» 18 / Kehf  96:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 96
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. اتُونِي ( ËTVNY) = ātūnī : bana getirin
2. زُبَرَ (ZBR) = zubera : kütleleri
3. الْحَدِيدِ (ELḪD̃YD̃) = l-Hadīdi : demir
4. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : o kadar ki
5. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā :
6. سَاوَىٰ (SEV) = sāvā : aynı seviyeye getirince
7. بَيْنَ (BYN) = beyne : arasını
8. الصَّدَفَيْنِ (ELṦD̃FYN) = S-Sadefeyni : iki dağın
9. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
10. انْفُخُوا (ENFḢVE) = nfuḣū : üfleyin!
11. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
12. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā :
13. جَعَلَهُ (CALH) = ceǎlehu : onu sokunca
14. نَارًا (NERE) = nāran : bir ateş haline
15. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
16. اتُونِي ( ËTVNY) = ātūnī : getirin bana
17. أُفْرِغْ (ÊFRĞ) = ufriğ : dökeyim
18. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : üzerine
19. قِطْرًا (GŦRE) = ḳiTran : erimiş katran
bana getirin | kütleleri | demir | o kadar ki | | aynı seviyeye getirince | arasını | iki dağın | dedi | üfleyin! | nihayet | | onu sokunca | bir ateş haline | dedi | getirin bana | dökeyim | üzerine | erimiş katran |

[ETY] [ZBR] [ḪD̃D̃] [] [] [SVY] [BYN] [ṦD̃F] [GVL] [NFḢ] [] [] [CAL] [NVR] [GVL] [ETY] [FRĞ] [] [GŦR]
ËTVNY ZBR ELḪD̃YD̃ ḪT ÎZ̃E SEV BYN ELṦD̃FYN GEL ENFḢVE ḪT ÎZ̃E CALH NERE GEL ËTVNY ÊFRĞ ALYH GŦRE

ātūnī zubera l-Hadīdi Hattā iƶā sāvā beyne S-Sadefeyni ḳāle nfuḣū Hattā iƶā ceǎlehu nāran ḳāle ātūnī ufriğ ǎleyhi ḳiTran
آتوني زبر الحديد حتى إذا ساوى بين الصدفين قال انفخوا حتى إذا جعله نارا قال آتوني أفرغ عليه قطرا

 » 18 / Kehf  Suresi: 96
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
آتوني ا ت ي | ETY ËTVNY ātūnī bana getirin Bring me
زبر ز ب ر | ZBR ZBR zubera kütleleri sheets
الحديد ح د د | ḪD̃D̃ ELḪD̃YD̃ l-Hadīdi demir "(of) iron"""
حتى | ḪT Hattā o kadar ki until,
إذا | ÎZ̃E iƶā when
ساوى س و ي | SVY SEV sāvā aynı seviyeye getirince he (had) leveled
بين ب ي ن | BYN BYN beyne arasını between
الصدفين ص د ف | ṦD̃F ELṦD̃FYN S-Sadefeyni iki dağın the two cliffs,
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi he said,
انفخوا ن ف خ | NFḢ ENFḢVE nfuḣū üfleyin! """Blow,"""
حتى | ḪT Hattā nihayet until
إذا | ÎZ̃E iƶā when
جعله ج ع ل | CAL CALH ceǎlehu onu sokunca he made it
نارا ن و ر | NVR NERE nāran bir ateş haline fire,
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi he said,
آتوني ا ت ي | ETY ËTVNY ātūnī getirin bana """Bring me,"
أفرغ ف ر غ | FRĞ ÊFRĞ ufriğ dökeyim I pour
عليه | ALYH ǎleyhi üzerine over it
قطرا ق ط ر | GŦR GŦRE ḳiTran erimiş katran "molten copper."""

18:96 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bana getirin | kütleleri | demir | o kadar ki | | aynı seviyeye getirince | arasını | iki dağın | dedi | üfleyin! | nihayet | | onu sokunca | bir ateş haline | dedi | getirin bana | dökeyim | üzerine | erimiş katran |

[ETY] [ZBR] [ḪD̃D̃] [] [] [SVY] [BYN] [ṦD̃F] [GVL] [NFḢ] [] [] [CAL] [NVR] [GVL] [ETY] [FRĞ] [] [GŦR]
ËTVNY ZBR ELḪD̃YD̃ ḪT ÎZ̃E SEV BYN ELṦD̃FYN GEL ENFḢVE ḪT ÎZ̃E CALH NERE GEL ËTVNY ÊFRĞ ALYH GŦRE

ātūnī zubera l-Hadīdi Hattā iƶā sāvā beyne S-Sadefeyni ḳāle nfuḣū Hattā iƶā ceǎlehu nāran ḳāle ātūnī ufriğ ǎleyhi ḳiTran
آتوني زبر الحديد حتى إذا ساوى بين الصدفين قال انفخوا حتى إذا جعله نارا قال آتوني أفرغ عليه قطرا

[ا ت ي] [ز ب ر] [ح د د] [] [] [س و ي] [ب ي ن] [ص د ف] [ق و ل] [ن ف خ] [] [] [ج ع ل] [ن و ر] [ق و ل] [ا ت ي] [ف ر غ] [] [ق ط ر]

 » 18 / Kehf  Suresi: 96
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
آتوني ا ت ي | ETY ËTVNY ātūnī bana getirin Bring me
,Te,Vav,Nun,Ye,
,400,6,50,10,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
زبر ز ب ر | ZBR ZBR zubera kütleleri sheets
Ze,Be,Re,
7,2,200,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الحديد ح د د | ḪD̃D̃ ELḪD̃YD̃ l-Hadīdi demir "(of) iron"""
Elif,Lam,Ha,Dal,Ye,Dal,
1,30,8,4,10,4,
"N – genitive masculine noun → Iron"
اسم مجرور
حتى | ḪT Hattā o kadar ki until,
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
ساوى س و ي | SVY SEV sāvā aynı seviyeye getirince he (had) leveled
Sin,Elif,Vav,,
60,1,6,,
V – 3rd person masculine singular (form III) perfect verb
فعل ماض
بين ب ي ن | BYN BYN beyne arasını between
Be,Ye,Nun,
2,10,50,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
الصدفين ص د ف | ṦD̃F ELṦD̃FYN S-Sadefeyni iki dağın the two cliffs,
Elif,Lam,Sad,Dal,Fe,Ye,Nun,
1,30,90,4,80,10,50,
N – nominative masculine dual noun
اسم مرفوع
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi he said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
انفخوا ن ف خ | NFḢ ENFḢVE nfuḣū üfleyin! """Blow,"""
Elif,Nun,Fe,Hı,Vav,Elif,
1,50,80,600,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حتى | ḪT Hattā nihayet until
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
جعله ج ع ل | CAL CALH ceǎlehu onu sokunca he made it
Cim,Ayn,Lam,He,
3,70,30,5,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
نارا ن و ر | NVR NERE nāran bir ateş haline fire,
Nun,Elif,Re,Elif,
50,1,200,1,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi he said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
آتوني ا ت ي | ETY ËTVNY ātūnī getirin bana """Bring me,"
,Te,Vav,Nun,Ye,
,400,6,50,10,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 1st person singular object pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أفرغ ف ر غ | FRĞ ÊFRĞ ufriğ dökeyim I pour
,Fe,Re,Ğayn,
,80,200,1000,
V – 1st person singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
عليه | ALYH ǎleyhi üzerine over it
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
قطرا ق ط ر | GŦR GŦRE ḳiTran erimiş katran "molten copper."""
Gaf,Tı,Re,Elif,
100,9,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |اتُونِي: bana getirin | زُبَرَ: kütleleri | الْحَدِيدِ: demir | حَتَّىٰ: o kadar ki | إِذَا: | سَاوَىٰ: aynı seviyeye getirince | بَيْنَ: arasını | الصَّدَفَيْنِ: iki dağın | قَالَ: dedi | انْفُخُوا: üfleyin! | حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: | جَعَلَهُ: onu sokunca | نَارًا: bir ateş haline | قَالَ: dedi | اتُونِي: getirin bana | أُفْرِغْ: dökeyim | عَلَيْهِ: üzerine | قِطْرًا: erimiş katran |
Kırık Meal (Harekesiz) : |آتوني ËTWNY bana getirin | زبر ZBR kütleleri | الحديد ELḪD̃YD̃ demir | حتى ḪT o kadar ki | إذا ÎZ̃E | ساوى SEW aynı seviyeye getirince | بين BYN arasını | الصدفين ELṦD̃FYN iki dağın | قال GEL dedi | انفخوا ENFḢWE üfleyin! | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E | جعله CALH onu sokunca | نارا NERE bir ateş haline | قال GEL dedi | آتوني ËTWNY getirin bana | أفرغ ÊFRĞ dökeyim | عليه ALYH üzerine | قطرا GŦRE erimiş katran |
Kırık Meal (Okunuş) : |ātūnī: bana getirin | zubera: kütleleri | l-Hadīdi: demir | Hattā: o kadar ki | iƶā: | sāvā: aynı seviyeye getirince | beyne: arasını | S-Sadefeyni: iki dağın | ḳāle: dedi | nfuḣū: üfleyin! | Hattā: nihayet | iƶā: | ceǎlehu: onu sokunca | nāran: bir ateş haline | ḳāle: dedi | ātūnī: getirin bana | ufriğ: dökeyim | ǎleyhi: üzerine | ḳiTran: erimiş katran |
Kırık Meal (Transcript) : | ËTVNY: bana getirin | ZBR: kütleleri | ELḪD̃YD̃: demir | ḪT: o kadar ki | ÎZ̃E: | SEV: aynı seviyeye getirince | BYN: arasını | ELṦD̃FYN: iki dağın | GEL: dedi | ENFḢVE: üfleyin! | ḪT: nihayet | ÎZ̃E: | CALH: onu sokunca | NERE: bir ateş haline | GEL: dedi | ËTVNY: getirin bana | ÊFRĞ: dökeyim | ALYH: üzerine | GŦRE: erimiş katran |
Abdulbaki Gölpınarlı : Siz bana demir parçaları getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsâvî olunca üfleyin dedi. Onu ateş haline sokunca da getirin de dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim.
Adem Uğur : Bana, demir kütleleri getirin. Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.
Ahmed Hulusi : Bana demir kütleleri getirin. . . Nihayet iki taraf arasını eşitleyince: "Nefhedin = körükleyin" dedi. . . Tâ ki onu (demiri) kor hâline getirince, "Getirin bana, üzerine eritilmiş bakır dökeyim" dedi.
Ahmet Tekin : 'Bana demir kütükleri getirin.' Demir kütükler, iki dağın zirvesiyle aynı seviyeye geldiği vakit: 'Körükleyin' dedi. Demiri kor haline getirince: 'Getirin bana, üzerine bir miktar bakır eriyiği dökeyim.' dedi.
Ahmet Varol : Bana demir kütleleri getirin.' İki dağ yakasının arası denkleşince: 'Körükleyin' dedi. Onu ateş haline getirdiğinde de: 'Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim' dedi.
Ali Bulaç : "Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."
Ali Fikri Yavuz : Bana demir pikleri getirin, (dağların) tam iki ucu denkleştiği vakit körükleyin” dedi. Nihayet demiri bir ateş hâline koyduğu vakit: “-Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim.” dedi.
Bekir Sadak : (95-96) «ORabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gucunuzle yardim edin de sizinle onlarin arasina saglam bir sed yapayim.» Bana demir kutleleri getirin» dedi. Bunlar iki dagin arasini doldurunca: «Korukleyin» dedi. Demirler akkor haline gelince; «Bana erimis bakir getirin de uzerine dokeyim» dedi.
Celal Yıldırım : Bana demir kütleleri getirin». Bununla iki dağ arasını (doldurup eşit duruma gelince) Zülkarneyn, «körükleyin !» diye emretti. Sonunda demirler ateş haline gelince, «bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim» dedi.
Diyanet İşleri : “Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : (95-96) 'Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin' dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: 'Körükleyin' dedi. Demirler akkor haline gelince; 'Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim' dedi.
Diyanet Vakfi : «Bana, demir kütleleri getirin.» Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): «Üfleyin (körükleyin)!» dedi. Artık onu kor haline sokunca: «Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim» dedi.
Edip Yüksel : 'Bana demir kütleleri getirin.' Her iki barikatın arasını doldurunca, 'Üfleyin!,' dedi. Onu bir ateş haline sokunca da, 'Getirin, üstüne erimiş bakır dökeyim,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Bana, demir kütleleri getirin.» Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit: «Ateş yakıp körükleyin» dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. «Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bana demir kütleleri getirin. İki ucu denkleştirdiği vakit: «Körükleyin!» dedi. Demiri bir ateş haline getirince: «Getirin bana üzerine erimiş bakır dökeyim!» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bana demir kütleleri getirin, tam iki ucu denkleştirdiği vakit körükleyin dedi, tam onu bir ateş haline koyduğu vakit getirin bana dedi: üzerine erimiş bakır dökeyim
Fizilal-il Kuran : Bana demir parçaları getiriniz. Getirdikleri demir parçalarının oluşturduğu yığını yanlardaki setlerin tepeleri ile aynı düzeye çıkarınca adamlara «körükleri çalıştırınız» dedi. Demir yığınını ateş haline getirince «Bana biraz erimiş bakır getiriniz de üzerine dökeyim» dedi.
Gültekin Onan : "Bana demir kütleleri getirin"; iki dağın arası eşit düzeye gelince "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."
Hakkı Yılmaz : Sonunda hedef eşitleştiği zaman: “Hazırlayın sözleşmeyi!” dedi. Sonunda sözleşme hazırlanınca, ‘Getirin ben de imzalayayım’ dedi.
Hasan Basri Çantay : «Bana demir kütleleri getirin». (O karşılıklı iki dağın) iki yanı tam denkleşdiği vakit «üfleyin» dedi. Nihayet onu (demiri) bir ateş haaline koyduğu zaman da «Getirin bana, dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim».
Hayrat Neşriyat : 'Bana demir kütleleri getirin!' (dedi). İki dağ arası (bunlarla dolup) aynı seviyeye geldiği zaman: 'Körükleyin!' dedi. Nihâyet onu (o demir kütlelerini) kor hâline getirince: 'Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim!' dedi.
İbni Kesir : Bana demir kütleleri getirin. Bunlar iki dağın arasını doldurunca; körükleyin, dedi. Nihayet o, bir ateş haline gelince; bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi.
İskender Evrenosoğlu : “Bana demir parçaları getirin. İki dağın arası aynı seviye olunca üfleyin (körükleyin).” dedi. Onu ateş haline koyunca, “Bana erimiş bakır getirin, onun üzerine dökeceğim.” dedi.
Muhammed Esed : "Bana demir külçeleri getirin!" derken, demir (külçelerini) yığıp, iki yar arasındaki boşluğa doldurunca (onlara) "(Bir ocak kurun ve) körükleyin!" dedi. Nihayet, (demir iyice) kor haline gelince, "Bana ergimiş bakır getirin bunun üzerine dökeyim" dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Bana demir parçaları getirin,» iki dağın arası bir seviyeye gelince «körükleyin,» dedi. Onu ateş haline koyduğu zaman da «getirin bana,» dedi, «Üzerine erimiş bakır dökeyim.»
Ömer Öngüt : “Bana demir kütleleri getirin!” Nihayet bunlar iki dağın arasını doldurup aynı seviyeye gelince: “Körükleyin!” dedi. Sonunda o demirleri kor haline getirdiğinde: “Getirin şimdi bana, üzerine erimiş bakır dökeyim!” dedi.
Şaban Piriş : (95-96) -Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana gücünüzle yardım edin, bana demir kütleleri getirin de sizinle onlar arasına sağlam bir duvar yapayım, dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi. Sonunda onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi.
Suat Yıldırım : "Demir kütleleri getirin bana!" Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: "Körükleyin!" dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim." dedi.
Süleyman Ateş : "Bana demir kütleleri getirin." (Zu'l-Karneyn) iki dağın arasını (demir kütleleriyle doldurtup dağlarla) aynı seviyeye getirince: "Üfleyin!" dedi. Nihâyet o(demir kütleleri)ni bir ateş haline sokunca "Getirin bana, üzerine erimiş katran dökeyim," dedi.
Tefhim-ul Kuran : «Bana demir kütleleri getirin,» iki dağın arası eşit düzeye gelince, «Körükleyin» dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: «Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim.»
Ümit Şimşek : 'Bana demir kütleleri getirin.' İki dağın arasını demir kütleleriyle düzleyince, 'Şimdi körükleyin' dedi. Onu ateş haline getirince de 'Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim' dedi.
Yaşar Nuri Öztürk : "Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}