» 33 / Ahzâb  22:

Kuran Sırası: 33
İniş Sırası: 90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 22
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَمَّا (VLME) = velemmā : zaman
2. رَأَى (RÊ) = raā : gördükleri
3. الْمُؤْمِنُونَ (ELMÙMNVN) = l-mu'minūne : mü'minler
4. الْأَحْزَابَ (ELÊḪZEB) = l-eHzābe : (düşman) orduları
5. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
6. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
7. مَا (ME) = mā :
8. وَعَدَنَا (VAD̃NE) = veǎdenā : bize va'dettiğidir
9. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah'ın
10. وَرَسُولُهُ (VRSVLH) = ve rasūluhu : ve Resulünün
11. وَصَدَقَ (VṦD̃G) = ve Sadeḳa : ve doğrudur
12. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
13. وَرَسُولُهُ (VRSVLH) = ve rasūluhu : ve Resulü
14. وَمَا (VME) = ve mā : ve
15. زَادَهُمْ (ZED̃HM) = zādehum : artırmadı
16. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
17. إِيمَانًا (ÎYMENE) = īmānen : imanlarını
18. وَتَسْلِيمًا (VTSLYME) = ve teslīmen : ve teslimiyetlerini
zaman | gördükleri | mü'minler | (düşman) orduları | dediler | bu | | bize va'dettiğidir | Allah'ın | ve Resulünün | ve doğrudur | Allah | ve Resulü | ve | artırmadı | başka bir şey | imanlarını | ve teslimiyetlerini |

[] [REY] [EMN] [ḪZB] [GVL] [] [] [VAD̃] [] [RSL] [ṦD̃G] [] [RSL] [] [ZYD̃] [] [EMN] [SLM]
VLME ELMÙMNVN ELÊḪZEB GELVE HZ̃E ME VAD̃NE ELLH VRSVLH VṦD̃G ELLH VRSVLH VME ZED̃HM ÎLE ÎYMENE VTSLYME

velemmā raā l-mu'minūne l-eHzābe ḳālū hāƶā veǎdenā llahu ve rasūluhu ve Sadeḳa llahu ve rasūluhu ve mā zādehum illā īmānen ve teslīmen
ولما رأى المؤمنون الأحزاب قالوا هذا ما وعدنا الله ورسوله وصدق الله ورسوله وما زادهم إلا إيمانا وتسليما

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | VLME velemmā zaman And when
رأى ر ا ي | REY raā gördükleri saw
المؤمنون ا م ن | EMN ELMÙMNVN l-mu'minūne mü'minler the believers
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābe (düşman) orduları the confederates,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
ما | ME (is) what
وعدنا و ع د | VAD̃ VAD̃NE veǎdenā bize va'dettiğidir Allah promised us
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah promised us
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Resulünün and His Messenger,
وصدق ص د ق | ṦD̃G VṦD̃G ve Sadeḳa ve doğrudur and Allah spoke the truth
الله | ELLH llahu Allah and Allah spoke the truth
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Resulü "and His Messenger."""
وما | VME ve mā ve And not
زادهم ز ي د | ZYD̃ ZED̃HM zādehum artırmadı it increased them
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
إيمانا ا م ن | EMN ÎYMENE īmānen imanlarını (in) faith
وتسليما س ل م | SLM VTSLYME ve teslīmen ve teslimiyetlerini and submission.

33:22 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | gördükleri | mü'minler | (düşman) orduları | dediler | bu | | bize va'dettiğidir | Allah'ın | ve Resulünün | ve doğrudur | Allah | ve Resulü | ve | artırmadı | başka bir şey | imanlarını | ve teslimiyetlerini |

[] [REY] [EMN] [ḪZB] [GVL] [] [] [VAD̃] [] [RSL] [ṦD̃G] [] [RSL] [] [ZYD̃] [] [EMN] [SLM]
VLME ELMÙMNVN ELÊḪZEB GELVE HZ̃E ME VAD̃NE ELLH VRSVLH VṦD̃G ELLH VRSVLH VME ZED̃HM ÎLE ÎYMENE VTSLYME

velemmā raā l-mu'minūne l-eHzābe ḳālū hāƶā veǎdenā llahu ve rasūluhu ve Sadeḳa llahu ve rasūluhu ve mā zādehum illā īmānen ve teslīmen
ولما رأى المؤمنون الأحزاب قالوا هذا ما وعدنا الله ورسوله وصدق الله ورسوله وما زادهم إلا إيمانا وتسليما

[] [ر ا ي] [ا م ن] [ح ز ب] [ق و ل] [] [] [و ع د] [] [ر س ل] [ص د ق] [] [ر س ل] [] [ز ي د] [] [ا م ن] [س ل م]

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 22
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | VLME velemmā zaman And when
Vav,Lam,Mim,Elif,
6,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
رأى ر ا ي | REY raā gördükleri saw
Re,,,
200,,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
المؤمنون ا م ن | EMN ELMÙMNVN l-mu'minūne mü'minler the believers
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Vav,Nun,
1,30,40,,40,50,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
الأحزاب ح ز ب | ḪZB ELÊḪZEB l-eHzābe (düşman) orduları the confederates,
Elif,Lam,,Ha,Ze,Elif,Be,
1,30,,8,7,1,2,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
ما | ME (is) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
وعدنا و ع د | VAD̃ VAD̃NE veǎdenā bize va'dettiğidir Allah promised us
Vav,Ayn,Dal,Nun,Elif,
6,70,4,50,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah'ın Allah promised us
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Resulünün and His Messenger,
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وصدق ص د ق | ṦD̃G VṦD̃G ve Sadeḳa ve doğrudur and Allah spoke the truth
Vav,Sad,Dal,Gaf,
6,90,4,100,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah and Allah spoke the truth
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūluhu ve Resulü "and His Messenger."""
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
زادهم ز ي د | ZYD̃ ZED̃HM zādehum artırmadı it increased them
Ze,Elif,Dal,He,Mim,
7,1,4,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
إيمانا ا م ن | EMN ÎYMENE īmānen imanlarını (in) faith
,Ye,Mim,Elif,Nun,Elif,
,10,40,1,50,1,
N – accusative masculine indefinite (form IV) verbal noun
اسم منصوب
وتسليما س ل م | SLM VTSLYME ve teslīmen ve teslimiyetlerini and submission.
Vav,Te,Sin,Lam,Ye,Mim,Elif,
6,400,60,30,10,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَّا: zaman | رَأَى: gördükleri | الْمُؤْمِنُونَ: mü'minler | الْأَحْزَابَ: (düşman) orduları | قَالُوا: dediler | هَٰذَا: bu | مَا: | وَعَدَنَا: bize va'dettiğidir | اللَّهُ: Allah'ın | وَرَسُولُهُ: ve Resulünün | وَصَدَقَ: ve doğrudur | اللَّهُ: Allah | وَرَسُولُهُ: ve Resulü | وَمَا: ve | زَادَهُمْ: artırmadı | إِلَّا: başka bir şey | إِيمَانًا: imanlarını | وَتَسْلِيمًا: ve teslimiyetlerini |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولما WLME zaman | رأى RÊ gördükleri | المؤمنون ELMÙMNWN mü'minler | الأحزاب ELÊḪZEB (düşman) orduları | قالوا GELWE dediler | هذا HZ̃E bu | ما ME | وعدنا WAD̃NE bize va'dettiğidir | الله ELLH Allah'ın | ورسوله WRSWLH ve Resulünün | وصدق WṦD̃G ve doğrudur | الله ELLH Allah | ورسوله WRSWLH ve Resulü | وما WME ve | زادهم ZED̃HM artırmadı | إلا ÎLE başka bir şey | إيمانا ÎYMENE imanlarını | وتسليما WTSLYME ve teslimiyetlerini |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemmā: zaman | raā: gördükleri | l-mu'minūne: mü'minler | l-eHzābe: (düşman) orduları | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | : | veǎdenā: bize va'dettiğidir | llahu: Allah'ın | ve rasūluhu: ve Resulünün | ve Sadeḳa: ve doğrudur | llahu: Allah | ve rasūluhu: ve Resulü | ve mā: ve | zādehum: artırmadı | illā: başka bir şey | īmānen: imanlarını | ve teslīmen: ve teslimiyetlerini |
Kırık Meal (Transcript) : |VLME: zaman | : gördükleri | ELMÙMNVN: mü'minler | ELÊḪZEB: (düşman) orduları | GELVE: dediler | HZ̃E: bu | ME: | VAD̃NE: bize va'dettiğidir | ELLH: Allah'ın | VRSVLH: ve Resulünün | VṦD̃G: ve doğrudur | ELLH: Allah | VRSVLH: ve Resulü | VME: ve | ZED̃HM: artırmadı | ÎLE: başka bir şey | ÎYMENE: imanlarını | VTSLYME: ve teslimiyetlerini |
Abdulbaki Gölpınarlı : İnananlar, düşman bölüklerini gördüler mi işte dediler, bu, bize Allah'ın ve Peygamberinin vaadettiği şey ve doğru söylemiştir Allah ve Peygamberi ve bu, onların ancak inançlarını ve teslîm oluşlarını arttırmıştır.
Adem Uğur : Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
Ahmed Hulusi : İman edenler ise Ahzab'ı (destek için gelmiş grupları) gördüklerinde: "Bu, Allâh ve Rasûlünün bize vadettiğidir. . . Allâh da Rasûlü de doğru söylemiştir" dediler. . . (Bu) onların ancak iman ve teslimiyetlerini artırdı.
Ahmet Tekin : Şuurlu ve kâmil mü’minler müttefik düşman birliklerini gördüklerinde: 'İşte Allah ve Rasulünün bize va’dettiği! Allah ve Rasûlü doğru söylemiştir.' dediler. Bu orduların gelişi, onların, ancak imanlarını, Allah’a teslimiyetlerini, bağlılıklarını artırdı.
Ahmet Varol : Mü'minler (düşman) birlikleri(ni) görünce: 'Bu Allah'ın ve Peygamberinin bize vaadettiğidir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir' dediler. (Bu) onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
Ali Bulaç : Mü'minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah'ın ve Resûlü'nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Ali Fikri Yavuz : Müminler düşman birliklerini görünce: “- İşte Allah’ın ve Rasûlünün bize vaadettiği (zafer) budur. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir.” dediler. (Müminlerin düşman birliklerini görmeleri) ancak onların imanlarını ve teslimiyyetlerini artırdı.
Bekir Sadak : Inananlar, dusman birliklerini gordukleri zaman: «Iste bu, Allah ve Peygamberinin bize vadettigidir; Allah ve peygamberi dogru soylemistir» dediler. Bu onlarin ancak imanini ve teslimiyetlerini artirdi.
Celal Yıldırım : Mü'minler ise, müttefik düşman birliklerini görünce, «işte bu, Allah ve Peygamberinin bize va'dettiğidir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir» dediler. Bu (olay) onların ancak imân ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Diyanet İşleri : Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Diyanet İşleri (eski) : İnananlar, düşman birliklerini gördükleri zaman: 'İşte bu, Allah ve Peygamberinin bize vadettiğidir; Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir' dediler. Bu onların ancak imanını ve teslimiyetlerini artırdı.
Diyanet Vakfi : Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
Edip Yüksel : İnananlar, partileri (saldırıya hazır) görünce, 'İşte bu, ALLAH'ın ve elçisinin bize söz verdiğidir. ALLAH ve elçisi doğru söylemiştir,' dediler. Bu (tehlikeli durum), onların ancak inançlarını ve teslimiyetlerini güçlendirdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: «İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi.» dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Mü'minler müttefik düşmanları gördükleri zaman: «İşte bu, Allah'ın ve Resulünün bize va'd ettiği şeydir. Allah ve Rasulü doğru çıktı.» dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka birşey yapmadı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Mü'minler gördükleri vakıt da o Ahzabı «bu, işte, Allahın ve Resulünün bize va'dettiği, Allah ve Resulü doğru çıktı» dediler ve onların iymanını ve teslimiyyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı
Fizilal-il Kuran : Mü'minler düşman ordularını gördükleri zaman; «Bu Allah'ın ve Resulünün bize vaad ettiği zaferdir. Allah ve Resulü doğru söylemiştir» dediler. Bu, onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Gültekin Onan : İnançlılar (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise [korkuya kapılmadan] dediler ki: "Bu, Tanrı'nın ve Resulü'nün bize vaadettiği şeydir; Tanrı ve Resulü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların inançlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Hakkı Yılmaz : Mü’minler, birleşik düşman birliklerini gördükleri zaman da: “İşte bu, Allah'ın ve Elçisi'nin bize vaat ettiği şeydir. Allah ve Elçisi doğru söyledi” dediler. Bu, onlara sadece iman ve güvenlik sağlamada artış sağladı.
Hasan Basri Çantay : Mü'minler (düşman) orduları (nı) görünce: «İşte bu, Allahın ve Resulünün bize va'd etdiği şeydir. Allah ve peygamberi doğru söylemişdir» dediler. (Bu), onların îmanlarını, teslîmiyyetlerini artırmakdan başka bir şey yapmadı.
Hayrat Neşriyat : Mü’minler ise (düşman) topluluklarını görünce: 'Bu Allah’ın ve Resûlünün bize va'd ettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir!' dediler. Ve (bu vâ'd olundukları şeyi görmeleri) onları ancak îmanca ve teslîmiyetçe artırdı.
İbni Kesir : Mü'minler o birlikleri gördüklerinde dediler ki: İşte bize Allah'ın ve Rasulünün vaad ettiği bu. Allah ve Rasulü doğru söylemiştir. Ve bu, onların ancak imanını ve teslimiyetini artırdı.
İskender Evrenosoğlu : Ve mü'minler, (düşman) birliklerini gördükleri zaman: "Bu (zafer), Allah'ın ve O'nun Resûl'ünün vaadettiği şey. Allah ve O'nun Resûl'ü doğru söyledi." dediler. Ve bu, onların sadece îmânlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Muhammed Esed : (İşte böyle,) Müttefikleri(n kendilerine doğru ilerlediklerini) görünce, müminler "Bu, Allah'ın ve Rasulü'nün bize vaad ettiğidir!" ve "(Demek ki) Allah ve Rasulü doğru söylemiş!" dediler ve bu, onların sadece imanlarını ve Allah'a teslimiyetlerini arttırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki mü'minler orduları gördüler, dediler ki: «Bu, bize Allah'ın ve O'nun Resûlünün vaadettiğidir ve Allah ve Resûlü doğru buyurmuştur.» Ve onlar için başka değil, imânı ve teslimiyeti arttırmış olur.
Ömer Öngüt : Müminler ahzabı (düşman birliklerini) gördüklerinde: “İşte Allah ve Resul'ünün bize vâdettiği! Allah ve Resul'ü doğru söylemiştir. ” dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
Şaban Piriş : Müminler, orduları görünce: -Bu, Allah’ın ve elçisinin bize vaat ettiğidir. Allah ve elçisi doğru söyledi, dediler. Onların sadece imanını ve teslimiyetini artırdı.
Suat Yıldırım : Müminler saldıran o birleşik kuvvetleri karşılarında görünce: "İşte bu, derler, Allah ve Resulünün bize vâd ettiği zafer! Allah da, Resulü de elbette doğru söylemişlerdir." Müminlerin, düşman birliklerini görmeleri onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.
Süleyman Ateş : Mü'minler (düşman) orduları(nı) gördükleri zaman (korkmadılar): "Bu Allâh'ın ve Resulünün, bize va'dettiği (zafer)dir. Allâh ve Resulü doğru söylemiştir." dediler. Ve bu, onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
Tefhim-ul Kuran : Mü'minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: «Bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resulü doğru söylemiştir.» Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Ümit Şimşek : Mü'minler düşman topluluklarını gördüklerinde, 'İşte Allah ile Resulünün bize vaad ettiği şey; Allah ve Resulü doğru söyledi' dediler. Çünkü bu onların iman ve teslimiyetini arttırmıştı.
Yaşar Nuri Öztürk : Müminler, düşman hizipleri gördüklerinde şöyle demişlerdir: "Allah'ın ve resulünün bize vaat ettiği işte budur. Ve Allah da resulü de doğru sözlüdür." Bu onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}