Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'ân'ın âyetleridir.(15:1) | |
Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.(15:2) | |
Onları bırak yesinler, içsinler, zevk alsınlar; arzu onları oyalasın ilerde bileceklerdir.(15:3) | |
Biz hiçbir memleketi (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helak etmedik.(15:4) | |
Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.(15:5) | |
Dediler ki: «Ey kendisine Kur'ân indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun.»(15:6) | |
«Eğer peygamberlik davanda doğru kimselerdensen, bize melekleri getirmeliydin.»(15:7) | |
Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) hiç mühlet verilmez.(15:8) | |
Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.(15:9) | |
Andolsun, senden önceki milletler arasında da peygamberler gönderdik.(15:10) | |
Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar.(15:11) | |
Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.(15:12) | |
Kur'âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadıkları için başlarına gelenler) gelip geçmiştir.(15:13) | |
Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,(15:14) | |
«Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır» derler.(15:15) | |
Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.(15:16) | |
Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk.(15:17) | |
Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder.(15:18) | |
Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık ve oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik.(15:19) | |
Orada hem sizin için, hem de sizin rızıklarını veremediğiniz kimseler için geçim yollarını yarattık.(15:20) | |
Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde veririz.(15:21) | |
Biz rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.(15:22) | |
Elbette biz diriltiriz ve biz öldürürüz! Ve hepsinin varisleri de biziz.(15:23) | |
Andolsun ki biz, içinizden İslâm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz.(15:24) | |
Şüphesiz Rabbin O'dur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. O, hikmet sahibidir, bilendir.(15:25) | |
Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.(15:26) | |
Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.(15:27) | |
Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: «Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım.»(15:28) | |
Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.»(15:29) | |
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.(15:30) | |
Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.(15:31) | |
Allah buyurdu ki: «Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?»(15:32) | |
İblis şöyle dedi: «Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim.»(15:33) | |
Allah şöyle buyurdu: «Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin.»(15:34) | |
«Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir.»(15:35) | |
İblis: «Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver» dedi.(15:36) | |
Allah buyurdu ki: «Sen mühlet verilenlerdensin.»(15:37) | |
«Allah katında bilinen vaktin gününe kadar...»(15:38) | |
İblis şöyle dedi: «Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!»(15:39) | |
«Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır.»(15:40) | |
Allah şöyle buyurdu: «İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur.»(15:41) | |
«Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur.»(15:42) | |
«Şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir.»(15:43) | |
«Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır.»(15:44) | |
Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar.(15:45) | |
Onlara: «Selametle güven içinde oraya girin» denir.(15:46) | |
Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar.(15:47) | |
Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir.(15:48) | |
Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet ediciyim.(15:49) | |
Bununla beraber azabım da çok acıklı bir azabdır.(15:50) | |
Hem o kullara, İbrahim'in misafirlerinden de haber ver.(15:51) | |
Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, «selam» demişler, İbrahim de onlara: «Biz sizden korkuyoruz» demişti.(15:52) | |
Melekler: «Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz» dediler.(15:53) | |
İbrahim dedi ki: «Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?»(15:54) | |
Melekler: «Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!» dediler.(15:55) | |
İbrahim dedi ki: «Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?»(15:56) | |
«Ey elçiler! Başka ne işiniz var?» dedi.(15:57) | |
Melekler şöyle dediler: «Biz suçlu bir kavmi cezalandırmak için gönderildik.(15:58) | |
Ancak Lût ailesi müstesnâdır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız.(15:59) | |
Yalnız Lût'un karısı müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik.(15:60) | |
Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince,(15:61) | |
Lût dedi ki: «Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz.»(15:62) | |
Elçiler dediler ki: «Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik.»(15:63) | |
«Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz.»(15:64) | |
«Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından yürü ve sizden kimse ardına bakmasın; istenen yere gidin.»(15:65) | |
Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: «Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.»(15:66) | |
Şehir halkı, insan şeklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara iğrenç işlerini yapabileceklerini düşünüp sevinerek geldiler.(15:67) | |
Lût, kavmine şöyle dedi: «Bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin.»(15:68) | |
«Allah'tan korkun! Beni mahcub etmeyin.»(15:69) | |
Lût kavmi şöyle dedi: «Biz sana kimsenin koruyuculuğunu yapmamanı söylememiş miydik?»(15:70) | |
Lût şöyle dedi: «İşte kızlarım! Düşündüğünüzü yapacaksanız (onlarla evlenin).(15:71) | |
Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.(15:72) | |
Güneş doğarken o korkunç çığlık onları yakaladı.(15:73) | |
Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.(15:74) | |
Gerçekten bunda, düşünen keskin anlayışlılar için ibretler vardır.(15:75) | |
Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır.(15:76) | |
Şüphesiz ki, bunda iman edenler için bir ibret vardır.(15:77) | |
Eyke halkı da gerçekten zalimlerdi.(15:78) | |
Biz Eyke halkından da intikâm aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir.(15:79) | |
Şüphesiz ki, Hıcr halkı da peygamberleri yalanladılar.(15:80) | |
Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı.(15:81) | |
Onlar, dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı.(15:82) | |
Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı.(15:83) | |
Kazanmakta oldukları şeyler, onlardan hiçbir zararı savmadı.(15:84) | |
Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.(15:85) | |
Şüphesiz Rabbin kemaliyle yaratandır ve iyi bilendir.(15:86) | |
Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur'ân'ı verdik.(15:87) | |
Sakın o kâfirlerden birtakımlarına verip de kendilerini zevklendirdiğimiz şeye (mal ve servete) heveslenip göz dikeyim deme. Onlardan dolayı üzülme. Müminlere merhamet kanatlarını indir.(15:88) | |
De ki: «Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım.»(15:89) | |
(İnanmazsanız başınıza) tıpkı o taksimcilere (yahudi ve hıristiyanlara) indirdiğimiz azap gibi (bir azab inecektir).(15:90) | |
Onlar, Kur'ân'ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak onu kısım kısım böldüler.(15:91) | |
(92-93) Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.(15:92) | |
Şimdi sen emrolunduğunu açıkça tebliğ et. Müşriklerden yüz çevir.(15:94) | |
Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz.(15:95) | |
Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir.(15:96) | |
Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor.(15:97) | |
O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.(15:98) | |
Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.(15:99) | |