» 18 / Kehf  63:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 63
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : (Uşağı) dedi
2. أَرَأَيْتَ (ÊRÊYT) = eraeyte : gördün mü?
3. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : vakit
4. أَوَيْنَا (ÊVYNE) = eveynā : sığındığımız
5. إِلَى (ÎL) = ilā :
6. الصَّخْرَةِ (ELṦḢRT) = S-Saḣrati : kayaya
7. فَإِنِّي (FÎNY) = feinnī : gerçekten ben
8. نَسِيتُ (NSYT) = nesītu : unuttum
9. الْحُوتَ (ELḪVT) = l-Hūte : balığı
10. وَمَا (VME) = ve mā : fakat
11. أَنْسَانِيهُ (ÊNSENYH) = ensānīhu : bana unutturmadı
12. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
13. الشَّيْطَانُ (ELŞYŦEN) = ş-şeyTānu : şeytandan
14. أَنْ (ÊN) = en :
15. أَذْكُرَهُ (ÊZ̃KRH) = eƶkurahu : onu söylememi
16. وَاتَّخَذَ (VETḢZ̃) = vetteḣaƶe : ve tuttu
17. سَبِيلَهُ (SBYLH) = sebīlehu : yolunu
18. فِي (FY) = fī : içinde
19. الْبَحْرِ (ELBḪR) = l-beHri : denizin
20. عَجَبًا (ACBE) = ǎceben : şaşılacak biçimde
(Uşağı) dedi | gördün mü? | vakit | sığındığımız | | kayaya | gerçekten ben | unuttum | balığı | fakat | bana unutturmadı | başkası | şeytandan | | onu söylememi | ve tuttu | yolunu | içinde | denizin | şaşılacak biçimde |

[GVL] [REY] [] [EVY] [] [ṦḢR] [] [NSY] [ḪVT] [] [NSY] [] [ŞŦN] [] [Z̃KR] [EḢZ̃] [SBL] [] [BḪR] [ACB]
GEL ÊRÊYT ÎZ̃ ÊVYNE ÎL ELṦḢRT FÎNY NSYT ELḪVT VME ÊNSENYH ÎLE ELŞYŦEN ÊN ÊZ̃KRH VETḢZ̃ SBYLH FY ELBḪR ACBE

ḳāle eraeyte eveynā ilā S-Saḣrati feinnī nesītu l-Hūte ve mā ensānīhu illā ş-şeyTānu en eƶkurahu vetteḣaƶe sebīlehu l-beHri ǎceben
قال أرأيت إذ أوينا إلى الصخرة فإني نسيت الحوت وما أنسانيه إلا الشيطان أن أذكره واتخذ سبيله في البحر عجبا

 » 18 / Kehf  Suresi: 63
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Uşağı) dedi He said,
أرأيت ر ا ي | REY ÊRÊYT eraeyte gördün mü? """Did you see,"
إذ | ÎZ̃ vakit when
أوينا ا و ي | EVY ÊVYNE eveynā sığındığımız we retired
إلى | ÎL ilā to
الصخرة ص خ ر | ṦḢR ELṦḢRT S-Saḣrati kayaya the rock?
فإني | FÎNY feinnī gerçekten ben Then indeed, I
نسيت ن س ي | NSY NSYT nesītu unuttum [I] forgot
الحوت ح و ت | ḪVT ELḪVT l-Hūte balığı the fish.
وما | VME ve mā fakat And not
أنسانيه ن س ي | NSY ÊNSENYH ensānīhu bana unutturmadı made me forget it
إلا | ÎLE illā başkası except
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytandan the Shaitaan
أن | ÊN en that
أذكره ذ ك ر | Z̃KR ÊZ̃KRH eƶkurahu onu söylememi I mention it.
واتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ VETḢZ̃ vetteḣaƶe ve tuttu And it took
سبيله س ب ل | SBL SBYLH sebīlehu yolunu its way
في | FY içinde into
البحر ب ح ر | BḪR ELBḪR l-beHri denizin the sea
عجبا ع ج ب | ACB ACBE ǎceben şaşılacak biçimde "amazingly."""

18:63 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

(Uşağı) dedi | gördün mü? | vakit | sığındığımız | | kayaya | gerçekten ben | unuttum | balığı | fakat | bana unutturmadı | başkası | şeytandan | | onu söylememi | ve tuttu | yolunu | içinde | denizin | şaşılacak biçimde |

[GVL] [REY] [] [EVY] [] [ṦḢR] [] [NSY] [ḪVT] [] [NSY] [] [ŞŦN] [] [Z̃KR] [EḢZ̃] [SBL] [] [BḪR] [ACB]
GEL ÊRÊYT ÎZ̃ ÊVYNE ÎL ELṦḢRT FÎNY NSYT ELḪVT VME ÊNSENYH ÎLE ELŞYŦEN ÊN ÊZ̃KRH VETḢZ̃ SBYLH FY ELBḪR ACBE

ḳāle eraeyte eveynā ilā S-Saḣrati feinnī nesītu l-Hūte ve mā ensānīhu illā ş-şeyTānu en eƶkurahu vetteḣaƶe sebīlehu l-beHri ǎceben
قال أرأيت إذ أوينا إلى الصخرة فإني نسيت الحوت وما أنسانيه إلا الشيطان أن أذكره واتخذ سبيله في البحر عجبا

[ق و ل] [ر ا ي] [] [ا و ي] [] [ص خ ر] [] [ن س ي] [ح و ت] [] [ن س ي] [] [ش ط ن] [] [ذ ك ر] [ا خ ذ ] [س ب ل] [] [ب ح ر] [ع ج ب]

 » 18 / Kehf  Suresi: 63
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Uşağı) dedi He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أرأيت ر ا ي | REY ÊRÊYT eraeyte gördün mü? """Did you see,"
,Re,,Ye,Te,
,200,,10,400,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذ | ÎZ̃ vakit when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
أوينا ا و ي | EVY ÊVYNE eveynā sığındığımız we retired
,Vav,Ye,Nun,Elif,
,6,10,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
الصخرة ص خ ر | ṦḢR ELṦḢRT S-Saḣrati kayaya the rock?
Elif,Lam,Sad,Hı,Re,Te merbuta,
1,30,90,600,200,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
فإني | FÎNY feinnī gerçekten ben Then indeed, I
Fe,,Nun,Ye,
80,,50,10,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
الفاء استئنافية
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
نسيت ن س ي | NSY NSYT nesītu unuttum [I] forgot
Nun,Sin,Ye,Te,
50,60,10,400,
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
الحوت ح و ت | ḪVT ELḪVT l-Hūte balığı the fish.
Elif,Lam,Ha,Vav,Te,
1,30,8,6,400,
"N – accusative masculine noun → Fish"
اسم منصوب
وما | VME ve mā fakat And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أنسانيه ن س ي | NSY ÊNSENYH ensānīhu bana unutturmadı made me forget it
,Nun,Sin,Elif,Nun,Ye,He,
,50,60,1,50,10,5,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 1st person singular first object pronoun
PRON – 3rd person masculine singular second object pronoun
فعل ماض والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به اول والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به ثان
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
الشيطان ش ط ن | ŞŦN ELŞYŦEN ş-şeyTānu şeytandan the Shaitaan
Elif,Lam,Şın,Ye,Tı,Elif,Nun,
1,30,300,10,9,1,50,
"PN – nominative masculine proper noun → Satan"
اسم علم مرفوع
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
أذكره ذ ك ر | Z̃KR ÊZ̃KRH eƶkurahu onu söylememi I mention it.
,Zel,Kef,Re,He,
,700,20,200,5,
V – 1st person singular imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
واتخذ ا خ ذ | EḢZ̃ VETḢZ̃ vetteḣaƶe ve tuttu And it took
Vav,Elif,Te,Hı,Zel,
6,1,400,600,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
سبيله س ب ل | SBL SBYLH sebīlehu yolunu its way
Sin,Be,Ye,Lam,He,
60,2,10,30,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY içinde into
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
البحر ب ح ر | BḪR ELBḪR l-beHri denizin the sea
Elif,Lam,Be,Ha,Re,
1,30,2,8,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
عجبا ع ج ب | ACB ACBE ǎceben şaşılacak biçimde "amazingly."""
Ayn,Cim,Be,Elif,
70,3,2,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: (Uşağı) dedi | أَرَأَيْتَ: gördün mü? | إِذْ: vakit | أَوَيْنَا: sığındığımız | إِلَى: | الصَّخْرَةِ: kayaya | فَإِنِّي: gerçekten ben | نَسِيتُ: unuttum | الْحُوتَ: balığı | وَمَا: fakat | أَنْسَانِيهُ: bana unutturmadı | إِلَّا: başkası | الشَّيْطَانُ: şeytandan | أَنْ: | أَذْكُرَهُ: onu söylememi | وَاتَّخَذَ: ve tuttu | سَبِيلَهُ: yolunu | فِي: içinde | الْبَحْرِ: denizin | عَجَبًا: şaşılacak biçimde |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL (Uşağı) dedi | أرأيت ÊRÊYT gördün mü? | إذ ÎZ̃ vakit | أوينا ÊWYNE sığındığımız | إلى ÎL | الصخرة ELṦḢRT kayaya | فإني FÎNY gerçekten ben | نسيت NSYT unuttum | الحوت ELḪWT balığı | وما WME fakat | أنسانيه ÊNSENYH bana unutturmadı | إلا ÎLE başkası | الشيطان ELŞYŦEN şeytandan | أن ÊN | أذكره ÊZ̃KRH onu söylememi | واتخذ WETḢZ̃ ve tuttu | سبيله SBYLH yolunu | في FY içinde | البحر ELBḪR denizin | عجبا ACBE şaşılacak biçimde |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: (Uşağı) dedi | eraeyte: gördün mü? | : vakit | eveynā: sığındığımız | ilā: | S-Saḣrati: kayaya | feinnī: gerçekten ben | nesītu: unuttum | l-Hūte: balığı | ve mā: fakat | ensānīhu: bana unutturmadı | illā: başkası | ş-şeyTānu: şeytandan | en: | eƶkurahu: onu söylememi | vetteḣaƶe: ve tuttu | sebīlehu: yolunu | : içinde | l-beHri: denizin | ǎceben: şaşılacak biçimde |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: (Uşağı) dedi | ÊRÊYT: gördün mü? | ÎZ̃: vakit | ÊVYNE: sığındığımız | ÎL: | ELṦḢRT: kayaya | FÎNY: gerçekten ben | NSYT: unuttum | ELḪVT: balığı | VME: fakat | ÊNSENYH: bana unutturmadı | ÎLE: başkası | ELŞYŦEN: şeytandan | ÊN: | ÊZ̃KRH: onu söylememi | VETḢZ̃: ve tuttu | SBYLH: yolunu | FY: içinde | ELBḪR: denizin | ACBE: şaşılacak biçimde |
Abdulbaki Gölpınarlı : Arkadaşı, gördün mü dedi, kayanın üstünde oturduğumuz zaman balığı unutmuştum; onu bana unutturan ve sana söylememe mâni olan da ancak Şeytan'dır; balık, şaşılacak bir sûrette denizde bir yoldur tuttu, dalıp gitti.
Adem Uğur : (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
Ahmed Hulusi : (Musa'nın hizmetlisi): "Gördün mü?" dedi, "Kayanın yanındayken o balığı unuttum ben. . . Onu sana hatırlatmamı şeytan unutturdu! O (balık) acayip bir şekilde (canlanıp) denize daldı gitti!"
Ahmet Tekin : Genç arkadaşı, öğrencisi: 'Gördün mü? Kayada istirahata çekildiğimiz vakit, ben balığı unutmuştum. Onu şeytandan başkası bana unutturmadı. O şaşılacak şekilde canlanıp denizde bir yol tutup gitmişti.' dedi.
Ahmet Varol : (Genç) dedi ki: 'Gördün mü! Biz o kayaya çekildiğimizde ben balığı unutmuşum. Bana onu hatırlamamı şeytandan başkası unutturmamıştır. O da şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tuttu.'
Ali Bulaç : (Genç yardımcısı) dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
Ali Fikri Yavuz : Genç arkadaş (Yûşa), Mûsâ’ya şöyle dedi: “- Gördün mü, (balığı canlı olarak bulmakla vaadedildiğimiz yerdeki) kayaya sığındığımız vakit, doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O tuhaf bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştu.”
Bekir Sadak : O da: «Bak sen! Kayaliga vardigimizda baligi unutmustum. Bana onu hatirlamami unutturan ancak seytandir. Balik sasilacak sekilde denizde yolunu tutup gitmis» dedi.
Celal Yıldırım : O da, «gördün mü, o kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuştum, onu hatırlamamı bana ancak şeytan unutturdu. Balık ise denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş,» dedi.
Diyanet İşleri : Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : O da: 'Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş' dedi.
Diyanet Vakfi : (Genç adam:) Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.
Edip Yüksel : Dedi ki: 'Bak gördün mü, o kayalığa vardığımızda balığı unuttum. Onu bana şeytan unutturdu ve böylece denizde yolunu tutup gitti. Ne kadar da ilginç!'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Adam: «Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Genç: «Gördün mü dedi kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unuttum; onu hatırlamamı muhakkak şeytan unutturdu. O şaşılacak bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştur.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Gördünmü? dedi: kayaya sığındığımız vakıt doğrusu ben balığı unuttum, ve bana onu söylememi her halde Şeytan unutturdu, o âcayib bir sûrette denizdeki yolunu tutmuştu
Fizilal-il Kuran : Genç arkadaşı Musa'ya «Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum, bana onu hatırlatmayı unutturan mutlaka şeytandır, balık şaşırtıcı bir şekilde canlanarak denize kaçtı» dedi.
Gültekin Onan : (Genç yardımcısı) dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
Hakkı Yılmaz : Delikanlı: “Gördün mü/ hiç düşündün mü? O Kaya'ya sığındığımız vakit doğrusu ben bunalımdan/ sıkıntıdan kurtuldum, onu söylememi de kesinlikle bencilliğim engelledi. Bunalım/ sıkıntı, şaşılacak bir şekilde bilgin insanda kaybolup gitti” dedi.
Hasan Basri Çantay : (Gene): «Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit ben balığı unutmuşum. Onu söylememi bana şeytandan başkası unutdurmadı. O, şaşılacak bir suretde deniz (e atıldı), yolunu tutub gitdi».
Hayrat Neşriyat : (Yûşa':) 'Gördün mü, kayaya sığındığımız sırada, artık doğrusu ben balığı(n canlanarak denize atladığını söylemeyi) unutmuşum! Bana onu hatırlamamı unutturan da, ancak şeytandır. Ve (balık) şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutmuştu!' dedi.
İbni Kesir : Bak sen, kayalığa vardığımızda balığı unutmuşum. Şeytandan başkası unutturmadı onu bana. Şaşılacak şekilde o, denizi boylayıvermiş, dedi.
İskender Evrenosoğlu : (Genç şöyle) dedi: “Gördün mü kayaya sığındığımız zaman ben gerçekten balığı unuttum. Onu hatırlamamı, bana şeytandan başkası unutturmadı. Ve o (balık), acayip bir şekilde denizin içine doğru kendi yolunu tuttu.”
Muhammed Esed : (Yardımcısı): "Olacak şey mi, bu" dedi, "O kayanın yanında dinlenmek için durduğumuzda, nasıl olduysa, balığı unutmuşum. Bunu olsa olsa bana Şeytan unutturmuş olacak! Tuhaf şey, nasıl da yol bulup suya ulaştı!"
Ömer Nasuhi Bilmen : (O genç de) Dedi ki: «Gördün mü? Kayaya çıktığımız vakit ben şüphe yok balığı unuttum. Onu söylemeyi bana şeytandan başkası unutturmuş olmadı.» O, denizde yolunu acaip bir surette tutmuştu.
Ömer Öngüt : Genç arkadaşı: “Gördün mü? Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. Balık ise denizde şaşılacak şekilde yolunu tutup gitmiş!” dedi.
Şaban Piriş : -Gördün mü, kayalığa sığındığımızda ben balığı unuttum. Onu bana Şeytandan başkası unutturmadı. Şaşılacak şekilde o, denizde yol aldı, demişti.
Suat Yıldırım : "Gördün mü?" dedi, "O kayanın yanında mola verdiğimizde, ben balığı unutmuşum! Muhakkak ki onu sana söylememi unutturan da şeytandan başkası değildir. Doğrusu balık, çok acayip bir şekilde canlanarak denizde yolunu tutup gittiydi."
Süleyman Ateş : (Uşağı): "Gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Onu söylememi, bana ancak şeytân unutturdu. (Balık), şaşılacak biçimde denizin içinde yolunu tuttu!
Tefhim-ul Kuran : (Genç yardımcısı) dedi ki: «Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytan'dan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.»
Ümit Şimşek : Genç, 'Gördün mü?' dedi. 'Kayalıkta mola verdiğimiz zaman ben balığı unutmuşum. Onu sana söylemeyi bana unutturan şeytandan başkası olamaz. Çünkü balık şaşılacak bir şekilde denizin yolunu tutmuştu.'
Yaşar Nuri Öztürk : Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}