» 29 / Ankebût  18:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 18
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنْ (VÎN) = ve in : ve eğer
2. تُكَذِّبُوا (TKZ̃BVE) = tukeƶƶibū : yalanlarsanız
3. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : elbette
4. كَذَّبَ (KZ̃B) = keƶƶebe : yalanlamışlardı
5. أُمَمٌ (ÊMM) = umemun : ümmetler de
6. مِنْ (MN) = min :
7. قَبْلِكُمْ (GBLKM) = ḳablikum : sizden önceki
8. وَمَا (VME) = ve mā : ve yoktur
9. عَلَى (AL) = ǎlā : düşen
10. الرَّسُولِ (ELRSVL) = r-rasūli : elçiye
11. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
12. الْبَلَاغُ (ELBLEĞ) = l-belāğu : tebliğ etmekten
13. الْمُبِينُ (ELMBYN) = l-mubīnu : açıkça
ve eğer | yalanlarsanız | elbette | yalanlamışlardı | ümmetler de | | sizden önceki | ve yoktur | düşen | elçiye | başka bir şey | tebliğ etmekten | açıkça |

[] [KZ̃B] [] [KZ̃B] [EMM] [] [GBL] [] [] [RSL] [] [BLĞ] [BYN]
VÎN TKZ̃BVE FGD̃ KZ̃B ÊMM MN GBLKM VME AL ELRSVL ÎLE ELBLEĞ ELMBYN

ve in tukeƶƶibū feḳad keƶƶebe umemun min ḳablikum ve mā ǎlā r-rasūli illā l-belāğu l-mubīnu
وإن تكذبوا فقد كذب أمم من قبلكم وما على الرسول إلا البلاغ المبين

 » 29 / Ankebût  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in ve eğer And if
تكذبوا ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BVE tukeƶƶibū yalanlarsanız you deny
فقد | FGD̃ feḳad elbette then verily,
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanlamışlardı denied
أمم ا م م | EMM ÊMM umemun ümmetler de (the) nations
من | MN min before you.
قبلكم ق ب ل | GBL GBLKM ḳablikum sizden önceki before you.
وما | VME ve mā ve yoktur And not
على | AL ǎlā düşen (is) on
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūli elçiye the Messenger
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
البلاغ ب ل غ | BLĞ ELBLEĞ l-belāğu tebliğ etmekten the conveyance
المبين ب ي ن | BYN ELMBYN l-mubīnu açıkça "clear."""

29:18 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve eğer | yalanlarsanız | elbette | yalanlamışlardı | ümmetler de | | sizden önceki | ve yoktur | düşen | elçiye | başka bir şey | tebliğ etmekten | açıkça |

[] [KZ̃B] [] [KZ̃B] [EMM] [] [GBL] [] [] [RSL] [] [BLĞ] [BYN]
VÎN TKZ̃BVE FGD̃ KZ̃B ÊMM MN GBLKM VME AL ELRSVL ÎLE ELBLEĞ ELMBYN

ve in tukeƶƶibū feḳad keƶƶebe umemun min ḳablikum ve mā ǎlā r-rasūli illā l-belāğu l-mubīnu
وإن تكذبوا فقد كذب أمم من قبلكم وما على الرسول إلا البلاغ المبين

[] [ك ذ ب] [] [ك ذ ب] [ا م م] [] [ق ب ل] [] [] [ر س ل] [] [ب ل غ] [ب ي ن]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in ve eğer And if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
تكذبوا ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BVE tukeƶƶibū yalanlarsanız you deny
Te,Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
400,20,700,2,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form II) passive imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
فقد | FGD̃ feḳad elbette then verily,
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
REM – prefixed resumption particle
CERT – particle of certainty
الفاء استئنافية
حرف تحقيق
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanlamışlardı denied
Kef,Zel,Be,
20,700,2,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
أمم ا م م | EMM ÊMM umemun ümmetler de (the) nations
,Mim,Mim,
,40,40,
N – nominative feminine plural indefinite noun
اسم مرفوع
من | MN min before you.
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلكم ق ب ل | GBL GBLKM ḳablikum sizden önceki before you.
Gaf,Be,Lam,Kef,Mim,
100,2,30,20,40,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve yoktur And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
على | AL ǎlā düşen (is) on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
الرسول ر س ل | RSL ELRSVL r-rasūli elçiye the Messenger
Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam,
1,30,200,60,6,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
البلاغ ب ل غ | BLĞ ELBLEĞ l-belāğu tebliğ etmekten the conveyance
Elif,Lam,Be,Lam,Elif,Ğayn,
1,30,2,30,1,1000,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
المبين ب ي ن | BYN ELMBYN l-mubīnu açıkça "clear."""
Elif,Lam,Mim,Be,Ye,Nun,
1,30,40,2,10,50,
N – nominative masculine (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: ve eğer | تُكَذِّبُوا: yalanlarsanız | فَقَدْ: elbette | كَذَّبَ: yalanlamışlardı | أُمَمٌ: ümmetler de | مِنْ: | قَبْلِكُمْ: sizden önceki | وَمَا: ve yoktur | عَلَى: düşen | الرَّسُولِ: elçiye | إِلَّا: başka bir şey | الْبَلَاغُ: tebliğ etmekten | الْمُبِينُ: açıkça |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN ve eğer | تكذبوا TKZ̃BWE yalanlarsanız | فقد FGD̃ elbette | كذب KZ̃B yalanlamışlardı | أمم ÊMM ümmetler de | من MN | قبلكم GBLKM sizden önceki | وما WME ve yoktur | على AL düşen | الرسول ELRSWL elçiye | إلا ÎLE başka bir şey | البلاغ ELBLEĞ tebliğ etmekten | المبين ELMBYN açıkça |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: ve eğer | tukeƶƶibū: yalanlarsanız | feḳad: elbette | keƶƶebe: yalanlamışlardı | umemun: ümmetler de | min: | ḳablikum: sizden önceki | ve mā: ve yoktur | ǎlā: düşen | r-rasūli: elçiye | illā: başka bir şey | l-belāğu: tebliğ etmekten | l-mubīnu: açıkça |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎN: ve eğer | TKZ̃BVE: yalanlarsanız | FGD̃: elbette | KZ̃B: yalanlamışlardı | ÊMM: ümmetler de | MN: | GBLKM: sizden önceki | VME: ve yoktur | AL: düşen | ELRSVL: elçiye | ÎLE: başka bir şey | ELBLEĞ: tebliğ etmekten | ELMBYN: açıkça |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve yalanlarsanız sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı ve Peygambere düşen iş, ancak apaçık tebliğden ibâret.
Adem Uğur : Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
Ahmed Hulusi : "Eğer yalanlarsanız, (bilin ki) sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. . . Rasûle düşen apaçık bir tebliğden başka değil. "
Ahmet Tekin : Size tebliğ edilen vahyi yalanlıyorsanız eğer, unutmayın, sizden önceki birçok milletler de kendilerine yapılan dinî tebliği, rasullerini yalanlamışlardı. Peygambere düşen görev, yalnız açıkça tebliğdir.
Ahmet Varol : 'Eğer yalanlarsanız; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen ise sadece apaçık bir tebliğdir.'
Ali Bulaç : "Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."
Ali Fikri Yavuz : (Ey Kureyş topluluğu, beni) eğer tekzib ederseniz (bana zarar veremezsiniz, çünkü) sizden önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi. Peygambere düşen vazife ise, ancak açık bir tebliğdir.
Bekir Sadak : Eger siz Peygamberi yalanliyorsaniz bilin ki, sizden onceki ummetler de yalanlamislardi. Peygambere dusen, sadece apacik tebligdir.
Celal Yıldırım : Eğer siz (Peygamber'i) yalanlarsanız, gerçekten sizden önceki birçok ümmetler de (kendilerine gönderilen peygamberleri) yalanlamışlardı. Peygamber'e gereken, ancak açık tebliğdir.
Diyanet İşleri : “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
Diyanet İşleri (eski) : Eğer siz Peygamberi yalanlıyorsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğdir.
Diyanet Vakfi : Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
Edip Yüksel : Yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Elçinin görevi ancak açıkça bildirmektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve eğer tekziyb ederseniz sizden evvel bir takım ümmetler de tekziyb etmişlerdi, Resulün vazifesi ise açık bir tebliğden ibarettir
Fizilal-il Kuran : Eğer peygamberinizi yalanlıyorsanız, biliniz ki, sizden önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Peygamberin görevi, ilahi mesajı açıkça duyurmaktan ibarettir.
Gültekin Onan : "Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de [elçilerin çağrısını] yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise yalnızca açık bir tebliğdir."
Hakkı Yılmaz : Ve eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki birtakım ümmetler de yalanlamıştı. Elçi'ye düşen de apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
Hasan Basri Çantay : «Eğer siz (beni) tekzîb ederseniz sizden evvelki ümmetler de (peygamberlerini) tekzîb etmişizdir. Peygamberin üzerine (düşen vazîfe) ise apaçık tebliğden başkası değildir».
Hayrat Neşriyat : 'Hem (beni) yalanlarsanız (bilin ki), doğrusu sizden önceki birtakım ümmetler de(peygamberlerini) yalanlamıştı. Peygambere düşen ise ancak apaçık tebliğdir.'
İbni Kesir : Eğer siz, yalanlıyorsanız, bilin ki; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğden ibarettir.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer tekzip ederseniz (yalanlarsanız), sizden önceki ümmetler de tekzip etmiştiler. Resûllerin üzerine apaçık tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.
Muhammed Esed : "Ve Eğer (beni) yalanlarsanız (bilin ki, başka) toplumlar da sizden önce (Allah'ın peygamberlerini) yalanladılar: Bir elçiye düşen, sadece (kendisine emanet edilen) mesajı dosdoğru bir şekilde iletmektir."
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve eğer tekzîp ederseniz, muhakkak ki, sizden evvel bir nice ümmetler de tekzîp ettiler. Peygamber üzerine de apaçık tebliğden başka bir şey yoktur.»
Ömer Öngüt : Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygamber'e düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir.
Şaban Piriş : Eğer yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Peygamberin görevi apaçık duyurudan başka bir şey değildir.
Suat Yıldırım : "Şayet siz beni yalancı sayarsanız, sizden önceki birtakım ümmetler de resullerini yalancı saymıştı. Elçinin görevi imana zorlamak değil, sadece açıkça tebliğ etmektir."
Süleyman Ateş : "Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Elçiye düşen, yalnız açıkça duyurmaktıır."
Tefhim-ul Kuran : «Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (peygamberlerin çağrısını) yalanlamışlardır. Peygambere düşen ise, yalnızca apaçık bir tebliğdir.»
Ümit Şimşek : 'Yalanlayacak olursanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de peygamberlerini yalanlamıştı. Peygambere düşen ise, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}