» 18 / Kehf  6:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 6
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَعَلَّكَ (FLALK) = feleǎlleke : herhalde sen
2. بَاخِعٌ (BEḢA) = bāḣiǔn : helak edeceksin
3. نَفْسَكَ (NFSK) = nefseke : kendini
4. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
5. اثَارِهِمْ ( ËS̃ERHM) = āṧārihim : peşlerinde
6. إِنْ (ÎN) = in : diye
7. لَمْ (LM) = lem :
8. يُؤْمِنُوا (YÙMNVE) = yu'minū : inanmıyorlar
9. بِهَٰذَا (BHZ̃E) = bihāƶā : bu
10. الْحَدِيثِ (ELḪD̃YS̃) = l-Hadīṧi : söze
11. أَسَفًا (ÊSFE) = esefen : üzüntüden
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَعَلَّكَ: herhalde sen | بَاخِعٌ: helak edeceksin | نَفْسَكَ: kendini | عَلَىٰ: | اثَارِهِمْ: peşlerinde | إِنْ: diye | لَمْ: | يُؤْمِنُوا: inanmıyorlar | بِهَٰذَا: bu | الْحَدِيثِ: söze | أَسَفًا: üzüntüden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلعلك FLALK herhalde sen | باخع BEḢA helak edeceksin | نفسك NFSK kendini | على AL | آثارهم ËS̃ERHM peşlerinde | إن ÎN diye | لم LM | يؤمنوا YÙMNWE inanmıyorlar | بهذا BHZ̃E bu | الحديث ELḪD̃YS̃ söze | أسفا ÊSFE üzüntüden |
Kırık Meal (Okunuş) : |feleǎlleke: herhalde sen | bāḣiǔn: helak edeceksin | nefseke: kendini | ǎlā: | āṧārihim: peşlerinde | in: diye | lem: | yu'minū: inanmıyorlar | bihāƶā: bu | l-Hadīṧi: söze | esefen: üzüntüden |
Kırık Meal (Transcript) : |FLALK: herhalde sen | BEḢA: helak edeceksin | NFSK: kendini | AL: | ËS̃ERHM: peşlerinde | ÎN: diye | LM: | YÙMNVE: inanmıyorlar | BHZ̃E: bu | ELḪD̃YS̃: söze | ÊSFE: üzüntüden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şu Kur'ân'a inanmadıkları ve senden yüz çevirdikleri için üzülüp hayıflanarak kendini helâk mi edeceksin?
Adem Uğur : Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.
Ahmed Hulusi : Şimdi bu olaya iman etmezlerse, arkalarından, kendini harap edercesine üzecek misin?
Ahmet Tekin : Onlar bu söze, Kur’ân’a inanmazlarsa, onların peşinde, üzüntüden kendini mi harap edeceksin?
Ahmet Varol : Demek bu söze inanmayacak olurlarsa, arkalarından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.
Ali Bulaç : Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?
Ali Fikri Yavuz : Şimdi bu Kur’ân’a iman etmezlerse, belki arkalarından esef ederek kendini üzeceksin.
Bekir Sadak : Bu soze inanmayanlarin ardindan uzulerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!
Celal Yıldırım : Bu söze (Kur'ân'a) inanmıyacak olurlarsa, arkalarından üzüntü duyup hayıflanarak kendini yoksa tüketecek misin ?
Diyanet İşleri : Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!
Diyanet İşleri (eski) : Bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!
Diyanet Vakfi : Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.
Edip Yüksel : Bu söze inanmazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayacaksın, üzüleceksin (öyle mi)?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi bu söze (Kur'an'a) inanmazlarsa belki arkalarından üzülerek kendini tüketeceksin!
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi bu söze inanmazlarsa belki arkalarından esef ile kendini üzeceksin
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, eğer onlar bu yeni mesaja (Kur'ana) inanmazlarsa, arkalarından duyacağın üzüntü sebebi ile neredeyse kendini mahvedeceksin.
Gültekin Onan : Şimdi onlar bu söze (Kuran'a) inanmayacak olurlarsa, sen onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?
Hakkı Yılmaz : Sonra da sen onlar bu Kur’ân'a inanmazlarsa, onların yaptıklarından dolayı, üzüntüden neredeyse kendini harap edeceksin!
Hasan Basri Çantay : Demek, bu söze (Kur'ana) inanmazlarsa bir üzüntü duyarak arkalarından kendini aadetâ tüketeceksin!
Hayrat Neşriyat : Şimdi bu söze (Kur’ân’a) îmân etmezlerse, belki sen arkalarından üzülerek kendini harâb edeceksin!
İbni Kesir : Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.
İskender Evrenosoğlu : Bu durumda eğer onlar, (Kur'ân-ı Kerim'deki) bu sözlere inanmazlarsa, onların arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin.
Muhammed Esed : Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın?
Ömer Nasuhi Bilmen : Demek ki, onlar bu Kur'an'a inanmazlarsa arkalarından bir şiddetli hüzün ile kendini tüketeceksin.
Ömer Öngüt : Demek bu söze inanmazlarsa arkalarından üzülerek neredeyse kendini tüketeceksin Resulüm!
Şaban Piriş : -Belki de sen, bu söze iman etmiyorlar diye onların arkasından üzüntüden kendini helak edeceksin.
Suat Yıldırım : Şimdi, bu söze inanmazlarsa, demek sen onların ardına düşüp nerdeyse kendi kendini yiyip tüketeceksin!
Süleyman Ateş : Herhalde sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye, peşlerinde üzüntüden kendini helâk edeceksin!
Tefhim-ul Kuran : Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi) ?
Ümit Şimşek : Onlar bu Kur'ân'a inanmıyorlar diye onların arkalarından eseflenmekle neredeyse kendini tüketeceksin.
Yaşar Nuri Öztürk : Şimdi sen, bu söze inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}