» 18 / Kehf  59:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 59
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَتِلْكَ (VTLK) = ve tilke : ve işte
2. الْقُرَىٰ (ELGR) = l-ḳurā : (şu) kentleri
3. أَهْلَكْنَاهُمْ (ÊHLKNEHM) = ehleknāhum : helak ettik
4. لَمَّا (LME) = lemmā :
5. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmetmeğe başlayınca
6. وَجَعَلْنَا (VCALNE) = ve ceǎlnā : ve belirledik
7. لِمَهْلِكِهِمْ (LMHLKHM) = limehlikihim : onları helak etmek için
8. مَوْعِدًا (MVAD̃E) = mev'ǐden : bir süre
ve işte | (şu) kentleri | helak ettik | | zulmetmeğe başlayınca | ve belirledik | onları helak etmek için | bir süre |

[] [GRY] [HLK] [] [ƵLM] [CAL] [HLK] [VAD̃]
VTLK ELGR ÊHLKNEHM LME ƵLMVE VCALNE LMHLKHM MVAD̃E

ve tilke l-ḳurā ehleknāhum lemmā Zelemū ve ceǎlnā limehlikihim mev'ǐden
وتلك القرى أهلكناهم لما ظلموا وجعلنا لمهلكهم موعدا

 » 18 / Kehf  Suresi: 59
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وتلك | VTLK ve tilke ve işte And these
القرى ق ر ي | GRY ELGR l-ḳurā (şu) kentleri [the] towns,
أهلكناهم ه ل ك | HLK ÊHLKNEHM ehleknāhum helak ettik We destroyed them
لما | LME lemmā when
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmetmeğe başlayınca they wronged,
وجعلنا ج ع ل | CAL VCALNE ve ceǎlnā ve belirledik and We made
لمهلكهم ه ل ك | HLK LMHLKHM limehlikihim onları helak etmek için for their destruction
موعدا و ع د | VAD̃ MVAD̃E mev'ǐden bir süre an appointed time.

18:59 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve işte | (şu) kentleri | helak ettik | | zulmetmeğe başlayınca | ve belirledik | onları helak etmek için | bir süre |

[] [GRY] [HLK] [] [ƵLM] [CAL] [HLK] [VAD̃]
VTLK ELGR ÊHLKNEHM LME ƵLMVE VCALNE LMHLKHM MVAD̃E

ve tilke l-ḳurā ehleknāhum lemmā Zelemū ve ceǎlnā limehlikihim mev'ǐden
وتلك القرى أهلكناهم لما ظلموا وجعلنا لمهلكهم موعدا

[] [ق ر ي] [ه ل ك] [] [ظ ل م] [ج ع ل] [ه ل ك] [و ع د]

 » 18 / Kehf  Suresi: 59
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وتلك | VTLK ve tilke ve işte And these
Vav,Te,Lam,Kef,
6,400,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
اسم اشارة
القرى ق ر ي | GRY ELGR l-ḳurā (şu) kentleri [the] towns,
Elif,Lam,Gaf,Re,,
1,30,100,200,,
N – nominative plural noun
اسم مرفوع
أهلكناهم ه ل ك | HLK ÊHLKNEHM ehleknāhum helak ettik We destroyed them
,He,Lam,Kef,Nun,Elif,He,Mim,
,5,30,20,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لما | LME lemmā when
Lam,Mim,Elif,
30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmetmeğe başlayınca they wronged,
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وجعلنا ج ع ل | CAL VCALNE ve ceǎlnā ve belirledik and We made
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
6,3,70,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لمهلكهم ه ل ك | HLK LMHLKHM limehlikihim onları helak etmek için for their destruction
Lam,Mim,He,Lam,Kef,He,Mim,
30,40,5,30,20,5,40,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
موعدا و ع د | VAD̃ MVAD̃E mev'ǐden bir süre an appointed time.
Mim,Vav,Ayn,Dal,Elif,
40,6,70,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَتِلْكَ: ve işte | الْقُرَىٰ: (şu) kentleri | أَهْلَكْنَاهُمْ: helak ettik | لَمَّا: | ظَلَمُوا: zulmetmeğe başlayınca | وَجَعَلْنَا: ve belirledik | لِمَهْلِكِهِمْ: onları helak etmek için | مَوْعِدًا: bir süre |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وتلك WTLK ve işte | القرى ELGR (şu) kentleri | أهلكناهم ÊHLKNEHM helak ettik | لما LME | ظلموا ƵLMWE zulmetmeğe başlayınca | وجعلنا WCALNE ve belirledik | لمهلكهم LMHLKHM onları helak etmek için | موعدا MWAD̃E bir süre |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve tilke: ve işte | l-ḳurā: (şu) kentleri | ehleknāhum: helak ettik | lemmā: | Zelemū: zulmetmeğe başlayınca | ve ceǎlnā: ve belirledik | limehlikihim: onları helak etmek için | mev'ǐden: bir süre |
Kırık Meal (Transcript) : |VTLK: ve işte | ELGR: (şu) kentleri | ÊHLKNEHM: helak ettik | LME: | ƵLMVE: zulmetmeğe başlayınca | VCALNE: ve belirledik | LMHLKHM: onları helak etmek için | MVAD̃E: bir süre |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte zulmettikleri için helâk ettiğimiz bunca şehir ve biz, onların helâki için de mukadder bir zaman tâyin etmiştik.
Adem Uğur : İşte şu ülkeler; zulmettikleri zaman onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de belli bir zaman tayin etmiştik.
Ahmed Hulusi : İşte sana, zulmettiklerinden dolayı yok ettiğimiz şehirler ki onların helâkı için de bir süreç tayin etmiştik.
Ahmet Tekin : İşte, günah isyan ve inkâr bataklığında baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelledikleri zaman helâk ettiğimiz memleketler! Onları helâk etmek için de, belli bir zaman tayin etmiştik.
Ahmet Varol : İşte şu kasabaları zulmettikleri zaman helak ettik ve onların helakleri için bir vakit belirledik.
Ali Bulaç : İşte ülkeler (ve onların halkları), zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tesbit ettik.
Ali Fikri Yavuz : İşte geçmiş zamanlardaki memleketleri!... Onların halkını, yaptıkları zulüm sebebiyle helâk ettik ve bunların helâkleri için de belirli bir vakit tayin eyledik.
Bekir Sadak : Haksizliklarindan oturu iste yok ettigimiz sehirler! Onlari yok etmek icin bir sure tayin etmistik. *
Celal Yıldırım : İşte zulmettikleri zaman yok ettiğimiz kasabaların kalıntıları ortada) ! Onların da yok edilmelerine bir süre belirlemiştik.
Diyanet İşleri : İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler.. Helâk edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik.
Diyanet İşleri (eski) : Haksızlıklarından ötürü işte yok ettiğimiz şehirler! Onları yok etmek için bir süre tayin etmiştik.
Diyanet Vakfi : İşte şu ülkeler; zulmettikleri zaman onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de belli bir zaman tayin etmiştik.
Edip Yüksel : İşte, haksızlık ettikleri için yok ettiğimiz toplumlar... Hepsinin helakı için belli bir süre belirlemiştik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz şehirler! Biz onların helâkleri için de belirli bir zaman tayin etmiştik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte o memleketler ki, Biz onları zulmettiklerinde helak etmiş ve helakları için de bir zaman belirlemiştik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Daha o memleketler ki biz onları zulmettiklerinde helâk etmişiz ve helâklarıne bir mîy'âd ta'yin eylemişiz
Fizilal-il Kuran : İşte şu kentler, halklarının zalimlikleri yüzünden onları yok ettik ve yok oluşları için belirli bir vakit kararlaştırdık.
Gültekin Onan : İşte ülkeler (ve onların halkları), zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tesbit ettik.
Hakkı Yılmaz : "Ve işte, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yaptıkları zaman değişime/ yıkıma uğrattığımız kentler! Biz onların değişime/ yıkıma uğramaları için de belirli bir zaman tayin etmiştik. "
Hasan Basri Çantay : İşte (halkı) zulmetdikleri zaman helak etdiğimiz memleketler! Biz bunların helakleri için de bir zaman ta'yin etmişizdir.
Hayrat Neşriyat : İşte zulmettikleri zaman kendilerini helâk ettiğimiz şehirler! Onları helâk etmek için de (gelmeyeceğini zannettikleri) bir zaman ta'yîn etmiştik.
İbni Kesir : İşte zulmettiklerinden dolayı helak ettiğimiz kasabalar. Onları yok etmek için, bir süre tayin etmiştik.
İskender Evrenosoğlu : Ve işte o ülkeler (halkı), zulmettikleri zaman onları helâk ettik. Ve onların helâk edilmesi için bir zaman kıldık (tayin ettik).
Muhammed Esed : tıpkı, zulüm üstüne zulüm işlediklerinde yok ettiğimiz önceki toplumlar gibi: ki Biz onların ortadan kaldırılması için de bir süre belirlemiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve (yâd ediniz) o memleketleri ki, zulmeder oldukları vakit onları helâk ettik. Ve onların helâkleri için bir muayyen vakit tayin etmiş idik.
Ömer Öngüt : Zulmettiklerinden ötürü işte yok ettiğimiz şehirler! Onları helâk etmek için belli bir süre tayin etmiştik.
Şaban Piriş : İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz şehirler, onlara da yok etmek için bir süre tanıdık.
Suat Yıldırım : İşte o şehirlerin harabeleri!.. Oraların ahalileri zulümlerinde ısrar edince onları imha ettik. Onların helâkleri için de, bir vâde tayin ettik.
Süleyman Ateş : İşte şu kentler de zulmetmeğe başlayınca onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de bir süre belirlemiştik.
Tefhim-ul Kuran : İşte ülkeler (ve onların halkları), zulme saptıkları zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için de bir buluşma zamanı tesbit ettik.
Ümit Şimşek : İşte zulmettiklerinde helâk ettiğimiz beldeler! Hepsinin helâkleri için Biz birer vade belirlemiştik.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte sana bir yığın kent/medeniyet. Zulme saptıklarında onları helâk ettik. Onları helâk etmek için de bir süre belirlemiştik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}