» 43 / Zuhruf  30:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 30
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَمَّا (VLME) = velemmā : fakat
2. جَاءَهُمُ (CEÙHM) = cā'ehumu : onlara gelince
3. الْحَقُّ (ELḪG) = l-Haḳḳu : gerçek
4. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
5. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
6. سِحْرٌ (SḪR) = siHrun : büyüdür
7. وَإِنَّا (VÎNE) = ve innā : ve elbette biz
8. بِهِ (BH) = bihi : onu
9. كَافِرُونَ (KEFRVN) = kāfirūne : tanımayız
fakat | onlara gelince | gerçek | dediler | bu | büyüdür | ve elbette biz | onu | tanımayız |

[] [CYE] [ḪGG] [GVL] [] [SḪR] [] [] [KFR]
VLME CEÙHM ELḪG GELVE HZ̃E SḪR VÎNE BH KEFRVN

velemmā cā'ehumu l-Haḳḳu ḳālū hāƶā siHrun ve innā bihi kāfirūne
ولما جاءهم الحق قالوا هذا سحر وإنا به كافرون

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 30
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | VLME velemmā fakat And when
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehumu onlara gelince came to them
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳu gerçek the truth,
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun büyüdür (is) magic,
وإنا | VÎNE ve innā ve elbette biz and indeed, we
به | BH bihi onu of it
كافرون ك ف ر | KFR KEFRVN kāfirūne tanımayız "(are) disbelievers."""

43:30 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

fakat | onlara gelince | gerçek | dediler | bu | büyüdür | ve elbette biz | onu | tanımayız |

[] [CYE] [ḪGG] [GVL] [] [SḪR] [] [] [KFR]
VLME CEÙHM ELḪG GELVE HZ̃E SḪR VÎNE BH KEFRVN

velemmā cā'ehumu l-Haḳḳu ḳālū hāƶā siHrun ve innā bihi kāfirūne
ولما جاءهم الحق قالوا هذا سحر وإنا به كافرون

[] [ج ي ا] [ح ق ق] [ق و ل] [] [س ح ر] [] [] [ك ف ر]

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 30
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | VLME velemmā fakat And when
Vav,Lam,Mim,Elif,
6,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehumu onlara gelince came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳu gerçek the truth,
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃E hāƶā bu """This"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun büyüdür (is) magic,
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
وإنا | VÎNE ve innā ve elbette biz and indeed, we
Vav,,Nun,Elif,
6,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
به | BH bihi onu of it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
كافرون ك ف ر | KFR KEFRVN kāfirūne tanımayız "(are) disbelievers."""
Kef,Elif,Fe,Re,Vav,Nun,
20,1,80,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَّا: fakat | جَاءَهُمُ: onlara gelince | الْحَقُّ: gerçek | قَالُوا: dediler | هَٰذَا: bu | سِحْرٌ: büyüdür | وَإِنَّا: ve elbette biz | بِهِ: onu | كَافِرُونَ: tanımayız |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولما WLME fakat | جاءهم CEÙHM onlara gelince | الحق ELḪG gerçek | قالوا GELWE dediler | هذا HZ̃E bu | سحر SḪR büyüdür | وإنا WÎNE ve elbette biz | به BH onu | كافرون KEFRWN tanımayız |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemmā: fakat | cā'ehumu: onlara gelince | l-Haḳḳu: gerçek | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | siHrun: büyüdür | ve innā: ve elbette biz | bihi: onu | kāfirūne: tanımayız |
Kırık Meal (Transcript) : |VLME: fakat | CEÙHM: onlara gelince | ELḪG: gerçek | GELVE: dediler | HZ̃E: bu | SḪR: büyüdür | VÎNE: ve elbette biz | BH: onu | KEFRVN: tanımayız |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onlara gerçek gelince de bu dediler, büyü ve biz şüphe yok ki inkâr etmedeyiz onu.
Adem Uğur : Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Ahmed Hulusi : Hak onlara geldiğindeyse dediler: "Bu bir büyüdür. . . Biz Onu kabul etmeyiz!"
Ahmet Tekin : Kendilerine hak kitap Kur’ân geldiği zaman: 'Bu aklı etki altına alan büyüleyici bir sözdür. Biz onu inkâr ediyoruz.' dediler.
Ahmet Varol : Hak kendilerine gelince de: 'Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz' dediler.
Ali Bulaç : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız."
Ali Fikri Yavuz : Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler.
Bekir Sadak : Gercek kendilerine geldigi zaman: «Bu bir buyudur. Dogrusu biz onu inkar ediyoruz» dediler.
Celal Yıldırım : Hakk onlara geldiği zaman, «bu bir sihirdir ve biz elbette onu inkâr edenlerizdir,» dediler.
Diyanet İşleri : Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Gerçek kendilerine geldiği zaman: 'Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz' dediler.
Diyanet Vakfi : Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Edip Yüksel : Kendilerine gerçek geldiği zaman, 'Bu bir büyüdür ve biz onu inkar ediyoruz,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine hak geldiği zaman onlar: «Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yaşattım da kendilerine hak gelince: «Bu bir sihirdir, biz buna inanmayız.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler
Fizilal-il Kuran : Fakat kendilerine hak gelince: «Bu büyüdür biz onu tanımayız.» dediler.
Gültekin Onan : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona kafir (olanlar)ız."
Hakkı Yılmaz : Ve hak/ gerçek kendilerine geldiği zaman onlar: “Bu, bir büyüdür ve şüphesiz biz onu bilerek reddedenleriz/ inanmayanlarız” dediler.
Hasan Basri Çantay : (Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir.
Hayrat Neşriyat : Fakat kendilerine o hak gelince: 'Bu bir sihirdir ve doğrusu biz onu inkâr edicileriz' dediler.
İbni Kesir : Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara Hakk (Kur'ân) geldiği zaman: “Bu bir sihirdir ve şüphesiz biz, onu inkâr edenleriz.” dediler.
Muhammed Esed : ama şimdi hakikat onlara ulaşınca, "Bütün bunlar sadece büyüleyici laflardır ve biz onlarda bir doğruluk payı olduğuna inanmıyoruz!" derler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»
Ömer Öngüt : Hak kendilerine gelince: "Bu bir sihirdir, doğrusu biz onu tanımıyoruz. " dediler.
Şaban Piriş : Onlara hak geldiği zaman: -Bu bir aldatmacadır, biz onu tanımıyoruz. dediler.
Suat Yıldırım : (30-31) Ama bu gerçek kendilerine gelince: "Bu sihirdir, biz bunu kabul etmeyiz" dediler ve eklediler: "Bu Kur’ân, bu iki şehirden büyük bir adama indirilseydi ya!"
Süleyman Ateş : Fakat kendilerine gerçek gelince: "Bu, büyüdür, biz onu tanımayız" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: «Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kâfir olanlarız.»
Ümit Şimşek : Fakat onlara hak geldiğinde 'Bu büyüdür; biz buna inanmıyoruz' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}