» 30 / Rûm  29:

Kuran Sırası: 30
İniş Sırası: 84
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

 » 30 / Rûm  Suresi: 29
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. بَلِ (BL) = beli : hayır
2. اتَّبَعَ (ETBA) = ttebeǎ : uydular
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
4. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmedenler
5. أَهْوَاءَهُمْ (ÊHVEÙHM) = ehvā'ehum : keyiflerine
6. بِغَيْرِ (BĞYR) = biğayri : olmaksızın
7. عِلْمٍ (ALM) = ǐlmin : bilgi(leri)
8. فَمَنْ (FMN) = femen : kim?
9. يَهْدِي (YHD̃Y) = yehdī : yola getirebilir
10. مَنْ (MN) = men : kimseyi
11. أَضَلَّ (ÊŽL) = eDelle : şaşırttığı
12. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
13. وَمَا (VME) = ve mā : ve yoktur
14. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
15. مِنْ (MN) = min : hiçbir
16. نَاصِرِينَ (NEṦRYN) = nāSirīne : yardımcıları
hayır | uydular | | zulmedenler | keyiflerine | olmaksızın | bilgi(leri) | kim? | yola getirebilir | kimseyi | şaşırttığı | Allah'ın | ve yoktur | onların | hiçbir | yardımcıları |

[] [TBA] [] [ƵLM] [HVY] [ĞYR] [ALM] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [] [] [] [NṦR]
BL ETBA ELZ̃YN ƵLMVE ÊHVEÙHM BĞYR ALM FMN YHD̃Y MN ÊŽL ELLH VME LHM MN NEṦRYN

beli ttebeǎ elleƶīne Zelemū ehvā'ehum biğayri ǐlmin femen yehdī men eDelle llahu ve mā lehum min nāSirīne
بل اتبع الذين ظلموا أهواءهم بغير علم فمن يهدي من أضل الله وما لهم من ناصرين

 » 30 / Rûm  Suresi: 29
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL beli hayır Nay,
اتبع ت ب ع | TBA ETBA ttebeǎ uydular follow
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenler do wrong,
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum keyiflerine their desires,
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmaksızın without
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmin bilgi(leri) knowledge.
فمن | FMN femen kim? Then who
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī yola getirebilir (can) guide
من | MN men kimseyi (one) whom
أضل ض ل ل | ŽLL ÊŽL eDelle şaşırttığı Allah has let go astray?
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has let go astray?
وما | VME ve mā ve yoktur And not
لهم | LHM lehum onların for them
من | MN min hiçbir any
ناصرين ن ص ر | NṦR NEṦRYN nāSirīne yardımcıları helpers.

30:29 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

hayır | uydular | | zulmedenler | keyiflerine | olmaksızın | bilgi(leri) | kim? | yola getirebilir | kimseyi | şaşırttığı | Allah'ın | ve yoktur | onların | hiçbir | yardımcıları |

[] [TBA] [] [ƵLM] [HVY] [ĞYR] [ALM] [] [HD̃Y] [] [ŽLL] [] [] [] [] [NṦR]
BL ETBA ELZ̃YN ƵLMVE ÊHVEÙHM BĞYR ALM FMN YHD̃Y MN ÊŽL ELLH VME LHM MN NEṦRYN

beli ttebeǎ elleƶīne Zelemū ehvā'ehum biğayri ǐlmin femen yehdī men eDelle llahu ve mā lehum min nāSirīne
بل اتبع الذين ظلموا أهواءهم بغير علم فمن يهدي من أضل الله وما لهم من ناصرين

[] [ت ب ع] [] [ظ ل م] [ه و ي] [غ ي ر] [ع ل م] [] [ه د ي] [] [ض ل ل] [] [] [] [] [ن ص ر]

 » 30 / Rûm  Suresi: 29
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL beli hayır Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
اتبع ت ب ع | TBA ETBA ttebeǎ uydular follow
Elif,Te,Be,Ayn,
1,400,2,70,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmedenler do wrong,
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum keyiflerine their desires,
,He,Vav,Elif,,He,Mim,
,5,6,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmaksızın without
Be,Ğayn,Ye,Re,
2,1000,10,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmin bilgi(leri) knowledge.
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
فمن | FMN femen kim? Then who
Fe,Mim,Nun,
80,40,50,
REM – prefixed resumption particle
REL – relative pronoun
الفاء استئنافية
اسم موصول
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī yola getirebilir (can) guide
Ye,He,Dal,Ye,
10,5,4,10,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN men kimseyi (one) whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أضل ض ل ل | ŽLL ÊŽL eDelle şaşırttığı Allah has let go astray?
,Dad,Lam,
,800,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah has let go astray?
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
وما | VME ve mā ve yoktur And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
لهم | LHM lehum onların for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ناصرين ن ص ر | NṦR NEṦRYN nāSirīne yardımcıları helpers.
Nun,Elif,Sad,Re,Ye,Nun,
50,1,90,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |بَلِ: hayır | اتَّبَعَ: uydular | الَّذِينَ: | ظَلَمُوا: zulmedenler | أَهْوَاءَهُمْ: keyiflerine | بِغَيْرِ: olmaksızın | عِلْمٍ: bilgi(leri) | فَمَنْ: kim? | يَهْدِي: yola getirebilir | مَنْ: kimseyi | أَضَلَّ: şaşırttığı | اللَّهُ: Allah'ın | وَمَا: ve yoktur | لَهُمْ: onların | مِنْ: hiçbir | نَاصِرِينَ: yardımcıları |
Kırık Meal (Harekesiz) : |بل BL hayır | اتبع ETBA uydular | الذين ELZ̃YN | ظلموا ƵLMWE zulmedenler | أهواءهم ÊHWEÙHM keyiflerine | بغير BĞYR olmaksızın | علم ALM bilgi(leri) | فمن FMN kim? | يهدي YHD̃Y yola getirebilir | من MN kimseyi | أضل ÊŽL şaşırttığı | الله ELLH Allah'ın | وما WME ve yoktur | لهم LHM onların | من MN hiçbir | ناصرين NEṦRYN yardımcıları |
Kırık Meal (Okunuş) : |beli: hayır | ttebeǎ: uydular | elleƶīne: | Zelemū: zulmedenler | ehvā'ehum: keyiflerine | biğayri: olmaksızın | ǐlmin: bilgi(leri) | femen: kim? | yehdī: yola getirebilir | men: kimseyi | eDelle: şaşırttığı | llahu: Allah'ın | ve mā: ve yoktur | lehum: onların | min: hiçbir | nāSirīne: yardımcıları |
Kırık Meal (Transcript) : |BL: hayır | ETBA: uydular | ELZ̃YN: | ƵLMVE: zulmedenler | ÊHVEÙHM: keyiflerine | BĞYR: olmaksızın | ALM: bilgi(leri) | FMN: kim? | YHD̃Y: yola getirebilir | MN: kimseyi | ÊŽL: şaşırttığı | ELLH: Allah'ın | VME: ve yoktur | LHM: onların | MN: hiçbir | NEṦRYN: yardımcıları |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hayır, o zulmedenler, bilgisizce kendi havalarına uydular; Allah'ın saptırdığı kişiyi kim doğru yola sevkedebilir? Ve onlara bir yardımcı da yoktur.
Adem Uğur : Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.
Ahmed Hulusi : Hayır, zulmedenler bilgisizce kendi boş istek ve hayallerine tâbi oldular. . . Allâh'ın saptırdığına hidâyet edecek kimdir? Onlar için yardımcı da yoktur!
Ahmet Tekin : Gel gör ki, inkâr ile isyan ile kendilerine zulmedenler, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler, şirke girenler şahsî arzu ve ihtiraslarına uydular. Allah’ın, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları kim doğru yola sevk edebilir? Onlara yardım eden de bulunmaz.
Ahmet Varol : Hayır, zulmedenler bilgisizce arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
Ali Bulaç : Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.
Ali Fikri Yavuz : Doğrusu (şirke varmakla nefislerine) zulmedenler, cahil oldukları halde hevalarına uydular. Artık Allah’ın saptırdığı kimseyi, kim hidayete (Allah’ın dinine) erdirebilir? O kâfirler için (Allah’ın azabını engelliyecek) yardımcılardan da (hiç kimse) bulunmaz.
Bekir Sadak : Hayir; zulmedenler, koru korune kendi heveslerine uymuslardir. Allah'in saptirdigi kimseleri kim dogru yola eristirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur.
Celal Yıldırım : Ne var ki zulmedenler, bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Bu durumda onlara yardımcılar da yoktur.
Diyanet İşleri : Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah’ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
Diyanet İşleri (eski) : Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
Diyanet Vakfi : Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.
Edip Yüksel : Aslında, zalimler bilgisizce kendi kafalarına uydular. ALLAH'ın saptırdığını kim doğruya iletebilir? Onlara hiç kimse yardım etmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fakat zulmedenler bilgisizce heveslerine uydular. Artık Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlara yardımcılardan eser de yoktur!
Elmalılı Hamdi Yazır : Fakat zulmedenler hiç bir ılimsiz hevalarına uydular, artık Allahın şaşırddığını kim yola getirebilir? onlara yardımcılardan eser de yoktur
Fizilal-il Kuran : Hayır o zulmedenler körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah’ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
Gültekin Onan : Hayır, zulmedenler, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi hevalarına uymuşlardır. Tanrı'nın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.
Hakkı Yılmaz : "Tam tersi, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmış kimseler, bilgisizce boş-iğreti arzularına uydular. Peki, Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlar için yardımcılardan da yoktur. "
Hasan Basri Çantay : Hayır, o zulmedenler bilgisizce kendi nevalarına tabi' oldu (lar). Artık Allahın sapdırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onlar için yardımcılardan (hiçbir şey) yokdur.
Hayrat Neşriyat : Hayır! Zulmedenler (nefsânî) arzularına bilgisizce uydu(lar). Artık Allah’ın, (kendi isyânı yüzünden) dalâlete attığını kim hidâyete erdirebilir. Onlar için hiçbir yardımcı da yoktur.
İbni Kesir : Hayır, o zulmedenler; bilgisizce kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Hayır, zalimler ilim sahibi olmaksızın heveslerine tâbî oldular. Bundan sonra Allah'ın dalâlette bıraktığını kim hidayete erdirebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur.
Muhammed Esed : Ne var ki, zulüm işlemeye şartlanmış olanlar bir (hakikat) bilgisine dayanmadan kendi arzu ve heveslerinin peşinde giderler. Allah'ın (bu şekilde) saptırdıklarını kim doğru yola sevk edebilir ve (bu işde) kim onlara yardım edebilir?
Mustafa İslamoğlu : Hayır, (kendilerine) zulmeden kimseler bilgisiz ve bilinçsizce kendi arzu ve tutkularının peşine takılırlar. Artık Allah'ın (bu şekilde) saptırdıklarını kim doğru yola yöneltebilir ki? Üstelik onlar, herhangi bir yardıma mazhar da olamazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Fakat zulmedenler, bilmeksizin kendi hevâlarına tâbi oldular. Artık Allah'ın dalâlete düşürdüğünü kim hidâyete erdirebilir? Ve onlar için yardım edeceklerden (kimse de) yoktur.
Ömer Öngüt : Hayır! O zulmedenler körü körüne heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.
Şaban Piriş : Hayır, O zalimler bilgisizce kendi arzularına uymuşlardır. Allah’ın sapıklıkta bıraktığı kimseye, kim yol gösterir? Onların hiç bir yardımcısı yoktur.
Suat Yıldırım : Fakat zalimler bir bilgiye dayanmaksızın, körü körüne heva ve heveslerine tâbi oldular. Allah’ın şaşırttığını artık kim doğru yola getirebilir? Bu işte onlar hiç bir yardımcı bulamazlar.
Süleyman Ateş : Hayır, zulmedenler, bilgisizce keyiflerine uydular. Allâh'ın şaşırttığını (Allâh'ın gönderdiği hidâyete uymadığı için düştüğü sapıklığında terk ettiği kimseyi) kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
Tefhim-ul Kuran : Hayır, zulmetmekte olanlar, hiç bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hiç bir yardımcıları yoktur.
Ümit Şimşek : Zulmedenler, hiçbir bilgiye dayanmaksızın, heveslerinin peşine düştüler. Allah'ın saptırdığını kim yola getirebilir? Onların hiçbir yardımcısı da olmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : Zulme sapanlarsa ilimsiz bir biçimde keyiflerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığına kim yol gösterecek? Böylelerinin yardımcıları yoktur.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}