» 26 / Su’arâ  Suresi:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47

Ahmet Varol Meali
Ta. Sin. Mim.(26:1)
Bunlar apaçık Kitab'ın ayetleridir.(26:2)
Mü'min olmuyorlar diye neredeyse kendini kahredeceksin.(26:3)
Dilersek onların üzerlerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir kalır.(26:4)
Rahman'dan onlara ne zaman yeni bir uyarı gelse mutlaka ondan yüz çevirirler.(26:5)
Onlar yalanladılar; (ancak) alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir.(26:6)
Yeryüzüne bakmadılar mı ki, orada her güzel çiftten nice bitkiler bitirmişizdir.(26:7)
Şüphesiz bunda bir ayet vardır. Ancak onların çoğu iman etmezler.(26:8)
Şüphesiz senin Rabbin güçlüdür (azizdir), merhamet sahibidir (rahimdir).(26:9)
Hani Rabbin Musa'ya şöyle seslenmişti: 'Zalimler topluluğuna git.(26:10)
Firavun'un kavmine. (Hâlâ) sakınmıyorlar mı?'(26:11)
Dedi ki: 'Rabbim! Doğrusu onların beni yalanlamalarından korkuyorum.(26:12)
Ayrıca göğsüm daralıyor ve dilim açılmıyor. Bundan dolayı Harun'a (da Cebrail'i) gönder.(26:13)
Üstelik onların benim aleyhimde bir suç (davaları) var. Dolayısıyla beni öldürmelerinden korkuyorum.'(26:14)
(Allah) dedi ki: 'Hayır. İkiniz de ayetlerimizle gidin. Şüphesiz biz sizinle beraber dinlemekteyiz.(26:15)
Firavun'a gidin ve deyin ki: 'Biz alemlerin Rabbinin elçisiyiz.(26:16)
İsariloğullarını bizimle beraber göndermen için (geldik).'(26:17)
(Firavun) dedi ki: 'Biz seni daha küçük çocukken içimizde yetiştirmedik mi? Ömrünün nice yıllarını bizim aramızda geçirmedin mi?(26:18)
Sonuçta o yaptığın işi de yaptın. Sen nankörlerdensin.'(26:19)
(Musa) dedi ki: 'Onu daha bilgisizlerden olduğum zaman yaptım.(26:20)
Sizden korkunca da aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet verdi ve beni peygamberlerden kıldı.(26:21)
Başıma kaktığın o nimet ise İsariloğullarını kendine köle edinmenden dolayıdır.'(26:22)
Firavun dedi ki: 'Alemlerin Rabbi de nedir?(26:23)
(Musa) dedi ki: 'Göklerin, yerin ve bu ikisinin arasındakilerin Rabbidir. Eğer gerçeği kesin bir şekilde bilebilecek kimselerseniz!'(26:24)
(Firavun) etrafındakilere: 'Duymuyor musunuz?' dedi.(26:25)
(Musa): 'Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir' dedi.(26:26)
(Firavun): 'Size gönderilmiş olan elçiniz mutlaka delidir' dedi.(26:27)
(Musa): 'O doğunun, batının ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Eğer akıl edebiliyorsanız' dedi.(26:28)
(Firavun): 'Andolsun eğer benden başka ilâh edinirsen seni mutlaka zindana atılanlardan eyleyeceğim' dedi.(26:29)
(Musa): 'Sana apaçık bir şey getirirsem de mi?' dedi.(26:30)
(Firavun): 'Eğer doğru söyleyenlerdensen getir onu' dedi.(26:31)
Bunun üzerine (Musa) asasını attı ve bir anda apaçık bir yılan oluverdi.(26:32)
Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.(26:33)
(Firavun) etrafındaki ileri gelenlere dedi ki: 'Şüphesiz bu bilgin bir büyücüdür.(26:34)
Büyüsüyle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Buna göre ne buyurursunuz?'(26:35)
Dediler ki: 'Onu ve kardeşini şimdilik beklet. Sonra şehirlere toplayıcılar gönder.(26:36)
Bütün bilgin büyücüleri sana getirsinler.'(26:37)
Böylece büyücüler belli bir günün belirlenen bir vaktinde biraraya getirildiler.(26:38)
İnsanlara da: 'Siz de toplanıyor musunuz?' denildi.(26:39)
'Umarız ki, üstün gelenler onlar olurlarsa büyücülere uyarız.'(26:40)
Büyücüler geldiklerinde Firavun'a: 'Eğer üstün çıkan biz olursak bize elbette bir mükâfat olacak değil mi?' dediler.(26:41)
O da: 'Evet. Hem o zaman siz benim yakınıma alınanlardan olacaksınız' dedi.(26:42)
Musa onlara: 'Ne atacaksanız atın' dedi.(26:43)
Böylece iplerini ve bastonlarını attılar ve: 'Firavun'un büyüklüğü adına mutlaka biz üstün geleceğiz' dediler.(26:44)
Musa da asasını attı. Birden onun, onların uyduruverdikleri şeyleri yuttuğunu gördüler.(26:45)
Bunun üzerine büyücüler secdeye kapandılar.(26:46)
Dediler ki: 'Alemlerin Rabbine iman ettik.(26:47)
Musa ve Harun'un Rabbine.'(26:48)
(Firavun) dedi ki: 'Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz? O size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yakında muhakkak bileceksiniz. Sizin ellerinizi ve bacaklarınızı çaprazlama kesecek sonra hepinizi asacağım.'(26:49)
(Büyücüler) dediler ki: 'Hiç zararı yok. Biz muhakkak Rabbimize döneceğiz.(26:50)
Mü'minlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.'(26:51)
Musa'ya: 'Kullarımı geceleyin yürüt. Şüphesiz siz takib edileceksiniz' diye vahyettik.(26:52)
Firavun da şehirlere toplayıcılar gönderdi.(26:53)
'Bunlar azlık bir kitledir.(26:54)
Ve onlar bizi kızdırmaktadırlar.(26:55)
Biz ise şüphesiz ihtiyatlı bir topluluğuz' (dedi).(26:56)
Böylece onları bahçelerden ve pınarlardan çıkardık,(26:57)
Hazinelerden ve üstün makamdan da.(26:58)
İşte böyle. Bunlara İsariloğullarını mirasçı kıldık.(26:59)
(Firavun ve adamları) güneş doğarken onların arkalarına düştüler.(26:60)
İki topluluk birbirini görünce Musa'nın adamları: 'İşte yakalandık' dediler.(26:61)
Musa dedi ki: 'Hayır. Şüphesiz Rabbim benimle beraberdir. O bana yol gösterecektir.'(26:62)
Bunun üzerine Musa'ya: 'Asanla denize vur' diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı ve her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.(26:63)
Ötekileri buraya yaklaştırdık.(26:64)
Musa'yı ve beraberinde olanların tümünü kurtardık.(26:65)
Sonra ötekileri (suda) boğduk.(26:66)
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.(26:67)
Şüphesiz senin Rabbin güçlü ve rahmet sahibi olandır.(26:68)
Onlara İbrahim'in haberini de oku.(26:69)
Hani o babasına ve kavmine: 'Siz neye tapıyorsunuz?' demişti.(26:70)
'Putlara tapıyoruz. Onlar için ibadet edip duruyoruz' dediler.(26:71)
Dedi ki: 'Dua ettiğiniz zaman duyuyorlar mı?(26:72)
Yahut size fayda veya zarar veriyorlar mı?'(26:73)
'Hayır. Ama atalarımızın böyle yaptıklarını gördük' dediler.(26:74)
Dedi ki: 'Şimdi neye taptığınızı gördünüz mü?(26:75)
Siz ve geçmiş atalarınız.(26:76)
İşte onlar benim düşmanlarımdır. Yalnız alemlerin Rabbi hariç.(26:77)
Beni yaratan ve doğru yola ileten O'dur.(26:78)
Bana yediren ve içiren O'dur.(26:79)
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.(26:80)
Beni öldürecek, sonra diriltecek olan O'dur.(26:81)
Kendisinden din günü kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur.(26:82)
Rabbim! Bana hüküm (ilim ve hikmet) bahşet ve beni salihlere kat.(26:83)
Sonra gelenler arasında benim için bir doğruluk dili ver. [1](26:84)
Nimetleri bol cennetin (Naim cennetinin) mirasçılarından eyle.(26:85)
Babamı da bağışla. Şüphesiz o sapıklardandır.(26:86)
İnsanların yeniden diriltilecekleri gün beni utandırma.(26:87)
Malın ve oğulların bir yarar sağlamayacakları gün.(26:88)
Sadece (küfür ve nifaktan korunmuş) temiz bir kalple gelen(in yarar göreceği gün).'(26:89)
O gün cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.(26:90)
Cehennem de azgınlara açılıp gösterilir.(26:91)
Onlara denir ki: 'Tapmakta olduklarınız nerede?(26:92)
Allah'tan başka (taptıklarınız). Size yardım ediyorlar mı ya da kendilerine yardımları oluyor mu?'(26:93)
Artık onlar da azgınlar da tepetaklak oraya atılırlar.(26:94)
İblis'in bütün askerleri de.(26:95)
Orada (putlarıyla) çekişerek derler ki:(26:96)
'Allah'a andolsun, biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz.(26:97)
Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.(26:98)
Bizi o suçlulardan başkası saptırmadı.(26:99)
Artık bizim şefaatçilerimiz yok.(26:100)
Candan bir dostumuz da yok.(26:101)
Keşke bizim için bir geri dönüş olsaydı da mü'minlerden olsaydık.(26:102)
Nuh'un kavmi de peygamberleri yalanladı.(26:105)
Hani kardeşleri Nuh onlara demişti ki: 'Siz sakınmıyor musunuz?(26:106)
Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.(26:107)
Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin.(26:108)
Bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir.(26:109)
Dediler ki: 'Sana aşağılık insanlar uymuşken biz sana iman eder miyiz?'(26:111)
Dedi ki: 'Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur.(26:112)
Onların hesapları ancak Rabbimin üzerinedir. Eğer anlıyorsanız.(26:113)
Ben mü'minleri kovacak değilim.(26:114)
Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.'(26:115)
Dediler ki: 'Ey Nuh! Eğer (bu işe) son vermezsen taşlananlardan olacaksın.'(26:116)
(Nuh) dedi ki: 'Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.(26:117)
Artık benimle onların aralarında hüküm ver ve beni ve benimle beraber olan mü'minleri kurtar.'(26:118)
Böylece onu ve berberindekileri, yüklü geminin içinde kurtardık.(26:119)
Sonra bunun ardından geriye kalanları boğduk.(26:120)
Ad (kavmi) de peygamberleri yalanladı.(26:123)
Hani kardeşleri Hud onlara demişti ki: 'Siz sakınmıyor musunuz?(26:124)
Siz her yüksekçe yere bir anıt dikip boş şeyle mi oyalanıyorsunuz?(26:128)
Sonsuza kadar yaşayacağınız umuduyla sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? [2](26:129)
Yakaladığınız zaman zorbaca yakalıyorsunuz.(26:130)
Size bildiğiniz üzere nimetleri ihsan edenden korkun.(26:132)
O size hayvanlar ve oğullar vererek ihsanda bulundu.(26:133)
Yine bahçeler ve pınarlar (vererek).(26:134)
Doğrusu ben sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum.'(26:135)
Dediler ki: 'Öğüt versen de öğüt verenlerden olmasan da bizim için birdir.(26:136)
Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir.(26:137)
NA(26:138)
Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.(26:139)
Semud (kavmi) de peygamberleri yalanladı.(26:141)
Hani kardeşleri Salih onlara demişti ki: 'Siz sakınmıyor musunuz?(26:142)
Siz burada güven içinde mi bırakılacaksınız?(26:146)
Bahçelerin ve pınarların arasında.(26:147)
Ekinlerin ve yumuşak tomurcuklu, hoş hurma ağaçlarının arasında.(26:148)
Dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz.(26:149)
Ölçüsüzce davrananların emirlerine uymayın.(26:151)
Ki onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmakta, düzen sağlamamaktadırlar.(26:152)
Dediler ki: 'Sen ancak büyülenmişlerdensin.(26:153)
Sen bizim gibi bir beşerden başkası da değilsin. Eğer doğru sözlülerdensen haydi bir mucize getir.'(26:154)
Dedi ki: 'İşte şu bir dişi devedir. [3] Su içme hakkı (bir gün) onundur. Belli bir günün su içme hakkı da sizindir.(26:155)
Ona bir kötülük dokundurmayın yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar.(26:156)
Sonuçta onu boğazladılar; ama pişman oldular.(26:157)
Çünkü kendilerini azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.(26:158)
Lut kavmi de peygamberleri yalanladı.(26:160)
Hani kardeşleri Lut onlara demişti ki: 'Siz sakınmıyor musunuz?(26:161)
Siz insanlardan erkeklere mi gidiyorsunuz?(26:165)
Ve Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. Doğrusu siz sınırı aşan bir kavimsiniz.(26:166)
Dediler ki: 'Ey Lut! Eğer sen (bu işe) son vermezsen muhakkak ki (buradan) çıkarılanlardan olacaksın.'(26:167)
(Lut) dedi ki: 'Doğrusu ben sizin yaptığınıza çok kızanlardanım.(26:168)
Ey Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar.'(26:169)
Bunun üzerine biz onu ve bütün ailesini kurtardık.(26:170)
Geri kalanların içindeki bir yaşlı kadın hariç.(26:171)
Sonra diğerlerini yerle bir ettik.(26:172)
Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların [4] yağmurları ne kötü idi!(26:173)
Eyke ahalisi de peygamberleri yalanladı.(26:176)
Hani Şuayb onlara demişti ki: 'Siz sakınmıyor musunuz?(26:177)
Ölçüyü tam yapın ve eksiltenlerden olmayın.(26:181)
Dosdoğru terazi ile tartın.(26:182)
İnsanların haklarını kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.(26:183)
Sizi ve önceki nesilleri yaratandan sakının.(26:184)
Sen bizim gibi bir beşerden başkası da değilsin. Biz senin mutlaka yalancılardan (olduğunu) sanıyoruz.(26:186)
Eğer doğru söyleyenlerdensen haydi gökten üzerimize parçalar düşür.'(26:187)
(Şuayb) dedi ki: 'Rabbim sizin yaptıklarınızı daha iyi biliyor.'(26:188)
Onu yalanladılar ve bunun üzerine kendilerini gölge gününün azabı yakaladı. Gerçekten o büyük bir günün azabıydı.(26:189)
Muhakkak ki bu (Kur'an) alemlerin Rabbinin indirmesidir.(26:192)
Onu Güvenilir Ruh [5] indirdi.(26:193)
Uyaranlardan olman için senin kalbine (indirdi).(26:194)
Apaçık Arapça bir dille.(26:195)
Şüphesiz o öncekilerin kitaplarında da vardır. [6](26:196)
İsariloğulları bilginlerinin onu bilmeleri onlar için bir delil değil midir?(26:197)
Eğer onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de,(26:198)
Onu kendilerine okusaydı, ona iman edecek değillerdi.(26:199)
Biz onu suçluların kalplerine işte böyle soktuk.(26:200)
Acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.(26:201)
(Azap) onlara, kendileri farkında olmadan ansızın gelir.(26:202)
Bunun üzerine: 'Bize süre tanınır mı?' derler.(26:203)
Onlar yine de azabımızın çarçabuk gelmesini mi istiyorlar?(26:204)
Ne dersin, onları yıllarca (dünyalıklardan) yararlandırsak,(26:205)
Sonra kendilerine vaadedilen başlarına gelse,(26:206)
Yararlandırıldıkları onlara ne sağlayabilir?(26:207)
Biz hiçbir kasabayı kendisi için uyarıcılar olmadan helak etmedik.(26:208)
Hatırlatma yapılmıştır. Biz zalimler değiliz.(26:209)
Onu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi.(26:210)
Bu onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.(26:211)
Çünkü onlar (vahyedileni) duymaktan kesinlikle uzak tutulmuşlardır.(26:212)
Sakın Allah'la beraber başka bir ilâh çağırma. [7] Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.(26:213)
(Önce) en yakın hısımlarını uyar.(26:214)
Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarını ger.(26:215)
Eğer sana karşı gelirlerse: 'Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım' de.(26:216)
Güçlü ve rahmet sahibi olana güven.(26:217)
Ki O (namaza) kaltkığında seni görmektedir.(26:218)
Secde edenler arasında dolaşmanı da.(26:219)
Şüphesiz (her şeyi hakkıyla) duyan ve bilen O'dur.(26:220)
Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?(26:221)
Onlar her yalancı günâhkâra inerler.(26:222)
Onlar kulak verirler. Çoğu da yalancıdırlar.(26:223)
Şairlere ise azgınlar uyarlar.(26:224)
Onlar her vadide şaşkın şaşkın dolaşmakta olduklarını görmedin mi?(26:225)
Ve onlar yapmadıklarını söylemektedirler.(26:226)
Ancak iman edip salih ameller işleyen, Allah'ı çokça anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar müstesna. Zulmedenler hangi dönüş yerine döneceklerini yakında bilecekler. [8](26:227)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}