» 39 / Zümer  10:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 39 / Zümer  Suresi: 10
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
2. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
3. عِبَادِ (ABED̃) = ǐbādi : kullarım
4. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne :
5. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan
6. اتَّقُوا (ETGVE) = tteḳū : korkun
7. رَبَّكُمْ (RBKM) = rabbekum : Rabbinizden
8. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : kimselere vardır
9. أَحْسَنُوا (ÊḪSNVE) = eHsenū : güzel davranan(lara)
10. فِي (FY) = fī :
11. هَٰذِهِ (HZ̃H) = hāƶihi : bu
12. الدُّنْيَا (ELD̃NYE) = d-dunyā : dünyada
13. حَسَنَةٌ (ḪSNT) = Hasenetun : güzellik
14. وَأَرْضُ (VÊRŽ) = ve erDu : ve yeri
15. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
16. وَاسِعَةٌ (VESAT) = vāsiǎtun : geniştir
17. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : ancak
18. يُوَفَّى (YVF) = yuveffā : ödenecektir
19. الصَّابِرُونَ (ELṦEBRVN) = S-Sābirūne : sabredenlere
20. أَجْرَهُمْ (ÊCRHM) = ecrahum : ödülleri
21. بِغَيْرِ (BĞYR) = biğayri : olmaksızın
22. حِسَابٍ (ḪSEB) = Hisābin : hesabı
de ki | EY/HEY/AH | kullarım | | inanan | korkun | Rabbinizden | kimselere vardır | güzel davranan(lara) | | bu | dünyada | güzellik | ve yeri | Allah'ın | geniştir | ancak | ödenecektir | sabredenlere | ödülleri | olmaksızın | hesabı |

[GVL] [Y] [ABD̃] [] [EMN] [VGY] [RBB] [] [ḪSN] [] [] [D̃NV] [ḪSN] [ERŽ] [] [VSA] [] [VFY] [ṦBR] [ECR] [ĞYR] [ḪSB]
GL YE ABED̃ ELZ̃YN ËMNVE ETGVE RBKM LLZ̃YN ÊḪSNVE FY HZ̃H ELD̃NYE ḪSNT VÊRŽ ELLH VESAT ÎNME YVF ELṦEBRVN ÊCRHM BĞYR ḪSEB

ḳul ǐbādi elleƶīne āmenū tteḳū rabbekum lilleƶīne eHsenū hāƶihi d-dunyā Hasenetun ve erDu llahi vāsiǎtun innemā yuveffā S-Sābirūne ecrahum biğayri Hisābin
قل يا عباد الذين آمنوا اتقوا ربكم للذين أحسنوا في هذه الدنيا حسنة وأرض الله واسعة إنما يوفى الصابرون أجرهم بغير حساب

 » 39 / Zümer  Suresi: 10
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
عباد ع ب د | ABD̃ ABED̃ ǐbādi kullarım My slaves
الذين | ELZ̃YN elleƶīne [those] who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan believe!
اتقوا و ق ي | VGY ETGVE tteḳū korkun Fear
ربكم ر ب ب | RBB RBKM rabbekum Rabbinizden your Lord.
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere vardır For those who
أحسنوا ح س ن | ḪSN ÊḪSNVE eHsenū güzel davranan(lara) do good
في | FY in
هذه | HZ̃H hāƶihi bu this
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada world
حسنة ح س ن | ḪSN ḪSNT Hasenetun güzellik (is) good,
وأرض ا ر ض | ERŽ VÊRŽ ve erDu ve yeri and the earth
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
واسعة و س ع | VSA VESAT vāsiǎtun geniştir (is) spacious.
إنما | ÎNME innemā ancak Only
يوفى و ف ي | VFY YVF yuveffā ödenecektir will be paid back in full
الصابرون ص ب ر | ṦBR ELṦEBRVN S-Sābirūne sabredenlere the patient ones
أجرهم ا ج ر | ECR ÊCRHM ecrahum ödülleri their reward
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmaksızın without
حساب ح س ب | ḪSB ḪSEB Hisābin hesabı "account."""

39:10 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | EY/HEY/AH | kullarım | | inanan | korkun | Rabbinizden | kimselere vardır | güzel davranan(lara) | | bu | dünyada | güzellik | ve yeri | Allah'ın | geniştir | ancak | ödenecektir | sabredenlere | ödülleri | olmaksızın | hesabı |

[GVL] [Y] [ABD̃] [] [EMN] [VGY] [RBB] [] [ḪSN] [] [] [D̃NV] [ḪSN] [ERŽ] [] [VSA] [] [VFY] [ṦBR] [ECR] [ĞYR] [ḪSB]
GL YE ABED̃ ELZ̃YN ËMNVE ETGVE RBKM LLZ̃YN ÊḪSNVE FY HZ̃H ELD̃NYE ḪSNT VÊRŽ ELLH VESAT ÎNME YVF ELṦEBRVN ÊCRHM BĞYR ḪSEB

ḳul ǐbādi elleƶīne āmenū tteḳū rabbekum lilleƶīne eHsenū hāƶihi d-dunyā Hasenetun ve erDu llahi vāsiǎtun innemā yuveffā S-Sābirūne ecrahum biğayri Hisābin
قل يا عباد الذين آمنوا اتقوا ربكم للذين أحسنوا في هذه الدنيا حسنة وأرض الله واسعة إنما يوفى الصابرون أجرهم بغير حساب

[ق و ل] [ي] [ع ب د] [] [ا م ن] [و ق ي] [ر ب ب] [] [ح س ن] [] [] [د ن و] [ح س ن] [ا ر ض] [] [و س ع] [] [و ف ي] [ص ب ر] [ا ج ر] [غ ي ر] [ح س ب]

 » 39 / Zümer  Suresi: 10
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

عباد ع ب د | ABD̃ ABED̃ ǐbādi kullarım My slaves
Ayn,Be,Elif,Dal,
70,2,1,4,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – accusative masculine plural noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
أداة نداء
اسم منصوب والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne [those] who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan believe!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
اتقوا و ق ي | VGY ETGVE tteḳū korkun Fear
Elif,Te,Gaf,Vav,Elif,
1,400,100,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ربكم ر ب ب | RBB RBKM rabbekum Rabbinizden your Lord.
Re,Be,Kef,Mim,
200,2,20,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere vardır For those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
أحسنوا ح س ن | ḪSN ÊḪSNVE eHsenū güzel davranan(lara) do good
,Ha,Sin,Nun,Vav,Elif,
,8,60,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
هذه | HZ̃H hāƶihi bu this
He,Zel,He,
5,700,5,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünyada world
Elif,Lam,Dal,Nun,Ye,Elif,
1,30,4,50,10,1,
N – nominative feminine singular noun
اسم مرفوع
حسنة ح س ن | ḪSN ḪSNT Hasenetun güzellik (is) good,
Ha,Sin,Nun,Te merbuta,
8,60,50,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
وأرض ا ر ض | ERŽ VÊRŽ ve erDu ve yeri and the earth
Vav,,Re,Dad,
6,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
واسعة و س ع | VSA VESAT vāsiǎtun geniştir (is) spacious.
Vav,Elif,Sin,Ayn,Te merbuta,
6,1,60,70,400,
N – nominative feminine indefinite active participle
اسم مرفوع
إنما | ÎNME innemā ancak Only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
يوفى و ف ي | VFY YVF yuveffā ödenecektir will be paid back in full
Ye,Vav,Fe,,
10,6,80,,
V – 3rd person masculine singular (form II) passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
الصابرون ص ب ر | ṦBR ELṦEBRVN S-Sābirūne sabredenlere the patient ones
Elif,Lam,Sad,Elif,Be,Re,Vav,Nun,
1,30,90,1,2,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
أجرهم ا ج ر | ECR ÊCRHM ecrahum ödülleri their reward
,Cim,Re,He,Mim,
,3,200,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmaksızın without
Be,Ğayn,Ye,Re,
2,1000,10,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
حساب ح س ب | ḪSB ḪSEB Hisābin hesabı "account."""
Ha,Sin,Elif,Be,
8,60,1,2,
N – genitive masculine indefinite (form III) verbal noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلْ: de ki | يَا: EY/HEY/AH | عِبَادِ: kullarım | الَّذِينَ: | امَنُوا: inanan | اتَّقُوا: korkun | رَبَّكُمْ: Rabbinizden | لِلَّذِينَ: kimselere vardır | أَحْسَنُوا: güzel davranan(lara) | فِي: | هَٰذِهِ: bu | الدُّنْيَا: dünyada | حَسَنَةٌ: güzellik | وَأَرْضُ: ve yeri | اللَّهِ: Allah'ın | وَاسِعَةٌ: geniştir | إِنَّمَا: ancak | يُوَفَّى: ödenecektir | الصَّابِرُونَ: sabredenlere | أَجْرَهُمْ: ödülleri | بِغَيْرِ: olmaksızın | حِسَابٍ: hesabı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | يا YE EY/HEY/AH | عباد ABED̃ kullarım | الذين ELZ̃YN | آمنوا ËMNWE inanan | اتقوا ETGWE korkun | ربكم RBKM Rabbinizden | للذين LLZ̃YN kimselere vardır | أحسنوا ÊḪSNWE güzel davranan(lara) | في FY | هذه HZ̃H bu | الدنيا ELD̃NYE dünyada | حسنة ḪSNT güzellik | وأرض WÊRŽ ve yeri | الله ELLH Allah'ın | واسعة WESAT geniştir | إنما ÎNME ancak | يوفى YWF ödenecektir | الصابرون ELṦEBRWN sabredenlere | أجرهم ÊCRHM ödülleri | بغير BĞYR olmaksızın | حساب ḪSEB hesabı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ǐbādi: kullarım | elleƶīne: | āmenū: inanan | tteḳū: korkun | rabbekum: Rabbinizden | lilleƶīne: kimselere vardır | eHsenū: güzel davranan(lara) | : | hāƶihi: bu | d-dunyā: dünyada | Hasenetun: güzellik | ve erDu: ve yeri | llahi: Allah'ın | vāsiǎtun: geniştir | innemā: ancak | yuveffā: ödenecektir | S-Sābirūne: sabredenlere | ecrahum: ödülleri | biğayri: olmaksızın | Hisābin: hesabı |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | YE: EY/HEY/AH | ABED̃: kullarım | ELZ̃YN: | ËMNVE: inanan | ETGVE: korkun | RBKM: Rabbinizden | LLZ̃YN: kimselere vardır | ÊḪSNVE: güzel davranan(lara) | FY: | HZ̃H: bu | ELD̃NYE: dünyada | ḪSNT: güzellik | VÊRŽ: ve yeri | ELLH: Allah'ın | VESAT: geniştir | ÎNME: ancak | YVF: ödenecektir | ELṦEBRVN: sabredenlere | ÊCRHM: ödülleri | BĞYR: olmaksızın | ḪSEB: hesabı |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Ey inanan kullarım, çekinin Rabbinizden; bu dünyâda iyilik eden kişileredir iyilik ve Allah'ın yeryüzü, geniştir; sabredenlerin mükâfatları, sayısız bir sûrette ödenir.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.
Ahmed Hulusi : De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden (yaptığınız her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Bu dünyada güzellikler, iyilik yapanlar (mümin - kâfir fark etmez) içindir. . . Allâh'ın arzı (Beyinin Esmâ özelliklerini açığa çıkarma kapasitesi) geniştir. . . Sadece sabredenlerde bunun karşılığı hesapsız açığa çıkarılır. "
Ahmet Tekin : Rasulüm, müslümanlara: 'Ey iman eden kullarım, Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan, müslüman idarecilere, askerî erkâna, müslümanlara, bu dünyada bir güzellik, bir ikrâm, devlet nimeti, her türlü nimet vardır. Allah’ın ülkesi, yeryüzü geniştir. Hürriyetlerinize sahip çıkın. Baskılara boyun eğmeyin. Hicret edip güç ve gönül birliği yaparak devletli yaşayın, özgürce Allah’a kulluk ve ibâdet edin. Ancak, sabrederek mücadeleye devam edenlere, tahammül gösterenlere, kararlı davrananlara da, hesapsız mükafat vardır.' diye benim adıma ilan et.
Ahmet Varol : (Tarafımdan) şöyle söyle: 'Ey iman eden kullarım! Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenlere iyilik vardır. Allah'ın arzı (yeri) geniştir. Ancak sabredenlerin ecirleri hesapsızca ödenecektir.'
Ali Bulaç : De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, tarafımdan şöyle) söyle: “- Ey iman eden kullarım! Allah’dan, (emirlerine sarılıb yasaklarından sakınmakla) korkun. Bu dünyada (Allah’a itaat ederek) güzel ve iyi iş yapanlara, (ahirette) güzel bir mükâfat (cennet) vardır. Allah’ın arazisi geniştir; (daraldığınız yerden başka memleketlere hicret edebilirsiniz). Ancak (Allah yolunda) sabredenlere mükâfatları hesabsız verilecektir.”
Bekir Sadak : soyle de: «Ey inanan kullarim! Rabbinize karsi gelmekten sakinin; bu dunyada iyilik yapanlara iyilik vardir. Allah'in yarattigi yeryuzu genistir. Yalniz sabredenlere, ecirleri sonsuz olarak odenecektir.»
Celal Yıldırım : De ki: Ey imân eden kullar! Rabbınızdan korkup (kötülüklerden, nankörlüklerden) sakının. Bu dünyada iyilikte bulunanlara iyilik vardır. Allah'ın arazisi geniştir. Ve elbette sabredenlere mükâfatları hesapsız verilir.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır. Allah’ın yeryüzü geniştir. Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.”
Diyanet İşleri (eski) : Şöyle de: 'Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının; bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın yarattığı yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, ecirleri sonsuz olarak ödenecektir.'
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.
Edip Yüksel : De ki, 'Ey inanan kullar, Rabbinizi sayın. Bu dünya hayatında güzel davrananlara güzellik vardır. ALLAH'ın yeri geniştir. Gerçek uğrunda direnenlerin ücreti hesapsız olarak verilecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Tarafımdan söyle: «Ey iman eden kullarım! Rabbinizden korkun. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenlere mükafatları hesapsız ödenecektir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Tarafımdan söyle: «Ey iman eden kullarım, Rabbinize takva ile sığının. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Allah'ın toprağı geniştir. Ancak sabredenler mükafatlarına hesapsız erdirilir.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Tarafımdan söyle: ey iyman eden kullarım! Rabbınıza takvâ ile korunun, bu Dünyada güzellik yapanlara bir güzellik var ve Allahın Arzı geniştir, ancak sabredenlerdir ki ecirlerine hisabsız irdirilir
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed! De ki: «Ey inanan kullarım! Rabb'inize karşı gelmekten sakının; bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın yarattığı yeryüzü geniştir. Ancak sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.»
Gültekin Onan : De ki: "Ey inanan kullarım, rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Tanrı'nın arzı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Ey iman etmiş olan kullar! Rabbinizin koruması altına girin. Bu dünyada iyilik-güzellik yapanlara bir güzellik vardır. Şüphesiz Allah'ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenler, ödüllerini hesapsız tastamam alacaklardır.”
Hasan Basri Çantay : (Tarafımdan) söyle: «Ey îman eden kullarım, Rabbiniz (in azabın) dan korkun. Bu dünyâda iyi hareket edenler için (mukadder) bir güzellik vardır. Allahın toprağı genişdir. Ancak sabredenlere ecirleri hesabsız ödenecekdir».
Hayrat Neşriyat : (Tarafımdan kullarıma) de ki: '(Rabbiniz buyuruyor ki:) Ey îmân eden kullarım! Rabbinizden sakının! Bu dünyada iyilik edenlere, (âhirette de) iyilik (Cennet) vardır. Çünki Allah’ın arzı geniştir. (O gün) ancak, sabredenlere mükâfâtları hesabsız olarak verilecektir.'
İbni Kesir : De ki: Ey iman eden kullarım, Rabbınızdan korkun. Bu dünyada iyilik yapanlara, iyilik vardır. Ve Allah'ın arzı geniştir. Yalnız sabredenlere ecirleri, hesapsız ödenecektir.
İskender Evrenosoğlu : De ki: "Ey âmenû olan kullar, Rabbinize karşı takva sahibi olun! Bu dünyada ahsen olanlar için bir güzellik vardır. Ve Allah'ın arzı geniştir. Ama sabredenlere ecirleri hesapsız ödenir."
Muhammed Esed : De ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) 'Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Bu dünyada iyi şeyler için gayret edenleri güzel bir son beklemektedir. (Unutmayın ki) Allah'ın arzı geniştir, (ve) elbette sıkıntılara göğüs gerenlere mükafatları hesapsız verilecektir!"
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Ey imân eden kullar! Rabbinizden korkunuz. Bu dünyada ihsanda bulunanlar için bir güzellik vardır. Ve Allah'ın ülkesi geniştir. Şüphe yok ki, sabredenler için mükâfaatları hesapsız olarak ödenecektir.»
Ömer Öngüt : De ki: "Ey iman eden kullarım! Rabbinizden korkun. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın arzı geniştir. Sabredenlere ecir ve mükâfatları hesapsız ödenecektir. "
Şaban Piriş : De ki: -Ey iman eden kullarım! Rabbinizden sakının! İyi kimseler için bu dünyada iyilik vardır. Allah’ın arzı geniştir. Ancak sabredenlere, hesaba sığmayan ödüller verilecektir.
Suat Yıldırım : Benden naklen onlara de ki: "Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyi işler yapanlar, mutlaka iyilik bulurlar. Allah’ın dünyası geniştir. Hak yolunda sabredenlere ücretleri sınırsız bir tarzda ödenir."
Süleyman Ateş : (Tarafımdan) De ki: "Ey inanan kullarım, Rabbinizden korkun. Bu dünyâ hayâtında güzel davrananlara güzellik vardır. Allâh'ın yeri geniştir. Ancak sabredenlere, ödülleri hesapsız ödenecektir."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Ey iman eden kularım, Rabbinizden korkup sakının. Bu dünyada iyilik etmekte olanlar için bir iyilik vardır. Allah'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir.»
Ümit Şimşek : Tarafımdan şunu söyle: Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için bir güzellik vardır. Allah'ın arzı da geniştir. Sabredenlere ise ödülleri hesapsız şekilde verilecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Tarafımdan söyle: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Allah'ın toprağı/yeryüzü geniştir. Sadece sabredenlere, ücretleri hesapsız ödenecektir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}