» 24 / Nûr  33:

Kuran Sırası: 24
İniş Sırası: 102
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64

 » 24 / Nûr  Suresi: 33
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلْيَسْتَعْفِفِ (VLYSTAFF) = velyesteǎ'fifi : ve iffetlerini korusunlar
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. لَا (LE) = lā :
4. يَجِدُونَ (YCD̃VN) = yecidūne : bulamayan(lar)
5. نِكَاحًا (NKEḪE) = nikāHen : evlenme (imkanı)
6. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
7. يُغْنِيَهُمُ (YĞNYHM) = yuğniyehumu : kendilerini zengin edinceye
8. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
9. مِنْ (MN) = min : -ndan
10. فَضْلِهِ (FŽLH) = feDlihi : lutfu-
11. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve kimselerle
12. يَبْتَغُونَ (YBTĞVN) = yebteğūne : isteyen(lerle)
13. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : mükatebe (sözleşme) yapmak
14. مِمَّا (MME) = mimmā : -ndan
15. مَلَكَتْ (MLKT) = meleket : sahip oldukları-
16. أَيْمَانُكُمْ (ÊYMENKM) = eymānukum : ellerinizin
17. فَكَاتِبُوهُمْ (FKETBVHM) = fekātibūhum : mükatebe yapın
18. إِنْ (ÎN) = in : eğer
19. عَلِمْتُمْ (ALMTM) = ǎlimtum : bilirseniz
20. فِيهِمْ (FYHM) = fīhim : onlar hakında
21. خَيْرًا (ḢYRE) = ḣayran : hayırlı olduğunu
22. وَاتُوهُمْ (V ËTVHM) = ve ātūhum : ve onlara verin
23. مِنْ (MN) = min : -ndan
24. مَالِ (MEL) = māli : malı-
25. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
26. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
27. اتَاكُمْ ( ËTEKM) = ātākum : size verdiği
28. وَلَا (VLE) = ve lā : ve
29. تُكْرِهُوا (TKRHVE) = tukrihū : zorlamayın
30. فَتَيَاتِكُمْ (FTYETKM) = feteyātikum : cariyelerinizi
31. عَلَى (AL) = ǎlā :
32. الْبِغَاءِ (ELBĞEÙ) = l-biğā'i : fuhşa
33. إِنْ (ÎN) = in : eğer
34. أَرَدْنَ (ÊRD̃N) = eradne : istiyorlarsa
35. تَحَصُّنًا (TḪṦNE) = teHaSSunen : namuslu kalmayı
36. لِتَبْتَغُوا (LTBTĞVE) = litebteğū : elde etmek için
37. عَرَضَ (ARŽ) = ǎraDe : geçici menfaatini
38. الْحَيَاةِ (ELḪYET) = l-Hayāti : hayatının
39. الدُّنْيَا (ELD̃NYE) = d-dunyā : dünya
40. وَمَنْ (VMN) = ve men : ve kim
41. يُكْرِهْهُنَّ (YKRHHN) = yukrihhunne : onları zorlarsa
42. فَإِنَّ (FÎN) = feinne : şüphesiz
43. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
44. مِنْ (MN) = min :
45. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : sonra
46. إِكْرَاهِهِنَّ (ÎKREHHN) = ikrāhihinne : zorlanmalarından
47. غَفُورٌ (ĞFVR) = ğafūrun : bağışlayıcı
48. رَحِيمٌ (RḪYM) = raHīmun : esirgeyicidir
ve iffetlerini korusunlar | kimseler | | bulamayan(lar) | evlenme (imkanı) | kadar | kendilerini zengin edinceye | Allah | -ndan | lutfu- | ve kimselerle | isteyen(lerle) | mükatebe (sözleşme) yapmak | -ndan | sahip oldukları- | ellerinizin | mükatebe yapın | eğer | bilirseniz | onlar hakında | hayırlı olduğunu | ve onlara verin | -ndan | malı- | Allah'ın | | size verdiği | ve | zorlamayın | cariyelerinizi | | fuhşa | eğer | istiyorlarsa | namuslu kalmayı | elde etmek için | geçici menfaatini | hayatının | dünya | ve kim | onları zorlarsa | şüphesiz | Allah | | sonra | zorlanmalarından | bağışlayıcı | esirgeyicidir |

[AFF] [] [] [VCD̃] [NKḪ] [] [ĞNY] [] [] [FŽL] [] [BĞY] [KTB] [] [MLK] [YMN] [KTB] [] [ALM] [] [ḢYR] [ETY] [] [MVL] [] [] [ETY] [] [KRH] [FTY] [] [BĞY] [] [RVD̃] [ḪṦN] [BĞY] [ARŽ] [ḪYY] [D̃NV] [] [KRH] [] [] [] [BAD̃] [KRH] [ĞFR] [RḪM]
VLYSTAFF ELZ̃YN LE YCD̃VN NKEḪE ḪT YĞNYHM ELLH MN FŽLH VELZ̃YN YBTĞVN ELKTEB MME MLKT ÊYMENKM FKETBVHM ÎN ALMTM FYHM ḢYRE V ËTVHM MN MEL ELLH ELZ̃Y ËTEKM VLE TKRHVE FTYETKM AL ELBĞEÙ ÎN ÊRD̃N TḪṦNE LTBTĞVE ARŽ ELḪYET ELD̃NYE VMN YKRHHN FÎN ELLH MN BAD̃ ÎKREHHN ĞFVR RḪYM

velyesteǎ'fifi elleƶīne yecidūne nikāHen Hattā yuğniyehumu llahu min feDlihi velleƶīne yebteğūne l-kitābe mimmā meleket eymānukum fekātibūhum in ǎlimtum fīhim ḣayran ve ātūhum min māli llahi lleƶī ātākum ve lā tukrihū feteyātikum ǎlā l-biğā'i in eradne teHaSSunen litebteğū ǎraDe l-Hayāti d-dunyā ve men yukrihhunne feinne llahe min beǎ'di ikrāhihinne ğafūrun raHīmun
وليستعفف الذين لا يجدون نكاحا حتى يغنيهم الله من فضله والذين يبتغون الكتاب مما ملكت أيمانكم فكاتبوهم إن علمتم فيهم خيرا وآتوهم من مال الله الذي آتاكم ولا تكرهوا فتياتكم على البغاء إن أردن تحصنا لتبتغوا عرض الحياة الدنيا ومن يكرههن فإن الله من بعد إكراههن غفور رحيم

 » 24 / Nûr  Suresi: 33
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وليستعفف ع ف ف | AFF VLYSTAFF velyesteǎ'fifi ve iffetlerini korusunlar And let be chaste
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
لا | LE (do) not
يجدون و ج د | VCD̃ YCD̃VN yecidūne bulamayan(lar) find
نكاحا ن ك ح | NKḪ NKEḪE nikāHen evlenme (imkanı) (means for) marriage
حتى | ḪT Hattā kadar until
يغنيهم غ ن ي | ĞNY YĞNYHM yuğniyehumu kendilerini zengin edinceye Allah enriches them
الله | ELLH llahu Allah Allah enriches them
من | MN min -ndan from
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfu- His Bounty.
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimselerle And those who
يبتغون ب غ ي | BĞY YBTĞVN yebteğūne isteyen(lerle) seek
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe mükatebe (sözleşme) yapmak the writing
مما | MME mimmā -ndan from (those) whom
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket sahip oldukları- possess
أيمانكم ي م ن | YMN ÊYMENKM eymānukum ellerinizin your right hands,
فكاتبوهم ك ت ب | KTB FKETBVHM fekātibūhum mükatebe yapın then give them (the) writing
إن | ÎN in eğer if
علمتم ع ل م | ALM ALMTM ǎlimtum bilirseniz you know
فيهم | FYHM fīhim onlar hakında in them
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran hayırlı olduğunu any good
وآتوهم ا ت ي | ETY V ËTVHM ve ātūhum ve onlara verin and give them
من | MN min -ndan from
مال م و ل | MVL MEL māli malı- the wealth of Allah
الله | ELLH llahi Allah'ın the wealth of Allah
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
آتاكم ا ت ي | ETY ËTEKM ātākum size verdiği He has given you.
ولا | VLE ve lā ve And (do) not
تكرهوا ك ر ه | KRH TKRHVE tukrihū zorlamayın compel
فتياتكم ف ت ي | FTY FTYETKM feteyātikum cariyelerinizi your slave girls
على | AL ǎlā to
البغاء ب غ ي | BĞY ELBĞEÙ l-biğā'i fuhşa [the] prostitution,
إن | ÎN in eğer if
أردن ر و د | RVD̃ ÊRD̃N eradne istiyorlarsa they desire
تحصنا ح ص ن | ḪṦN TḪṦNE teHaSSunen namuslu kalmayı chastity
لتبتغوا ب غ ي | BĞY LTBTĞVE litebteğū elde etmek için that you may seek
عرض ع ر ض | ARŽ ARŽ ǎraDe geçici menfaatini temporary gain
الحياة ح ي ي | ḪYY ELḪYET l-Hayāti hayatının (of) the life
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünya (of) the world.
ومن | VMN ve men ve kim And whoever
يكرههن ك ر ه | KRH YKRHHN yukrihhunne onları zorlarsa compels them,
فإن | FÎN feinne şüphesiz then indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
من | MN min after
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
إكراههن ك ر ه | KRH ÎKREHHN ikrāhihinne zorlanmalarından their compulsion
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun bağışlayıcı (is) Oft-Forgiving,
رحيم ر ح م | RḪM RḪYM raHīmun esirgeyicidir Most Merciful.

24:33 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve iffetlerini korusunlar | kimseler | | bulamayan(lar) | evlenme (imkanı) | kadar | kendilerini zengin edinceye | Allah | -ndan | lutfu- | ve kimselerle | isteyen(lerle) | mükatebe (sözleşme) yapmak | -ndan | sahip oldukları- | ellerinizin | mükatebe yapın | eğer | bilirseniz | onlar hakında | hayırlı olduğunu | ve onlara verin | -ndan | malı- | Allah'ın | | size verdiği | ve | zorlamayın | cariyelerinizi | | fuhşa | eğer | istiyorlarsa | namuslu kalmayı | elde etmek için | geçici menfaatini | hayatının | dünya | ve kim | onları zorlarsa | şüphesiz | Allah | | sonra | zorlanmalarından | bağışlayıcı | esirgeyicidir |

[AFF] [] [] [VCD̃] [NKḪ] [] [ĞNY] [] [] [FŽL] [] [BĞY] [KTB] [] [MLK] [YMN] [KTB] [] [ALM] [] [ḢYR] [ETY] [] [MVL] [] [] [ETY] [] [KRH] [FTY] [] [BĞY] [] [RVD̃] [ḪṦN] [BĞY] [ARŽ] [ḪYY] [D̃NV] [] [KRH] [] [] [] [BAD̃] [KRH] [ĞFR] [RḪM]
VLYSTAFF ELZ̃YN LE YCD̃VN NKEḪE ḪT YĞNYHM ELLH MN FŽLH VELZ̃YN YBTĞVN ELKTEB MME MLKT ÊYMENKM FKETBVHM ÎN ALMTM FYHM ḢYRE V ËTVHM MN MEL ELLH ELZ̃Y ËTEKM VLE TKRHVE FTYETKM AL ELBĞEÙ ÎN ÊRD̃N TḪṦNE LTBTĞVE ARŽ ELḪYET ELD̃NYE VMN YKRHHN FÎN ELLH MN BAD̃ ÎKREHHN ĞFVR RḪYM

velyesteǎ'fifi elleƶīne yecidūne nikāHen Hattā yuğniyehumu llahu min feDlihi velleƶīne yebteğūne l-kitābe mimmā meleket eymānukum fekātibūhum in ǎlimtum fīhim ḣayran ve ātūhum min māli llahi lleƶī ātākum ve lā tukrihū feteyātikum ǎlā l-biğā'i in eradne teHaSSunen litebteğū ǎraDe l-Hayāti d-dunyā ve men yukrihhunne feinne llahe min beǎ'di ikrāhihinne ğafūrun raHīmun
وليستعفف الذين لا يجدون نكاحا حتى يغنيهم الله من فضله والذين يبتغون الكتاب مما ملكت أيمانكم فكاتبوهم إن علمتم فيهم خيرا وآتوهم من مال الله الذي آتاكم ولا تكرهوا فتياتكم على البغاء إن أردن تحصنا لتبتغوا عرض الحياة الدنيا ومن يكرههن فإن الله من بعد إكراههن غفور رحيم

[ع ف ف] [] [] [و ج د] [ن ك ح] [] [غ ن ي] [] [] [ف ض ل] [] [ب غ ي] [ك ت ب] [] [م ل ك] [ي م ن] [ك ت ب] [] [ع ل م] [] [خ ي ر] [ا ت ي] [] [م و ل] [] [] [ا ت ي] [] [ك ر ه] [ف ت ي] [] [ب غ ي] [] [ر و د] [ح ص ن] [ب غ ي] [ع ر ض] [ح ي ي] [د ن و] [] [ك ر ه] [] [] [] [ب ع د] [ك ر ه] [غ ف ر] [ر ح م]

 » 24 / Nûr  Suresi: 33
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وليستعفف ع ف ف | AFF VLYSTAFF velyesteǎ'fifi ve iffetlerini korusunlar And let be chaste
Vav,Lam,Ye,Sin,Te,Ayn,Fe,Fe,
6,30,10,60,400,70,80,80,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يجدون و ج د | VCD̃ YCD̃VN yecidūne bulamayan(lar) find
Ye,Cim,Dal,Vav,Nun,
10,3,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نكاحا ن ك ح | NKḪ NKEḪE nikāHen evlenme (imkanı) (means for) marriage
Nun,Kef,Elif,Ha,Elif,
50,20,1,8,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يغنيهم غ ن ي | ĞNY YĞNYHM yuğniyehumu kendilerini zengin edinceye Allah enriches them
Ye,Ğayn,Nun,Ye,He,Mim,
10,1000,50,10,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah enriches them
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فضله ف ض ل | FŽL FŽLH feDlihi lutfu- His Bounty.
Fe,Dad,Lam,He,
80,800,30,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimselerle And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يبتغون ب غ ي | BĞY YBTĞVN yebteğūne isteyen(lerle) seek
Ye,Be,Te,Ğayn,Vav,Nun,
10,2,400,1000,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe mükatebe (sözleşme) yapmak the writing
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
مما | MME mimmā -ndan from (those) whom
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
ملكت م ل ك | MLK MLKT meleket sahip oldukları- possess
Mim,Lam,Kef,Te,
40,30,20,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
أيمانكم ي م ن | YMN ÊYMENKM eymānukum ellerinizin your right hands,
,Ye,Mim,Elif,Nun,Kef,Mim,
,10,40,1,50,20,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فكاتبوهم ك ت ب | KTB FKETBVHM fekātibūhum mükatebe yapın then give them (the) writing
Fe,Kef,Elif,Te,Be,Vav,He,Mim,
80,20,1,400,2,6,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural (form III) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
علمتم ع ل م | ALM ALMTM ǎlimtum bilirseniz you know
Ayn,Lam,Mim,Te,Mim,
70,30,40,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيهم | FYHM fīhim onlar hakında in them
Fe,Ye,He,Mim,
80,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
خيرا خ ي ر | ḢYR ḢYRE ḣayran hayırlı olduğunu any good
Hı,Ye,Re,Elif,
600,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
وآتوهم ا ت ي | ETY V ËTVHM ve ātūhum ve onlara verin and give them
Vav,,Te,Vav,He,Mim,
6,,400,6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
مال م و ل | MVL MEL māli malı- the wealth of Allah
Mim,Elif,Lam,
40,1,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın the wealth of Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
آتاكم ا ت ي | ETY ËTEKM ātākum size verdiği He has given you.
,Te,Elif,Kef,Mim,
,400,1,20,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ولا | VLE ve lā ve And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تكرهوا ك ر ه | KRH TKRHVE tukrihū zorlamayın compel
Te,Kef,Re,He,Vav,Elif,
400,20,200,5,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فتياتكم ف ت ي | FTY FTYETKM feteyātikum cariyelerinizi your slave girls
Fe,Te,Ye,Elif,Te,Kef,Mim,
80,400,10,1,400,20,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
على | AL ǎlā to
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
البغاء ب غ ي | BĞY ELBĞEÙ l-biğā'i fuhşa [the] prostitution,
Elif,Lam,Be,Ğayn,Elif,,
1,30,2,1000,1,,
N – genitive masculine verbal noun
اسم مجرور
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
أردن ر و د | RVD̃ ÊRD̃N eradne istiyorlarsa they desire
,Re,Dal,Nun,
,200,4,50,
V – 3rd person feminine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
تحصنا ح ص ن | ḪṦN TḪṦNE teHaSSunen namuslu kalmayı chastity
Te,Ha,Sad,Nun,Elif,
400,8,90,50,1,
N – accusative masculine indefinite (form V) verbal noun
اسم منصوب
لتبتغوا ب غ ي | BĞY LTBTĞVE litebteğū elde etmek için that you may seek
Lam,Te,Be,Te,Ğayn,Vav,Elif,
30,400,2,400,1000,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عرض ع ر ض | ARŽ ARŽ ǎraDe geçici menfaatini temporary gain
Ayn,Re,Dad,
70,200,800,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الحياة ح ي ي | ḪYY ELḪYET l-Hayāti hayatının (of) the life
Elif,Lam,Ha,Ye,Elif,Te merbuta,
1,30,8,10,1,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
الدنيا د ن و | D̃NV ELD̃NYE d-dunyā dünya (of) the world.
Elif,Lam,Dal,Nun,Ye,Elif,
1,30,4,50,10,1,
ADJ – genitive feminine singular adjective
صفة مجرورة
ومن | VMN ve men ve kim And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
يكرههن ك ر ه | KRH YKRHHN yukrihhunne onları zorlarsa compels them,
Ye,Kef,Re,He,He,Nun,
10,20,200,5,5,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فإن | FÎN feinne şüphesiz then indeed,
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الفاء استئنافية
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
من | MN min after
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
إكراههن ك ر ه | KRH ÎKREHHN ikrāhihinne zorlanmalarından their compulsion
,Kef,Re,Elif,He,He,Nun,
,20,200,1,5,5,50,
N – genitive masculine (form IV) verbal noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
غفور غ ف ر | ĞFR ĞFVR ğafūrun bağışlayıcı (is) Oft-Forgiving,
Ğayn,Fe,Vav,Re,
1000,80,6,200,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
رحيم ر ح م | RḪM RḪYM raHīmun esirgeyicidir Most Merciful.
Re,Ha,Ye,Mim,
200,8,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلْيَسْتَعْفِفِ: ve iffetlerini korusunlar | الَّذِينَ: kimseler | لَا: | يَجِدُونَ: bulamayan(lar) | نِكَاحًا: evlenme (imkanı) | حَتَّىٰ: kadar | يُغْنِيَهُمُ: kendilerini zengin edinceye | اللَّهُ: Allah | مِنْ: -ndan | فَضْلِهِ: lutfu- | وَالَّذِينَ: ve kimselerle | يَبْتَغُونَ: isteyen(lerle) | الْكِتَابَ: mükatebe (sözleşme) yapmak | مِمَّا: -ndan | مَلَكَتْ: sahip oldukları- | أَيْمَانُكُمْ: ellerinizin | فَكَاتِبُوهُمْ: mükatebe yapın | إِنْ: eğer | عَلِمْتُمْ: bilirseniz | فِيهِمْ: onlar hakında | خَيْرًا: hayırlı olduğunu | وَاتُوهُمْ: ve onlara verin | مِنْ: -ndan | مَالِ: malı- | اللَّهِ: Allah'ın | الَّذِي: | اتَاكُمْ: size verdiği | وَلَا: ve | تُكْرِهُوا: zorlamayın | فَتَيَاتِكُمْ: cariyelerinizi | عَلَى: | الْبِغَاءِ: fuhşa | إِنْ: eğer | أَرَدْنَ: istiyorlarsa | تَحَصُّنًا: namuslu kalmayı | لِتَبْتَغُوا: elde etmek için | عَرَضَ: geçici menfaatini | الْحَيَاةِ: hayatının | الدُّنْيَا: dünya | وَمَنْ: ve kim | يُكْرِهْهُنَّ: onları zorlarsa | فَإِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | إِكْرَاهِهِنَّ: zorlanmalarından | غَفُورٌ: bağışlayıcı | رَحِيمٌ: esirgeyicidir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وليستعفف WLYSTAFF ve iffetlerini korusunlar | الذين ELZ̃YN kimseler | لا LE | يجدون YCD̃WN bulamayan(lar) | نكاحا NKEḪE evlenme (imkanı) | حتى ḪT kadar | يغنيهم YĞNYHM kendilerini zengin edinceye | الله ELLH Allah | من MN -ndan | فضله FŽLH lutfu- | والذين WELZ̃YN ve kimselerle | يبتغون YBTĞWN isteyen(lerle) | الكتاب ELKTEB mükatebe (sözleşme) yapmak | مما MME -ndan | ملكت MLKT sahip oldukları- | أيمانكم ÊYMENKM ellerinizin | فكاتبوهم FKETBWHM mükatebe yapın | إن ÎN eğer | علمتم ALMTM bilirseniz | فيهم FYHM onlar hakında | خيرا ḢYRE hayırlı olduğunu | وآتوهم W ËTWHM ve onlara verin | من MN -ndan | مال MEL malı- | الله ELLH Allah'ın | الذي ELZ̃Y | آتاكم ËTEKM size verdiği | ولا WLE ve | تكرهوا TKRHWE zorlamayın | فتياتكم FTYETKM cariyelerinizi | على AL | البغاء ELBĞEÙ fuhşa | إن ÎN eğer | أردن ÊRD̃N istiyorlarsa | تحصنا TḪṦNE namuslu kalmayı | لتبتغوا LTBTĞWE elde etmek için | عرض ARŽ geçici menfaatini | الحياة ELḪYET hayatının | الدنيا ELD̃NYE dünya | ومن WMN ve kim | يكرههن YKRHHN onları zorlarsa | فإن FÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | من MN | بعد BAD̃ sonra | إكراههن ÎKREHHN zorlanmalarından | غفور ĞFWR bağışlayıcı | رحيم RḪYM esirgeyicidir |
Kırık Meal (Okunuş) : |velyesteǎ'fifi: ve iffetlerini korusunlar | elleƶīne: kimseler | : | yecidūne: bulamayan(lar) | nikāHen: evlenme (imkanı) | Hattā: kadar | yuğniyehumu: kendilerini zengin edinceye | llahu: Allah | min: -ndan | feDlihi: lutfu- | velleƶīne: ve kimselerle | yebteğūne: isteyen(lerle) | l-kitābe: mükatebe (sözleşme) yapmak | mimmā: -ndan | meleket: sahip oldukları- | eymānukum: ellerinizin | fekātibūhum: mükatebe yapın | in: eğer | ǎlimtum: bilirseniz | fīhim: onlar hakında | ḣayran: hayırlı olduğunu | ve ātūhum: ve onlara verin | min: -ndan | māli: malı- | llahi: Allah'ın | lleƶī: | ātākum: size verdiği | ve lā: ve | tukrihū: zorlamayın | feteyātikum: cariyelerinizi | ǎlā: | l-biğā'i: fuhşa | in: eğer | eradne: istiyorlarsa | teHaSSunen: namuslu kalmayı | litebteğū: elde etmek için | ǎraDe: geçici menfaatini | l-Hayāti: hayatının | d-dunyā: dünya | ve men: ve kim | yukrihhunne: onları zorlarsa | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | min: | beǎ'di: sonra | ikrāhihinne: zorlanmalarından | ğafūrun: bağışlayıcı | raHīmun: esirgeyicidir |
Kırık Meal (Transcript) : |VLYSTAFF: ve iffetlerini korusunlar | ELZ̃YN: kimseler | LE: | YCD̃VN: bulamayan(lar) | NKEḪE: evlenme (imkanı) | ḪT: kadar | YĞNYHM: kendilerini zengin edinceye | ELLH: Allah | MN: -ndan | FŽLH: lutfu- | VELZ̃YN: ve kimselerle | YBTĞVN: isteyen(lerle) | ELKTEB: mükatebe (sözleşme) yapmak | MME: -ndan | MLKT: sahip oldukları- | ÊYMENKM: ellerinizin | FKETBVHM: mükatebe yapın | ÎN: eğer | ALMTM: bilirseniz | FYHM: onlar hakında | ḢYRE: hayırlı olduğunu | V ËTVHM: ve onlara verin | MN: -ndan | MEL: malı- | ELLH: Allah'ın | ELZ̃Y: | ËTEKM: size verdiği | VLE: ve | TKRHVE: zorlamayın | FTYETKM: cariyelerinizi | AL: | ELBĞEÙ: fuhşa | ÎN: eğer | ÊRD̃N: istiyorlarsa | TḪṦNE: namuslu kalmayı | LTBTĞVE: elde etmek için | ARŽ: geçici menfaatini | ELḪYET: hayatının | ELD̃NYE: dünya | VMN: ve kim | YKRHHN: onları zorlarsa | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | MN: | BAD̃: sonra | ÎKREHHN: zorlanmalarından | ĞFVR: bağışlayıcı | RḪYM: esirgeyicidir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Evlenmeye güçleri yetmeyenler de Allah, onları lûtfuyla zengin edinceye dek ırzlarını korusunlar. Köle ve câriyelerinizden, bir müddet içinde birden veya taksitle bir mal veya para karşılığı azât olmak isteyenlerin dileklerini de, bunda bir hayır olduğunu bilirseniz kabûl edin ve onlara, Allah'ın size verdiği maldan verin. Câriyelerinizi, onlar da namuslu yaşamayı istedikleri halde, geçici dünyâ malı için kötülük yapmaya mecbûr etmeyin. Zorla kötülüğe sevkedildikten sonra da şüphe yok ki Allah, onların suçlarını örter, rahîmdir.
Adem Uğur : Evlenme imkânını bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Ahmed Hulusi : Nikâh (eş - imkânı) bulamayanlar da, Allâh kendi fazlından onları zengin edinceye kadar iffetli olsunlar. . . Sahip olduğunuz kölelerden azâtlık belgesi talep edenlerle -eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz- yazılı anlaşma yapınız ve onlara Allâh'ın size verdiği maldan veriniz. . . Cariyeleriniz iffetli-namuslu kalmayı dilerler ise, dünya hayatının geçici menfaatini isteyerek fuhşa zorlamayın. . . Kim onları zorlar ise, muhakkak ki Allâh onların bu yaptıklarından sonra (onlara) Ğafûr'dur, Rahıym'dir.
Ahmet Tekin : Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfuyla kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz, kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köleler ve câriyelerden yazılı sözleşme yapmak, bir bedel karşılığında hürriyetlerine kavuşma sözleşmesi akdetmek isteyenlerle, hürriyete kavuşmalarında kendileri için bir hayır görüyorsanız eğer, onlarla hemen yazılı sözleşme yapın. Allah’ın size vermiş olduğu paradan ve servetten siz de onlara vererek hürriyetlerine kavuşmalarına yardımcı olun. Câriyeleriniz, evlenerek aile hayatı kurmak, iffetli yaşamak, İslâm’a girmek istedikleri takdirde dünya hayatının geçici hazlarını elde etmek, kazanç sağlamak için, baskıyla, zorla, istemedikleri, hoşlanmadıkları bir hayatı onlara yaşatmaya kalkmayın. Kim onları zorlarsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah onlar için çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.
Ahmet Varol : Nikah (imkanı) bulamayanlar Allah'ın lütfuyla kendilerini zenginleştirmesine kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altındakilerden (köle ve cariyelerinizden) sizinle yazışmak (böylece belli şartlarla hürriyetlerine kavuşmak) isteyenlerle kendilerinde bir iyilik görürseniz yazışın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara da verin. Namuslarını korumak isterlerse cariyelerinizi, dünya hayatının çıkarını elde etmek amacıyla fuhuşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa şüphesiz Allah onların zorlanmalarından sonra bağışlayıcı, rahmet edicidir. [5]
Ali Bulaç : Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
Ali Fikri Yavuz : Evlenmiye imkân bulamıyanlar, Allah fazlından onların ihtiyacını giderinceye kadar, iffetli kalmaya (zinadan sakınmaya) çalışsınlar. Kölelerinizden mükâtebe (para kazanıb efendisine vermek suretiyle azad olmak) istiyenleri de, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen kitabete (sözleşmeye) bağlayın ve onlara Allah’ın size verdiği malından verin (size olan borçlarından düşürün). Dünya hayatının geçici menfaatını kazanacaksınız diye, cariyelerinizi fuhşa zorlamayın, hele iffetli olmak isterlerken... Kim, onları zinaya mecbur ederse, muhakkak ki Allah bu mecbur edilişlerinden ve tevbelerinden sonra kendileri hakkında Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.
Bekir Sadak : Evlenemeyenler, Allah kendilerini lutfu ile zenginlestirene kadar iffetli davransinlar. Kolelerinizden hur olmak icin bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik gorurseniz, bedel vermelerini kabul edin. Onlara Allah'in size verdigi maldan verin. Dunya hayatinin gecici menfaatini elde etmek icin, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari buna zorlarsa bilsin ki Allah hic suphesiz onu degil zorlanan kadinlari bagislar ve merhamet eder.
Celal Yıldırım : Evlenemiyenler (malî imkânı buna elvermiyenler) Allah kendilerini fazl-u kereminden zengin kılıncaya kadar iffetli kalmaya çalışsınlar. Sahip olduğunuz köle ve cariyelerinizden belli bir para ödemek suretiyle azâd edilmesi hakkında yazılı bir anlaşma yapmak isteyenlerle —onlarda iyi bir durum biliyorsanız— yazılı anlaşma yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için cariyelerinizi —iffetli kalmayı arzu edip duruyorlarsa— fuhşa sakın zorlamayın. Kim onları (bu hususta) zorlarsa, elbette Allah onların zorlamasından sonra (o cariyeleri) çok bağışlayan ve (haklarında) çok merhamet edendir.
Diyanet İşleri : Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden “mükâtebe” yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Diyanet İşleri (eski) : Evlenemeyenler, Allah kendilerini lütfü ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, onlarda bir iyilik görürseniz, bedel vermelerini kabul edin. Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilsin ki Allah hiç şüphesiz onu değil zorlanan kadınları bağışlar ve merhamet eder.
Diyanet Vakfi : Evlenme imkânını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır (kabiliyet ve güvenilirlik) görüyorsanız, hemen mükâtebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Edip Yüksel : Evlenme imkanına sahip olmayanlar da, ALLAH kendilerini lütfuyla zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Evlenme yoluyla özgürlük belgesi almak isteyen esirleri -niyetleri dürüstse- özgürlüklerine kavuşturun. Ve ALLAH'ın size verdiği parasından onlara veriniz. İffetli olmak isteyen kızlarınızı, bu dünyanın geçici menfaatini arzulayarak fuhuşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa, o zaman ALLAH onların zorlandığını hesaba katar; O Bağışlayandır, Rahimdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar, sahibi bulunduğunuz köle ve cariyelerden, kendi bedellerini ödeyip azad edilmek için anlaşma yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız, hemen yazılı anlaşma yapın ve Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici varlığını kazanacaksınız diye, sakın namuslu kalmayı dileyen cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın. Her kim de onları fuhuşa zorlarsa, şüphesiz ki Allah, onların zorla bu işe sürüklenmesinden sonra, onları bağışlar, merhamet eder.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir nikâha çare bulamıyanlar Allah, kendilerine fazlından bir gına verinciye kadar ıffetli kalmıya çalıssınlar, memlûklerinizden mükâtebe istiyenleri de eğer kendilerinde bir hayır biliyorsanız hemen kitabete kesin ve onlara Allahın size malından verin ve dünya hayatın geçici metâını kazanacaksınız diye cariyelerinizi fuhşe ikrah etmeyin, hele ıffetli olmak isterlerse; her kim de onları ikrah ederse şübhesiz Allah, onlara ikrahlarından sonra gafurdur, rahîmdir
Fizilal-il Kuran : Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah'ın lütfu ile kendilerini zenginleştirene kadar namuslu kalmaya özen göstersinler, zinadan kaçınsınlar. Ödeyecekleri belirli bir bedel karşılığında özgürlüklerine kavuşmak üzere sizinle sözleşme yapmak isteyen elinizin altındaki köleler ile, kendilerinde iyi insan olma belirtileri gördüğünüz taktirde sözleşme yapınız. Allah'ın size bağışladığı servetinizden onlara yardım ediniz. Namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi dünyalık çıkarlarınız uğruna fuhuşa zorlamayınız. Kim onları zorlarsa bilsin ki, uğradıkları zorlamadan sonra Allah onlar hakkında affedicidir ve merhametlidir.
Gültekin Onan : Nikah (imkanı) bulamayanlar, Tanrı onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Tanrı'nın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların fuhşa zorlanmalarından sonra Tanrı (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
Hakkı Yılmaz : "Ve evlenmeye imkân bulamayanlar; Allah, Kendi fazlından kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Yasalar çerçevesinde himayenize verilmiş olanlardan özgürlük yazışması/ sözleşmesi yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir iyilik görüyorsanız, hemen yazışma/sözleşme yapın. Allah'ın size vermiş olduğu Allah'ın malından siz de onlara verin. Ve basit dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, bağımsızlaşmak, evlenmek isteyen gençlerinizi taşkınlığa/ baş kaldırmaya zorlamayın, onları kesinlikle özgürlüklerine kavuşturun. Kim onları buna zorlarsa, bilinmelidir ki hiç şüphesiz Allah, onların zorlanmalarından sonra çok bağışlayıcı ve merhametlidir. "
Hasan Basri Çantay : Nikâha (evlenmiye çâre) bulamayanlar Allah kendilerini fazl (-u kerem) inden zengin kılıncaya kadar, (zinâya karşı) iffetlerini korusun. Ellerinizin mâlik olduğu (köle ve cariyelerden) mükâtebe isteyenleri, eğer onlarda bir hayır biliyorsanız, kitabete kesin, onlara Allahın size verdiği maldan verin. Dünyâ hayâtının, geçici metâını kazanacaksınız diye cariyelerinizi, eğer kendileri de iffetli olmak isterlerse, siz fuhşa mecbur etmeyin. Kim onları (buna) mecbur ederse şüphesiz ki Allah onlara (o cariyelere) kendilerinin ikrahlarından sonra da çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Hayrat Neşriyat : Evlenme(ye imkân) bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusun(lar)!Sâhib olduğunuz kölelerinizden (ve câriyelerinizden) mükâtebe (hür kalmak için yazılı sözleşme) yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir hayır bilmiş iseniz onlarla artık mükâtebe yapın! Allah’ın size verdiği maldan, (siz de) onlara verin!Dünya hayâtının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın! Kim onları (fuhşa) zorlarsa, artık şübhesiz ki Allah, onların zorlanmalarından sonra, (o câriyelere karşı) çok mağfiret edendir, çok merhamet edendir.
İbni Kesir : Evlenemeyenler de; kendilerini Allah, lutfuyla zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin bedel vermelerini kabul edin. Şayet onlarda bir hayır görüyorsanız Ve Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatını elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa şüphesiz ki Allah, onların zorlamalarından sonra da Gafur'dur, Rahim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Ve nikâha (imkân) bulamayanlar, Allah onları fazlından gani (zengin) kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar! Ellerinizin altında malik olduklarınızdan (kölelerinizden, cariyelerinizden) yazılı antlaşma (mukatebe yapmak: para kazanıp, bedelini ödeyerek azad olmak) isteyenlere, eğer onlarda hayır olduğunu bilirseniz, o zaman yazılı antlaşma (mukatebe) yapınız. Ve Allah'ın size verdiği mallardan onlara veriniz. Genç cariyelerinizi, eğer namuslarını korumak (iffetli kalmak) isterlerse, dünya hayatının malını isteyerek fuhşa (zinaya) zorlamayınız. Kim onları fuhşa (zinaya) zorlarsa, o taktirde muhakkak ki Allah, onların zorlanmalarından sonra Gafur'dur (mağfiret edendir) Rahîm'dir (rahmet esmasıyla tecelli edendir).
Muhammed Esed : Evlenmeye imkan bulamayanlar, Allah kendilerine lütfuyla bu imkanı verinceye kadar iffetli davransınlar. Yasal olarak sahip bulunduğunuz kimselerden azatlık sözleşmesi yapmak isteyen olursa, kendilerinde iyi niyet görüyorsanız bu sözleşmeyi onlar için yazın; ve Allah'ın size bahşettiği kendi zenginliğinden onlara (paylarını) verin. Ve eğer evlenerek iffetlerini korumak istiyorlarsa, sakın, dünya hayatının geçici hazları peşine düşerek, (hürriyeti sizin elinizde bulunan) cariyelerinizi fuhşa zorlamayın; kim onları buna zorlarsa, bilsin ki, maruz kaldıkları bu zorlanmadan ötürü, Allah (onları) acıyıp esirgeyecek ve bağışlayacaktır!
Ömer Nasuhi Bilmen : Evlenmeğe (çare) bulamayanlara Allah kendilerini fazlından zengin kılıncaya değin iffetlerini korusunlar ve ellerinizin malik olduğu kimselerden kitabete rabtedilmelerini isteyenler olunca da eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz onları kitabete kaydediverin ve Allah'ın size verdiği mallardan onlara veriniz. Ve genç cariyelerinizi iffetlerini muhafaza etmek isterlerse dünya hayatının fâni metâını dileyerek fuhuşa sevketmeyiniz. Ve her kim onları icbar ederse şüphe yok ki, Allah onların icbar edildiklerinden sonra da gafûrdur, rahîmdir.
Ömer Öngüt : Evlenemeyenler de, Allah lütfu ile kendilerini zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köle ve câriyelerden) hür olmak için mükâtebe yapmak (bedel vermek) isteyenlerle, eğer kendilerinde bir iyilik görüyorsanız, mükâtebe yapın. (Bedel vermelerini kabul edin). Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin. Eğer câriyeleriniz namuslu kalmak istiyorlarsa, dünyâ hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Şaban Piriş : Evlenme imkanı bulunmayanlar, Allah’ın lütfundan kendilerini zenginleştirinceye kadar namuslarını korusunlar. Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, eğer onlarda bir hayır görüyorsanız, bedel vermelerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu kalmak istemelerine rağmen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa, şüphesiz Allah, onların zorlanmalarından sonra da bağışlayıcı ve merhametlidir.
Suat Yıldırım : Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfu ile onların ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetli kalmaya çalışsınlar! Eliniz altındaki köle ve cariyelerinizden mükâtebe yapmak isteyenler olursa ve siz de onlarda liyakat görürseniz mükâtebe yapınız! Allah’ın size ihsan ettiği maldan siz de onlara veriniz. (Mecburî hizmet bedellerini ödemelerine yardım ediniz). Dünya hayatının geçici metâını elde etmek için, sakın cariyelerinizi -hele iffetli olmak isterlerse- fuhşa zorlamayın! Her kim onları fuhşa zorlarsa, bilinmelidir ki zorlanmalarından sonra, Allah kendileri hakkında gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).
Süleyman Ateş : Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allâh kendilerini lutfundan zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunan (köle ve câriye)lerden, mükâtebe (akdi) yapmak isteyenlerle -eğer kendilerinde hayır görürseniz- mükâtebe yapın ve Allâh'ın size verdiği malından onlara da verin. Dünyâ hayâtının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz Allâh (fuhşa) zorlanmalarından sonra (o kadınlara karşı) bağışlayıcı, esirgeyicidir.
Tefhim-ul Kuran : Nikâh (imkânı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından da onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, hiç şüphe yok, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir.
Ümit Şimşek : Evlenmeye imkân bulamayanlar da, Allah kendilerini lütfuyla zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Elinizin altındaki köle ve cariyelerden, özgürlüklerini satın almak için sizinle anlaşma yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir iyilik görürseniz, anlaşma yapın. Ayrıca, Allah'ın size verdiği malından onlara da verin. Cariyelerinizi, hele iffetli kalmak istiyorlarsa, dünya hayatının gelip geçici menfaatine göz dikerek fuhşa zorlamayın. Kim onları fuhşa zorlarsa günahı kendisinedir; zorlananlar için ise Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}