» 18 / Kehf  26:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

 » 18 / Kehf  Suresi: 26
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلِ (GL) = ḳuli : de ki
2. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
3. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : daha iyi bilir
4. بِمَا (BME) = bimā : ne kadar
5. لَبِثُوا (LBS̃VE) = lebiṧū : kaldıklarını
6. لَهُ (LH) = lehu : O'nundur
7. غَيْبُ (ĞYB) = ğaybu : gaybı
8. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklerin
9. وَالْأَرْضِ (VELÊRŽ) = vel'erDi : ve yerin
10. أَبْصِرْ (ÊBṦR) = ebSir : ne güzel görendir
11. بِهِ (BH) = bihi : onu
12. وَأَسْمِعْ (VÊSMA) = ve esmiǎ' : ne güzel işitendir
13. مَا (ME) = mā : yoktur
14. لَهُمْ (LHM) = lehum : onların
15. مِنْ (MN) = min :
16. دُونِهِ (D̃VNH) = dūnihi : O'ndan başka
17. مِنْ (MN) = min : hiçbir
18. وَلِيٍّ (VLY) = veliyyin : yardımcısı
19. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
20. يُشْرِكُ (YŞRK) = yuşriku : O ortak etmez
21. فِي (FY) = fī :
22. حُكْمِهِ (ḪKMH) = Hukmihi : kendi hükmüne
23. أَحَدًا (ÊḪD̃E) = eHaden : kimseyi
de ki | Allah | daha iyi bilir | ne kadar | kaldıklarını | O'nundur | gaybı | göklerin | ve yerin | ne güzel görendir | onu | ne güzel işitendir | yoktur | onların | | O'ndan başka | hiçbir | yardımcısı | ve | O ortak etmez | | kendi hükmüne | kimseyi |

[GVL] [] [ALM] [] [LBS̃] [] [ĞYB] [SMV] [ERŽ] [BṦR] [] [SMA] [] [] [] [D̃VN] [] [VLY] [] [ŞRK] [] [ḪKM] [EḪD̃]
GL ELLH ÊALM BME LBS̃VE LH ĞYB ELSMEVET VELÊRŽ ÊBṦR BH VÊSMA ME LHM MN D̃VNH MN VLY VLE YŞRK FY ḪKMH ÊḪD̃E

ḳuli llahu eǎ'lemu bimā lebiṧū lehu ğaybu s-semāvāti vel'erDi ebSir bihi ve esmiǎ' lehum min dūnihi min veliyyin ve lā yuşriku Hukmihi eHaden
قل الله أعلم بما لبثوا له غيب السماوات والأرض أبصر به وأسمع ما لهم من دونه من ولي ولا يشرك في حكمه أحدا

 » 18 / Kehf  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳuli de ki Say,
الله | ELLH llahu Allah """Allah"
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi bilir knows best
بما | BME bimā ne kadar about what (period)
لبثوا ل ب ث | LBS̃ LBS̃VE lebiṧū kaldıklarını they remained.
له | LH lehu O'nundur For Him
غيب غ ي ب | ĞYB ĞYB ğaybu gaybı (is the) unseen
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerin (of) the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yerin and the earth.
أبصر ب ص ر | BṦR ÊBṦR ebSir ne güzel görendir How clearly He sees!
به | BH bihi onu [of it]
وأسمع س م ع | SMA VÊSMA ve esmiǎ' ne güzel işitendir And how clearly He hears!
ما | ME yoktur Not
لهم | LHM lehum onların for them
من | MN min besides Him
دونه د و ن | D̃VN D̃VNH dūnihi O'ndan başka besides Him
من | MN min hiçbir any
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin yardımcısı protector,
ولا | VLE ve lā ve and not
يشرك ش ر ك | ŞRK YŞRK yuşriku O ortak etmez He shares
في | FY [in]
حكمه ح ك م | ḪKM ḪKMH Hukmihi kendi hükmüne His Commands
أحدا ا ح د | EḪD̃ ÊḪD̃E eHaden kimseyi "(with) anyone."""

18:26 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | Allah | daha iyi bilir | ne kadar | kaldıklarını | O'nundur | gaybı | göklerin | ve yerin | ne güzel görendir | onu | ne güzel işitendir | yoktur | onların | | O'ndan başka | hiçbir | yardımcısı | ve | O ortak etmez | | kendi hükmüne | kimseyi |

[GVL] [] [ALM] [] [LBS̃] [] [ĞYB] [SMV] [ERŽ] [BṦR] [] [SMA] [] [] [] [D̃VN] [] [VLY] [] [ŞRK] [] [ḪKM] [EḪD̃]
GL ELLH ÊALM BME LBS̃VE LH ĞYB ELSMEVET VELÊRŽ ÊBṦR BH VÊSMA ME LHM MN D̃VNH MN VLY VLE YŞRK FY ḪKMH ÊḪD̃E

ḳuli llahu eǎ'lemu bimā lebiṧū lehu ğaybu s-semāvāti vel'erDi ebSir bihi ve esmiǎ' lehum min dūnihi min veliyyin ve lā yuşriku Hukmihi eHaden
قل الله أعلم بما لبثوا له غيب السماوات والأرض أبصر به وأسمع ما لهم من دونه من ولي ولا يشرك في حكمه أحدا

[ق و ل] [] [ع ل م] [] [ل ب ث] [] [غ ي ب] [س م و] [ا ر ض] [ب ص ر] [] [س م ع] [] [] [] [د و ن] [] [و ل ي] [] [ش ر ك] [] [ح ك م] [ا ح د]

 » 18 / Kehf  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GVL GL ḳuli de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
الله | ELLH llahu Allah """Allah"
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi bilir knows best
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
بما | BME bimā ne kadar about what (period)
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
لبثوا ل ب ث | LBS̃ LBS̃VE lebiṧū kaldıklarını they remained.
Lam,Be,Se,Vav,Elif,
30,2,500,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
له | LH lehu O'nundur For Him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
غيب غ ي ب | ĞYB ĞYB ğaybu gaybı (is the) unseen
Ğayn,Ye,Be,
1000,10,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklerin (of) the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yerin and the earth.
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
أبصر ب ص ر | BṦR ÊBṦR ebSir ne güzel görendir How clearly He sees!
,Be,Sad,Re,
,2,90,200,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
فعل أمر
به | BH bihi onu [of it]
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
وأسمع س م ع | SMA VÊSMA ve esmiǎ' ne güzel işitendir And how clearly He hears!
Vav,,Sin,Mim,Ayn,
6,,60,40,70,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
الواو عاطفة
فعل أمر
ما | ME yoktur Not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
لهم | LHM lehum onların for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min besides Him
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دونه د و ن | D̃VN D̃VNH dūnihi O'ndan başka besides Him
Dal,Vav,Nun,He,
4,6,50,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin yardımcısı protector,
Vav,Lam,Ye,
6,30,10,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يشرك ش ر ك | ŞRK YŞRK yuşriku O ortak etmez He shares
Ye,Şın,Re,Kef,
10,300,200,20,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
في | FY [in]
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
حكمه ح ك م | ḪKM ḪKMH Hukmihi kendi hükmüne His Commands
Ha,Kef,Mim,He,
8,20,40,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أحدا ا ح د | EḪD̃ ÊḪD̃E eHaden kimseyi "(with) anyone."""
,Ha,Dal,Elif,
,8,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلِ: de ki | اللَّهُ: Allah | أَعْلَمُ: daha iyi bilir | بِمَا: ne kadar | لَبِثُوا: kaldıklarını | لَهُ: O'nundur | غَيْبُ: gaybı | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | أَبْصِرْ: ne güzel görendir | بِهِ: onu | وَأَسْمِعْ: ne güzel işitendir | مَا: yoktur | لَهُمْ: onların | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: yardımcısı | وَلَا: ve | يُشْرِكُ: O ortak etmez | فِي: | حُكْمِهِ: kendi hükmüne | أَحَدًا: kimseyi |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | الله ELLH Allah | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بما BME ne kadar | لبثوا LBS̃WE kaldıklarını | له LH O'nundur | غيب ĞYB gaybı | السماوات ELSMEWET göklerin | والأرض WELÊRŽ ve yerin | أبصر ÊBṦR ne güzel görendir | به BH onu | وأسمع WÊSMA ne güzel işitendir | ما ME yoktur | لهم LHM onların | من MN | دونه D̃WNH O'ndan başka | من MN hiçbir | ولي WLY yardımcısı | ولا WLE ve | يشرك YŞRK O ortak etmez | في FY | حكمه ḪKMH kendi hükmüne | أحدا ÊḪD̃E kimseyi |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳuli: de ki | llahu: Allah | eǎ'lemu: daha iyi bilir | bimā: ne kadar | lebiṧū: kaldıklarını | lehu: O'nundur | ğaybu: gaybı | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | ebSir: ne güzel görendir | bihi: onu | ve esmiǎ': ne güzel işitendir | : yoktur | lehum: onların | min: | dūnihi: O'ndan başka | min: hiçbir | veliyyin: yardımcısı | ve lā: ve | yuşriku: O ortak etmez | : | Hukmihi: kendi hükmüne | eHaden: kimseyi |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | ELLH: Allah | ÊALM: daha iyi bilir | BME: ne kadar | LBS̃VE: kaldıklarını | LH: O'nundur | ĞYB: gaybı | ELSMEVET: göklerin | VELÊRŽ: ve yerin | ÊBṦR: ne güzel görendir | BH: onu | VÊSMA: ne güzel işitendir | ME: yoktur | LHM: onların | MN: | D̃VNH: O'ndan başka | MN: hiçbir | VLY: yardımcısı | VLE: ve | YŞRK: O ortak etmez | FY: | ḪKMH: kendi hükmüne | ÊḪD̃E: kimseyi |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Ne kadar yatıp kaldıklarını Allah daha iyi bilir; onundur göklerdeki ve yeryüzündeki gizli şeyler, tam görüştür onun görüşü ve tam duyuştur duyuşu. Ondan başka bir dost ve yardımcı da yoktur onlara ve hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.
Adem Uğur : De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
Ahmed Hulusi : De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir. . . Semâların ve arzın gaybı O'nundur! Görmesi ve işitmesi akılla kavranılamayandır O! Onların, O'nun dûnunda bir Veliyy'i de yoktur! O'nun hükmüne ortak olacak da yoktur!"
Ahmet Tekin : 'Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyenlerin bilgisi Allah’a aittir. O ne güzel görür. O ne mükemmel işitir. Onların onun dışında, kulları durumundakilerden, emrinde oldukları bir otoriteleri, yardım eden bir dostu, koruyucusu da yoktur. O kendi hükümranlığına, otoritesine, yargı ve icra yetkisine, hikmetine kimseyi ortak etmez.' de.
Ahmet Varol : De ki: 'Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel gören ve ne güzel duyandır. Onların O'ndan başka hiçbir dostları yoktur ve O hükmüne kimseyi ortak etmez.'
Ali Bulaç : De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."
Ali Fikri Yavuz : De ki: “-Allah, ne kadar durduklarını daha iyi bilir; göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O, öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!... Bütün gökler ve yer halkına, O’ndan başka hiç bir veli yoktur. O, hiç kimseyi, hükmünde ortak yapmaz?”
Bekir Sadak : De ki: «Onlarin ne kadar kaldiklarini en iyi Allah bilir. Goklerin ve yerin gaybi O'na aittir. O, ne mukemmel gorendir! O ne mukemmel isitendir! Insanlarin O'ndan baska dostu yoktur. O, hic kimseyi hukumranliga ortak kilmaz.»
Celal Yıldırım : De ki: Onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını (gizli kapalı hususlarını) bilmek Allah'a aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların O'ndan başka bir dostu ve yardımcısı yoktur. O, hiç kimseyi hükmünde ortak tutmaz.
Diyanet İşleri : De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel işitendir! İnsanların O'ndan başka dostu yoktur. O, hiç kimseyi hükümranlığa ortak kılmaz.'
Diyanet Vakfi : De ki: Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şâyanı hayrettir. Onların (göklerde ve yerde olanların), O'ndan başka bir yöneticisi yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
Edip Yüksel : 'Onların orada ne kadar kaldıklarını ALLAH daha iyi bilir,' de. Göklerin ve yerin tüm gizemleri O'nundur. O ne güzel Görendir! O ne güzel İşitendir! Onların O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, hükmüne kimseyi ortak etmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir.» Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir!» Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O Öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki, onlara O'ndan başka yardımcı yoktur; O hiçbir kimseyi hükmünde ortak kabul etmez!»
Elmalılı Hamdi Yazır : Allah, de: ne kadar durduklarını daha iyi bilir, Göklerin Yerin gaybi onundur, o, öyle güzel görür öyle güzel işitir ki!... Bütün onlara ondan başka velâyet eden yoktur, o, kimseyi hukmünde teşrik de etmez
Fizilal-il Kuran : De ki; «Onların mağarada ne kadar kaldıklarını herkesten iyi bilen Allah'dır. Göklerin ve yeryüzünün sırlarının bilgisi O'nun tekelindedir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir. İnsanların O'nun dışında başka bir koruyucuları, başka bir önderleri yoktur ve O egemenliğine hiç kimseyi ortak etmez.»
Gültekin Onan : De ki: "Ne kadar kaldıklarını Tanrı daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Allah, yazıt ashâbının ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir.” Göklerin ve yerin görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği yalnızca O'nun içindir. O, ne güzel görür, O ne güzel işitir! Onlar için, O'nun astlarından bir yardım eden, yol gösteren, koruyan bir yakın kişi yoktur. Allah, Kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.
Hasan Basri Çantay : De ki: «Allah, ne kadar eğlendiklerini daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin ğaybı (nı bilmek) Ona haasdır. O, ne güzel görendir! Ne güzel işidendir! (Bütün) bunların Ondan başka hiçbir yardımcısı yokdur. O, hiçbir (kimseyi, hiçbir şey'i) hükmüne ortak da yapmaz.
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Allah (onların) ne kadar kaldıklarını en iyi bilendir! Göklerin ve yerin gaybı(nı, gizliliklerini bilmek) O’na âiddir. (O,) ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların(göklerde ve yerde olanların) O’ndan başka hiçbir dostu yoktur. Hem (O,) hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.'
İbni Kesir : Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir, de. Göklerin ve yerin bilinmezlikleri O'na aittir. O ne güzel görendir. O ne güzel işitendir. Bunların O'ndan başka yardımcısı yoktur. O, hiç kimseyi hükmüne ortak yapmaz.
İskender Evrenosoğlu : De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir.” Semaların ve arzın gaybı, O'na (Allah'a) aittir. Onu (gaybı) en iyi işitir, en iyi görür. Onların, O'ndan başka dostları yoktur. Hükmüne kimseyi ortak etmez.
Muhammed Esed : De ki: "Onların (orada) ne kadar kaldığını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gizli gerçekleri (yalnızca) O'nun elindedir; O ne eşsiz bir görücü, ne eşsiz bir işiticidir! Onların O'ndan başka koruyucusu, kayırıcısı yoktur; çünkü O hükmünde kimseyi kendine ortak tutmaz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Ne kadar durduklarını Allah Teâlâ daha iyi bilendir. Göklerin ve yerin gaybı O'nun içindir. O ne güzel görür, ne güzel işitir! Onlar için O'ndan başka bir yardımcı yoktur ve hükmünde hiçbir kimseyi ortak kılmaz.»
Ömer Öngüt : De ki: “Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onların O'ndan başka dostu yoktur. O, kendi hükmüne hiç kimseyi ortak yapmaz. ”
Şaban Piriş : De ki: “Ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir. Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. O ne güzel gören ve işitendir. Onların Allah’tan başka bir velisi yoktur. Otoritesine hiç kimseyi ortak etmez.”
Suat Yıldırım : Sen şöyle söyle: "Ne kadar kaldıklarını asıl Allah bilir. Zira göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na mahsustur. O öyle güzel görür, öyle güzel işitir ki!Oysa onların O’ndan başka hâmileri yoktur. O, kendi hükmüne kimseyi ortak yapmaz." de.
Süleyman Ateş : De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görendir, ne güzel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. Ve O, kendi hükmüne kimseyi ortak etmez."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.»
Ümit Şimşek : De ki: Onların ne kadar kaldığını en iyi Rabbim bilir. Göklerin ve yerin gizlilikleri Ona aittir. O ne güzel görür ve ne güzel işitir! Onlar için Ondan başka bir dost ve yardımcı yoktur. O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}