» 18 / Kehf  71:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 71
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَانْطَلَقَا (FENŦLGE) = fenTaleḳā : sonra yürüdüler
2. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
3. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
4. رَكِبَا (RKBE) = rakibā : bindikleri
5. فِي (FY) = fī :
6. السَّفِينَةِ (ELSFYNT) = s-sefīneti : gemiye
7. خَرَقَهَا (ḢRGHE) = ḣaraḳahā : onu deliverdi
8. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
9. أَخَرَقْتَهَا (ÊḢRGTHE) = eḣaraḳtehā : mi onu deldin?
10. لِتُغْرِقَ (LTĞRG) = lituğriḳa : boğmak için
11. أَهْلَهَا (ÊHLHE) = ehlehā : halkını
12. لَقَدْ (LGD̃) = leḳad : gerçekten
13. جِئْتَ (CÙT) = ci'te : sen yaptın
14. شَيْئًا (ŞYÙE) = şey'en : bir iş
15. إِمْرًا (ÎMRE) = imran : çok tehlikeli
sonra yürüdüler | nihayet | zaman | bindikleri | | gemiye | onu deliverdi | dedi | mi onu deldin? | boğmak için | halkını | gerçekten | sen yaptın | bir iş | çok tehlikeli |

[ŦLG] [] [] [RKB] [] [SFN] [ḢRG] [GVL] [ḢRG] [ĞRG] [EHL] [] [CYE] [ŞYE] [EMR]
FENŦLGE ḪT ÎZ̃E RKBE FY ELSFYNT ḢRGHE GEL ÊḢRGTHE LTĞRG ÊHLHE LGD̃ CÙT ŞYÙE ÎMRE

fenTaleḳā Hattā iƶā rakibā s-sefīneti ḣaraḳahā ḳāle eḣaraḳtehā lituğriḳa ehlehā leḳad ci'te şey'en imran
فانطلقا حتى إذا ركبا في السفينة خرقها قال أخرقتها لتغرق أهلها لقد جئت شيئا إمرا

 » 18 / Kehf  Suresi: 71
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فانطلقا ط ل ق | ŦLG FENŦLGE fenTaleḳā sonra yürüdüler So they both set out
حتى | ḪT Hattā nihayet until
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
ركبا ر ك ب | RKB RKBE rakibā bindikleri they had embarked
في | FY on
السفينة س ف ن | SFN ELSFYNT s-sefīneti gemiye the ship
خرقها خ ر ق | ḢRG ḢRGHE ḣaraḳahā onu deliverdi he made a hole in it.
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi He said,
أخرقتها خ ر ق | ḢRG ÊḢRGTHE eḣaraḳtehā mi onu deldin? """Have you made a hole in it,"
لتغرق غ ر ق | ĞRG LTĞRG lituğriḳa boğmak için to drown
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlehā halkını its people?
لقد | LGD̃ leḳad gerçekten Certainly,
جئت ج ي ا | CYE CÙT ci'te sen yaptın you have done
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir iş a thing
إمرا ا م ر | EMR ÎMRE imran çok tehlikeli "grave."""

18:71 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sonra yürüdüler | nihayet | zaman | bindikleri | | gemiye | onu deliverdi | dedi | mi onu deldin? | boğmak için | halkını | gerçekten | sen yaptın | bir iş | çok tehlikeli |

[ŦLG] [] [] [RKB] [] [SFN] [ḢRG] [GVL] [ḢRG] [ĞRG] [EHL] [] [CYE] [ŞYE] [EMR]
FENŦLGE ḪT ÎZ̃E RKBE FY ELSFYNT ḢRGHE GEL ÊḢRGTHE LTĞRG ÊHLHE LGD̃ CÙT ŞYÙE ÎMRE

fenTaleḳā Hattā iƶā rakibā s-sefīneti ḣaraḳahā ḳāle eḣaraḳtehā lituğriḳa ehlehā leḳad ci'te şey'en imran
فانطلقا حتى إذا ركبا في السفينة خرقها قال أخرقتها لتغرق أهلها لقد جئت شيئا إمرا

[ط ل ق] [] [] [ر ك ب] [] [س ف ن] [خ ر ق] [ق و ل] [خ ر ق] [غ ر ق] [ا ه ل] [] [ج ي ا] [ش ي ا] [ا م ر]

 » 18 / Kehf  Suresi: 71
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فانطلقا ط ل ق | ŦLG FENŦLGE fenTaleḳā sonra yürüdüler So they both set out
Fe,Elif,Nun,Tı,Lam,Gaf,Elif,
80,1,50,9,30,100,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine dual (form VII) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
حتى | ḪT Hattā nihayet until
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
ركبا ر ك ب | RKB RKBE rakibā bindikleri they had embarked
Re,Kef,Be,Elif,
200,20,2,1,
V – 3rd person masculine dual perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY on
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
السفينة س ف ن | SFN ELSFYNT s-sefīneti gemiye the ship
Elif,Lam,Sin,Fe,Ye,Nun,Te merbuta,
1,30,60,80,10,50,400,
"N – genitive feminine noun → Boat"
اسم مجرور
خرقها خ ر ق | ḢRG ḢRGHE ḣaraḳahā onu deliverdi he made a hole in it.
Hı,Re,Gaf,He,Elif,
600,200,100,5,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أخرقتها خ ر ق | ḢRG ÊḢRGTHE eḣaraḳtehā mi onu deldin? """Have you made a hole in it,"
,Hı,Re,Gaf,Te,He,Elif,
,600,200,100,400,5,1,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لتغرق غ ر ق | ĞRG LTĞRG lituğriḳa boğmak için to drown
Lam,Te,Ğayn,Re,Gaf,
30,400,1000,200,100,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
أهلها ا ه ل | EHL ÊHLHE ehlehā halkını its people?
,He,Lam,He,Elif,
,5,30,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لقد | LGD̃ leḳad gerçekten Certainly,
Lam,Gaf,Dal,
30,100,4,
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
جئت ج ي ا | CYE CÙT ci'te sen yaptın you have done
Cim,,Te,
3,,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir iş a thing
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
إمرا ا م ر | EMR ÎMRE imran çok tehlikeli "grave."""
,Mim,Re,Elif,
,40,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَانْطَلَقَا: sonra yürüdüler | حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: zaman | رَكِبَا: bindikleri | فِي: | السَّفِينَةِ: gemiye | خَرَقَهَا: onu deliverdi | قَالَ: dedi | أَخَرَقْتَهَا: mi onu deldin? | لِتُغْرِقَ: boğmak için | أَهْلَهَا: halkını | لَقَدْ: gerçekten | جِئْتَ: sen yaptın | شَيْئًا: bir iş | إِمْرًا: çok tehlikeli |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فانطلقا FENŦLGE sonra yürüdüler | حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E zaman | ركبا RKBE bindikleri | في FY | السفينة ELSFYNT gemiye | خرقها ḢRGHE onu deliverdi | قال GEL dedi | أخرقتها ÊḢRGTHE mi onu deldin? | لتغرق LTĞRG boğmak için | أهلها ÊHLHE halkını | لقد LGD̃ gerçekten | جئت CÙT sen yaptın | شيئا ŞYÙE bir iş | إمرا ÎMRE çok tehlikeli |
Kırık Meal (Okunuş) : |fenTaleḳā: sonra yürüdüler | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | rakibā: bindikleri | : | s-sefīneti: gemiye | ḣaraḳahā: onu deliverdi | ḳāle: dedi | eḣaraḳtehā: mi onu deldin? | lituğriḳa: boğmak için | ehlehā: halkını | leḳad: gerçekten | ci'te: sen yaptın | şey'en: bir iş | imran: çok tehlikeli |
Kırık Meal (Transcript) : |FENŦLGE: sonra yürüdüler | ḪT: nihayet | ÎZ̃E: zaman | RKBE: bindikleri | FY: | ELSFYNT: gemiye | ḢRGHE: onu deliverdi | GEL: dedi | ÊḢRGTHE: mi onu deldin? | LTĞRG: boğmak için | ÊHLHE: halkını | LGD̃: gerçekten | CÙT: sen yaptın | ŞYÙE: bir iş | ÎMRE: çok tehlikeli |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken kalkıp yola düştüler, nihâyet bir gemiye bindiler, o zât, gemiyi deldi. Mûsâ, içindekileri boğmak için mi gemiyi deldin dedi, andolsun ki pek kötü bir iş yaptın.
Adem Uğur : Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
Ahmed Hulusi : Bunun üzerine ikisi (Musa ve Hızır) birlikte yola koyulup gittiler. . . Nihayet bir tekneye bindiklerinde, (Hızır) teknede yara açtı. (Musa) dedi: "Onun yolcuları boğulsun diye mi yara açtın teknede? Yemin olsun çok müthiş bir şey yaptın!"
Ahmet Tekin : Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Nihayet bir gemiye bindiklerinde, Hızır su seviyesine yakın bir yerden gemide delik açtı. Mûsâ: 'Gemiyi, yolcularını boğmak için mi deldin? Çok kötü, tehlikeli bir şey yaptın.' dedi.
Ahmet Varol : Böylece ikisi de yola koyuldular. Nihayet gemiye bindiklerinde o, bunu deliverdi. (Musa): 'Sen içindekileri boğmak için mi bunu deldin? Andolsun şaşılacak bir şey yaptın!' dedi.
Ali Bulaç : Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
Ali Fikri Yavuz : Böylece kalkıp gittiler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, Hızır, gemiyi (bir balta ile delip) yaraladı. Mûsa, ona şöyle dedi: “- Geminin içindekileri boğasın diye mi onu deldin? Doğrusu çok büyük bir iş yaptın!”
Bekir Sadak : Bunun uzerine kalkip gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: «Gemiyi icindekileri bogmak icin mi deldin? Dogrusu sasilacak bir sey yaptin» dedi.
Celal Yıldırım : Anlaşıp gittiler. Sonunda bir gemiye bindiler, derken o kul gemiyi deldi. Musa ona : «içindekilerini boğmak için mi onu deldin ? Doğrusu korkunç bir şey yaptın !» dedi.
Diyanet İşleri : Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine kalkıp gittiler; sonunda bir gemiye bindiklerinde, o gemiyi deliverdi; Musa: 'Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın' dedi.
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
Edip Yüksel : Böylece yürüdüler. Nihayet gemiye bindiklerinde, onda delik açtı. 'Halkını boğmak için mi gemide delik açtın? Gerçekten müthiş bir iş yaptın,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi: «Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine ikisi beraber gittiler; nihayet gemiye bindiklerinde tuttu gemiyi yaraladı. Musa: «A, içindekileri boğmak için mi yaraladın onu? Doğrusu kötü bir şey yaptın!» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine ikisi bir gittiler, nihayet gemiye bindiklerinde tuttu gemiyi yaraladı, â, dedi: ehalisini gark etmek için mi yaralandın onu? Alimallah müdhiş bir şey yaptın
Fizilal-il Kuran : Böylece yola koyuldular. Bir süre sonra bir gemiye bindiler. O kulumuz bu gemide bir delik açtı. Musa ona, «İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten çok çirkin bir iş yaptın» dedi.
Gültekin Onan : Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "Ehlini (içindekilerini) batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı / acayip / tuhaf (imra) (bir iş) yaptın."
Hakkı Yılmaz : "Bunun üzerine ikisi yürüdüler; sonunda gemiye bindiklerinde âlim ve rahmete mazhar kul gemide kusurlar oluşturdu. Mûsâ: “İçindekileri boğman için mi onu yırttın/kusurlar oluşturdun? Kesinlikle sen, şaşılacak bir şey yaptın!” dedi. "
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine gitdiler. Nihayet (bir) gemiye bindikleri zaman o, bunu deliverdi. (Musa) dedi ki: «Sahihlerini (suda) boğasın diye mi onu deldin? Andolsun, sen büyük bir iş yapdın».
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine ikisi gittiler; nihâyet gemiye bindikleri zaman, (Hızır) onu (o gemiyi tehlikeli olmayacak yerinden) deldi. (Mûsâ:) 'Onu, içinde bulunanları boğmak içinmi deldin? Gerçekten müdhiş bir şey yaptın!' dedi.
İbni Kesir : Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye bindiklerinde; o, bu gemiyi deliverdi. Musa: Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın, dedi.
İskender Evrenosoğlu : Böylece ikisi (yola) çıktılar. Gemiye bindikleri zaman onu deldi. (Musa A.S): “Onun ehlini (gemide bulunanları), boğmak için mi onu deldin? Andolsun ki sen, (vebali) büyük bir iş yaptın.” dedi.
Muhammed Esed : Bu ikisi böylece yola koyuldular; sonunda (bir kıyıya vardılar; ve onları karşı kıyıya taşıyan) tekneden inecekleri zaman, bilge kişi teknede bir delik açtı, (Musa bunu görünce:) "İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Doğrusu, çok vahim bir şey yaptın!" diye çıkıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen : (70-71) Dedi ki: «Eğer bana tabî olacak isen artık bana hiçbir şeyden sual etme, ondan sana ben haber verinceye değin.» Bunun üzerine gidiverdiler. Vaktâ ki bir gemiye bindiler, o, gemiyi yaraladı. Dedi ki: «Onu yaraladın mı ki, ahalisini garkediveresin? Doğrusu pek münker bir şey yaptın.»
Ömer Öngüt : Bunun üzerine kalkıp yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiler. (Hızır) gemiyi deliverdi. Musa dedi ki: “İçindekileri boğmak için mi gemiyi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın!”
Şaban Piriş : Musa da bu şartı kabul etti. Bunun üzerine kalkıp yürüdüler. Sonunda bir gemiye bindiler. O kul, gemiyi deldi. Musa: -Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Acayip bir iş yaptın, dedi.
Suat Yıldırım : Bunun üzerine kalkıp gittiler. Nihayet bir gemiye rastlayıp ona bindiler ve o zat gemiyi deldi. Mûsâ duramayıp: "Ne yaptın öyle?" dedi "İçindeki yolcuları denizde boğmak için mi yaptın bunu? Vallahi çok korkunç bir iş yaptın!"
Süleyman Ateş : Bunun üzerine yürüdüler. Nihâyet gemiye bindikleri zaman gemiyi deliverdi. (Mûsâ): "Halkını boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten sen çok tehlikeli bir iş yaptın!" dedi.
Tefhim-ul Kuran : Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: «İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.»
Ümit Şimşek : Böylece yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiklerinde, o zat gemiyi batırdı. Musa, 'İçindekileri boğmak için mi gemiyi batırdın?' dedi. 'Doğrusu sen büyük bir iş yaptın.'
Yaşar Nuri Öztürk : İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}