» 39 / Zümer  25:

Kuran Sırası: 39
İniş Sırası: 59
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 39 / Zümer  Suresi: 25
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. كَذَّبَ (KZ̃B) = keƶƶebe : yalanladılar
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. مِنْ (MN) = min :
4. قَبْلِهِمْ (GBLHM) = ḳablihim : onlardan öncekiler
5. فَأَتَاهُمُ (FÊTEHM) = feetāhumu : böylece onlara geldi
6. الْعَذَابُ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābu : azab
7. مِنْ (MN) = min :
8. حَيْثُ (ḪYS̃) = Hayṧu : bir yönden
9. لَا (LE) = lā :
10. يَشْعُرُونَ (YŞARVN) = yeş'ǔrūne : hiç farkına varmadıkları
yalanladılar | kimseler | | onlardan öncekiler | böylece onlara geldi | azab | | bir yönden | | hiç farkına varmadıkları |

[KZ̃B] [] [] [GBL] [ETY] [AZ̃B] [] [ḪYS̃] [] [ŞAR]
KZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM FÊTEHM ELAZ̃EB MN ḪYS̃ LE YŞARVN

keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim feetāhumu l-ǎƶābu min Hayṧu yeş'ǔrūne
كذب الذين من قبلهم فأتاهم العذاب من حيث لا يشعرون

 » 39 / Zümer  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanladılar Denied
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
من | MN min (were) before them,
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim onlardan öncekiler (were) before them,
فأتاهم ا ت ي | ETY FÊTEHM feetāhumu böylece onlara geldi so came upon them
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābu azab the punishment
من | MN min from
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu bir yönden where
لا | LE not
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARVN yeş'ǔrūne hiç farkına varmadıkları they perceive.

39:25 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yalanladılar | kimseler | | onlardan öncekiler | böylece onlara geldi | azab | | bir yönden | | hiç farkına varmadıkları |

[KZ̃B] [] [] [GBL] [ETY] [AZ̃B] [] [ḪYS̃] [] [ŞAR]
KZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM FÊTEHM ELAZ̃EB MN ḪYS̃ LE YŞARVN

keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim feetāhumu l-ǎƶābu min Hayṧu yeş'ǔrūne
كذب الذين من قبلهم فأتاهم العذاب من حيث لا يشعرون

[ك ذ ب] [] [] [ق ب ل] [ا ت ي] [ع ذ ب] [] [ح ي ث] [] [ش ع ر]

 » 39 / Zümer  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanladılar Denied
Kef,Zel,Be,
20,700,2,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
من | MN min (were) before them,
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim onlardan öncekiler (were) before them,
Gaf,Be,Lam,He,Mim,
100,2,30,5,40,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأتاهم ا ت ي | ETY FÊTEHM feetāhumu böylece onlara geldi so came upon them
Fe,,Te,Elif,He,Mim,
80,,400,1,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābu azab the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu bir yönden where
Ha,Ye,Se,
8,10,500,
N – genitive noun
اسم مجرور
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARVN yeş'ǔrūne hiç farkına varmadıkları they perceive.
Ye,Şın,Ayn,Re,Vav,Nun,
10,300,70,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |كَذَّبَ: yalanladılar | الَّذِينَ: kimseler | مِنْ: | قَبْلِهِمْ: onlardan öncekiler | فَأَتَاهُمُ: böylece onlara geldi | الْعَذَابُ: azab | مِنْ: | حَيْثُ: bir yönden | لَا: | يَشْعُرُونَ: hiç farkına varmadıkları |
Kırık Meal (Harekesiz) : |كذب KZ̃B yalanladılar | الذين ELZ̃YN kimseler | من MN | قبلهم GBLHM onlardan öncekiler | فأتاهم FÊTEHM böylece onlara geldi | العذاب ELAZ̃EB azab | من MN | حيث ḪYS̃ bir yönden | لا LE | يشعرون YŞARWN hiç farkına varmadıkları |
Kırık Meal (Okunuş) : |keƶƶebe: yalanladılar | elleƶīne: kimseler | min: | ḳablihim: onlardan öncekiler | feetāhumu: böylece onlara geldi | l-ǎƶābu: azab | min: | Hayṧu: bir yönden | : | yeş'ǔrūne: hiç farkına varmadıkları |
Kırık Meal (Transcript) : |KZ̃B: yalanladılar | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLHM: onlardan öncekiler | FÊTEHM: böylece onlara geldi | ELAZ̃EB: azab | MN: | ḪYS̃: bir yönden | LE: | YŞARVN: hiç farkına varmadıkları |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlardan öncekiler de yalanladılar da azap, hiç anlamadıkları, ummadıkları yerden gelip çatıverdi onlara.
Adem Uğur : Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı.
Ahmed Hulusi : Onlardan öncekiler yalanladı da bu yüzden azap onlara fark etmedikleri bir yerden geldi.
Ahmet Tekin : Onlardan öncekiler de, peygamberlerin azapla ilgili uyarılarını yalanladılar. Hatırlarına gelmeyen, farkına varamadıkları bir yerden onlara azap yağdı.
Ahmet Varol : Onlardan öncekiler de yalanladılar. Bu yüzden kendilerine hiç düşünmedikleri yerden azap geldi.
Ali Bulaç : Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azab onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, senin) o kavminden evvelkiler de peygamberlerini yalanladılar. Bunun üzerine ummadıkları bir yerden kendilerine azab iniverdi.
Bekir Sadak : Onlardan oncekiler de Peygamberleri yalanlamislardi da farkina varmadiklari yerden onlara bir azap catmisti.
Celal Yıldırım : Onlardan öncekiler de (Hakk'ı) yalanladılar. Bu yüzden fark edemedikleri yandan azâb kendilerine geliverdi.
Diyanet İşleri : Onlardan öncekiler de yalanladılar ve azap kendilerine farkına varamadıkları bir yerden geldi.
Diyanet İşleri (eski) : Onlardan öncekiler de peygamberleri yalanlamışlardı da farkına varmadıkları yerden onlara bir azap çatmıştı.
Diyanet Vakfi : Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı.
Edip Yüksel : Onlardan öncekiler de yalanladılar ve ceza, onların beklemedikleri bir yerden gelmişti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlardan öncekiler de yalanladılar da kendilerine, hatırlarına gelmez yönden azab geliverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlardan öncekiler de yalanladılar; yalanladılar da kendilerine hatırlarına gelmeyen yönden azap geliverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlardan evvelkileri tekzib ettiler, ettiler de kendilerine hatırlarına gelmez cihetten azâb geliverdi
Fizilal-il Kuran : Onlardan öncekiler de peygamberi yalanlamışlardı da farkına varmadıkları yerden onlara bir azab çattı.
Gültekin Onan : Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azab onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.
Hakkı Yılmaz : (25,26) Onlardan önceki kimseler yalanladılar da kendilerine düşünemedikleri yönden azap geliverdi. Sonra da Allah, onlara basit dünya hayatında rüsvalığı tattırdı. Âhiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilir olsalardı!
Hasan Basri Çantay : Onlardan evvelkiler de (peygamberlerini) tekzîb etdiler de hatırlarına gelmeyecek bir cihetden kendilerine azâb gelib çatıverdi.
Hayrat Neşriyat : Onlardan öncekiler (peygamberlerini) yalanladı da hatırlarına gelmeyen bir yerden azab kendilerine geliverdi.
İbni Kesir : Onlardan öncekiler de peygamberleri yalanlamışlardı da hiç farkında olmadıkları bir yönden azab kendilerine çatıvermişti.
İskender Evrenosoğlu : Onlardan öncekiler (de) yalanladı da böylece azap onlara farkında olmadıkları bir yerden geldi.
Muhammed Esed : Onlardan öncekiler (de) hakikati yalanlamışlardı; bunun üzerine başlarına nereden geldiğini anlamadıkları bir bela gelmişti:
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlardan evvelkiler tekzîp ettiler, sonra onlara azap hiç hatırlarına gelmeyen bir cihetten geliverdi.
Ömer Öngüt : Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) yalanladılar da, hiç ummadıkları bir yerden onlara azap geldi.
Şaban Piriş : Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı da hiç farkında olmadıkları bir yerden azap onlara geliverdi.
Suat Yıldırım : Kendilerinden önce geçmiş bazı halklar da peygamberleri yalancı saydılar da hak ettikleri azap onlara hiç farkına varmadıkları, hiç ummadıkları bir yerden geliverdi.
Süleyman Ateş : Onlardan öncekiler de yalanladılar, bundan dolayı hiç farkına varmadıkları bir yönden onlara azâb geldi.
Tefhim-ul Kuran : Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azab onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.
Ümit Şimşek : Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Sonra azap onlara hiç farkında olmadıkları taraftan geliverdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}