CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يا
ي | Y
YE
yā
EY/HEY/AH
"""O!"
Ye,Elif, 10,1,
أيه
أ ي ه | EYH
ÊYH
eyyuhā
SİZ!
You
,Ye,He, ,10,5,
VOC – prefixed vocative particle ya N – nominative noun أداة نداء اسم مرفوع
الساحر
س ح ر | SḪR
ELSEḪR
s-sāHiru
büyücü
[the] magician!
Elif,Lam,Sin,Elif,Ha,Re, 1,30,60,1,8,200,
N – nominative masculine active participle اسم مرفوع
ادع
د ع و | D̃AV
ED̃A
d'ǔ
du'a et
Invoke
Elif,Dal,Ayn, 1,4,70,
V – 2nd person masculine singular imperative verb فعل أمر
لنا
|
LNE
lenā
bizim için
for us
Lam,Nun,Elif, 30,50,1,
P – prefixed preposition lām PRON – 1st person plural personal pronoun جار ومجرور
ربك
ر ب ب | RBB
RBK
rabbeke
Rabbine
your Lord
Re,Be,Kef, 200,2,20,
N – accusative masculine noun PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بما
|
BME
bimā
hürmetine
by what
Be,Mim,Elif, 2,40,1,
P – prefixed preposition bi REL – relative pronoun جار ومجرور
عهد
ع ه د | AHD̃
AHD̃
ǎhide
söz
He has made covenant
Ayn,He,Dal, 70,5,4,
V – 3rd person masculine singular perfect verb فعل ماض
عندك
ع ن د | AND̃
AND̃K
ǐndeke
sana verdiği
with you.
Ayn,Nun,Dal,Kef, 70,50,4,20,
LOC – accusative location adverb PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إننا
|
ÎNNE
innenā
artık biz
Indeed, we
,Nun,Nun,Elif, ,50,50,1,
ACC – accusative particle PRON – 1st person plural object pronoun حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لمهتدون
ه د ي | HD̃Y
LMHTD̃VN
lemuhtedūne
yola geleceğiz
"(will) surely be guided."""
Lam,Mim,He,Te,Dal,Vav,Nun, 30,40,5,400,4,6,50,
EMPH – emphatic prefix lām N – nominative masculine plural (form VIII) active participle اللام لام التوكيد اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَقَالُوا: ve dediler ki | يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | السَّاحِرُ: büyücü | ادْعُ: du'a et | لَنَا: bizim için | رَبَّكَ: Rabbine | بِمَا: hürmetine | عَهِدَ: söz | عِنْدَكَ: sana verdiği | إِنَّنَا: artık biz | لَمُهْتَدُونَ: yola geleceğiz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقالوا WGELWEve dediler ki | يا YEEY/HEY/AH | أيه ÊYHSİZ! | الساحر ELSEḪRbüyücü | ادع ED̃Adu'a et | لنا LNEbizim için | ربك RBKRabbine | بما BMEhürmetine | عهد AHD̃söz | عندك AND̃Ksana verdiği | إننا ÎNNEartık biz | لمهتدون LMHTD̃WNyola geleceğiz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳālū: ve dediler ki | yā : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | s-sāHiru: büyücü | d'ǔ: du'a et | lenā: bizim için | rabbeke: Rabbine | bimā: hürmetine | ǎhide: söz | ǐndeke: sana verdiği | innenā: artık biz | lemuhtedūne: yola geleceğiz |
Kırık Meal (Transcript) : |VGELVE: ve dediler ki | YE: EY/HEY/AH | ÊYH: SİZ! | ELSEḪR: büyücü | ED̃A: du'a et | LNE: bizim için | RBK: Rabbine | BME: hürmetine | AHD̃: söz | AND̃K: sana verdiği | ÎNNE: artık biz | LMHTD̃VN: yola geleceğiz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ey büyücü demişlerdi, sana söz verdiğini sandığın Rabbine yalvar bizim için, şüphe yok ki biz de elbette doğru yola geliriz.
Adem Uğur : Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Ey büyücü! Senin anlaşman dolayısıyla bizim için Rabbine dua et! Biz doğru yolda olalım!"
Ahmet Tekin : Onlar azâbı görünce, Mûsâ’ya:
'Ey bilge kişi, sende olan ahdi, sana verdiği sözü hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Biz de doğru, hak yolu tercih edeceğiz' dediler.
Ahmet Varol : Dediler ki: 'Ey büyücü! Sana olan ahdi üzere bizim için Rabbine dua et, gerçekten biz hidayete geleceğiz.
Ali Bulaç : Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."
Ali Fikri Yavuz : (Azabı gördükleri zaman, Mûsa’ya şöyle) dediler: “- Ey büyücü! (Duanı kabul edeceğine dair) sana olan vaadi hürmetine, bizim için Rabbine dua et; çünkü biz, artık yola geleceğiz.”
Bekir Sadak : «Ey Sihirbaz! Sana verdigi ahda gore Rabbine bizim icin yalvar da dogru yola eriselim» dediler.
Celal Yıldırım : Böyle iken, «ey sihirbaz büyücü !» dediler. «Sana verdiği sözü gereği, Rabbına bizim için duâ edip yalvar, bizler elbette doğru yola geleceğiz.»
Diyanet İşleri : (Onlar azabı görünce) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey Sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için yalvar da doğru yola erişelim' dediler.
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.
Edip Yüksel : 'Ey büyücü, bizim için Rabbine dua et. Çünkü sen ona daha yakınsın; biz bundan sonra yola geleceğiz,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar azâbı görünce: «Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten doğru yola gireceğiz.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu halde (iken bile) diyorlardı ki: «Ey sihirbaz, sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık yola geleceğiz.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz
Fizilal-il Kuran : Azabı görünce: «Ey büyücü, bizim için Rabb'ine dua et, sende bulunan ahdi hürmetine bizi bağışlamasını dile, artık yola geleceğiz» dediler.
Gültekin Onan : Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."
Hakkı Yılmaz : Onlar da: “Ey büyücü! Sende olan ahdi/ sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Şüphesiz biz kesinlikle kılavuzlandığımız doğru yola gireceğiz” dediler.
Hasan Basri Çantay : (Azâbı görünce) dediler ki: «Ey sihir yapan, bizim için Rabbine, sana olan va'di vech ile, düâ et. Muhakkak biz doğru yola kavuşdurulmuş olacağız».
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine dediler ki: 'Ey sihirbaz! (Duânı kabûl edeceğine dâir) sende olan ahdi hürmetine, Rabbine bizim için duâ et; muhakkak ki biz, (o vakit) gerçekten doğru yola giren kimseler (olur)uz.'
İbni Kesir : Ve dediler ki: Ey sihirbaz; sana verdiği ahde göre Rabbına bizim için dua et. Muhakkak biz, hidayete eriştirilmiş olacağız.
İskender Evrenosoğlu : Ve (onlar): “Ey sihirbaz, senin Allah'a olan ahdin hürmetine, Rabbine bizim için dua et (bu azabı kaldırsın)! ( O taktirde) gerçekten biz, mutlaka hidayet üzere oluruz.” dediler.
Muhammed Esed : Ve (her defasında,) "Ey büyücü!" diye feryad ettiler, "Seninle yaptığı (peygamberlik) sözleşmesinin hatırına bizim için Rabbine yalvar, biz artık kesinlikle doğru yola döneceğiz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve dediler ki: «Ey sahir! Bizim için Rabbine bir dua et, sana olan ahdi hürmetine, şüphe yok ki, biz de elbette hidâyete ermişler oluruz.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: "Ey sihirbaz! Sana verdiği ahde göre Rabbine bizim için duâ et! Artık biz doğru yola geleceğiz. "
Şaban Piriş : -Ey sihirbaz! sana verdiği söze dayanarak bizim için Rabb’ine dua et, muhakkak biz de doğru yolu bulacağız, demişlerdi.
Suat Yıldırım : Azabı tadınca Mûsâ’ya: "Haydi büyücü! Sana verdiği sözünün gereği olarak bizim için Rabbine dua et, bizi bağışlasın, zira artık yola geleceğiz" dediler.
Süleyman Ateş : Bunun üzerine dediler ki: "Ey büyücü, bizim için Rabbine du'â et, sana verdiği söz hakkı için (bizi bağışlasın) artık biz yola geleceğiz!"
Tefhim-ul Kuran : Ve onlar dediler ki: «Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği söz) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız.»
Ümit Şimşek : Onlar ise 'Ey büyücü,' diyorlardı. 'Sana verdiği sözün hatırına bizim için Rabbine dua et; o zaman mutlaka doğru yola geleceğiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]