» 18 / Kehf  12:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 12
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ثُمَّ (S̃M) = ṧumme : sonra
2. بَعَثْنَاهُمْ (BAS̃NEHM) = beǎṧnāhum : onları uyandırdık
3. لِنَعْلَمَ (LNALM) = lineǎ'leme : bilmek için
4. أَيُّ (ÊY) = eyyu : hangisinin
5. الْحِزْبَيْنِ (ELḪZBYN) = l-Hizbeyni : iki zümreden
6. أَحْصَىٰ (ÊḪṦ) = eHSā : daha iyi hesabedeceğini
7. لِمَا (LME) = limā :
8. لَبِثُوا (LBS̃VE) = lebiṧū : (onların) kaldıkları
9. أَمَدًا (ÊMD̃E) = emeden : süreyi
sonra | onları uyandırdık | bilmek için | hangisinin | iki zümreden | daha iyi hesabedeceğini | | (onların) kaldıkları | süreyi |

[] [BAS̃] [ALM] [] [ḪZB] [ḪṦY] [] [LBS̃] [EMD̃]
S̃M BAS̃NEHM LNALM ÊY ELḪZBYN ÊḪṦ LME LBS̃VE ÊMD̃E

ṧumme beǎṧnāhum lineǎ'leme eyyu l-Hizbeyni eHSā limā lebiṧū emeden
ثم بعثناهم لنعلم أي الحزبين أحصى لما لبثوا أمدا

 » 18 / Kehf  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
بعثناهم ب ع ث | BAS̃ BAS̃NEHM beǎṧnāhum onları uyandırdık We raised them up
لنعلم ع ل م | ALM LNALM lineǎ'leme bilmek için that We make evident
أي | ÊY eyyu hangisinin which
الحزبين ح ز ب | ḪZB ELḪZBYN l-Hizbeyni iki zümreden (of) the two parties
أحصى ح ص ي | ḪṦY ÊḪṦ eHSā daha iyi hesabedeceğini best calculated
لما | LME limā for what
لبثوا ل ب ث | LBS̃ LBS̃VE lebiṧū (onların) kaldıkları (they had) remained
أمدا ا م د | EMD̃ ÊMD̃E emeden süreyi (in) time.

18:12 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sonra | onları uyandırdık | bilmek için | hangisinin | iki zümreden | daha iyi hesabedeceğini | | (onların) kaldıkları | süreyi |

[] [BAS̃] [ALM] [] [ḪZB] [ḪṦY] [] [LBS̃] [EMD̃]
S̃M BAS̃NEHM LNALM ÊY ELḪZBYN ÊḪṦ LME LBS̃VE ÊMD̃E

ṧumme beǎṧnāhum lineǎ'leme eyyu l-Hizbeyni eHSā limā lebiṧū emeden
ثم بعثناهم لنعلم أي الحزبين أحصى لما لبثوا أمدا

[] [ب ع ث] [ع ل م] [] [ح ز ب] [ح ص ي] [] [ل ب ث] [ا م د]

 » 18 / Kehf  Suresi: 12
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
بعثناهم ب ع ث | BAS̃ BAS̃NEHM beǎṧnāhum onları uyandırdık We raised them up
Be,Ayn,Se,Nun,Elif,He,Mim,
2,70,500,50,1,5,40,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لنعلم ع ل م | ALM LNALM lineǎ'leme bilmek için that We make evident
Lam,Nun,Ayn,Lam,Mim,
30,50,70,30,40,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
أي | ÊY eyyu hangisinin which
,Ye,
,10,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
الحزبين ح ز ب | ḪZB ELḪZBYN l-Hizbeyni iki zümreden (of) the two parties
Elif,Lam,Ha,Ze,Be,Ye,Nun,
1,30,8,7,2,10,50,
N – accusative masculine dual noun
اسم منصوب
أحصى ح ص ي | ḪṦY ÊḪṦ eHSā daha iyi hesabedeceğini best calculated
,Ha,Sad,,
,8,90,,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
لما | LME limā for what
Lam,Mim,Elif,
30,40,1,
P – prefixed preposition lām
REL – relative pronoun
جار ومجرور
لبثوا ل ب ث | LBS̃ LBS̃VE lebiṧū (onların) kaldıkları (they had) remained
Lam,Be,Se,Vav,Elif,
30,2,500,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أمدا ا م د | EMD̃ ÊMD̃E emeden süreyi (in) time.
,Mim,Dal,Elif,
,40,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ثُمَّ: sonra | بَعَثْنَاهُمْ: onları uyandırdık | لِنَعْلَمَ: bilmek için | أَيُّ: hangisinin | الْحِزْبَيْنِ: iki zümreden | أَحْصَىٰ: daha iyi hesabedeceğini | لِمَا: | لَبِثُوا: (onların) kaldıkları | أَمَدًا: süreyi |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ثم S̃M sonra | بعثناهم BAS̃NEHM onları uyandırdık | لنعلم LNALM bilmek için | أي ÊY hangisinin | الحزبين ELḪZBYN iki zümreden | أحصى ÊḪṦ daha iyi hesabedeceğini | لما LME | لبثوا LBS̃WE (onların) kaldıkları | أمدا ÊMD̃E süreyi |
Kırık Meal (Okunuş) : |ṧumme: sonra | beǎṧnāhum: onları uyandırdık | lineǎ'leme: bilmek için | eyyu: hangisinin | l-Hizbeyni: iki zümreden | eHSā: daha iyi hesabedeceğini | limā: | lebiṧū: (onların) kaldıkları | emeden: süreyi |
Kırık Meal (Transcript) : |S̃M: sonra | BAS̃NEHM: onları uyandırdık | LNALM: bilmek için | ÊY: hangisinin | ELḪZBYN: iki zümreden | ÊḪṦ: daha iyi hesabedeceğini | LME: | LBS̃VE: (onların) kaldıkları | ÊMD̃E: süreyi |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonra da iki taraftan hangisi, onların ne kadar yatıp kaldıklarını hesâb edip ayırt edecek, bilelim diye tekrar onları uyandırdık.
Adem Uğur : Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.
Ahmed Hulusi : Sonra onları bâ'settik, iki grubun hangisinin, kaldıkları süreyi daha iyi tahmin edeceğini bilelim (daha iyi hesap edeceği ortaya çıksın) diye. (Burada bilelim demek, açığa çıkaralım, fiilen tahakkuk ettirelim de kendileri de anlasın demektir. {Elmalı tefsir; cilt:5 sayfa:3226})
Ahmet Tekin : Sonra da, iki gruptan hangisinin, Eshâb-ı Kehf’in mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları dirilterek uyandırdık.
Ahmet Varol : Sonra iki gruptan hangisinin bekledikleri süreyi iyi hesab ettiğini bilmek (ortaya çıkarmak) için onları uyandırdık.
Ali Bulaç : Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
Ali Fikri Yavuz : Sonra onları uyandırdık ki, (mümin ve kâfir) iki topluluğun hangisi, onların mağarada bekledikleri müddeti daha iyi hesap etmiştir, fiilen bilelim.
Bekir Sadak : (11-12) Magaranin icinde onlari yillarca uyuttuk; sonra, iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucu iyi hesaplamis oldugunu belirtmek icin onlari uyandirdik.*
Celal Yıldırım : Sonra da iki gruptan hangisinin mağarada ne kadar kaldıklarını daha iyi hesaplamasını belirlemek için onları uyandırıp kaldırdık.
Diyanet İşleri : Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim.
Diyanet İşleri (eski) : (11-12) Mağaranın içinde onları yıllarca uyuttuk; sonra, iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucu iyi hesaplamış olduğunu belirtmek için onları uyandırdık.
Diyanet Vakfi : Sonra da iki guruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.
Edip Yüksel : Sonra onları dirilttik ki onların orada kalış sürelerini hangi grubun daha iyi hesaplayacağını bilelim.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra da onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri gayeyi daha iyi hesap etmiş olduğunu bilelim.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra da onları ba'settik ki hep bilelim: iki hızbin hangisi bekledikleri gayeyi iyi hisab etmiş?
Fizilal-il Kuran : Sonra iki gruptan hangisinin ne kadar uyuduklarını doğru olarak hesap edebileceğini belirlemek üzere onları uyandırdık.
Gültekin Onan : Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
Hakkı Yılmaz : Sonra da iki grubun hangisinin, onların bekledikleri süreyi daha iyi hesapladığını bildirelim/ işaretleyip gösterelim diye Rakim/Yazıt Ashâbı'nı gönderdik.
Hasan Basri Çantay : Sonra da onları uyandırdık, iki zümreden hangisi bekledikleri gayeyi daha iyi (zabt ve) hesâb edicidir, ayırd edelim diye.
Hayrat Neşriyat : Sonra onları uyandırdık ki, (uykuda) kaldıkları müddeti, (kendi aralarındaki) iki fırkadan hangisinin daha iyi hesâb edeceğini ortaya çıkaralım.
İbni Kesir : Sonra iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucu daha iyi hesaplamış olduğunu belirtmek için onları uyandırdık.
İskender Evrenosoğlu : Sonra ne kadar süre kaldıklarını, iki topluluktan hangisinin daha iyi hesap edeceğini bilmemiz (belirtmemiz) için onları beas ettik (dirilttik, uyandırdık).
Muhammed Esed : sonra onları uyandırdık, ki (mağarada) geçen sürenin iki bakış açısından hangisiyle daha iyi değerlendirildiğini (insanlara) gösterelim.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra onları uyandırdık; iki tâifeden hangisinin bekledikleri müddeti daha iyi hesab ettiklerini bilelim diye.
Ömer Öngüt : Sonra onları uyandırdık ki, iki taraftan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap edeceğini belirtelim.
Şaban Piriş : (11-12) Mağarada onları yıllarca uyuttuk. Sonra iki gruptan hangisinin bekledikleri sonucu daha iyi hesaplamış olduğunu belirtmek için onları kaldırdık.
Suat Yıldırım : Sonra da o iki takımdan (Ashab-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladıklarını ortaya koyalım diye onları uyandırdık.
Süleyman Ateş : Sonra onları uyandırdık ki, (onların uyuma müddetleri hakkında ihtilâf eden) iki zümreden hangisinin, (onların) kaldıkları süreyi daha iyi hesâb edeceğini bilelim.
Tefhim-ul Kuran : Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
Ümit Şimşek : Sonra, onlar ile hasımlarından, mağarada kaldıkları süreyi kim daha iyi hesaplayacak diye onları uyandırdık.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonra onları dirilttik ki, iki zümreden hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap edebileceğini bilelim.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}