» 18 / Kehf  101:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 101
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : onlar ki
2. كَانَتْ (KENT) = kānet : idi
3. أَعْيُنُهُمْ (ÊAYNHM) = eǎ'yunuhum : gözleri
4. فِي (FY) = fī : içinde
5. غِطَاءٍ (ĞŦEÙ) = ğiTā'in : perde
6. عَنْ (AN) = ǎn : karşı
7. ذِكْرِي (Z̃KRY) = ƶikrī : beni anmaya
8. وَكَانُوا (VKENVE) = ve kānū : ve idiler
9. لَا (LE) = lā :
10. يَسْتَطِيعُونَ (YSTŦYAVN) = yesteTīǔne : tahammül edemez
11. سَمْعًا (SMAE) = sem'ǎn : (Kur'an'ı) dinlemeğe
onlar ki | idi | gözleri | içinde | perde | karşı | beni anmaya | ve idiler | | tahammül edemez | (Kur'an'ı) dinlemeğe |

[] [KVN] [AYN] [] [ĞŦV] [] [Z̃KR] [KVN] [] [ŦVA] [SMA]
ELZ̃YN KENT ÊAYNHM FY ĞŦEÙ AN Z̃KRY VKENVE LE YSTŦYAVN SMAE

elleƶīne kānet eǎ'yunuhum ğiTā'in ǎn ƶikrī ve kānū yesteTīǔne sem'ǎn
الذين كانت أعينهم في غطاء عن ذكري وكانوا لا يستطيعون سمعا

 » 18 / Kehf  Suresi: 101
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those
كانت ك و ن | KVN KENT kānet idi had been
أعينهم ع ي ن | AYN ÊAYNHM eǎ'yunuhum gözleri their eyes
في | FY içinde within
غطاء غ ط و | ĞŦV ĞŦEÙ ğiTā'in perde a cover
عن | AN ǎn karşı from
ذكري ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRY ƶikrī beni anmaya My remembrance,
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve idiler and were
لا | LE not
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne tahammül edemez able
سمعا س م ع | SMA SMAE sem'ǎn (Kur'an'ı) dinlemeğe (to) hear.

18:101 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar ki | idi | gözleri | içinde | perde | karşı | beni anmaya | ve idiler | | tahammül edemez | (Kur'an'ı) dinlemeğe |

[] [KVN] [AYN] [] [ĞŦV] [] [Z̃KR] [KVN] [] [ŦVA] [SMA]
ELZ̃YN KENT ÊAYNHM FY ĞŦEÙ AN Z̃KRY VKENVE LE YSTŦYAVN SMAE

elleƶīne kānet eǎ'yunuhum ğiTā'in ǎn ƶikrī ve kānū yesteTīǔne sem'ǎn
الذين كانت أعينهم في غطاء عن ذكري وكانوا لا يستطيعون سمعا

[] [ك و ن] [ع ي ن] [] [غ ط و] [] [ذ ك ر] [ك و ن] [] [ط و ع] [س م ع]

 » 18 / Kehf  Suresi: 101
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne onlar ki Those
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كانت ك و ن | KVN KENT kānet idi had been
Kef,Elif,Nun,Te,
20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
أعينهم ع ي ن | AYN ÊAYNHM eǎ'yunuhum gözleri their eyes
,Ayn,Ye,Nun,He,Mim,
,70,10,50,5,40,
"N – nominative feminine plural noun → Eye
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY içinde within
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
غطاء غ ط و | ĞŦV ĞŦEÙ ğiTā'in perde a cover
Ğayn,Tı,Elif,,
1000,9,1,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عن | AN ǎn karşı from
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
ذكري ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRY ƶikrī beni anmaya My remembrance,
Zel,Kef,Re,Ye,
700,20,200,10,
N – genitive masculine verbal noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وكانوا ك و ن | KVN VKENVE ve kānū ve idiler and were
Vav,Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
6,20,1,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يستطيعون ط و ع | ŦVA YSTŦYAVN yesteTīǔne tahammül edemez able
Ye,Sin,Te,Tı,Ye,Ayn,Vav,Nun,
10,60,400,9,10,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
سمعا س م ع | SMA SMAE sem'ǎn (Kur'an'ı) dinlemeğe (to) hear.
Sin,Mim,Ayn,Elif,
60,40,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: onlar ki | كَانَتْ: idi | أَعْيُنُهُمْ: gözleri | فِي: içinde | غِطَاءٍ: perde | عَنْ: karşı | ذِكْرِي: beni anmaya | وَكَانُوا: ve idiler | لَا: | يَسْتَطِيعُونَ: tahammül edemez | سَمْعًا: (Kur'an'ı) dinlemeğe |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN onlar ki | كانت KENT idi | أعينهم ÊAYNHM gözleri | في FY içinde | غطاء ĞŦEÙ perde | عن AN karşı | ذكري Z̃KRY beni anmaya | وكانوا WKENWE ve idiler | لا LE | يستطيعون YSTŦYAWN tahammül edemez | سمعا SMAE (Kur'an'ı) dinlemeğe |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: onlar ki | kānet: idi | eǎ'yunuhum: gözleri | : içinde | ğiTā'in: perde | ǎn: karşı | ƶikrī: beni anmaya | ve kānū: ve idiler | : | yesteTīǔne: tahammül edemez | sem'ǎn: (Kur'an'ı) dinlemeğe |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: onlar ki | KENT: idi | ÊAYNHM: gözleri | FY: içinde | ĞŦEÙ: perde | AN: karşı | Z̃KRY: beni anmaya | VKENVE: ve idiler | LE: | YSTŦYAVN: tahammül edemez | SMAE: (Kur'an'ı) dinlemeğe |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onların delillerimi görüp beni anmak husûsunda gözleri perdelenmişti ve Kur'ân'ı dinlemeye tahammülleri yoktu onların.
Adem Uğur : Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
Ahmed Hulusi : Onların, Benim zikrim (hatırlanmam) konusunda, basîretleri perdeliydi! Dinleyip algılamaya da kapasiteleri yetmiyordu!
Ahmet Tekin : Onlar, gözleri, beni hatırlatan âyetleri, delilleri, övünç kaynağı Kur’ân’ımı görmeye kapalı olanlar, Kur’ân’ımın âyetlerine kulak vermeye de tahammülü olmayanlardır.
Ahmet Varol : Onlar ki gözleri benim zikrime karşı perde içindeydi ve (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamıyorlardı.
Ali Bulaç : Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı.
Ali Fikri Yavuz : Onlar, kâfirlerdir ki, gözleri beni hatırlatan âyetlerimden bir perde içinde idi ve (kelâmımı) işitmeğe de tahammül edemiyorlardı.
Bekir Sadak : (100-10) 1 Gozleri bizim ogudumuze karsi kapali olan ve ofkelerinden onu dinlemeye tahammul edemeyen kafirlere o gun cehennemi oyle bir gosteririrz ki! *
Celal Yıldırım : (100-101) Beni anmak (öğüdümü kabullenmek) hususunda gözle/i perdeli olup (Kur'ân'ı) dinlemeye tahammülleri olmayan kâfirlere o gün Cehennem'i gösterip karşı karşıya getiririz.
Diyanet İşleri : (100-101) O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kâfirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!
Diyanet İşleri (eski) : (100-101) Gözleri bizim öğüdümüze karşı kapalı olan ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemeyen kafirlere o gün cehennemi öyle bir gösteririz ki!
Diyanet Vakfi : (100-101) Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
Edip Yüksel : Onlar ki mesajıma karşı gözleri perdeliydi, dinleyemezlerdi de...
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar ki, beni hatırlatan âyetlerimden gözleri bir örtü içindeydi. İşitmeye de tahammül edemiyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar ki, gözleri, Beni hatırlatan ayetlerin karşısında bir örtü içindeydi, işitmeye de tahammül edemiyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlar ki beni ıhtar eden âyetlerimden gözleri bir gıtâ içinde idi, işitmeğe de tehammül edemiyorlardı
Fizilal-il Kuran : Dünyada onların gözlerini, bizi hatırlarına getirmelerini engelleyen bir perde örtmüştü ve kulakları da işitme yeteneğini yitirmişti.
Gültekin Onan : Ki onlar, beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kuran'ı) dinlemeye katlanamazlardı.
Hakkı Yılmaz : (100,101) "Ve Biz, cehennemi o gün, Beni hatırlatan alâmetlerimden/ göstergelerimden gözleri bir örtü içinde olan ve vahye kulak vermeye güçleri olmayan kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için genişlettikçe genişlettik. "
Hasan Basri Çantay : (100-101) Beni anmak (hakıykatı görmek) hususunda gözleri perdeli olan, (Kur'ânı) dinlemiye tahammül edemeyen kâfirlere o gün cehennemi öyle bir göstereceğiz ki!
Hayrat Neşriyat : Onlar ki, beni anmaktan (ve âyetlerimi görmekten) gözleri bir perde içinde idi ve(Kur’ân’ı) dinlemeye tahammül edemiyorlardı.
İbni Kesir : Onların gözleri Bizim öğüdümüze karşı kapalıdır ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemezler.
İskender Evrenosoğlu : Onlar, gözleri “Beni zikretmekten” perdeli olanlardır. Ve onlar, (Beni) işitmeye muktedir olamadılar.
Muhammed Esed : O inkarcılar ki, (gerçeğin sesini) işitmeye katlanamadıklarından ötürü gözlerine Beni hatırlatıcı şeylere karşı perde çekilmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen : (100-101) Ve o gün cehennemi kâfirler için bir gösterişle göstermişizdir. Onlar ki, gözleri benim zikrimden bir perdede idi ve işitmeğe de kâdir olmaz olmuşlardı.
Ömer Öngüt : Onlar ki gözleri bizim öğüdümüze karşı kapalı idi ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemezlerdi.
Şaban Piriş : Onların gözleri öğütlerime/uyarılarıma karşı örtülü ve kulakları da duymuyordu.
Suat Yıldırım : (100-101) Gözleri Benim kitabım karşısında perdeli olup, Kur’ân’ı dinlemeye tahammül edemeyen kâfirlere, o gün cehennemi gösteririz, cehennemle karşı karşıya koyarız onları.
Süleyman Ateş : Onlar ki beni anmağa karşı gözleri perde içinde idi ve (Kur'ân'ı) dinlemeğe tahammül edemezlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Ki onlar, beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi, (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı.
Ümit Şimşek : Onlar, Benim zikrime karşı gözleri perdelenmiş, kulakları da işitmez olmuş kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar, gözleri benim zikrim/Kur'anım karşısında perde içinde olan insanlardı. Dinlemeye dayanamıyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}