» 15 / Hicr  Suresi:

Kuran Sırası: 15
İniş Sırası: 54

Celal Yıldırım Meali
Elif - Lâm - Râ. Bunlar Kitab'ın ve apaçık olan, açıklayan Kur'ân'ın âyetleridir.(15:1)
Kâfirler çok defa Müslüman olmayı arzu edeceklerdir.(15:2)
Bırak da onları, yesinler (nefs ve şehvet otlağında) geçinip yararlansınlar ; emel (=sonu gelmeyen arzu) onları avundursun. İleride (böylesine sefih bir hayatın sonunun nereye varacağını) bileceklerdir.(15:3)
Hiç bir kasabayı yok etmedik ki, onun bilinen belli bir yazısı olmasın.(15:4)
Hiç bir ümmet ecelinin ne önüne geçebilir, ne de ondan geri kalabilir.(15:5)
Dediler ki: «Ey o kendisine zikir (Kitâb) indirildiğini (iddia edip duran) kişi! Doğrusu sen delisin.(15:6)
Eğer doğrulardan isen bize melekleri getirseneI.»(15:7)
Melekleri ancak hak'ka dayalı bir hikmet) ile indiririz ve o zaman da (inkarcılara) mühlet verilmez, göz açtırılmaz.(15:8)
Şüphesiz ki Kur'ân'ı biz indirdik ve elbette biz onun koruyucularıyızdır.(15:9)
And olsun ki, senden önceki topluluklara kendilerinden (uyarıcı peygamberler) göndermişizdir.(15:10)
Ne var ki onlara ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onu alaya aldılar.(15:11)
Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi).(15:12)
Kur'ân'a inanmazlar. Halbuki öncekilerin (bu yüzden başlarına) bir sünnet (ilâhî hüküm) de gelip geçmiştir, (misâli vardır).(15:13)
(14-15) Kendilerine gökten bir kapı açsak, onlar da yukarı yükselip çıksalar yine de diyecekler ki, gözlerimize perde kapanmış, belki de biz büyülenmiş bir milletiz.(15:14)
Şanıma and olsun ki, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler için süsleyip (çekici görünümde) donattık.(15:16)
Hem onları kovulmuş her şeytandan koruduk.(15:17)
Ancak kulak hırsızlığıyla bir şeyler çalmak isteyenleri parlak bir ateş parçası izleyip kovalar.(15:18)
Yeryüzünü de yaydık, orada ağırlığı olan sabit dağlar koyduk ve orada ölçülmüş (miktar ve özelliği belirlenmiş) her şeyi yetiştirdik.(15:19)
Yine yeryüzünde size ve sizin rızık veremiyeceğiniz kimselere (canlılara) geçimlikler meydana getirdik.(15:20)
Hiç bir şey yoktur ki, onun hazineleri katımızda olmasın ve biz onu ancak belirli bir ölçüde indiririz.(15:21)
Rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Gökten su indirdik de onunla sizi suladık; yoksa siz onu toplayıp depolayacak değilsiniz.(15:22)
Şüphesiz ki biz, diriltir ve öldürürüz ve vâris olanlar da biziz.(15:23)
And olsun ki, sizden öne geçmek isteyenleri de bilmişizdir; arkada kalmak isteyenleri de...(15:24)
Şüphesiz ki, Rabbin onları diriltip biraraya getirecek. Çünkü O, mutlak hikmet sahibidir, yegâne bilendir.(15:25)
Şanıma and olsun ki, insanı pişmedik balçıktan yarattık.(15:26)
Cânn'ı da daha önce dumansız zehirli ateşten yarattık.(15:27)
Bir vakitler Rabbin meleklere : «Gerçekten ben, pişmedik kuru çamurdan, biçimlendirilmiş balçıktan bir beşer (insan) yaratacağım.(15:28)
Bu bakımdan onu düzenleyip ruhumdan ona üflediğimde derhal secdeye kapanın» demişti.(15:29)
Bu buyruk üzerine meleklerin hepsi birden secde ettiler.(15:30)
Ancak İBLİS secde edenlerle beraber olmaktan çekinip (emre uymadı, Âdem'e secde etmedi).(15:31)
Allah, «ey İblîs», dedi, «neyin var, neden secde edenlerle beraber olmadın ?»(15:32)
İblîs, «pişmedik kuru, şekillendirilmiş balçıktan yarattığın bir beşere (insana) secde etmem için ben var olmadım» dedi.(15:33)
Bunun üzerine Allah ona: «Çık oradan ; çünkü doğrusu sen koğulmüş ve sürülmüşsün !(15:34)
Ve doğrusu hesap-cezâ gününe kadar elbette lanet senin üzerindedir,» dedi.(15:35)
İblîs, «Rabbim, öyle ise bana onların dirilip kalkacakları güne kadar mühlet ver» dedi.(15:36)
(37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi.(15:37)
İblîs, «Rabbim, dedi, beni azdırman hakkı için yeryüzünde insanlara (günah ve kötülükleri) iyice süsleyeceğim ve hepsini de azdıracağım.(15:39)
Ancak içlerinden ihlâs (gösterişten uzak, katıksız bir samimiyetle Allah rızası gözeterek amel etme şuurunu) verdiğin kulların müstesna...»(15:40)
Allah, «işte bu bana göre dosdoğru yoldur !» dedi.(15:41)
Şüphesiz ki, kullarımın üzerinde senin hiçbir sultan yoktur; ancak şaşkın azgınlardan senin peşine takılanlar müstesna.(15:42)
Ve gerçekten Cehennem hepsine va'dolunan yerdir.(15:43)
Onun yedi kapısı vardır; her kapıdan onlar için ayrılmış bir kısım ve pay mevcuttur.(15:44)
Şüphesiz ki takva sahipleri (Allah'tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlar) Cennetlerde pınarlar (başlarında zevk-u safa içinde)dirier.(15:45)
Girin oraya, esenlik ve güven içinde ! (denilir).(15:46)
Kalblerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir onlar.(15:47)
Orada onlara hiçbir zahmet ve yorgunluk dokunmaz ve onlar bir daha oradan çıkarılacak da değillerdir.(15:48)
(49-50) Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben, evet ben, çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve doğrusu azabım da çok elem verici bir azâbdır.(15:49)
(Ey Muhammed !) Onlara İbrahim'in konuklarından da haber ver.(15:51)
Bir vakit İbrahim'in yanına gelerek «selâm !» demişlerdi. O da, «doğrusu biz sizden korkuyoruz» demişti.(15:52)
Onlar, «korkma, çünkü biz seni bilgin bir oğulla müjdeliyoruz» demişlerdi.(15:53)
Yaşlılık gelip yapışmışken, beni mi müjdeliyorsunuz? Hem neye göre müjdeliyorsunuz ? demişti.(15:54)
Dediler ki: «Seni hak ile müjdeledik. Artık sen ümitsizlerden olma !»(15:55)
O da, «sapıklardan başka kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser ?» demişti.(15:56)
«Ey elçiler! Göreviniz ne?» diyerek sormuştu.(15:57)
Onlar da: «Doğrusu biz suçlu günahkâr bir kavme gönderildik.»(15:58)
«Ancak Lût ailesi müstesna, onların hepsini elbette kurtaracağız.(15:59)
Yalnız Onun karısını değil; onun (helak olmasını) takdîr etmişizdir ; o elbette geride kalanlardandır» demişlerdi.(15:60)
Ne vakit ki, Lût ailesine elçiler geldi,(15:61)
Lût, onlara : «Elbette (yabancısınız) tanınan bir topluluk değilsiniz,» dedi.(15:62)
Onlar da, «kavmin, hakkında şüphe edip durdukları şeyi (gelecek azabı) sana getirdik.(15:63)
Sana Hakk'ın (buyruğuyla) geldik; şüphen olmasın ki biz doğrularız.(15:64)
Gecenin bir bölümünde aileni yola koy, sen de arkalarından onları izle ve sakın sizden hiçbiri dönüp arkasına bakmasın ; emrolunduğunuz yere geçip gidin» dediler.(15:65)
Lût'a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.»(15:66)
(Memleketlerine yabancı kimselerin geldiğini haber alan) şehir halkı birbirine müjde vererek (Lût'a) geldiler.(15:67)
O da «şüpheniz olmasın ki, bunlar benim konuklarımdır; beni rüsvay etmeyin ;(15:68)
Allah'tan korkun da beni utandırıp üzmeyin» dedi.(15:69)
Onlar: «Biz seni yabancıları (konuk edinmek)den men'etmemiş miydik ?» dediler.(15:70)
O da, «işte kızlarım, eğer yapmak (evlenmek) istiyorsanız, (onları size nikâhlıyabilirim)» dedi.(15:71)
(Peygamberim !) hayatına yemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde ne yaptıklarını bilmiyorlardı.(15:72)
Güneş doğarken bir ses, bir uğultu onları yakalayıverdi.(15:73)
Şehirlerinin üstünü altına getiriverdik ve üzerlerine çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık.(15:74)
Şüphesiz ki bunda seziş, anlayış, görüş yeteneği olanlara öğütler, ibretler, belgeler vardır.(15:75)
Ve şehrin kalıntısı, öteden beri işlek olan yol üzerinde duruyor.(15:76)
Doğrusu bunda mü'minler için âyetler vardır.(15:77)
EYKE halkı da cidden zâlimlerdi.(15:78)
O yüzden onlardan da intikam aldık. (Sözünü ettiğimiz) şehirlerin ikisi de açık bir (yolun) önünde bulunuyordur.(15:79)
And olsun ki, Hicir halkı da peygamberleri yalanlamışlardı.(15:80)
Biz ise onlara âyetler (açık belgeler ve mu'cizeler) verdik; buna rağmen ondan yüzçevirdiler.(15:81)
(82-83) Dağlarda evler yontarak güven içinde bulunuyorlardı; derken sabahladıklarında onları müthiş bir ses ve uğultu yakalayıverdi.(15:82)
Artık elde ettikleri şeylerin kendilerine hiç de yararı olmadı.(15:84)
Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri ancak Hak ile yarattık. Kıyamet mutlaka gelecektir. O halde onları bağışla da güzel-tatlı davranmaya devam et.(15:85)
Şüphesiz ki senin Rabbin (gerektiği ölçüde) yaratan ve (her şeyi hakkıyle) bilendir.(15:86)
And olsun ki sana tekrarlanan yedi ikili âyeti ve çok büyük kutsal Kur'ân'ı verdik.(15:87)
Kâfirlerden bir kısmına —birbirine emsal sayılacak ölçüde— verdiğimiz servete gözlerini dikme, onların imân etmemesine karşı üzülme ; bir de (tevazu) kanadını mü'minlere indir.(15:88)
Ve de ki: Şüphesiz ben açık bir uyarıcıyım.(15:89)
Nitekim işbölümü yapanlara.(15:90)
Kur'ân'ı parça parça edenlere de (azâb indirmiştik).(15:91)
(92-93) Rabbin hakkı için elbette onların hepsinden, yapageldikleri şeylerden bir bir soracağız.(15:92)
(Ey Şanlı Peygamber!) Artık sen ne ile emrolunuyorsan (onu hak ile bâtılın arasını) ayıracak şekilde ortaya koy. Allah'a ortak koşanlardan yüzçevir (de aldırış etme onlara).(15:94)
(95-96) Şüphen olmasın ki, Allah ile beraber başka ilâh tanıyan o alaycı gruba karşı biz sana yeteriz. İleride (ne olacağını) bilecekler.(15:95)
Şanıma yemin olsun ki, biz onların dediklerinden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.(15:97)
Sen Rabbine hamd ile tesbîh et ve secde edenlerden ol!(15:98)
Sana yakın (hak ile ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et!(15:99)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}