vardır.
Diyanet İşleri : O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Diyanet İşleri (eski) : O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için deliller vardır.
Diyanet Vakfi : Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Edip Yüksel : Dilerse rüzgarı durdurur ve onlar suyun üzerinde hareketsiz kalırdı. Bunda, her sabreden ve şükreden kişi için ibretler vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer O dilerse rüzgarı durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dilerse o rüzgarı durduruverir de (yelkenle giden gemiler) sırtı üzerinde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ayetler vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : dilerse o rüzgârı durduruverir de sırtı üzerinde dura kalırlar, şübhesiz ki bunda nice âyetler var; çok sabırlı çok şükredici her kimse için.
Fizilal-il Kuran : Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde durakalır. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Gültekin Onan : Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Hakkı Yılmaz : (32-35) Denizde dağlar gibi akıp gidenler de O'nun alâmetlerinden/ göstergelerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur da giden gemiler denizin sırtında duruverirler. Şüphesiz bunda tüm çok sabreden ve kendisine verilen nimetlerin karşılığını çok çok ödeyen kimseler için nice alâmetler/ göstergeler vardır. Yahut Allah, onların kazandıkları şeyler sebebiyle o gemileri değişime/ yıkıma uğratır. Birçoğunu da bağışlar. Ve âyetlerimiz/ alâmetlerimiz/ göstergelerimiz hakkında mücâdele edenler kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilirler.
Hasan Basri Çantay : Eğer O, dilerse rüzgârı durdurur da (gemiler denizin) sırtı üstünde (akmayıb) kalırlar. Şübhesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için kat'î âyetler vardır.
Hayrat Neşriyat : Eğer (Allah) dilerse, (onlara hareket veren) rüzgârı durdurur da, (o gemiler denizin) sathı üstünde hareketsiz şeyler olarak kalıverirler. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.
İbni Kesir : Dilerse O; rüzgarı durdurur da denizin yüzünde durakalırlar. Muhakkak ki bunda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için ayetler vardır.
İskender Evrenosoğlu : Eğer O (Allah), dilerse rüzgârı durdurur. O zaman (gemiler) onun üzerinde hareketsiz kalırlar. Muhakkak ki bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
Muhammed Esed : dilerse rüzgarı dindirir, o zaman denizin üstünde hareketsiz kalıverirler; bunda, şüphesiz, sıkıntılara göğüs geren ve (Allah'a) gönülden şükreden herkes için mesajlar vardır;
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer dileyecek olsa rüzgarı durdurur. Artık onun sırtı üzerine durakalırlar. Şüphe yok ki, bunda elbette âyetler vardır, her ziyâde sabreden, ziyâde şükreden kimse için.
Ömer Öngüt : Eğer Allah dilerse rüzgârı durdurur. Böylece onlar denizin üstünde durakalırlar. Çok sabreden ve çok şükreden herkes için, şüphesiz ki bunda âyetler (ibretler) vardır.
Şaban Piriş : Dilerse rüzgarı durdurur da su üstünde kalakalırlar. İşte bunda da çok sabreden ve şükreden herkes için ayetler vardır.
Suat Yıldırım : (32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o gemileri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir.
Süleyman Ateş : Dilerse rüzgârı durdurur, (gemiler denizin) sırtında durakalır. Kuşkusuz bunda sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır.
Tefhim-ul Kuran : Eğer dileyecek olsa, rüzgârı durdurur, böylece onlar da onun üstünde kalakalırlar. Hiç şüphe yok, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Ümit Şimşek : O dilerse rüzgârı durdurur da denizin üstünde hareketsiz kalıverirler. Çok sabreden ve çok şükreden herbir kul için bunda âyetler vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Dilerse rüzgârı durdurur da o akıp giden gemiler denizin sırtında donmuş gibi kalırlar. Gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için bütün bunlarda elbette ki ibretler vardır.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]