» 43 / Zuhruf  48:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 48
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve
2. نُرِيهِمْ (NRYHM) = nurīhim : onlara göstermeyiz
3. مِنْ (MN) = min : hiçbir
4. ايَةٍ ( ËYT) = āyetin : mu'cize
5. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasını
6. هِيَ (HY) = hiye : o
7. أَكْبَرُ (ÊKBR) = ekberu : daha büyük (olandan)
8. مِنْ (MN) = min : -nden
9. أُخْتِهَا (ÊḢTHE) = uḣtihā : öteki-
10. وَأَخَذْنَاهُمْ (VÊḢZ̃NEHM) = ve eḣaƶnāhum : ve onları yakaladık
11. بِالْعَذَابِ (BELAZ̃EB) = bil-ǎƶābi : azab(lar) ile
12. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : umulur ki
13. يَرْجِعُونَ (YRCAVN) = yerciǔne : dönerler
ve | onlara göstermeyiz | hiçbir | mu'cize | başkasını | o | daha büyük (olandan) | -nden | öteki- | ve onları yakaladık | azab(lar) ile | umulur ki | dönerler |

[] [REY] [] [EYY] [] [] [KBR] [] [EḢV] [EḢZ̃] [AZ̃B] [] [RCA]
VME NRYHM MN ËYT ÎLE HY ÊKBR MN ÊḢTHE VÊḢZ̃NEHM BELAZ̃EB LALHM YRCAVN

ve mā nurīhim min āyetin illā hiye ekberu min uḣtihā ve eḣaƶnāhum bil-ǎƶābi leǎllehum yerciǔne
وما نريهم من آية إلا هي أكبر من أختها وأخذناهم بالعذاب لعلهم يرجعون

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 48
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
نريهم ر ا ي | REY NRYHM nurīhim onlara göstermeyiz We showed them
من | MN min hiçbir of
آية ا ي ي | EYY ËYT āyetin mu'cize a Sign
إلا | ÎLE illā başkasını but
هي | HY hiye o it
أكبر ك ب ر | KBR ÊKBR ekberu daha büyük (olandan) (was) greater
من | MN min -nden than
أختها ا خ و | EḢV ÊḢTHE uḣtihā öteki- its sister,
وأخذناهم ا خ ذ | EḢZ̃ VÊḢZ̃NEHM ve eḣaƶnāhum ve onları yakaladık and We seized them
بالعذاب ع ذ ب | AZ̃B BELAZ̃EB bil-ǎƶābi azab(lar) ile with the punishment
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAVN yerciǔne dönerler return.

43:48 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | onlara göstermeyiz | hiçbir | mu'cize | başkasını | o | daha büyük (olandan) | -nden | öteki- | ve onları yakaladık | azab(lar) ile | umulur ki | dönerler |

[] [REY] [] [EYY] [] [] [KBR] [] [EḢV] [EḢZ̃] [AZ̃B] [] [RCA]
VME NRYHM MN ËYT ÎLE HY ÊKBR MN ÊḢTHE VÊḢZ̃NEHM BELAZ̃EB LALHM YRCAVN

ve mā nurīhim min āyetin illā hiye ekberu min uḣtihā ve eḣaƶnāhum bil-ǎƶābi leǎllehum yerciǔne
وما نريهم من آية إلا هي أكبر من أختها وأخذناهم بالعذاب لعلهم يرجعون

[] [ر ا ي] [] [ا ي ي] [] [] [ك ب ر] [] [ا خ و] [ا خ ذ ] [ع ذ ب] [] [ر ج ع]

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 48
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نريهم ر ا ي | REY NRYHM nurīhim onlara göstermeyiz We showed them
Nun,Re,Ye,He,Mim,
50,200,10,5,40,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min hiçbir of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
آية ا ي ي | EYY ËYT āyetin mu'cize a Sign
,Ye,Te merbuta,
,10,400,
N – genitive feminine singular indefinite noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā başkasını but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
هي | HY hiye o it
He,Ye,
5,10,
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
ضمير منفصل
أكبر ك ب ر | KBR ÊKBR ekberu daha büyük (olandan) (was) greater
,Kef,Be,Re,
,20,2,200,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
من | MN min -nden than
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
أختها ا خ و | EḢV ÊḢTHE uḣtihā öteki- its sister,
,Hı,Te,He,Elif,
,600,400,5,1,
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأخذناهم ا خ ذ | EḢZ̃ VÊḢZ̃NEHM ve eḣaƶnāhum ve onları yakaladık and We seized them
Vav,,Hı,Zel,Nun,Elif,He,Mim,
6,,600,700,50,1,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بالعذاب ع ذ ب | AZ̃B BELAZ̃EB bil-ǎƶābi azab(lar) ile with the punishment
Be,Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
2,1,30,70,700,1,2,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يرجعون ر ج ع | RCA YRCAVN yerciǔne dönerler return.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun,
10,200,3,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve | نُرِيهِمْ: onlara göstermeyiz | مِنْ: hiçbir | ايَةٍ: mu'cize | إِلَّا: başkasını | هِيَ: o | أَكْبَرُ: daha büyük (olandan) | مِنْ: -nden | أُخْتِهَا: öteki- | وَأَخَذْنَاهُمْ: ve onları yakaladık | بِالْعَذَابِ: azab(lar) ile | لَعَلَّهُمْ: umulur ki | يَرْجِعُونَ: dönerler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve | نريهم NRYHM onlara göstermeyiz | من MN hiçbir | آية ËYT mu'cize | إلا ÎLE başkasını | هي HY o | أكبر ÊKBR daha büyük (olandan) | من MN -nden | أختها ÊḢTHE öteki- | وأخذناهم WÊḢZ̃NEHM ve onları yakaladık | بالعذاب BELAZ̃EB azab(lar) ile | لعلهم LALHM umulur ki | يرجعون YRCAWN dönerler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve | nurīhim: onlara göstermeyiz | min: hiçbir | āyetin: mu'cize | illā: başkasını | hiye: o | ekberu: daha büyük (olandan) | min: -nden | uḣtihā: öteki- | ve eḣaƶnāhum: ve onları yakaladık | bil-ǎƶābi: azab(lar) ile | leǎllehum: umulur ki | yerciǔne: dönerler |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve | NRYHM: onlara göstermeyiz | MN: hiçbir | ËYT: mu'cize | ÎLE: başkasını | HY: o | ÊKBR: daha büyük (olandan) | MN: -nden | ÊḢTHE: öteki- | VÊḢZ̃NEHM: ve onları yakaladık | BELAZ̃EB: azab(lar) ile | LALHM: umulur ki | YRCAVN: dönerler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara hiçbir delil göstermedik ki biri, öbüründen büyük olmasın ve tuttukları yoldan dönsünler diye de azaplandırdık onları.
Adem Uğur : Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.
Ahmed Hulusi : Onlara gösterdiğimiz her bir mucize, öncekinden daha büyüktü. . . Belki bize dönerler diye onları azapla da yakaladık.
Ahmet Tekin : Onlara gösterdiğimiz her bir mûcize diğerinden daha büyüktü. Sapıklıktan, küfürden vazgeçip hakka, doğru yola dönerler ümidiyle, onlara ikaz edici nitelikte, kıtlık, tûfan, çekirge istilâsı, ürün noksanlığı gibi cezalar verdik.
Ahmet Varol : Onlara gösterdiğimiz her âyet muhakkak bir ötekinden daha büyüktü. Belki dönerler diye onları azaba uğrattık.
Ali Bulaç : Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, onları azabla yakalayıverdik.
Ali Fikri Yavuz : Onlara (Firavun ve kavmine) gösterdiğimiz her mucize, muhakkak diğerinden daha büyüktü. (İnkârlarından) dönerler diye, tuttuk onları azaba da çektik.
Bekir Sadak : Onlara gosterdigimiz her mucize digerinden daha buyuktu; dogru yola donmeleri icin onlari azaba ugrattik.
Celal Yıldırım : Onlara hiçbir âyet (belge ve mu'cize) göstermedik ki, diğerinden daha büyük olmasın. Belki dönerler diye onları azâb ile yakalayıverdik.
Diyanet İşleri : Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.
Diyanet İşleri (eski) : Onlara gösterdiğimiz her mucize diğerinden daha büyüktü; doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.
Diyanet Vakfi : Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.
Edip Yüksel : Onlara bir birinden büyük mucizeler gösterdik ve belki dönerler diye başlarına çeşitli felaketler getirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bizim onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki doğru yola dönerler diye biz onları azapla yakaladık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki vazgeçerler diye tuttuk onları azaba çektik
Elmalılı Hamdi Yazır : Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu' edeler
Fizilal-il Kuran : Onlara biri diğerinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Doğru yola dönmeleri için azaba uğrattık.
Gültekin Onan : Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye onları azabla yakalayıverdik.
Hakkı Yılmaz : Ve Bizim onlara gösterdiğimiz her bir alâmet/ gösterge bir önceki alâmetten/ göstergeden kesinlikle daha büyüktür. Ve onlar dönerler diye Biz onları azapla yakaladık.
Hasan Basri Çantay : Biz onlara her hangi bir âyeti göstermiyorduk ki bu, mutlakaa öbürlerinden daha büyükdü. Onları, belki (küfürden) dönenler diye, (bir zaman da) azâb ile tutduk.
Hayrat Neşriyat : Onlara göstermekte olduğumuz her mu'cize, mutlaka diğerinden daha büyüktü. Kendilerini (hayatlarını çekilmez kılan çeşitli) azâb(lar) ile yakaladık, tâ ki onlar(küfürlerinden) dönsünler.
İbni Kesir : Onlara biri diğerinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik. Doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.
İskender Evrenosoğlu : Biri diğerinden daha büyük olmadıkça, onlara bir âyet (mucize) göstermedik. Ve onları azapla yakaladık ki, böylece belki onlar (Allah'a) dönerler diye.
Muhammed Esed : halbuki kendilerine gösterdiğimiz her işaret, öncekinden daha etkileyici idi ve (her defasında) onları belki (Bize) dönerler diye azaba çarptırdık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlara âyetten bir şey gösterir olmadık ki, illâ o, diğerlerinden daha büyük idi. Ve onları azab ile yakaladık, belki onlar geri dönerler (diye).
Ömer Öngüt : Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Belki dönerler diye onları azaba uğrattık.
Şaban Piriş : Onlara gösterdiğimiz her mucize, bir evvelkinden daha büyük idi. Belki dönerler diye onları azabımızla yakalamıştık
Suat Yıldırım : Onlara hep birbirinden büyük mûcizeler gösterdik. Belki dönüş yaparlar diye azaplarla sarstık.
Süleyman Ateş : Onlara gösterdiğimiz her mu'cize, mutlaka kızkardeşinden (ötekinden) büyüktü. Belki dönerler diye onları (kıtlık, tûfân, çekirge gibi türlü) azâb(lar) ile cezâlandırdık.
Tefhim-ul Kuran : Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, biz onları azabla yakalayıverdik.
Ümit Şimşek : Onlara gösterdiğimiz her âyet, diğerinden daha büyüktü. Belki inkârlarından dönerler diye, Biz onları azaba da uğrattık.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlara gösterir olduğumuz her ayet/alâmet, kızkardeşi ayet/alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}